KULÜP

BAŞKANIMIZ ALİ KOÇ’UN OLAĞAN MALİ GENEL KURUL SONUNDAKİ AÇIKLAMALARI

16 Haziran 2019 Pazar 22:54

Başkanımız Ali Koç, Olağan Mali Genel Kurul’un sonunda Genel Kurul üyelerinin soru ve yorumlarına cevap vermek için tekrar kürsüye geldi.

Başkanımız Ali Koç şöyle konuştu:

“Önce üniversitemizi konuşalım. Göreve geldiğimiz ilk hafta yaptığımız ilk icraatlardan biri YÖK’e gitmek oldu. İyi ki de gitmişiz. 2 gün geç kalsaydık, size az sonra anlatacağım imkan elimizde olmayacaktı. Fenerbahçe Spor Kulübü bir üniversite kurma imkanı almıştı devletimizden YÖK’ün izniyle. Üniversite izni aldığınız zaman üniversiteyi kurmak için 3 senelik vaktiniz var. Üniversiteyi kurmak için o zaman bir vakıf kuruyorsunuz, vakfa bir mal varlığı veriyorsunuz. O zaman 50 milyon TL’lik bir mal varlığı gerekiyordu. Bugün kurmak istiyorsanız 150 milyon TL’lik bir mal varlığı vakfetmeniz gerekiyor. Biz de kulübümüz olarak arazi, villalar, apartman katı ve 13 milyon TL’lik hisse senedi karşılığı olmak üzere vakfı kurmak için Fenerbahçe Eğitim Vakfı’na spor kulübü olarak bir mal varlığı veriyoruz ve bu hakkı alıyoruz. O 3 sene içinde üniversiteyi kurmadığınız, kuramadığınız takdirde üniversiteyi hami üniversiteye devrediyorsunuz. Yani bütün mal varlığını hami üniversiteye devretme mecburiyeti var. Biz de hami üniversite kim? Boğaziçi Üniversitesi. Biz geldiğimiz zaman 3 senenin 2. senesindeydi. 1.4 milyon TL kaynak yaratılmıştı üniversite için. 56-60 kişi akademik, idari kadrodan çalışan vardı. Nisan ayında göreve başlamışlardı. Stadımızın maraton tarafında odalarda sıkışık ortamlarda akademisyenlerimiz çalışmalarını yürütüyorlardı ve biz elimizde bulunan kaynakla karşılamamız gereken yükümlülüklerle, üzerimizde taşıdığımız borçla, ödememiz gereken faizle baktığımız zaman YÖK’e dedik ki, ‘Bu sene bu üniversiteyi açmaya hazır değiliz. Çok daha iyi,  kaliteli bir eğitim verebilmek için bize 1 sene daha müsaade edin.’ 2 gün geç kalsaydık üniversite katalogları basılıyordu ve bu 1 sene uzatmayı alamayacaktık. 1 sene uzatmayı aldık, bu konuyu etraflıca inceledik, irdeledik, tarttık ve önümüzde 3 alternatif vardı. Biri hiçbir şey yapmamak ve bu mal varlığının hami üniversiteye devri. İki, tamamen elden çıkarmak, yani başka bir kuruma devretmek. Üçüncüsü de bir kurumla iş birliğine gitmek. Belki seçim döneminden hatırlarsanız başkanımız Sayın Aziz Yıldırım, ’80 iş adamına gittim, 60’ına yazdım 20’sine bizzat gittik ve hiçbiri destek olmadı, yazıklar olsun onlara.’ demişti. Onlar bile fona konmamıştı, o paralar da fonda yoktu. Bu yükü Fenerbahçe Spor Kulübü içinde bulunduğu mali durumdan dolayı yerine getirmesi, taşıması mümkün değildi. Dünyada spor kulüpleri ve üniversite ilişkisi nasıl oluyor diye araştırdık. Dünyada bir tane futbol kulübü bulamadık üniversitesi olan, işleten. Üniversitelerle fakülte bazında iş birliği yapan tek tük vardı ama dünyanın hiçbir yerinde bizim gibi kulübün sahip olduğu üniversite yapısına rastlayamadık. Bizim için en iyi yöntemin biriyle iş birliğine gitmek olduğuna kanaat getirdik. Bize çok kurum başvurdu. Ciddi olanlar vardı, son derece gayriciddi olanlar vardı, bu işin tüccarlığını yapmak isteyenler vardı. O ne demek? Bizden o hakkı isteyip bir başkasına devretmek için bizle temasta olanlar. Bizle temasta olanlar arasında en ciddi kurum olarak Medicana Grubu’nu gördük. Onların da bir üniversite kurma, tıp fakültesi kurma arzuları vardı. Samandıra’ya giderken Ataşehir’in oralarda üzerinde kocaman Fenerbahçe Spor Kulübü logosu olan bir bina var. O bina için 10 yıllık anlaşmamız var. Sırf o binaya 200-220 milyon TL’lik yükümlülüğümüz var.

Bir üniversite kurmak kolay iş değil. Bizim üniversitemiz var. Averaj üzeri üniversite kurmak için kaç sene para yatırmanız gerektiğini gayet iyi biliyoruz. Fenerbahçe Spor Kulübü olarak daha ana işimiz olan spor faaliyetlerimize ihtiyacımız olan kaynakları bulmakta zorluk çekerken böyle bir maceraya girmemiz söz konusu değildi. Biz ne yaptık? Medicana Grubu’yla 10 yıllık anlaşma yaptık. İsmi Fenerbahçe Üniversitesi olacak. 10 yıl boyunca talebe sayının %2’si Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Fenerbahçeli çocuklara burs verebileceği şekilde hak olarak bize verilecek. İsim hakkı için belli bir meblağ alınacak. Vakfa koyduğumuz evler, arazi, villalar ve her şeyden önemlisi Fenerbahçe Spor Kulübü’nün 13 milyon TL’lik hissesi bize geri verilecek ve üniversite belli bir sayı üzerine çıktığı zaman 4 bin talebenin üzerine çıktığı zaman da her talebe başına gelir ortaklığı diyeceğimiz bir modele imza attık. Aslında hukuken onayınıza sunmamız gereken, onay almamız gereken bir unsur yok bu iş birliği için. Biz yönetim kurulu olarak yine de bu konuyu sizlerin onayına getirmek istedik. Burada daha fazla insan olsun ve bunu birinci ağızdan dinlesin isterdim. İlerleyen tarihlerde detaylarını daha iyi anlatacağız. İnşallah önümüzdeki üniversite sezonu açıldığında üniversitemiz faaliyete geçecek.

Dolayısıyla konu bundan ibarettir. Bir Fenerbahçe Üniversitesi olacaktır. Bizden önceki yönetimin yapmış olduğu anlaşma çerçevesinde Ataşehir’deki o gördüğünüz binada olacaktır en azından 10 yıl boyunca. Medicana ile bir işbirliğine gittik. İş birliğimizin 8. yılında ise isim hakkı konuları ve diğer konular tartışılmak üzere masaya oturulacaktır. Konu bundan ibarettir.

Bursu da akademik burs olarak algılamayın. Her üniversitenin vermesi gereken bir akademik burs vardır. Bu bahsettiğim burs sadece Fenerbahçe’nin çocuklarına Fenerbahçe Spor Kulübü’nün tahsis edeceği burs olacaktır. Kongre üyesi çocuklarına kolejde olduğu gibi özel indirim olacaktır.

8 sene sonra isim değişikliği mi olacak? Hayır 8 sene sonra bu iş çok daha büyümüş olacak Onlar rüştünü ispatlamış olacak. Fenerbahçe Spor Kulübü bu deneyimin katma değerini görmüş olacak. Ondan sonraki 10 senenin pazarlıkları 8 sene sonra başlayacak. Niye 8. sene? Bunlar belli bir süre alan müzakerelerdir. Dolayısıyla benim düşüncem, konu hayal ettiğimiz şekilde gerçekleşirse aslında 10 sene sonra gerçek anlamda Fenerbahçe için çok daha değerli, çok daha kıymetli bir eğitim yuvası olacak. Her sene 200 bursu da Fenerbahçeli ailelerin çocuklarına veya sporcularına verme imkanımız olacak.”
 

(Daha sonra Fenerbahçe Üniversitesi’yle ilgili Medicana Grubu’yla yapılması planlanan ve yapılan görüşmelerin sonuçlanması ve ilerlemesi için her türlü konuda Yönetim Kurulumuza yetki verilmesi oy birliğiyle kabul edildi.)

Öncelikle sabrınıza, ilgi ve alakanıza, desteği olan herkese teşekkür ederim. Eleştirisi olan herkesin de doğru bulduğumuz, katma değer sağlayabileceğimi eleştirilerinden de yararlanacağımız konusunda hiç şüpheniz olmasın. Bu işler zor işler. Gönül işleri… Fedakarlık isteyen işler, maddi manevi her türlü fedakarlık isteyen işler. Bir de bizimki gibi tatsız gittiği zamansa gece yattığınız zaman uykunuzu kaçıracak, sabah uyandığınızda endişelendirecek pek çok şeyi içinde barındıran bir görev başkan olmak, yönetici olmak. Bu sene hakikaten talihsiz bir sene geçirdik. Talihsizliğimizi şöyle söyleyeyim; hadi biz beceriksiziz, beceremedik, çok kötüyüz, vasatız… Atıp tutmak kolay. Biliyor musunuz basketbolda Final-Four’a 2 rekor kırarak gittik. Biri iç sahada 15’te 15, bir de en çok galibiyeti alarak gitti. Ondan sonra 1 ay, 1,5 ay kala başımıza sakatlık açısından gelmedik iş kalmadı. Kara bulutlar üzerimize çöktü. Ondan sonra Final-Four’da neler yaşadığımızı hepiniz gördünüz. Bir talihsizlik var. Talihsizlik demişken son 2 ayda kaybettiğimiz 4 büyüğümüzü de unutmayalım. Onlara da Allah’tan rahmet, ailelerine sabır diliyorum. Kulüp bir ara cenaze işleri gibi oldu. Önce Can ağabeyi kaybettik sonra eski başkanımız Metin Aşık, birkaç gün evvel Şeref Has, dün Eyüp Karadayı’yı kaybettik. İnşallah bütün bu talihsizlikleri, uğursuzlukları üzerimizden atabiliriz. Bu işler öyle işler ki ne kadar iyi niyetle çalışırsanız çalışın, ne kadar fedakarlık yaparsanız yapın bazı insanlara malzeme olabiliyorsunuz, tenkit edebiliyorlar. Ben de inanın tenkite en açık insanlardan biriyim. Bizim en çok tenkit gördüğümüz konulardan biri, niye Fenerbahçe TV’de tenkit edilmenize müsaade ediyorsunuz? Dolayısıyla her türlü tenkite açığım.

Şu Ali Aksu demişken, ona bir girelim. Bazen insanlar etrafınızda pervane olurlar. Bazen istediklerini, arzu ettiklerini elde edemedikleri zaman veya sizi o kıvama getiremedikleri zaman bir bakarsınız karşınıza geçivermiş olurlar. Bu arkadaş sağ olsun seçim zamanında bize belirli bir destek verdi. Tüzük maddesi ile ilgili konuştuğu şey külliyen gerçek dışı. Gerçekleri yansıtmıyor. Başkanlığın tatsız konularından biri dediğim bu tip insanların ağzına çiklet olabiliyorsunuz. Bu arkadaş benden siyasi destek istedi, Tunceli milletvekili olabilmesi için. O işlerde bezim olmadığı için o topa girmedim. Belediye seçimlerinden önce de 'Kadıköy’e tavsiye eder misiniz' dedi. Meclis üyesi olmak için. O topa da girmedik. Herhalde ondan sonra bize olan bakış açısı değişti. Evet, 10 milyon koymaya razı ise bizde 22 kişi 22 milyon koymayı salı günü en geç çarşamba günü hazırız. Ama onun için buraya gelsin, gelmiyorsa da tanıdığı varsa burada mesajı iletin kendisine yoksa akşam Fenerbahçe TV’de seyretsin. Bu işin olumsuzlukların biri de bu tip insanların ağzına malzeme olabilmek.

Saygı Değer Kongre üyelerimiz, Vefa Başkanımız, Divan Kurulu, Yönetim Kurulu arkadaşlarım, Denetleme Kurulu, basın, spor şube sabahtan beri orada oturuyorsunuz. Herhalde bir günde Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı’nın yedek kulübesinde en uzun sürede oturan insanlar sizlersiniz. Hepinizi tekrar saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Biz göreve geldiğimizden beri 1 sene geçti. Çok büyük umutlarla geldik. Çok büyük beklentilerle geldik. Bir kongre üyemizin dediği gibi ‘başınız dik olacak’ dedik. Bir tek futbol konusunda, her şey futbol.  Ne kadar iyi iş yaparsanız yapın, UEFA dahi sizi ne kadar takdir ederse etsin, kombineleri satın, forma satışları olsun, kurumsallığa çok hızlı adım atın. Kaynak sağlayın. Sponsorluklar getirin, kampanyalar yapın. Futbolda belirli bir nokta olmayınca bunların kıymeti harbiyesi olmuyor. Veyahut yeterince değer görmüyor. Bizde böyle bir sezon geçirdik. İlk yarı 17. idik, ikinci yarı 6. bitirdik ama bana sorarsanız ilk yarı ile ikinci yarı arasında acı çekmek açısından çok da büyük fark yoktu. Çok acı çektik. Bir şekilde 6. Bitirdik. Sanki zannedersiniz Türkiye tarihinde ilk defa Fenerbahçe Spor Kulübü’nün futbol şubesi ligi 6. bitiriyor. Veya kötü bir sezon geçiriyor. Veya beklenmedik mağlubiyetler alıyor.  Zannedersiniz ilk defa 3 büyük takımdan birinin başına geliyor. Bir başka rakibimiz 2014 yılında daha 31. haftada biz tabloda neredeysek, aynı puan aynı sıradaydı. Oluyor, bunlar. Tatsız olanı bize rastlaması. Bizim döneme rast gelmesi. Bunun pek çok nedeni var. Fas’tan tutun Samandıra’ya, Şükrü Saracoğlu’ndan tutun bizim hatalarımıza, yapılan yanlış transferlerden tutun takım ruhunu oluşturamamaya kadar bir sürü nedeni var.  Bazen yaşayarak görüyoruz, öğreniyoruz ama bu kadar çok şeyin üst üste talihsizliğin, bu kadar çok hatanın, bu kötü şans bile değil. Şansızlık bile değil.  Bambaşka bir şey. Bunlardan önemli olan ders alabilmek. Ve ben burada her şeye rağmen bizi bir dakika dahi olsun yalnız bırakmayan taraftarlarımıza, hala ümidi olan destekleyen kongre üyelerimize can-ı gönülden teşekkür ediyorum. Çünkü en zor zamanımızda moral oldunuz, motivasyon oldunuz. Dolayısıyla bizim size mahcubiyetimiz kat kat arttı ama bununla beraber sorumluluğumuz ve çalışma azmimiz de o kadar artmıştır.

Biri Comollizede lafını kullandı. Veya Hulusi bey konuştuktan sonra oturdu ve devamlı Twiter’a baktı. Twiterdan iyi feedback aldık mı? Destek olundu mu, nasıl? Ben bakamadım. Bende twiter yok. “Futboldan daha çok anlayan insanlar” dedi. Belki Comolli hata yapmış olabilir ama herhalde Comolli’nin bir geçmişine bakarsa, Şampiyonlar Ligi finalinde kendisinin tohumlarını attığı iki takım oynadığı için yaptığı röportajları ve ona olan ilgi ve alakaya bakarsan, herhalde ‘futboldan anlamıyor’ diye iddia etmezsin. Güzel, birçok güzel hem artı; hem olumlu hem olumsuz söylemlerde bulundu Hulusi bey.  Öneriler de verdi. Zaten kendisini ben takdir etmişimdir ki, kazanamayacağını bilmesine rağmen aday olmuştur, yönetim kurulu kurmuştur. Ortalığın boş olmadığını göstermiştir. Hatta pek çok kez hepimizi, kongre üyelerimizi ikaz etmiştir. Bu gidişat sürdürülemez diye. Oradan dolayı da saygı duyuyorum. Fakat bir babayiğit çıkacak 300 milyon Euro verecek, 30 yıl almayacak. Böyle bir babayiğit biliyorsanız, biz hemen ayrılalım, hemen anında. Ve tartışmasız onların hizmetinde gece gündüz çalışalım. Veya devlet verecek dediniz. Devlete bakış açımız orta şeker desek, belki sizin daha iyi ilişkileriniz var.  Belki siz o konuda yardımcı olabilirsiniz. Devletten bir yapılandırma bekliyoruz ama devletin gelip de bu paraları vermesi zaten söz konusu bile değil. Sizinki güzel bir başkanlık konuşmasıydı. Seçim zamanı olsaydı çok güzel bir başkanlık konuşmasıydı. Yönetim Kurulumuzu yeteri kadar kullanamadığımızı ifade ettiniz. Bunu sizin çevrelerinizde ifade edenler de var. Yalnız bizim Yönetim Kurulumuz çok medya merakı olan, medya mensupları ile iç içe olup kulübün içinden haber sızdıran veya ‘ben şöyle yaptım, böyle yaptım’ diye kendi isimlerini parlatmaya meraklı olan insanlar olmadıkları için, kimin ne kadar çalışıp çalışmadığını tahmin etmeniz bence çok zor. İnanın bu insanlar çok büyük fedakarlık yapıp, ellerinden geleni yapıyorlar ama her zaman şunu da ifade edeyim; her zaman sizin görüşlerinize de saygı duydum. Bilmenizi istiyorum. Saygı duyduğum görüşlerinizden bir tanesi sizinle beraber başkalarının da ifade etmiş olduğu bu futbolda oynanan tiyatro, bir arkadaşımız buraya çıktı, bir taklit yaptı. Siz galiba o an yoktunuz. Aslında tiraji komik bir durum. Çirkin bir durum. Hatta çirkefliğin kazandığı bir ortam. Biz zaman zaman çok yumuşak olmakla da tenkit ediliyoruz. ‘Burası fair play dünyası değil’ dedi, biri. Evet, hakikaten değil ama iki yanlış bir doğru mu yapacak. Ne olacak bilmiyorum ama şunu size temin edebilirim ki, bizim duruşumuz önümüzdeki sezon çok daha farklı olacak. Ben mi olur, yönetim mi olur, bu camia; bu çirkin, pis ortama ortak olmadık. Bakın, tekrar ediyorum biz buna ortak olmadık. Her seferinde çıktık; az konuştuk, öz konuştuk. Semih bey çıktı, ben çıktım. Bu çirkinlik devam edemez dedik. Sürdürülebilir değil, dedik. Doğru bildiklerimizi anlattık. MHK değişti, bizden dolayı mı diye değişti; bilmiyorum. Aynı binada olamaz dedik, bina değişti. Belki bizden dolayı değişmedi, tesadüf oldu. Federasyon, yeni federasyon olacaksa eski zihniyet, eski kültür devam edemez dedik. Biz kimseye isim vermedik. Şu olsun, bu olsun. Kimi olmasın dedik. Bir nebzede iş o noktaya geldi. Ama belki yeterli değil. Ne yazık ki, ne kadar bağırıp çağırırsan, ne kadar ağlarsan, ne kadar çamura yatarsan, o kadar sözün ve hakkın korunuyor ne yazık ki ülkemizde. Ama bir şeyi bilin, bu pislik devam etmeyecek. Biz muvaffak olursak, er ya da geç buralar temizlenecek ama bu zaman alacak. Bazı arkadaşları dinliyorum. Biz 20 yıllık bir kültürün akabininde gelen insanlarız. Yapısal değişiklikleri, devrimsel değişiklikleri belki çok daha fazlasını yapabilirdik futbolda şu yaşadıklarımızı yaşamasaydık. Göreceksiniz bizden ayrılan futbolcular başka yerlerde neler yapacak. Bize bir şey oldu ama balık baştan kokarsa hata başta benimdir. Comolli, momolli değil. Phillip Cocu değil. Yönetim, başkan; sanki Fenerbahçe Spor Kulübü’nde bütün transferleri bir kişi yapıyor. Parasal da her şeye o karar veriyor.  Yok öyle bir şey.

Biraz evvel size ifade edildi. Hibe, sermaye artışı, yeni sponsorluk, Fenerium gelir artışı vs. vs. 140 milyona yakın bir parayı bir sene de soktuk. Bunun üstüne 20-25 milyon dolarda Fener Ol’dan kaynak girdi ve buna rağmen bitti. Futbolcularımız hala 2 ay geriden geliyoruz. Yeniden yapılandırmayı bekliyoruz. Basketbolcularımızda keza bir ay geriden geliyoruz. Bir şekilde karşılayacağız ama bugüne kadar bunlar hep borçlanarak karşılandı ve deniz bitti. Keşke seçimler bu sene olsaydı da neyin bittiğini neyin ne olduğunu çok daha iyi anlardınız. Bu borcumla hepiniz karşısına çıktım ve dedim ki; ‘Bazen kazandığınız zaman kaybedersiniz, bazen kaybettiğiniz zaman kazanırsınız’. Onlar kaybederek çok şey kazandılar. Siz daha neyin ne olduğunu bilmiyorsunuz. İbra konusu malzeme ediliyor.  İbra konusu teknik açıdan olsun olmasın bir noktaya getirdik. İbraya gelene kadar hep söylüyorum; içinde bulunduğunuz durumun ciddiyetinin farkında değilsiniz. Bazı insanlar, bazı gruplar. Hele bir de maçlar kötü gidince bize çok rahat trolleri ve belli odaklarıyla vuranlar neyin ne olduğunu farkında bile değiller. Tahmin bile edemezsiniz. ‘Yok efendim 8 ay denetim yaptınız da ne buldunuz.’ Bulduklarımızı anlatırsak bizim camiamız mahcup olur. O yüzden buradan sesleniyorum, kızgınım bu konuda. Ayağınızı denk alın. Belli kesimlere söylüyorum. Affedersiniz size, kongre üyelerimize söylemiyorum. Bizim üstemize gelen bazı kesimler; hem içeriden hem dışarıdan. Ayağınızı denk alın, dua edin biz başarılı olalım. Şu lafımı lütfen hiçbir zaman unutmayın. Fenerbahçe ile var olanlarla, Fenerbahçe için var olanlar. Bunu hiçbir zaman unutmayın. Bütün bunlara rağmen konan kaynaklara, yaratılan yeni fonlara rağmen, yine kaynak bitti.  Fener Ol bize biraz nefes aldırdı. Yeniden yapılandırmayı bekliyoruz. Burhan bey demin dedi. 100 milyon lira faaliyet açığımız var. Operasyonel zarar. 700 milyondan da onun üzerine kur-faiz eklersiniz; sanki bütün o borçlanmayı biz yaptık. Biz geldiğimiz zaman sırf geldiğimiz ay içerisinde 17 milyon Euro geçmiş dönemin borçlarını ödemek zorunda kaldık. Basketçiler, futbolcular. Koyduğumuz paranın 17 milyonu direkt geçmiş borçlara gitti. Bütün bunlarla aşağı yukarı 700-800 milyon zarar var ama nakit akışı zararımız var. O nedir? Burhan bey anlattı. Gelirimiz var ama gelir kulübe gelmeden başka yere gidiyor. Belki kağıtta açık 800 milyon ama gerçek nakit açık 1.1 milyar. Transfer olsun, şampiyon olalım. Baskette küçülmeyelim. Amatör sporlar kapanmasın. Havuz girişi 15 liradan 20 lira olmasın. 4 senedir çıkmamış bu kadar enflasyon. Yok efendim aidat çıkmasın. Nerede Köksal ağabey. Aidat çıkmasın, yaprak dökümü olurmuş. Giriş ücreti 10 bin lira iken, ilk 10 bin lira olduğu zaman  7 bin küsür dolardı. Bugün aynı 10 bin lira bin 700 dolar. Bir taraftan aidat çıkmayacak, havuz neredeyse bedava olacak.  Ondan sonra yok efendim niye para toplanıyormuş. Fenerbahçe dileniyor muymuş. Vs. vs. vs diyecek. Ondan sonra transferler yapılacak.  30 milyon dolar basketbol bütçesi küçülmeyecek. Ki küçültmeyeceğiz. Onu da söyleyeyim. Yanlış anlamayın, küçültmeyeceğiz.


Ondan sonra biz bunlarla cebelleşirken Ali Asker Aksu gibi insanların diline, ağzına çiklet olacağız. Ama bu da işin doğasında var, onun için kızmıyorum. Sadece dikkatinizi çekiyorum.

AİDAT ÇOK AZ

Devam edelim ve aidat konusuna girmişken devam edelim. Arkadaşlar 50 TL çok az, çok çok az. Burada çok talep oldu, mektuplar geldi, önerge verelim, çıkartalım. Biz oldubittiye gelsin istemedik. 2019 yılında yapacağımız Tüzük Tadilat’ın içine koyalım dedik ama bu rakam çok düşük ve bence diğer bir konu, giriş ücretleri. O yönetim kuruluna kalmış bir şey. Aidat genel kurula kalmış bir şey. Bunu çıkartacağız. 250 mi? Bana göre 250’de çok az. Bence bir rakam olmalı ve TEFE-TÜFE’de artabilmeli. Niye? Bugün 25 bin kişinin ödediğini varsayarsanız o kaynak bile bizim sabit giderlerimiz için çok çok önemli. Profesyonel sporcuları söylemiyorum ama biz her ay 10 milyon lira maaş ödüyoruz. Yapısı itibariyle Fenerbahçe Spor Kulübü’nün maliyeti, masrafları Beşiktaş’tan da, Galatasaray’dan da çok daha fazla. Bir de onun üzerine basketbolu ve diğer branşları eklediğiniz zaman araç çok açık, çok çok açık. Bu gerçekleri de görmemiz lazım.

Bir beyefendi bir öneri verdi ve dedi ki, ‘branşları küçültelim, gelir getirmeyen gayrimenkulleri satalım ama bunlar çözüm değil, beş sene Şampiyonlar Ligi.’ Evet, aynen doğru söylüyor. En önemli tedavi mekanizmalarından bir tanesi Şampiyonlar Ligi. Ve 10 yıldır Şampiyonlar Ligi’ne gidemiyoruz. Gitmemiz lazım, gitmek zorundayız. Ama bir tarafta Finansal Fair Play sıkıntıları, bir tarafta mali sıkıntılar, bir taraftan da Şampiyonlar Ligi’ne gitmek. Şampiyonlar Ligi’ne o veya bu şekilde gitmek zorundayız. Bana göre harcamalarını da yapmak zorundayız. Dergi yazısında da yazdım ve UEFA Finansal Fair Play kuralları çerçevesinde transferi belirleyeceğiz. Yok, yine yerden yere vurulduk. Bize, ‘sattığın kadar alabilirsin’ deniyorsa, sattığın kadar alabileceksin. Dolayısıyla önce ne satacaksın, ona bir bakacaksın. Ondan sonra ve daha da önemlisi bonservis bedeli olmadan, kiralık ancak sonradan satın alma opsiyonu ama mecbur olmayan satın alma opsiyonu ki Finansal Fair Play girmesin. Bizim şu an yaptığımız çalışmalar ve değişik profildeki oyuncular, değişik ekonomik şartlarda bizden teklif bekliyorlar. Biz de önümüzdeki günlerde olması beklenen çok uzun sürmeyecek ve eli kulağındadır, UEFA’nın kararına göre transfer politikamızı belirleyeceğiz. Biz, ondan sonra oyuncularla görüşmeyeceğiz. Ersun Hocanın ve ekibinin, scoutların, sonra Comolli ve ardından bizim yaptığımız liste düğmeye basmayı bekliyor. O yüzden Finansal Fair Playmiş, biz onun altında saklanıyormuşuz gibi bir şey yok. Sadece her şeyi, en şeffaf şekliyle anlatmaya çalışıyoruz.

KENAN EVREN LİSESİ’NDE ŞARTLAR BELİRLENDİ

Futbola döneceğim ama Kenan Evren Lisesi konuşuldu. Orayla ilgili konuşmalar oldu. İnşallah işlerimizi bozmaz, çünkü orası eli kulağında. Orası imzaya geldi, şartlar belirlendi, bu konuda bilhassa Çevre ve Şehircilik Bakanlığımıza ve Cumhurbaşkanımıza verdikleri destekten dolayı teşekkür ediyorum. Orası eli kulağında. Tabii son dönemlerde bizi siyasete sokmaya çalışıyorlar. Ben bunu söyleyince inşallah işimiz bozulmaz. Şurada her şey güzel olacak pankartı vardı. O pankart 1 Eylül’den beri orada, yani 21 maçtır orada. Sanki biz, ‘seçimler tekrarlansın’ kararı çıktıktan sonra o pankartı oraya açmışız gibi herhalde Cumhurbaşkanımıza da bilgi verildi ki, o da ‘statlarına pankart asıyorlar’ dedi. O bizim stat ama Allah’tan pankart öyle bir yerde duruyor ki burada seremoni yaptığınız zaman fotoğraf çektiğinde o pankart çıkıyor. Hiç olmazsa 21 maçtır orada olduğuna dair elimizde delil de var. Ama bizi siyasete sokmaya çalışıyorlar. Seçim dönemimde beni siyasete sokmaya çalıştılar; yok, efendim Fenerbahçe üzerinden siyasete girecekmişim. Bazı kesimlerin benimle derdi var, bazı kesimlerin Fenerbahçe’yle derdi var. Hepsini üst üste koyduğunuz zaman çok kişinin bizimle derdi var olarak çıkıyor. Ama söylemek istediğim sağ olsunlar burası çok yakında aylardır Sayın Güral Aydın da gerekli müzakereleri yapıyor. Bizim de bazı eksikliklerimiz tespit edildi, yerine getirmemiz şartlar nezdinde. İmzalar atılır atılmaz da eksikliklerimizi tamamlayacağız ve inşallah çok ama çok kısa sürede hiç olmazsa bir konuda size güzel bir havadis verebileceğimizi düşünüyorum.

YDK üyeliği 20-25 yıl tartışması çok var. ‘Gençlerin olmadığı yerde tartışma olur mu?’ sözleri var. Ben bu konuya hiç böyle bakmamıştım ve çok doğru. Çünkü burası senede bir kez toplanıyor, Yüksek Divan Kurulu üç ayda bir toplanıyor. Orada güzel tartışmalar oluyor. Bu benim camianın ileri gelenlerine, büyüklerine, yönetim kuruluna, Vefa Bey ve ekibine danışacağım bir konu ama şu aşamada neden olmasın, diyebilirim. Bir söz veremiyorum, çünkü detayını bilmiyorum. Hatta mahcubum, bu konu bu kadar gündeme geldiği için. Daha iyi inceleyip konuşmalıydım bu konuyla ilgili olarak.

Af konusu gündeme geldi. Bana o konudan dolayı da kızıyorlar. Ama tüzüğümüzün 6.maddesinin C bendinde, ‘ihraç edilen kimse affedilemez’ maddesi var. Dolayısıyla tüzüğümüzü tadil edene kadar bir af maddesi getirmek yönetim kurulumuzun elinde değil. Yok, ‘efendim siz barışalım vs. diyorsunuz, ne oldu, neden af maddesi gelmiyor?’  Ona şu an bizim tüzüğümüz mümkün değil. O geldiği zaman ne olur? Olmalı mı, olmamalı mı? Yine sizlere getireceğiz onu,  siz karar vereceksiniz. Ama birkaç isim var ki, herhalde üstünde birkaç kez konuşmamız gerekecek.
 
COMOLLİ HER GENCİN SÖZLEŞMESİNE GERİ ALMA MADDESİ KOYUYOR

Bir başka konu ise, gençler yani altyapı… Bu gördüğünüz çocuklar; Duha Aksu. Gazetede gördünüz mü, ‘Lille’in ikinci keşfi’ diye. Görmeyenlere söylüyorum: Lille’in ikinci Merih Demiral’ keşfi diye bir haber vardı. Bu arkadaş da bizim altyapımızdaymış ve bunu Lille, İstanbulspor’dan transfer ediyor.  Aynı şekilde Zeki’yi de İstanbulspor’dan transfer etmişlerdi. Arkadaşlara sordum, ‘bu işin aslı astarı nedir’ diye. Birkaç sene önce U21’de şampiyon olmuştuk. Merih de, Duhan Aksu da o kadrodan. Aynı şekilde Boluspor’da oynayan Melih de bu kadrodan, Ümraniye’deki Yasir Subaşı bu kadrodan… Aynı şekilde birkaç kişi daha var ama hiçbiri bizde değil. İnsan ister istemez bir ‘acaba’ deme ihtiyacı da duyuyor. Bu çocukların bizde olmayışı bir tesadüf mü ki bu çocuklar bizde değil. Nitekim konuyu o zamanın ilgili hocasına sordum ve ‘bunların her birini biz A takıma yolladık, hiçbiri uygun görülmesi’ mesajını aldım. Zaten Duhan Aksu da verdiği röportajda, ‘ben Fenerbahçe A takımında oynama noktasında ışık göremedim ve İstanbulspor’a gittim, oradan da beni keşfettiler’ diyor. Bir tanesi daha var, Ümraniyespor’da oynayan ve bize 2 gol atan, Yasir Subaşı. Onun sözleşmesinde de verdiğimiz oyuncuyu geri alma maddesi var. Bunun nasıl olduğunu sordum, neden diğer oyuncularda yok da, bunda var şeklinde soru sordum.  Diğerleri iki sene önce gitmiş, Yasir ise biz geldiğimiz zaman gidiyormuş. Damien Comolli de bizden giden her gencin sözleşmesine geri alma maddesi koyuyor, o beğenmediğiniz Damien. Yasir ile başka kulüpler de ilgileniyor, bakacağız. Kendi oyuncumuz, biz mi değerlendiririz, başka yere mi yollarız ama hiç olmazsa onu geri alma maddesi var. Artık bizim oyuncularımız başka yere gittiklerinde geri alma maddesi bizde.

Fenerbahçe Televizyonu’nda hep eski goller. Evet, eski goller var. Bu sene çok atamadık diye eski goller bakıyoruz, şaka bir yana tabii. Bu senenin formatıydı ama ‘haber alamıyoruz, haberler yok’ gibi söylemlere katılmıyorum. Böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil ama bu mesaj ilk defa söylenmiyor.


KOMSUOĞLU: FENERBAHÇE TV, FENERBAHÇE EFSANELERİYLE BARIŞTI

FBTV’den sorumlu Yöneticimiz Sertaç Komsuoğlu bu sırada söz alarak şöyle konuştu:

“Fenerbahçe TV’deki arkadaşlarımız da burada. Eski golleri atan futbolcuları ekrana taşıyacağımız zaman ilk söylenen şey, ‘olmaz’ idi. Neden dediğimizde de, ‘onlara küsüz’ dediler. Biz, kurumsal hafızamızda çok büyük başarılar elde eden o futbolcuları tekrar kanalımıza davet ettik, hepsi yeniden kanalımıza geldiler. Onların gollerini seyrettiğimizde o dönemi hatırladık, çok mutlu olduk. Fenerbahçe TV, Fenerbahçe’nin efsaneleriyle, Fenerbahçe’yi bugünlere taşıyanlarla tekrar barış imzaladı bir anlamda.”

BAŞKANIMIZ ALİ KOÇ: BİZİM TELEVİZYONUMUZ HER YERDE VAR

Diğer kulüpler bizim ağzımızın içine bakıyorlar, şunlar televizyonu kapasalar da biz de kapatalım diye. Ama bizim televizyonumuz diğerlerinden farklı. Biz, şu an mümkün olan her platformda varız. Diğerleri ise sadece Digitürk’te var. Ona rağmen kapatmak istiyorlar. Televizyonumuzda 67 kişi çalışıyor. 88 altyapı maçı yayınladık. Oradan Silivri’ye koşuyorlar, oradan voleybola koşuyorlar, oradan bu etkinlik, bu dernek ve çocuklar bunu nasıl yapıyorlar hayret ediyorum. Hem ‘insan sayısını azaltın azaltın’ diyorum ama mümkün değil azaltmamız. Kapatmamız da şu an mümkün değil. Ama büyük bir yük üzerimizde. Bunu bilmenizi istiyorum. Maddi açıdan büyük bir yük, Fenerbahçe TV. Stüdyoları da en son teknolojiyle donatılmış, hatırı sayılır paralar verilmiş ve ulusal kanallarda olmayan imkanlar orada var. Ama biz de bütün büyük kulüplerde olduğu gibi zamanla YouTube tarafını da geliştirmemiz lazım, geliştiriyoruz da.

Tüzük tadilatının gerçeklememesine karşılık bir arkadaşımız, kongre üyemiz ‘karizmayı çizdiriyorsunuz’ dedi. Başka biri, ‘sizin başarısız olmanızı isteyenlere malzeme veriyorsunuz’ dedi. Ben o görüşe saygı duyuyorum ama katılmıyorum. Biz, perşembe günü yaptığımız SMS çağrısı dışında bilhassa çağrı yapmadık. Tanıdık, eş dost, bize gönülden bağlı olan kimseyi de arayıp… Siz zannetmiyor musunuz ki değil 2500 kişi, 10 bin kişi de buraya gelir. Bekledik, bakalım nasıl bir ilgi alaka olacak diye ve tahmin ettiğimiz gibi oldu. 2 binin altında olmasını beklemiyorduk, onu da söyleyeyim ama bu aslında bize de güzel bir ip ucu oldu. Alınan ders var mı? Tabii ki var. Alınan ders şudur; kaç saattir buradayız, bir de bunun üstüne Tüzük Tadilat, hava güzel, havuz açık, bir de Babalar Günü,  bir imtihanlar var. Tarihi daha iyi seçmek gerekiyor ama bizim işlerimizi engelleyecek bir durum burada söz konusu değil. Onun için üzülen varsa aranızda içiniz rahat olsun. ‘Karizmayı çizdirdiniz’ diyen arkadaş buradaysa çizdirmemeye özen göstereceğiz diyebilirim.  Ama bu tadilata gelene kadar bu sene öyle şeyler yaşadık ki karizmayı çizdirecek…


2 AYDA 125-130 MİLYON TL’YE GELDİK

Evet, bir başka konu ise ‘Fener Ol’ kampanyası. Her bir kişiye cani gönülden şükranlarımızı ve teşekkürlerimizi camiamız adına iletirim. Biz bu konuda yola çıkarken insanlar çok fazla telkinlerde bulundu. ‘Yapma, etme, beceremeyeceksiniz, Koç Grubu’yla iş yapmak isteyen bir iki kişi, taşeron olmak isteyen bir iki kişi üç beş kuruş verir, elinizde patlar’ gibi söylemler oldu.  Başkaları dedi ki, ‘diğer kulüplere bakın, onlar yaptı da ne oldu?’ Bir de onun üstüne ekonomik şartları eklediler. ‘Bu ekonomik şartlarda bu olur mu?’ diyenler de oldu ama bu bizim, Fenerbahçe’nin mali sağlığına kavuşması, mali özgürlüğü için planladığımız adımlardan bir tanesiydi ve kısa vadeli bir adımdı. En kısa vadeli adım, az önce ifade ettiğim gibi yeni kaynak yaratma, hibe, sermaye, düşük kredili faiz vs. vs. daha sonra her yerde de ‘pamuk eller cebe, çorbada herkesin tuzu olacak, kitlesel bir hareket yapacağız, karıncalar gibi çalışacağız’ dedim. Onu başlattık. Onu da beğenmeyenler oldu. ‘Kötü gidiyor’ diyenler oldu, ‘ Slimani’nin maaşını mı ödeyecekmişiz’ diyeler oldu. Sallamak kolay ama bu bir yol haritasının parçasıdır. Neredeyiz? Ona da üzüldüm. İki ayda 125-130 Milyon TL’ye geldik. Bu rakam, Türkiye tarihinde hiç görülmemiş bir rakam. Hedeflediğimiz 400-450 Milyon TL’nin uzağındayız. Ama bunu 4 Nisan’a kadar hedefledik. İki ayda değil. O yüzden Fenerbahçe camiasının bir duruşu vardır. Söz konusu Fenerbahçe ise fedakarlıkla cömertlik Fenerbahçelilerin işidir. Cömertlik sadece maddi değil; maddi ve manevi. Kumbarasından, harçlığından, işinden, çalışanından, direkt kredi kartından çekim yaptıranlardan, hatırı sayılır para veren iş insanlarından bahsediyorum ve bunlar işin maddi tarafı. Sanatçılar; Cem Yılmaz, Beyazıt Öztürk, İlker Ayrık, Acun ki ne mecburiyeti var? Siz sanmıyor musunuz ki böyle şeyler yaptığında Acun’a küfür edenlerin sayısı artmıyor. Kolay kolay baba yiğit yapamaz bunu. Herkes açık açık Fenerbahçe’yi destek olmaz. Fenerbahçeli ünlüler, eski sporcularımız, bedava billboard verenler, Doğuş Medya gibi reklam için kanallarını bize açanlar, Ali Taran gibi tasarım yapanlar, bunlar Fenerbahçe’nin zenginliği. Ben de bundan bahsediyordum. ‘Sanatçısı, devlet adamı, memuru, hocası, işçisi, çalışanı, zengini, talebesi, hepimiz birimiz için birimiz hepimizin için mücadele edeceğiz’ derken bunu kast ediyordum. Bu iki ayda geldiğimiz noktayı ben iyi bir nokta olarak görüyorum. Ama daha gidecek çok yolumuz var. Emeği geçen herkese bir kez daha teşekkür ediyorum.  Dünya aleme Fenerbahçe’nin nasıl bir camia olduğunu bir kez daha gösterdiğiniz için de ayrıca teşekkür ediyorum. İnşallah destekleriniz devam eder. Bir konuya da açıklık getirmek istiyorum. 31 Mayıs, ne kadar toplarsak UEFA o kadar gelir hanesine yazılacak. Ondan sonra tabii ki devam ediyor. Acun’un ‘WinWin’ programı ‘Fener Ol’ kampanyasının bir ayağı. ‘WinWin’ 20-21 Haziran tarihlerinde bitecek. O kadar şanssızız ki vefatlar oluyor. Bu nedenle 15-16 Haziran’da yapacaktık ama bugün de adaylar çıkacak. O yüzden erteledik. 21 Haziran’da da eğer basketbol maçı olursa ertelenebilir. Ama o tarihe koymak zorundaydık artık. Okullar kapanıyor, insanlar şehir dışına çıkıyor. 20-21 Haziran’da Acun’un tarafı kapanacak. Ondan sonra da ‘Fener Ol’ tekrar eski hızıyla devam edecek. Tekrar herkese sağ olun, var olun diyorum.

İbra konusunda tepkili olanlar var. ‘Kendimizi aldatılmış hissediyoruz, hata varsa ceza olmalı, hesap sorulmalı’ deniyor. Bu konu hassas. 2018 ibra edilmiştir. Dolayısıyla bitmiştir. 2017 ibra edilmiştir. Biz size denk bütçe sunamadık. Niye sunamadık? Çünkü sırf bugünü atlatmak için kafamızda rakamlar uydurup oraya koymadık. 1 Milyar açığımız olduğunu söyledik. Nasıl yapacağımızı sordunuz. Kafamızda bazı yöntemler olduğunu ama tam bilmediğimizi söyledik. Gerçekten bilmiyoruz. Şimdi çıkar iki üç kişi ‘bilmiyorsanız orada ne işiniz var?’ der. Hani Ali Asker Aksu diyor ya ‘yönetim icraat yeridir, bahane yeri değil’ diye. İnşallah onun vereceği 10 Milyon TL ile biraz daha rahatlayacağız. Ama bugünlere geldik artık. Olan oldu. Enerjimizi, motivasyonumuzu, çabalarımızı bu durumdan nasıl çıkacağımıza odaklamalıyız. Biz her şeyi şeffafça anlatabildiğimiz kadar anlattık. Kol kırılır, yen içinde kalır mantığıyla yapmaya çalıştık. Bilmediğiniz çok şey var. İnşallah hiçbir zaman da bilmek zorunda kalmazsınız. Ama ibra edilmiştir. Bizim buraya iki dönemi ayrı ayrı getirmeme nedenimiz ibra edilmemek için değil; teknik bir konuydu. Ona da ihtiyaç olmadığı görüldü. O konu da kapanmıştır. Dediğim gibi, bu konuda da artık konuşmak zorunda kalmayız.


VİCDANI OLAN 3 TEMMUZ’DA FENERBAHÇE’YE YAPILAN KALLEŞÇE SALDIRIYI GÖRÜR

3 Temmuz bize büyük zarar verdi. 3 Temmuz’da fersah fersah rakiplerimizden öndeydik. Hem maddi açıdan hem de sportif başarı açısında. Belimizi büktüler. Şimdi çıkan kararlarda da görüyorsunuz. Biraz vicdanı olan, adalet duygusu olan ve renklerden bağımsız bu işe bakan insanlar Fenerbahçe’nin ne kadar kalleşçe bir saldırıya uğradığını ne kadar hakkının yendiğini görür. Bunu görmek hiç de zor değil. Çok insan da görüyor. Biz o zaman ‘Adalete Fener Yak’ yapmıştık. Fanatik olmayan pek çok başka takım taraftarı bizim yanımızda durdular. 650 bin imza toplamıştık. Artık bizim beklediğimiz kararın onanması. Gönüllerde aklanmış Fenerbahçe’nin artık resmiyete kavuşması. Ondan sonra da bize bunu yapan kahpe insanların, çoğu zaten ya içeride ya da dışarıda ki dışarıda derken yurt dışında, gerekli cezaları alması. Tazminata gelmeden önce bu işlerin olması lazım. Eski yönetimimiz de biz de bu konuyu yakinen takip ediyoruz. Keşke onlarla beraber hareket edebilsek ama onlar kendi kulvarlarında biz kendi kulvarlarımızda bu konuyu takip ediyoruz. Unutmayın ki devletimize sesleniyorum; tüm heybetiyle, tüm gücüyle, rüzgarı arkasına almışken devletin bütün imkanları elindeyken bize saldıranları biz püskürttük. Bugün millet atıp tutuyor. Bizim gibi insanları Fetöcü yapmaya çalışıyorlar. Atıp tutuyorlar. Çok moda. Fenerbahçe, bu kahpe örgütle her türlü gücü arkasındayken, yanındayken Başkanımız Aziz Yıldırım’ın liderliğinde mücadele etti. Dolayısıyla devlet inşallah bunu unutmayacaktır ve hakkımızı bize verecektir. Çünkü biz buradan çok zarar gördük.

Alper Bey, bizim tribünden arkadaşımızdır. Çok kırıldım. Pes diyorum. ‘Bu dönemde ötekileştirme aynen devam ediyor’ dedi. Dışlandığını ima etti. Ben de stattan sorumlu arkadaşımız Kemal Bey’e ne olduğunu sordum. Konu bu. Çok üzüldüm çünkü bu insanlar gerçekten Fenerbahçe’ye emek veren, bu tribünde kayıtsız şartsız, şartlar ne olursa olsun çubukluya destek veren insanlar. En son üzülmesi gerekenler de onlar. Ama üzülmüş. Konu da şu: Geçen sene çok talep vardı. Ne çıkardıysak sattık. Yenilemede ekstra 60 bilet istemiş. Bizim arkadaşlar da karşılayamamışlar. Bir evvelki sezon aldıklarının hepsini almışlar. Artı 60 alamadı diye biz bunu hak etmiyoruz. Çünkü ötekileştirme çok ağır bir itham.

Köksal Bey, aidatlar falan bir şeyler anlatıyor. Köksal Bey çok güzel konuşuyor. ‘600 TL çok olur’ diyor. ‘Çok olursa yaprak dökümü yaşanır’ diyor. Ama biraz da fedakarlık olması lazım. Her şeyi isteyip hiçbir şey vermemek…

Burak Yiğitgin de kızgın ve karışık konuştu. ‘Yanlış tablo anlattınız’ dedi. ‘Bize geçen sene farklı bir tablo sundunuz’ dedi. Nasıl oluyor da bu rakamları daha önce görmediğimizi sordu. Evet, biz vaziyetin kötü olduğunu biliyorduk ama bu kadar kötü olduğunu bilmiyorduk. Bir şeyin de içine girince; bir doktor bacağınızda sıkıntı olduğunu anlayabilir de MR’a girince net olarak anlaşılabiliyor. Bizde de benzer şey söz konusu. ‘Kendisi YDK’ye gençlerin girmesi gerektiğini söylüyor’ katılıyorum. Yaman bey ‘karizmayı çizdirme’ dedi, evet. ‘Yıllardır yanlış bilgilere hep birlikte el kaldırdık.’ Beyazıt Boran, ibra etmiyorum diyor. Sonra Mesut Özil’de kaldı, o kısmı anlayamadık. Bu kadar durumu kavramış, sonra Mesut Özil’e girdi ama kendisiyle ilgili ibra konusunu ifade ettim. Cezai müeddiyesi var dedi. Dernekte yok. İlk 3 aydan sonra ibradır. A.Ş.’de süre 2 senedir.

Halil Erkut. Çok zor. Halil bey, Fenerbahçe özel bir şirket değil. Halil bey sağdan soldan kroşeleri vurdu. ‘Çok başarısızsınız’ dedi. ‘Bayrakları hazırlayın boynunuz bükük olmayacak demiştiniz, boynumuz bükük’ dedi. Orada haklı. Sina Afra’ya salladı. Oradan Trabzon’dan kaleci hocamıza salladı, Volkan Ballı’ya salladı. Metin Şen’e girdi, ondan sonra da bana bir çaktı, dedi ki, ‘Gizli kalması gereken bir şeyi televizyonlara çıkıp anlatıyorsunuz.’ Burası Fenerbahçe Spor Kulübü, milyonların kulübü, milyonlara mal olmuş bir kulüp. 20-25 milyon taraftarı olan, 33 bin kongre üyesi olan, binlerce çalışanı olan bir yer. Burası herhangi bir A.Ş. değil. Televizyonda anlattıklarımızın da çok gizli şeyler olduğunu düşünmüyorum. Gerçekleri bilmek sizin hakkınızdır. O bahsettiğiniz insanlar da, Toroğlu moroğlu diye bahsettiğiniz insanların da burada ismini bile anmaya değmez. Siz onlara malzeme vermeseniz de onlar illaki Fenerbahçe’ye… Çünkü onların mevcudiyeti, hayatta oluş amaçları Fenerbahçe’ye saldırmak. Fenerbahçe ağzıyla kuş tutsa onlar yine Fenerbahçe’ye saldıracak bir şey bulur.

Mehmet Gürel. Diyor ki, ‘Sizi umut olarak gördüm.’ Çok da sitayiş konuştu. ‘Winner başkan istiyoruz’ dedi. Biz de winner başkan olmak istiyoruz. Zannediyor musunuz ki bu kadar çabalayıp looser olmak isteyeceğimizi. Ama hata yapanlar havale etmeyin, hesabı sorun diyor. ‘Kolarov’lar, Emre Belözoğlu… Gençler olsun’ diyor. Bir şeyi bilmeniz lazım. Gençlerle tecrübeyi iyi bir şekilde karıştırabilmeniz lazım. Bizim geçen sene en büyük eksiğimiz sahada winner, lider, savaşçı, sadece futboluyla değil, duruşuyla takımı toparlayacak oyunculardı. Bu oyuncular genelde belli bir yaşın üzerindeki oyuncular oluyor. Bunu söyleme ihtiyacı duydum.

Osman Danbeci Bey, size çok teşekkür ediyorum. Yegane insansınız. Biraz da eski yönetim tabiri, bize iyi salladınız. Teknik konulara değindiniz, buranın çoğu anlamadı. Size niçin teşekkür ediyorum? Raporla ilgili konuştunuz. Sizi Serdar beyle tanıştırdım. İnşallah Ankara’ya en kısa zamanda gelirsiniz, çadırda da konuştuğumuz konularda beraber yol alabiliriz çünkü çok değerli konulara değindiniz.

Sedat Temuçin. Mektup yazdı, Aykut hocanın kalmasıyla ilgili. ‘Seçimden 5 gün önce ve haklı çıktım’ dedi. Bir nebze haklı çıktınız. Aykut hocanın kalması-kalmaması değil ama biz çok fazla değişikliği aynı anda yazdık. Katılıyorum size. Lütfen mektup yazmaya devam edin. Bizim için çok değerli ve ümidinizi kaybetmeyin. ‘Yeni bir oluşum ve düzen bize zaman ve para kaybettirir’ demişsiniz. 12 ay sonra baktığımız zaman bir nebze haklısınız, tamamen haklısınız demiyorum. Ama ilgi ve alakanız için de teşekkür ediyorum.

Kaya Enişte. Meşhur Kaya Enişte. Geçen sene yeniçeriler diye hitap eden Kaya Eniştemiz. Kaya beyi ben tanıyorum. İçi iyi bir insan. Bazen kendini kaybediyor ama bugün bizle paylaştığı değerler; ‘Birlik ve beraberlik, buralara sadece zaferler için gelelim, kimse kimsenin Fenerbahçeliliğini tartışmasın. Fenerbahçeli doğduk, Fenerbahçeli ölelim.’ Çok güzel sözler ettiniz. Bugün niye burada olmak zorunda olduğumuzu sizlere ifade ettik. Tekrar söyleyeyim, gönlümüz Ülker Spor ve Etkinlik Salonu’nda olmaktı. Basketbol Federasyonu’na gittik. 16’sı maç olacak mı olmayacak mı? Tarihi açıklamamız gereken bu süre içinde takvimi vermemiz mümkün değil dediler. Faruk ılgaz’a da sığamayacaktık. Bu kararı vermek zorundaydık. Sonra bu kararı verelim ve değiştirelim dedik. Onu da yapmak istedik, müsaade vermediler. Bu gibi genel kurullarda açıklamayı yaptığınız zaman yer değişmiyor.

Resai Ersoy, eski futbolcumuz. Teşvik edici sözleriniz için çok teşekkür ederim. Bir futbolcuya göre mali konulara bayağı hakimsiniz. Altyapıya değindiniz. Demin de acaba dedim. İyi oyuncular bizde niye kalmıyor konusunu ben de sorguladım. İnşallah bizim dönemimizde çok daha iyi performans sergileriz. Çok iyi oyuncular da var. Bir şey söylediniz, onu biraz… Ersun hocanın menajer oğlundan bahsettiniz. Ben Ersun hocanın oğlunu tanımıyorum. Ne kadar menajerlik yapıyor onu da bilmiyorum ama buralarda olmadığını tahmin ediyorum, inanıyorum.

3 Temmuz bir travmadır, 3 Temmuz’a değindim. Turhan Baş bey. Çok güzel bir konuşma yaptı, çok güzel öneriler verdi. Konudan konuya girdi. O da dedi ki; ‘Size karşı bir güvensizlik oluşacak böyle giderse tüzükle ilgili.’ Ona değindim. ‘3 Temmuz’ dedi. ‘Bu sadece para değil, namus davası’ dedi. Ona da katılıyorum. Kenan Evren konusuna girdi ona da katılıyorum.


1959 ÖNCESİ ŞAMPİYONLUKLARIMIZ KONUSUNDA ÇALIŞMALARIMIZ VAR

İşlenmeyen şampiyonluklarımız var. Bizim bu konuda da çalışmalarımız var. Görüyorum ki çalışmalarınızı belli bir noktaya gelmeden basında bahsetmediğiniz takdirde yeterince kıymet görmüyor. Biz sert bir açıklama yaptığımızda bile hemen atlamıyoruz.  Bekliyoruz, bir gece yatıyoruz ve ertesi gün açıklamaları yapıyoruz. Hazmediyoruz, anlamaya çalışıyoruz. Eldeki bilgileri inceliyoruz. Burada da inanın çalışmalar yapılıyor ama bu televizyona çıkıp bağırıp çağırarak olacak iş değil. Başka kulüpleri yanınıza alarak, kanaat önderlerini bir noktaya getirerek, ondan sonra da federasyonla ince ince çalışarak bunu yapmalıyız. Metin Sipahioğlu, hiç daha yönetime girmeden yıllardır bu konuyu işliyor. Bu konuda içiniz rahat olsun.

Turhan Bey bir de ‘yüzde 67 kalan bakiyenin yüzde 16’ını değerlendirelim, hisselerimizi’ diyor. Hassas bir konu. Bizden önce hisseler satıldı. İşletme sermayesini karşılamak için hisseler satıldı ki bence çok yanlış. Çok önemli bir yatırım yapmak için veya ileride bir koyup üç beş getirecek şeyler yapmak için hisse satarsınız. Baktığınız zaman bizden önceki yönetim hisse satıp borç kapatmak için bunu yapmış. Biz hisse satımı düşünmüyoruz ama mecbur da kalabiliriz.

Bazı takımlara devlet desteği var. Takımı siz söylediniz ben söylemeyeyim. İnşallah bize de olacak. ‘Berkeler, Ferdiler, Murat Sağlamlar görmek istiyoruz; Ayewler, onlar, bunlar görmek istemiyoruz’ dediniz. Evet, ama ne kadar sabırsız bir camianın içinde olduğumuzu biliyor musunuz? Zaman alacak.


MİLLİ TAKIMIN ESKİ TEKNİK DİREKTÖRÜ, FEDERASYON ÜYESİYLE KAVGA ETTİĞİ İÇİN İŞTEN ÇIKARILDI, TAZMİNAT MECBURİYETİ YOKTU

‘Daha sert olun’ diyorsunuz. Daha evvelki yönetim çok sertti. Bizden daha sertti ama o zaman da pek netice alınmıyordu. Başka bir formül bulmamız gerekiyor. Bizim duruşumuzla o sertliğin arasında bir şey bulmamız gerekiyor. Tekrar ediyorum ki bu pislik sürdürülemez. Nasıl biz bu mali tablo sürdürülemez diyoruz? Türk futbolunun bugün içinde olduğu bu tiyatro sürmeyecek, süremez. Değişimin en büyük ateşleyicisi Fenerbahçe camiası olacak. Buna inanın. Ben size bir şey söyleyeyim. Tekrar buraya değineceğim. Milli Takım Eski Teknik Direktörü işten çıkartılıyor. Niçin? Futbol federasyonu yedek üyesiyle bir kavgaya girdiği için. Ondan sonra iş kanunu size sağladığı imkanla 6 gün içinde hiçbir tazminat ödeme mecburiyetiniz olmadan işten çıkarabiliyorsunuz. Bekliyorlar ve 9. günde 6. maddeye göre tazminatla işten çıkarıyorlar. Kimse bunu sorgulamıyor. Çünkü medyada da hakimiyet var. Sonra o kulübün başkanı çıkıp ‘Ya Ali Bey, Türkiye’nin en büyük işverenlerinden biri, birini işten çıkardığı zaman tazminat vermiyor mu?’ diyor. Sayın Başkan, sizin şirkette çalışan biri gelip sizi dövmeye çalıştığında tazminat veriyorsanız gerçekten iş kanunlarını tam anlamamışsınız demektir. Bu oluyor ve bu para kulüplerin parası. Bir Allah’ın kulu da çıkıp ‘ne oluyor’ demiyor. Sonra biz söyleyince kötü oluyoruz. Bu kadar bariz bir şey var ve hiçbir şey olmamış gibi halının altına süpürülüyor yani unutuluyor. Sonra da hayır kurumuna bağışladığı için bir de yani ayıp olmasa madalya takacaklar. Bu tip şeyler durmalı. Bir de işi garantiye alıyorlar. ‘1905 lira maaşla imza attı’ diyorlar ki tazminatı hak etsin diye. Bir de işin o senaryosu var. Bu konuyu da her ortamda ilgili kişilerle tartışmaya hazırım.
Son olarak da Hakan Hanoğlu var. Sizi ilgiyle takip ediyorum. Çok enteresan konulara değiniyorsunuz. Nereden bilgi aldığınızı da bilmiyorum. Zaman zaman bazı konular tam isabetli olmasa da önemli konulara değiniyorsunuz. Fenerbahçe’ye fayda sağlayabileceğiniz her ortamda kapımız size her zaman açıktır. Bazen değil çoğu kez bizim göremediğimiz konuları görebiliyorsunuz.

Önümüzdeki sezondan önce basketbol şampiyonluğunu almamız lazım. Bir de o bize dil uzatıyor. Azmettirici diye. Neyse. İnşallah Obradovic’in askerleri, dünyanın en güzel takımı yarın maçı kazanır da beşinci maçta kendi salonumuzda bu işi bitiririz. Tecrübe kazanmanın en büyük yolu hata yapmaktır. Biz yeterince hata yaptık. Neyimiz var neyimiz yok imkanlarımız çerçevesinde inanın ki çok daha güzel bir sezon bizi bekliyor. Televizyonda da dediğim gibi ‘daha güzel bir sezona hazırlıklı olun’. Ersun Hoca geldikten sonra sadece üç kere yenildik. Kendi sahamızda hiç yenilmedik. Oynadığımız futboldan hala memnun değiliz. Ama inanıyorum ki yeni sezonda herkesin özgüveni yerine geldiği bir sezonda hepimiz güzel bir sezon için hazırlıklı olalım. Sağ olun, var olun. Hepinize güzel bir yaz dönemi diliyorum.