10 yıl boyunca formamızı giyen, eski milli futbolcumuz Şükrü Birand’ı son yolculuğuna uğurladık.
Dün yaşamını yitiren merhum Şükrü Birand için ilk tören Dereağzı Lefter Küçükandonyadis Tesislerimizde düzenlendi. Bu törene; Birand ailesinin fertleri ve yakınlarının yanı sıra; Yüksek Divan Kurulu Başkanımız Vefa Küçük, Başkanımız Ali Koç, Yönetim Kurulu Üyelerimiz ile spor şubelerimizden sporcu ve yöneticiler, eski sporcularımız, kulüp çalışanları, spor ve sanat dünyasından isimler ile Şükrü Birand’ın sevenleri katıldı.
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları, Kulübümüzde emeği geçen ahirete intikal etmiş çok değerli isimlerin anısına yapılan Saygı Duruşu ve ardından İstiklal Marşımızın hep bir ağızdan okunmasıyla başlayan törende ilk olarak sözü Şükrü Birand’ın oğlu Burçak Birand aldı.
Burçak Birand: Böyle güzel bir insanın oğlu olduğum için gurur duyuyorum
Üzüntülerini dile getiren Burçak Birand, “Maalesef kısa zaman içinde camiamızdan üst üste çok değerli insanları kaybettik. Bugün de babamı ebediyete uğurlamak için toplandık. İnşallah bundan sonra uzun bir süre için yapılacak son tören olur. Babamı uzun uzun anlatmak istemiyorum, siz değerli dostları O’nu çok iyi biliyorsunuz. Babam benim ve kardeşim için çok iyi bir baba, annem için çok iyi bir eş, torunları için çok iyi bir dede, herkesin yardımına koşan iyi bir insan ve iyi bir Fenerbahçeliydi. Kısacası babam güzel insandı. Herkes için ölüm erkendir diyorlar ama babam için hakikaten bu ölüm erken oldu. O’nu bu süreçte yalnız bırakmayan başta Başkanımız Sayın Ali Koç’a, değerli Fenerbahçe yönetim kuruluna, Fenerbahçe camiasına, doktoru Fikret hocaya, tüm takım arkadaşlarına, kısacası tüm sevdiklerine çok teşekkür ediyorum. Babamın çok sevdiği bir şarkı vardı; Eski dostlar. Şimdi babam cennete dostlarının yanına doğru uğurlanıyor. Böyle güzel bir insanın oğlu olduğum için gurur duyuyorum.” dedi.
Fenerbahçe Spor Kulübü YDK Üyesi Turgut Gür: Camiamız önemli bir değeri kaybetti
Fenerbahçe Spor Kulübü Yüksek Divan Kurulu Üyesi Turgut Gür, “Son zamanlarda arka arkaya çok değerler kaybettik. İnşallah Şükrü son olur. Şükrü Birand kim diye sorduğunuz zaman, Şükrü Birand için her anlamda kitaplar yazılabilir. Gerçekten Şükrü Birand her yönüyle koyduğu tüm hedeflere ulaşmış, son derece başarılı, iyi bir plancı, programcı ve sonuç adamıydı. Şükrü her şeyden önce mükemmel bir sporcu, mükemmel bir dost, mükemmel bir arkadaş, mükemmel bir baba ve oğlunun dediği gibi mükemmel bir eşti. Camiamız böylesine önemli bir değeri kaybetti. Şükrü kalbimizde, gönlümüzde biz yaşadıkça yaşayacak ve O’nu tarif eden kitaplar da genç kuşaklara intikal edecek. Şükrü, hatıralarınla birlikte önünde saygıyla eğiliyorum.” diye konuştu.
Eski futbolcularımızdan Ogün Altıparmak: Eski dostlar şimdi sana vefat dilemeye geldi
Eski futbolcularımızdan Ogün Altıparmak, “Acılı bir günde buradayız. 19 Mayıs’ın 100. yılında beraber yürüyüş yaparken hastalandı. Tam 40 gün hastanede O’nu kovaladık. En çok üzüldüğümüz nokta Fenerbahçe’deki birlik ve beraberliğin sarsılmasıydı. Şükrü, İsmail Kurt en çok sevdikleri şarkı, Eski dostlardı. İşte gördüğün eski dostlar şimdi burada sana vefat dilemeye, seni Allah’a emanet etmeye geldi. Fenerbahçe kulübüne birlik ve beraberlik çağrısı yapıyorum. Birlik beraberlik içinde olursak bize kimse bir şey yapamaz. Bunu yaşatmamız ve Şükrü’ye emanet etmemiz lazım.” ifadelerine değindi.
Yöneticimiz Turhan Şahin: “Allah ailesine, camiamıza sabırlar versin”
Daha sonra kürsüye gelen Yönetim Kurulu Üyemiz Turhan Şahin, “Yine bir acılı günde hep beraberiz. Rahmetli Şükrü kardeşimle dostluğumuz arkamızda bulunan Dereağzı antrenman sahasında başlamıştı. Aynı dönemin sporcuları olarak zaman zaman antrenmanlarımız çakışırdı. O günlerde başlayan dostluğumuz bugünlere kadar, ölene kadar çok sıkı bir şekilde devam etti, birçok hatıramız oldu. Çok yönlü bir insandı. Entelektüel bir kişiliğe sahipti. Ben sadece kendisiyle olan ve hayatının son günlerine kadar devamlı tekrarladığımız bir hatırayı aktarmak istiyorum. Futbolu bıraktıktan sonra sahnelere çıkmaya başladı ve ‘Altın Çocuk’ lakabını aldı. Toplum O’nu öyle değerlendirmeye başladı. Biz de Fenerbahçe’deki sporcu kardeşlerimiz onu sahne hayatında desteklemek için ‘Yenikapı-Çakıl Gazinosu’na gittik. En ön masaları bize ayırmıştı. Şarkılar söylüyordu. Ben, ‘Bizim bir şarkımız var; Kanaryam güzel kuşum ben sana vurulmuşum’ diye bağırdım. Şaşırdı. Saz heyeti çalmaya başlayınca O da muhteşem bir performansla o şarkıyı söyleyerek bizleri çok mutlu etti. Allah kendisini nur içinde yatırsın. Allah ailesine, camiamıza sabırlar versin.” şeklinde konuştu.
Başkanımız Ali Koç: Mekanı cennet olsun, hepimizin başı sağ olsun
Ardından kürsüye gelen Başkanımız Ali Koç, “Bir kez daha bir veda için burada bulunmuş bulunuyoruz. İnşallah uzun bir süre böyle bir veda için burada bulunmayız. Zira son 2 aydır bir kaybımız oluyor ve 40’ını görmeden bir başka kaybımız daha oluyor. Arka arkaya devam ediyor. Rahmetli Şeref Has’ın töreninde de aynı şeyi söylemiştik. Ama yine kısa bir süre sonra tekrar burada bir efsaneyi, camiamızın önemli bir kişiliğini daha uğurlamak için bulunuyoruz. 19 Mayıs günü hastaneye kaldırıldı, o günden beri yaşam mücadelesi verdi. Hatta bir ara bizleri heyecanlandırdı, umut verdi, gözlerini açtı. Biricik eşini gördüğü zaman ağlamaya başladı. ‘Allah’tan ümit kesilmez, belki de güzel şeyler olacak’ dedik ama ne yazık ki istediğimiz şekilde sonuçlanmadı. Verdiği mücadeleyi de dün itibarıyla kaybetti ve bizlere veda aşamasına geldi.
75 yaşında kendisini son yolculuğuna uğurluyoruz. 75 yaş bu devirde çok erken bir yaş, hele O’nun gibi sağlıklı, fiziği yerinde, rengarenk bir insan için erken bir veda. Şükrü bey iyi bir futbolcuydu. Ender konulardan biri, futbol oynarken eğitim gördü. Şarkıcılık konusunda istediği noktanın çok ötesine gitti. Her şeyden önemlisi, mükemmel bir insan, mükemmel bir baba, mükemmel bir eş, mükemmel bir Fenerbahçeli, iyi insan, güzel insan.
Bir insanın bilançosuna baktığınız zaman hayattaki başarıları, başarısızlıkları ne olursa olsun, iyi insan olması, insanlar tarafından bu şekilde anılması hayattaki en büyük onuru, gururudur.
Şükrü bey duruşuyla, renkli kişiliğiyle, kendine has haliyle sadece camiamıza değil Türk futboluna mal olmuş bir tam anlamıyla İstanbul beyefendisiydi. İslam Çupimiz O’nu Altın Çocuk diye adlandırdı. Yakışıklı, başarılı, kibar, örnek, istikrarlı, kültürlü, iyi eğitimli, renkli… Aslında bu lakabı çok güzel bir şekilde hayatı boyunca taşıdı.
Hastaneyi ziyaret ettiğim zaman eşi eski fotoğraflarını gösterirdi. Karı koca zannedersiniz film yıldızları gibiydi. Bir eşten daha öteye birbirine bu kadar yakışan bir çift, sanki bir film hazırlıklarına gidiyor gibiydiniz. Anlattıklarınızdan da birbirinizi ne kadar çok sevdiğinizi, birbirine ne kadar bağlı olduğunuzu seneler sonra bile o fotoğraflar, o hikayeler anlatıyordu. Size de kuvvet diliyorum. Çok zor bir dönem. İlacı yok. Tek ilacı zaman. Bu zamanın en kısa zamanda, en hafif şekilde geçmesini diliyorum.
Fenerbahçemize Ankara’nın PTT takımından transfer oldu. Futbol dünyasının O’nunla ilgili öngörüleri vardı. Bu öngörülerin her birini gerçekleştirdi. İstikrarıyla, klasıyla, işine duyduğu saygıyla, oynadığı futbolla bunların hepsini gerçekleştirdi ve bu kutsal formamızı 1964-1974 yılları arasında 10 yıl boyunca şerefli bir şekilde, kesintisiz taşıdı.
318 kez formamızı giydi. 13 kupada emeği vardı. Bunlardan en önemlisi de 5 kupalı 1967 sezonuydu. Bununla beraber bir Türk kulübünün -hangi spor olursa olsun, sadece futbol değil- ilk uluslararası şampiyonluğunu, Balkan Kupası’nı almamızda da büyük katkısı olmuştu. 32 kez ülkemizi milli takım forması giyerek temsil etti.
Yorumculuk kariyeri oldu. 8 sene TV8’deydi, sonra Fenerbahçemize FBTV’de de hizmet etti, renk kattı. Burada da işini en iyi şekilde yaptı.
Futbol, sportif başarıları, camiamızda yaptıklarıyla beraber başka konularda da dikkati üzerine çekti. Bu dönemde bile profesyonel futbolcuyken eğitim almak çok zor, üniversite bitirmek imkansız. Ama oynarken eğitim de gördü. Büyük başarıyla İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi’nden mezun oldu. Müziğe ilgisi vardı. Eğitim görürken müzik dersleri aldı ve O’nu da en üst noktada gösterdi.
Çocukları çok seviyordu. Bununla beraber gençlere de çok önem veriyordu. Bugün itibarıyla O da unutulmazlarımız arasındaki yerini alıyor. Kişiliği, duruşu, başarılarıyla tarihimize kazınan Sayın Şükrü Birand’a Allah’tan rahmet, değerli ailesine, futbol dünyasına ve camiamıza başsağlığı diliyorum. Allah yakınlarına bu acılı günlerde kuvvet, kudret ve sabırlar versin. Mekanı cennet olsun, hepimizin başı sağ olsun.” dedi.
Yüksek Divan Kurulu Başkanımız Vefa Küçük: Melek yüzlü, melek kalpli bir insanı kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyorum
Son olarak kürsüye çıkan Yüksek Divan Kurulu Başkanımız Vefa Küçük ise, “Benim de rahmetliyle şahsi dostluğum oldu. Kendisini çok severdim. Eski Fenerbahçeli futbolcu olarak değil bir insan, bir akademisyen, kendini iyi yetiştirmiş, kendini Türkiye Cumhuriyeti’ne hizmet için adamış değerli bir dostumu kaybettim. Futbolcuyken tribünlerden maçını izledim, sahnelerde sesini dinledim. Daha sonra dostluğumuz pekişti, kendisiyle unutamayacağım hatıralarım var. Aynı zamanda Şükrü Birand ailesinin gelini olan Seda, benim devre arkadaşımın kızıdır. Dolayısıyla bu ailenin dünürlerinden sayılırım. Torunları ve gelini bizim ailemizin de torunu ve gelinidir. Sadece değerli bir dostumu, melek yüzlü, melek kalpli bir insanı kaybetmenin üzüntüsünü yaşıdığımı belirterek ailesine başsağlığı diliyorum, Fenerbahçe camiasına sabırlar diliyorum.” diyerek sözlerini noktaladı.
Konuşmaların ardından dualar okundu ve merhum Şükrü Birand’ın Türk bayrağına sarılı tabutu omuzlar eşliğinde cenaze aracına konuldu.
Merhum Şükrü Birand toprağa verildi
Şükrü Birand için ikinci tören Şakirin Cami’nde düzenlendi. Buradaki cenaze törenine; Yüksek Divan Kurulu Başkanımız Vefa Küçük, Başkanımız Ali Koç, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir, TFF eski başkanı ve UEFA eski Asbaşkanı Şenes Erzik, Yönetim Kurulu Üyemiz Mustafa Kemal Danabaş ile eski sporcularımız, kulüp çalışanları, spor, sanat ve iş dünyasından isimler ile Şükrü Birand’ın ailesi ve sevenleri katıldı.
Merhum Şükrü Birand, Şakirin Camii'nde kılınan ikindi namazına müteakip Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Fotoğraflar: Ahmet Hopyar, Semih Bahadır
Basın Fotoğrafları