YÜKSEK DİVAN KURULU

Başkanımız Ali Koç, YDK Toplantısında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu

30 Temmuz 2022 Cumartesi 15:15

Başkanımız Ali Koç, Faruk Ilgaz Tesislerimizde yapılan Yüksek Divan Kurulu Temmuz Ayı Olağan Toplantımızda gündeme dair açıklamalarda bulundu. Öncelikle üyelerimizin konuşmalarına yanıt veren Başkanımız, ardından takım planlamamızla ilgili bilgiler verdi. Taraftarlarımıza kombine ve forma satışlarında gösterdikleri yoğun ilgiden dolayı teşekkür eden Başkanımız Ali Koç, TFF’den de yeni sezonda adil bir yönetim beklediklerini dile getirdi..

Konuşmasının büyük bir bölümünü Dinamo Kiev maçında yaşananlara ayıran Başkanımız, “Biz kimsenin yanında değiliz. Savaşa karşıyız, insanlığın yanındayız. Bizim duruşumuz bu kadar nettir. Ukrayna’nın Büyükelçisi ve Dışişleri Sözcüsünü huzurunuzda kınıyorum. Söyledikleri laflar son derece yakışıksız laflardır” dedi.

BAŞKANIMIZDAN YDK ÜYELERİMİZE YANIT 

“Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Tüm sporcularımıza da her daim ‘Yolunuz açık, şansınız bol olsun’ diyorum. Bizi gururlandırdınız, inşallah gururlandırmaya devam edersiniz. Vefat eden YDK üyelerimizin hepsini sevgi ve saygıyla tekrar anıyorum, ruhları şad olsun. 25. yılını dolduran ve yeni YDK üyesi olanlara da ‘hoş geldiniz’ diyoruz. İnşallah hepimiz 30, 40, 50, 60. yılları görürüz. Yeri gelmişken söyleyeyim. Turhan Bey her branşın kombinesine sahip 3 Kongre Üyesinden biri. Burada isimlendirmeyeceğim ama buraya çıkıp şikayet eden, ‘orası şöyle, bu yanlış, bu pahalı’ deyip de kendi imkanlarıyla bilet almayıp devamlı kulübümüzden davetiye isteyen pek çok üyemiz olduğunu söylemeye ihtiyaç duyuyorum. Tenkit etmek kolay. Herkesin çorbada kendi imkanları çerçevesinde tuzu olmalı. Bu davetiyeleri isteyenler hali vakti yerinde insanlar. Ona da şaşırıyorum. 1 veriyoruz, 2 veriyoruz, 3 veriyoruz, ‘yeter’ dediğimiz zaman da kötü kişi oluyoruz.
 
15 gün önce bildirim yapıldığı arkadaşlarım tarafında ifade ediliyor. ‘Aldım’ diyen var, ‘alamadım’ diyen var. Biz kendimiz inceleyeceğiz. ‘Gelmedi’ diyenlerin isimlerine de bakacağız, yanlış numaraya mı, yanlış adrese mi yolladık. İşimizi kolaylaştırmak için almayanlar kulübümüze mail atarsa izini sürebilelim. Çok yakın zamanda üyelerimizin online kendi bilgilerini güncelleme imkanını sunacağız. Şu an bilgilerinizi güncellemek istiyorsanız 2 yolu var. Biri fiziken kulübe gelmeniz gerekiyor ki çoğu insan buna yanaşmıyor. Diğer yolu da bizler sizleri arıyoruz ve ulaşabildiğimiz kadar üyeye ulaşıyoruz ama hala hatırı sayılır seviyede üye bilgisi güncellenmedi. Bunu da ifade etmek istedim.
 
Atatürk heykeli. Kenan Evren Lisesi’nde biz devraldıktan sonra bulduğumuz… Durumu kötü de değildi. Bir çalışanımızın önerisiyle heykelimizi aldık, hazırladık ve kendi aramızda bugün gördüğünüz yere koymanın daha uygun olacağını düşündük. Katılan var, katılmayan var. Ama öncelikle bu öneriyi getiren çalışma arkadaşımızı da canıgönülden kutluyorum. Çok güzel bir öneriydi, biz de gerçekleştirdik, çok güzel bir etki yaptı. Bununla beraber Alex, Can Bartu, Lefter heykelleriyle ilgili görüş sunanlar oldu. Atatürk’ün yanına ben uygun bulmam. Ancak biz de zaman zaman kendi aramızda, onları oradan alıp daha gözle görülür, trafiğin daha yoğun olduğu stada daha yakın bir yere koyabilir miyiz diye değerlendirmelerimiz oldu. Tekrar gözden geçirelim.
 
İnşa edilecek tesislerimizin 100. yıla yetişmesi bizim de en büyük hayalimiz. Çalışmalar çok güzel gidiyor. Aldığımız araziyle ilgili bizim girip kendi hedeflerimize ulaşmak için başlatacağımız inşaatı yapmadan önce o alanda bulunan binaların bize gösterilen başka bir yere taşınması, binaların yıkılması, bir de tugayın ana yolu olan ve bir kısmı bizim arazimizin içinden geçen yolun da arazinin dışına çıkarılması çalışmaları eylül, ekim ayı gibi bitecek. Biz de plan ve programlarımızı yapıyoruz. Tamamen bitmese de en azından 100. yılında parmakla gösterebileceğimiz bir Akademimiz olacak. Zaten biz bunu 2 faz olarak düşünmüştük. Hepsini aynı anda yapmamız mümkün değil. Buradaki hayal, Kadın Futbol Takımımızın, bütün altyapıların ve A Takımımızın beraber olacağı bir alan. İçinde de küçük bir tribünlü sahası olacak. Rezerv Lig haftaya başlıyor. Doğru bir karar ama çok geç alınmış bir karar. Pek çok kulüp de hazır olamayacak. Bazı kulüplerin oyuncuları var, tesisi yok. Bazı kulüplerin tesisi var, oyuncusu yok. Bizde oyuncular var, tesis yok. Anadolu Yakasında çim saha olması gerekiyor. Çim saha olabilecek 3 tane stat var, onlara bakıyoruz. İnşallah bu hafta içinde tamamlanır. Bu akademi bittiği zaman her şey orada olacak; Rezerv Takımımız da, U19 da, Kadın Futbol Takımımız da… Onun için 100. yıla da ilk fazını yetiştirmeyi hedefliyoruz.
 
En olumlu futbol yapılanması. Katılıyorum ama önemli olan neticesini almak. Daha öncekiler de kötü değildi. Ciddi yanlış yaptığımız transferler oldu. Ama bununla beraber resmin bütününe baktığımız zaman olumlu olan yıllarda da pek çok dış etkenlerle mücadele ettiğimizi biliyorsunuz.
 
Bayramlaşma törenlerinde ben de rahatsız oluyorum. Buraya geliyoruz Başkanımızla (Uğur Dündar) beraber veya daha evvel Vefa Beyle beraber, gelebilen Yönetim Kurulu Üyeleri… Havuzdan parmak arası terliklerle, şortlarla gelmek… Bize hakaret değil ama Fenerbahçe Spor Kulübü’ne yakışmayan bir manzara. Yıllardır gündeme gelmesine rağmen bu konuda hassasiyet göstermeyenler oluyor. Sayın Başkan, belki de giyim kuralları belirleyip ona uymayanları almamakta fayda var diye düşünüyorum.
 
Divan kurulu başkanlarının resimlerinin stadın girişine asılması… Çok güzel öneri. Onu da değerlendirelim.
 
Sayın Özcan Arıca hiçbir konuda cevap alamadığınızı, hiçbir adım atılmadığını ifade ediyorsunuz. Buranın işletmesinin çok pahalı olduğunu söylüyorsunuz. Sizin giriş-çıkışlarınıza baktırdım. Sağ olun tesisi sık sık kullanıyorsunuz. Bir şey tüketip tüketmediğinize de baktım, anladığım kadarıyla kendi ihtiyaçlarınızla geliyorsunuz, güneşlenip ayrılıyorsunuz. Şunu ifade etmek istiyorum; gerek Sayın Aziz Yıldırım döneminde gerek benim başkanlığım dönemimde burayı özellikle benim başkanlığım dönemimde Divan işletmesin diye Sayın Sevil Becan –bugün aramızda değil- aylarca mesai harcadı. Hiçbir tane işletmeci buranın işletilmesi gereken şartlarda buraya ilgi göstermedi. Gittiğimiz işletmelerin hepsini de tanıyorsunuz. Buranın ayakta durabilmesi için özellikle toplantı salonlarının, bu salonun, küçük salonların mütemadiyen kurumsal müşterilere kiralanması gerekiyor. Bunu yapacak Türkiye’de belki 2-3 tane yer var. Ne yazık ki bunlardan bir tanesi de benimle ilişkilendirebileceğiniz kurum. Bana sorarsanız buranın bahsettiğiniz pisliği vs… Ben size katılmıyorum. Buranın maliyetlerini çok yüksek buluyorsunuz, haklı da olabilirsiniz. Öyle bir dönemden geçiyoruz ki her şeyin maliyeti yüksek. Ama Dereağzı’nda da havuzumuz var. Oraya gidiyor musunuz bilmiyorum ama imkanlardan yararlanabileceğinizi ifade etmek istiyorum. Gönül isterdi ki her şey bedava olsun, Kongre Üyelerimize en iyi hizmeti sunabilelim, bilabedel sunabilelim ama böyle bir dünya yok. Galatasaray Kulübü’nde yemeği yemek istiyorsanız buyurun ama orada da aşağı yukarı fiyatlar aynı.
 
Sayın Cengiz Toksöz. Ukrayna’dan özür dileyecek misiniz? Hayır dilemeyeceğiz. Niye dilemeyeceğimizi anlatacağız. Ukrayna’nın da Büyükelçisi’ni hadsiz söylemlerinden sonra onlar bizden özür dilemeli. Siz herhalde maçta bulunmadınız. Medyada her konumuza maydonoz olan rakip taraftarların sosyal medyada yaptığı çalışmalardan etkilenmiş olmanız lazım. Buraya çıkıp Ukrayna’dan özür dilememizi istemeniz Fenerbahçe Spor Kulübü’ne hakarettir.
 
12 numaralı formanın hocamıza hediye edilmesi… Bir bakış açısıdır, saygı duyarım. Ama onun altındaki ruh da hocamızın bize gelmesindeki en önemli unsurlardan biridir. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün sahip olduğu inanılmaz taraftar ruhu ve gücüdür. Yeni röportajını bugün göreceksiniz. Pek çok kulüpten teklif olmasına rağmen Fenerbahçe’ye gelmesini sağlayan unsurlardan biri de bizim muhteşem taraftarımızdır. O anlayışla yaptık. Yanlış yaptıysak affınıza sığınırız.
 
‘Genç ve yanlış transferlere değinmeyeceğim.’ diyorsunuz. Biraz sonra değerlendirmemde de göreceksiniz. En azından son 4 senede hiç bu kadar erken sezona başlayıp transferleri de bu kadar erken yapmamıştık. Geç kalındığına katılmıyorum. ‘Bu sene de aynısı oldu.’ diyorsunuz. İmkanlarınız sınırlı olduğu zaman istediğinizi istediğiniz zamanda ne yazık ki yapamıyorsunuz. Bu sene elimiz bir nebze daha rahat. Finansal Fair Play konusunda rahatlığımız var. UEFA FFP. Tabii harcama limitleri var. O rahatlık çerçevesindedir ki haziran ve temmuz aylarında transferler yapabildik. ‘Yönetim transfer yapmasın, hoca yapsın.’ Hoca yapar, ‘Hoca niye her şeyi yapıyor, yönetim yapsın.’ ‘Hoca ne istiyorsa onu alın.’ Alınca, ‘Niye hocanın istediği her şeyi yapıyorsunuz?’ Ağzımızla kuş tutsak bu konuda tenkit edileceğiz. Ama bana göre bu sene doğru yoldayız.
 
Bu nefretin, bu ayrıştırmanın sporda olmaması için 4 senedir hep olumlu baktım rakiplerimize. Kulüpler Birliği’nde hep yapıcı oldum. Sadece Fenerbahçe’yi değil büyük resmi görerek zaman zaman bize fayda sağlamayacak ama belki rakiplerin sıkıntılarını giderebilecek konularda hep destek oldum. O sayede bizim konularımızda da hep destek olundu Kulüpler Birliği’nde. Onun için de teşekkür ediyorum. Ama bir camia var ki, yönetimi, başkanı, sporcusu kim olursa olsun hiçbir şekilde bizim tarafa dokunmaktan kaçınmıyor. Her konumuza maydonoz oluyor. Bu ülkeyi ayrıştıran o kadar çok unsur var ki spor ve futbol bunun başında gelmemeli.
 
‘İnşallah armasız forma ayıbını bir daha yaşamayız.’ Bunu çok ağır bir tenkit olarak görüyorum. Bahsettiğiniz forma Puma’nın geçen sezon tarihte ilk defa uyguladığı ve bunun için UEFA’dan özel izin aldığı ve dünyada 5 kulüple aynı anda lanse ettiği formaya farklı bir bakış açısı getirdi. Herhalde o formanın sahibi değilsiniz ki, o formanın içinde aslında hiçbir formamızda olmadığı kadar çok arma var. Renkli armamız sırtta ve bütün formanın içi de Fenerbahçe Spor Kulübü’nün arması var. Armasız forma ifadesini herhalde formayı görmediğiniz için kullandınız. Müsaadenizle size bir forma armağan edeceğim. Bu 5 kulüpten sonra bütün Puma takımları aynı formayı kendileri de kullandılar.
 
Bir yoldan bahsediyorsunuz. Can Gebetaş’a sordum, bu açıklamayı size yaptığını söyledi. Konuyu açtığınız için bir kez daha kendisine söz vermek istiyorum. Konu da dizinizi çatlattığınız stadyumla gar arasındaki engebeli yolla alakalı. Müracaat yapmışız, belediyeyle görüşmüşüz, incelemişiz. Can Bey daha detaylı anlatsın.
 
Yöneticimiz Can Gebetaş konuyla ilgili, “Zannediyorum 1 sene önceydi, Cengiz Bey beni aradı ve ben de gerekli girişimleri belediyemiz nezdinde gerçekleştirdim. Telefon açmadan önce de sanıyorum Cengiz Bey’in belediyeye bu konuda başvurusu olmuştu. Belediyemizden bana söylenen, Cengiz Bey’in yol yapılmasını istediği alanın başka bir kuruluşa ait özel bir bölge olması sebebiyle uygulama yapılamayacağı şeklindeydi. Ben bu cevabı Cengiz Bey’e de ilettim. Ben iletirken belediyeden de bu yönde bir geri dönüş kendisine gelmiş olmalı. Daha önceki divan toplantısında da gündeme getirmişti, kendisine belirtmiştik ama yine kürsüden söyleyince detaylı açıklama yapmak durumunda kaldık. Konuyla ilgilendik ama maalesef belediyenin yetki alanında olmayan bir bölgedir.” yanıtını verdi. Başkanımız, "Sonuçta bir yol sıkıntısı var. Giderebiliyorsak her türlü imkanımızı sarf edelim." dedi.
 
Başkanımız, "Sayın Zafer Uzunoğlu tenis şubesi açılması ilgili konuştu. ‘Kadın Futbol, Espor, Engelli basketbol şubelerini açtınız, hani yeni şube açmayacaktınız. Bunu niye açmıyorsunuz?’ diye. Bu açıdan baktığınız zaman haklı bir argüman, olabilir ancak açtığımız her şubenin sezonluk sponsorları, yani ihtiyacı duyulan maddi kaynak hazır bir şekilde açtık. Yeri gelmişken hem Espor hem de Engelli Basketbol takımımızın tüm maliyetlerini karşılayan 1907 Derneğine de buradan şükranlarımı sunmak istiyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar. Her daim bizi destekliyorlar. Kombine satışı, şube finansmanı, şube yönetimi… Onlara teşekkür ediyorum. Sadece 1907 değil derneklerimiz son derece aktif bir şekilde kulübümüzün menfaatleri için gerek İstanbul’dakiler, gerek İstanbul dışındakiler var güçleriyle çalışıyorlar.
 
‘Tüzük güncellemesi’ dedi, yüzde bin katılıyorum size. Biz bunun çoğunu da yaptık. Tüzük o kadar çok değişmeli ki, hepsini bir seferde mi ele alacağız, madde madde mi ele alacağız… Çünkü tüzük değişikliği için 3/2 toplamamız gerekiyor. O kadar büyüdük ki, biz şu an üyelerin 3/2’sini toplayamıyoruz.  34-35 bin üye sayısına geldik. 2018’deki çok çekişmeli bir seçim olmadığı takdirde 3/2’yi toplamak çok kolay değil. Uğur Bey ve ekibi ile de çalışmaların üzerinden geçeceğiz. Bizim tüzüğümüz kesinlikle güncel değil. Hatta kendi içinde çelişkili maddeler de var.
 
Burada Zafer Bey yine haklı. Biz sizin istikrarlı önerilerinizle birlikte 25. yıl için sertifikaları vermeye başladık. Sayın Vefa Küçük, onun da ismi geçmişken kendisine geçmiş olsun diyorum. Tesis hibesi dahil kendisinin çok büyük hizmetleri olmuştur. O, 2014’ten sonrası için kabul etmişti. Bana göre 2014 öncesi için de verebilirsek, rakamlar ve isimler var. En büyük gurur, insanın evine, ofisine böyle bir sertifikayı asması. Sanem, üye ilişkileri olarak dataları Yüksek Divan Kurulu ile paylaşırsanız, en kısa zamanda telafi edelim.
 
Nail bey, çok çok geçmiş olsun. Bilmiyordum, kusura bakmayın. Sizi tekrar aramızda gördük. Bu durumlar emniyetten kaynaklanıyor. Fenerbahçe Spor Kulübü ile alakalı değil. Bu önemler Beşiktaş Stadı dışındaki bombalı saldırıdan sonra uygulanmaya başlandı ve hiç değiştirilmedi. Aynen devam ediyor. Oradan geçerken ben de yaşanan sıkıntıları görüyorum. Biz bunu daha evvelde emniyetle konuştuk. Bir kez daha deneyip, ikinci bariyeri kaldırmak için başvuru yapabiliriz.
 
Murat Bey’in ifade ettiği gibi tribün desteğini yükseltmemiz gerekir açıklamasına aynen katılıyorum. İnişli, çıkışlı dönemlerimiz olacak. Tribünlerimizin performansında bir düşüş var. Uğur Bey ne dedi? ‘Liverpool’un olduğu gibi hep bir ağızdan söyleyeceğimiz bir marşımız olsun.’ Aslında malzememiz çok. Çok az kulüpte bu kadar çok şarkı, marş vardır. Biz artık eskisi gibi 90 dakika boyunca kulübü, takımı destekleyen, hep bir ağızdan destek verecek konumdan çok uzaklaştık. Bir tribün başka, bir tribün başka söylüyor. Bir tribün hiçbir şey yapmıyor. Tribün gruplarıyla da bunu gündeme getiriyoruz. Biz bunu nasıl aşacağız? Bunu da bilmiyorum. Hepimizin bir silkelenmesi lazım. Tribünler dolu iken de istediğimiz baskıyı rakip üzerinde kuramıyoruz. Geriye düştüğümüz zaman tam destek olmamız lazım. Kırılgan yapı 8 yılda şampiyon olamamaya da bağlanabilir. Tamamen de oraya bağlanabileceğini düşünmüyorum. Arkadaşlarımızla da bu konuyu sık sık konuşuyoruz. Son maçta stadyum tıklım tıklım doluydu. Bunu söylerken tüm taraftarlarımıza da teşekkür ediyorum. Eşi benzeri olmamış bir şekilde 37 bin küsur kombineyi saatler içinde tükettiler. Onlara şapka çıkartmak lazım. Bu her kulüp için geçerli değil. Diğer kulüplerde kombinelerin tamamı satılmış mı bilmiyorum. Geçen sene şampiyon da dahil. Burada taraftarlarımıza ufak bir sitem ederken, bir kez daha onlardan Allah razı olsun. Kesenize bereket. Tüm sezon boyunca özellikle kırılma anlarında bu eşsiz desteği bize verirler. Sezon sonunda her şeyin muhasebesi yapılır. Geçen sezon taraftarlar yelkenleri çabuk indirdiler. Öyle maçlar vardı ki belki o tepkiler olmasaydı, maçları çevirebilirdik. ‘Ders almış olalım’ diyorum. Yüksek Divan Kurulu Başkanımızın son derece pozitif ve olumlu, söylem, yaklaşım ve beklentilerine paralel bir şekilde herkesin… Biz çok arzuluyuz. Çok inançlıyız. Bu sezon için çok da umutluyuz. Sadece futbolda değil, tüm branşlarda.
 
Konuşmaları için Sait beye de teşekkür ediyorum. Sevindiğim konu da Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında Fenerbahçe’nin niye başarılı olması gerektiği konusunu insanların zihnine ve konuşmalarında yer edinmiş vaziyette. Dedem, ‘Arzu etmek, inanmak, elde etmenin yarısıdır.’ derdi.
 
Maça girişlerde bazı turniklerde de sıkıntı olduğu bize iletildi. Ahmet bey bu konularla ilgileniyor. Nail beyin de ifade ettiği gibi ben Başkan olarak araba ile gelirken bile sıkıntı yaşıyorsam yaya gelen kişiler ne kadar büyük sıkıntı yaşıyorlar. Onu gidermemiz lazım. Eskisi gibi güvenlik sıkıntısı yok. Belki emniyette tekrardan gözden geçirir.
 
PUMA İLE GÜZEL BİR İŞ BİRLİĞİMİZ VE EKONOMİK MODELİMİZ VAR. DAHA ŞİMDİDEN 43 BİNE YAKIN FORMA SATILDI. TÜM TARAFTARLARIMIZA KOMBİNE, FORMA VE FENERİUM ÜRÜNLERİNE GÖSTERMİŞ OLDUKLARI İLGİ VE ALAKADAN DOLAYI ÇOK ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM
 
Formalar için de taraftarlarımıza teşekkür ediyorum. Puma ile güzel bir iş birliğimiz ve ekonomik modelimiz var. Geçen sene Fenerium’ların hepsi kar etti. Şimdiden 43 bine yakın forma satıldı. Geçen sene aynı dönemde ki geçen seneyi rekor satışla bitirdik. Geçen sene aynı dönemde 28 bin 700 adet satılmış. Tüm maç ürünlerinde adette %39, ciroda ise %71 artış var. Tüm taraftarlarımıza forma ve Fenerium ürünlerine göstermiş oldukları ilgi ve alakadan dolayı da çok çok teşekkür ederim. Puma’ya da muhteşem bir lansman düzenlediği için, stadımızda tadilat devam ettiği için Ülker Spor ve Etkinlik Salonu’nda bu toplantıyı yaptık. Çok güzel teknoloji kullanılarak, enerjik, dinamik, heyecanlı ve renkli bir lansman oldu. Formalarımızı da bu sene çok beğeniyorum. Hepsinin bir hikayesi var. Önümüzdeki  yılın formalarını yeni onayladık. Orada da bambaşka bir hikaye var. Çubuklu da Fener’in ışığından esinlendi. Lacivert formada, lacivertin asaletinden, sarı formada kanaryamızdan, bunların hepsi bir hikaye üzerine dizayn edildi. Puma ile iş birliğimizde bizim memnum olma sebebimiz, tabii ki emekleme aşamasında sıkıntılar oluyor. Bazen ürün tedarikinde sıkıntı oluyor vsvs. Resmin bütününe baktığınız zaman iş birliğimizin sağlıklı olma sebeplerinden bir tanesi de formalarımızın dizayn aşamasında bize dizayn dikte edilmiyor. Briff veriyoruz, ona çalışıyorlar. Geliyorlar, kağıtta gösteriyorlar. Değişiklikler oluyor. Sonra bir daha formalarla geliyorlar. Git-gel var. Daha evvel bize fazla forma dikte ediliyordu. Çok az esneklik sağlanıyordu. Hayalimiz bu sezon içinde Esin hanımın ve Bahadır beyin çalışmaları çerçevesinde statdaki mağazalarımızı yenilemek. Dünya Kupası’ndan dolayı 6 hafta ligler oynanmayacak. O fırsat, bu fırsattır diye onu yapabilirsek, büyük bir ivme katmış olacağız.

HOCAMIZIN DİREKTİFLERİ DOĞRULTUSUNDA TRANSFERLERİMİZİ YAPTIK. İÇİMİZ RAHAT
 
Sezon planlamasına erken başladık. İyi anlamda değişik bir hocamız var. Gece bazen 2’de, 3’de ayrılıyoruz ama her sabah 7:00, 7:30’da Samandıra’da. Ekibiyle tamamen işine odaklanmış vaziyette. Futbolculardan, yıllardır Samandıra’da çalışanlardan aldığım geri bildirim diyor ki; ‘bu adam farklı bir adam.’ İçimiz rahat. Zaten başarıları ortada. Daha evvelde söylediğim gibi getirebileceğimiz en iyi hocayı getirdik. Çok kapsamlı bir raporla geldi. Zaten o rapor bize gelene kadar, nasıl bir şey geleceğini tahmin ediyorduk ama tahminimizin çok ötesinde, çok kapsamlı; her ihtiyaç duyulan pozisyona 5’er alternatifli sunum yaptı. Bunu yaparken de çok kolay, 20-30-40 milyon Euro’luk oyuncuları koyup, ‘İşte ben istedim, kulüp alamadı’ demesi. Böyle bir şey yok. Kulübün mevcut imkan ve ekonomik sıkıntıları göz önünde bulundurularak yapıldı. Hocamız herhalde bugüne kadar ekonomik durumu böyle olan bir takımda çalışmamıştı. O da alışıyor. Onun verdiği direktifler doğrultusunda transferlerimizi yaptık. 3 yerimiz kaldı. Kaleci, sol bek ve santrafor. Tabii iş bununla bitmiyor bir de kadroyu azaltma adımlarımız olacak.

KIM MIN JAE, MESUT ÖZİL VE GUSTAVO TRANSFERLERİ HAKKINDA

Hem planda olan ama değişir diye düşündüğümüz bir Kim Min Jae olayı vardı.  Kim Min Jae bize geldiği zaman kariyer planlaması çerçevesinde bize 1 sene için gelmek istediğini, bir sene sonra Fransa’ya, oradan da Premier Lig’e gitme hayali olduğunu söylemişti. Tam 11 gün çıkış maddesini müzakere ettik. Daha evvelki kulübü Premier Lig’in çok üst düzey takımlarından teklif gelmesine rağmen vermediği ve oraya da gidemediği için bizimle yaptığı en büyük pazarlık çıkış maddesiyle ilgiliydi. Dolayısıyla Kim 1 sene evvelinden planlarını anlatmıştı. Biz hayal ediyorduk, heR Koreli gibi o da Türkiye’yi çok sevecek. Tabii Fenerbahçe’den etkilenmemek mümkün değil. Bir de üstüne Jorge Jesus gelince belki ikna edebiliriz diye düşündük.  Bizim hocamızın şöyle bir özelliği de var; çalıştırdığı her oyuncunun değerini arttırıyor. Kendisine onu da anlattık.
‘Dedik bir sene daha kalırsan, Avrupa, Dünya Kupası ve muhtemelen şampiyonluk. Hocayla değerin daha da artacak.’  ‘Ben iki haftada bu hocadan öğrendiğimi hiçbir yerden öğrenmedim. Ne demek istediğinizi anlıyorum, iki haftada bile bambaşka bir noktaya geldim’ dedi. Bir de üstüne maaşında son derece hatırı sayılır bir arttırmayı da kabul ettik. Gitti-geldi ama sonunda kafasına koyduğu planı uyguladı ve gitti. Kim Min Jae özel bir oyuncu, özel bir karakter. Sahada her şeyini verdiğini gördünüz. Fiziği, hızı, çabukluluğu, tekniği ve işine olan saygısı, örnek gösterilebilecek oyunculardan biri. Ayrılma kararı maddi açıdan bize büyük fayda sağlasa da ne yazık ki hocamızın da planlarını bozdu.İki tane stoper transfer ettik. Hocamızın da talebi doğrultusunda, ikisi Santos’da beraber oynadılar. Çok başarılı oldular. Biri Marsilya’ya, diğeri Flamengo’ya gitti. İnşallah aynı başarıyı burada da gösterirler.

Mesut Özil ile yollarımızı ayırdık. Yol ayrılığı istenmeyen bir durumdu. Ne büyük hayallerle geldi ama futbol çok dinamik bir dünya. Bazen hesapladığınız, planladığınız gerçekleşmeyebiliyor. Vitor Pereira zamanında oynadı, oynamadı. Sakatlıklar yaşadı. İsmail hoca geldi, yine sıkıntılar yaşadık. Sonuç itibariyle istediğimizi yapamadık. Dünya tarihinde belki de Türk olup, belki de değil kesin. Türk olup bu kadar büyük bir başarı sağlamış, Türk kimliğini çok iyi taşımış, değerlerimize sahip iyi bir Fenerbahçeli. İyi bir kişilik, kıymetli bir isim. Transferi çok heyecan yarattı ama uymadı, olmadı. Bizler de yönetim olarak hiçbir hocaya, ‘şunu oynatacaksın, bunu oynatacaksın’ diye dikte edemeyiz. Olmadı. Oturduk, konuştuk. Belirli bir yerde mutabık kaldık. Başakşehir yolunu tuttu. İnşallah orada başarılı olur. İnşallah kariyerini istediği şekilde sonuçlandırabilir. Fenerbahçe’ye geldiği için kendisine teşekkür ediyorum. Yolu açık olsun, bu konuda daha fazla detaya girmeyi doğru bulmuyorum ama şuna da karşıyım. Belli başlı her daim bize karşı olan bazı kanallarda ‘hocalarla problemi yok, Ali Koç ile şahsi problemi var’. Buna karşıyım ama daha önemli karşı olduğum konu, ‘Mesut varsa oynar.’ Arkadaşlar böyle bir dünya yok artık. Çalışan, çabalayan, uğraşan ve hocalarının istediklerini yerine getiren oyuncular oynuyor. Bu dünyanın hiçbir yerinde yok. Geçmişi için Mesut’u buraya getirmedik. Buraya gelip bizi şampiyon yapması için getirdik. Olmadı, tutmadı. Canımız sağ olsun, canı sağ olsun. Allah yolunu da açık etsin.

Gustavo ile yolumuzu ayırdık. Gustavo benim için son derece örnek bir oyuncu. İlk iki senesi çok iyiydi. Sadece sahada değil, duruşu, karakteri, profesyonelliği, çalışma azmi, aile yaşantısı, babalığı birinci sınıf örnek bir kişi. Keşke bizde şampiyonluk yaşasaydı. Çünkü buraya gelirken en büyük hayali Fenerbahçe’nin çok arzu ettiği şampiyonluğun çok önemli parçası olmaktı. ‘Yok efendim niye bu kadar maaş veriyorsunuz.’ Doğru son sene maaşı yüksekti. Ama bir şeyi unutuyoruz, ilk iki seneki maaşı kendi alabileceği maaşından çok düşüktü. Çünkü Finansal Fair Play sıkıntılarında dolayı özellikle son yıla maaş artışlarını koyduk. Bugün olduğu gibi Finansal Fair Play sıkıntısından çıkacağımızı düşünerek.  Ülkemizin geldiği noktada o zaman vergiler %15 idi, şimdi oldu %40. O zaman kur. 5.5, 6 idi. Şimdi kurun durumu ortada. Kendisi de anlayışla karşıladı. Bize çok ufak bir maaliyeti olacak şekilde ayrıldı. Ona da emekleri için teşekkür ediyorum. Yeni kulübü de hayırlı uğurlu olsun.

KADRO PLANLAMASI

Kadromuzda şu an yabancı oyuncu sayısı biraz kalabalık, şişkin. Bilinçli bir şekildedir bu. Şunu da söyleyebilirim ki 7-8 kişi ayrılacak. 3 kişi daha gelecek. Kadroda tutmak istediğimiz oyuncuları da özellikle birkaç isime büyük ilgi var. Ekonomik açıdan geri çevirelemeyecek olanlar var. Sportif ve şampiyonluk açısından da kesinlikle bırakılmaması gereken durum var. Bakalım, oradan ne çıkacak ama biz hiçbir kararı kendi başımıza vermiyoruz. Ve hiç olmadığı kadar da hocamızın direktiflerine uymaya çalışıyoruz. Özetlemek gerekirse sezona erken başladık, yapılanmamıza iyi başladık. 3 eksiğimiz daha var. Sol bek aldığımız zaman Ferdi çift taraflı oynayabileceği için de Nazım gelene kadar sağ bek açığımızı da kapatmış olacağız. Aldığımız stoperlerden biri sol bekte oynayabiliyor, gayet iyi. Birden çok pozisyonda oynayabilen oyuncularımız var. Bir iki bölgede şişkinlik var. Özellikle o şişkinlik var. Kendi transfer çalışmalarımız bitince de elden çıkacak oyuncularda da gaza basacağız. Endişe edecek hiçbir şey yok. Her şey plan ve program çerçevesinde ilerliyor.

FENERBAHÇE İSMİNE LEKE GETİRECEK HİÇBİR ŞEY YAPMAYIZ

Yalnız biz bir transfer yapınca, ‘hile var, usulsüzlük var. Yok o var, yok bu var’ Dikkat ediyorsanız. Bir futbolcuyu öve öve bitiremiyorlar,  biz o futbolcuyu Fenerbahçe’ye getirdiğimiz zaman bu futbolcu kötü futbolcu olabiliyor. Her konuya maydanoz olan rakibimiz, bu konulara da maydanoz oluyorlar. Belli başlı sosyal medya hesaplarından bizi usulsüzlükle suçluyorlar. Medyada kadrolu mensupları da oldukları için bu iş alevlenebiliyor. Aynı Kiev maçında yaşanılanların alevlendirildiği gibi. Biz buradaysak içiniz rahat olsun. Fenerbahçe ismine leke getirecek hiçbir şey yapmayız. Özellikle genç taraftarlarımıza söylüyorum, çok çabuk galeyana geliyorsunuz. Tam bu kelimeyi kullanayım, çok çabuk sazan oluyorsunuz. Sadece rakip takımların değil kendi bünyemizde olan ama işleri sadece Fenerbahçe kötü gittiği zaman meydana çıkıp özellikle genç taraftarlarımızı galeyana getiren ve şu anda pusuda yatan bir güruh olduğunu hala Fenerbahçe taraftarları anlayamadı. Hocayı bile tartışmaya başladılar, şu an. Geçen seferde size uyanık olun, satır arası okuyun ve destek olun, dedim ama kaosa gitmeye acayip müsait bir camia olduk. Bu konuda gençlerden kendilerini sorgulamalarını rica ediyorum.

KİMSE ELENECEĞİMİZİ DÜŞÜNMÜYORDU, BARİZ ÜSTÜNDÜK

Dinamo Kiev’le oynadığımız ilk maç. Bariz üstündük. Oynadığımız futbol, yaptığımız baskı.. Bir şeyler değişiyor, bu sene çok iyi olacak, dedirtti. Burada 57 dakika nerdeyse top göstermedik. Bırakın kalemizde fırsat bulmayı neredeyse orta sahayı geçemiyorlardı. Bariz bir golümüz verilmedi. Kartlarda durumu görüyorsunuz evet İsmail Yüksek atılabilirdi. Çok rahatlıkla atılmayabilirdi. Atılmasa kimse sorgulamazdı. Karşı taraf zaten stratejisini faulle bize durdurmak üzerine yapmış. Bize verilen cömert kartlar ne yazık ki oraya verilmedi. Üstüne bir de penaltı kaçırdık. O gün tribünde olan kimse bizim eleneceğimizi beklemiyordu. Oynadığımız futbolda bu sezon için bana göre müthiş heyecan ve veaat verici. Ama önemli değil, keşke kötü oynasaydık da elenmeseydik. Ama elendik. Direkten dönen top, kalecinin çizgiden çıkardığı top, kalecinin inanılmaz kurtarışları ama sonuç odaklı gidiyoruz. Uğur bey gibi düşünüyorum. Bu sene muhteşem olacak diye inanıyorum.

DINAMO KİEV MAÇINDA YAŞANILANLAR
 
Gelelim esas konumuza. İki gündür bu konuyu, bu haksızlığa bu çifte standarta  hatta Fenerbahçe’ye yapılan bu hakarete kafa yoruyorum. İstediğim için değil, mecburiyetten kafa yoruyorum. Çünkü aklımdan çıkmıyor. Bunu sizlerle paylaşmak ve kelimelerimi çok dikkatli seçmek istiyorum. Arkadaşlarım da beni ikaz ettiler. Burada söylenecek çok ağır şeyler de var. 20 saniyelik bir olaydan bahsediyoruz. Maç 120 dakika, hatırlatırım. İkinci golü yedik, bir şey olmadı. Elendik, böyle bir tezahürat olmadı. Birinci golde oldu. Bana göre yakışıksız ve gereksiz bir tezahürattı. Fenerbahçe duruşundan, kimliğinden, değerlerinden çok uzak bir tezahürattı. Ama ne yapmamız gerekiyor? Maçtan önce UEFA’ya bize yollayın da neyi söyleyeceğiz, neyi söylemeyeceğiz mi diyeceğiz? Niye oldu o tepki? Maçtan önce, Türkiye’de bir takımda eskiden top oynayan bir kalecinin maçtan önce eski kulübünün simgelerini yaparak tribünleri germesiyle başladı. Sonra gol geldi. Tam bizim önümüzde yine o oyuncu yedek kulübesinden fırlayarak öyle hareketler yaptı ki… Ama bununla beraber golü atan da yaptı. Biz yedek kulübesini seyretmekten golü atanı seyredemedik. Sonra güvenlik kameralarından ve EXXEN’den aldığımız görüntülerde bariz bir tahrik var. Yine bize yakışmadı bu söylem. Hatta Sayın Lucescu’ya teşekkür ediyorum. Kendisi yanına çağırdı ve bağırdı oyuncuya. Söz ondan açılmışken şunu da söylemek istiyorum; yine eksik bilgi, ‘Sayın Lucescu tezahüratı protesto etmek için basın toplantısına katılmadı.’ Can bunu senin yanıtlamanı istiyorum çünkü bilfiil oradaydınız.
 
Yöneticimiz Can Gebetaş’ın konuyla ilgili açıklamaları şu şekilde: “Rakip takımın medya sorumlusu Lucescu hocanın 15 dakikalık bir işi olduğu için öncelikle hocamız Jorge Jesus’un basın toplantısını bizden talep etti. Kendilerine, ‘Siz misafirsiniz, öncelikle sizin yapmanız daha uygun olur.’ dememize rağmen ısrarlı davranınca hocamız basın toplantısına geçti. O esnada Lucescu hoca söylenenden biraz daha erken gelince ve bizim basın toplantımız da 15 dakikayı aşınca ‘Uçağımız kalkmak üzere, dönmek zorundayız.’ diyerek ayrıldı stadyumdan. Takım otobüsüyle birlikte hareket etti. Bu iddialar ortaya atılınca basın mensuplarını tek tek aradık, herhangi bir basın mensubuna Dinamo Kiev takımının herhangi bir yetkilisinden Lucescu hocanın tamamıyla bu tezahüratı protesto etmek için toplantıya katılmadığı yönünde herhangi bir bilgi paylaşılmadığını da öğrendik. İlgili haberi yapan medya kuruluşları ve Twitter hesaplarıyla da bu bilgiyi paylaştık. Bazıları sildi ama bazıları ısrarla devam ettiler.”
 
BİZ KİMSENİN YANINDA DEĞİLİZ. SAVAŞA KARŞIYIZ, İNSANLIĞIN YANINDAYIZ. BİZİM DURUŞUMUZ BU KADAR NETTİR
 
Bir anlık öfkeyle bile olsa sahadan, saha kenarından her türlü tahriklere rağmen bu tezahüratın yapılmasını ben şahsen gereksiz ve uygunsuz buluyorum. Şahsi görüşüm. Ama 115 yıllık şanlı tarihle büyük Fenerbahçe camiasını bir kısım taraftarın anlık öfkesiyle haklı tepkisi fakat haksız söylemiyle yaftalamaya çalışmak, sporun ne olduğunu bilmeyen, binlerce taraftarın maç içindeki adrenalinle tamamen karşısındaki rakibini incitmek için 20 saniyelik bir tezahüratı sanki koordineli, maçın başından sonuna kadar yapılmış bir siyasi kimliğe oturtmak isteyenleri de kınıyorum. Benim uykularımı kaçıran konu bu. Kimsenin bunu yapmaya hakkı olduğunu düşünmüyorum. Türkiye’nin de Fenerbahçe’nin de bu savaşla ilgili duruşu nettir. Nedir o duruş? Biz kimsenin yanında değiliz. Savaşa karşıyız, insanlığın yanındayız. Bizim duruşumuz bu kadar nettir. Bizde Ukraynalı sporcu da var, Rus sporcu da var.
 
FENERBAHÇEMİZİ SAVAŞ SEMPATİZANI OLARAK GÖSTERMEYE ÇALIŞARAK BİR TEZAHÜRAT ÜZERİNDEN ANALİZLER YAPMAYA ÇALIŞANLARA FENERBAHÇE AĞIR GELİR
 
Fenerbahçe Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşudur. Kurulduğu günden bu yana toplumu ilgilendiren hemen hemen her konuda ilk reaksiyonu vermiş, herkesin kafasını kuma gömdüğü konularda bile susmamış bir spor kulübünün çok öteside olan Fenerbahçemizi savaş sempatizanı olarak göstermeye çalışarak bir tezahürat üzerinden analizler yapmaya çalışanlara Fenerbahçe ağır gelir. Bunu kafanızın bir yerine yazın. Öfkeliyim çünkü daha henüz kimse Rusya’nın işgaline karşı sesini çıkarmamışken tüm spor kulüpleri arasında ilk tepkiyi veren Fenerbahçe Spor Kulübü’dür bu ülkede.
 
UKRAYNA’NIN BÜYÜKELÇİSİ OLSUN, DIŞ İŞLERİ SÖZCÜSÜ OLSUN BURADA, HUZURUNUZDA KINIYORUM
 
Bizi Shakhtar Donetsk takımına sorun. Ukrayna halkının yaralarını bir nebze olsun sarmak için Shakhtar Donetsk kulübüyle ‘Barış için futbol’ diyerek geliri Ukrayna’ya verilen bir maç yaptık. Bu maçtan önce 15 gün boyunca Shakhtar takımını biz ağırladık. Kaldıkları sürenin yarısını Türkiye Futbol Federasyonu’nun tesislerinde geçirdiler. Federasyonumuza da bu imkanı sağladıkları için teşekkür ediyorum. Diğer yarısını da bizim sağladığımız imkanlarla, bizim karşıladığımız maliyetlerle İstanbul’da geçirdiler. Güzel de bir maç oldu. Hal böyleyken 20 saniyelik tezahüratı organize bir işmiş gibi bizi lekelemeye çalışanları şiddetle reddediyorum ve bu durumdan kendine vazife çıkaran Ukrayna’nın Büyükelçisi olsun, Dışişleri Sözcüsü olsun burada, huzurunuzda kınıyorum. Sayın Büyükelçi, Yönetim Kurulu Üyelerimizden biriyle temasa geçmiştir ve ‘Bu konuyu çok da kafanıza takmayın’ da demiştir. Bu mealde bir konuşması olmuştur ama farklı bir duruş sergilemişlerdir. Hatta söyledikleri laflar son derece yakışıksız laflardır. Belki bir Ukrayna takımıyla daha oynayabiliriz. Şu turu geçelim de.
 
UEFA ÇİFTE STANDART UYGULAMAMALI. SPORLA SİYASET İÇ İÇE GİRMEMELİ
 
Gelelim UEFA’ya. Burada da arkadaşlarım diyor ki, ‘Dikkat et, başımıza iş çıkarma.’ Ama inandığımı söylemek zorundayım. Size belki doğru gelmeyebilir. Geriye dönük baktırdım bu işlerde neler oluyor. Bismillah demeden disiplin soruşturması için bize haber geldi. Avrupa medyası, o kadar dolmuşa gelmişler ki yazdıkları ipe sapa gelmez şeyler… Belli ki maçtan, olup bitenlerden, Fenerbahçe’den haberleri yok. Ukrayna’da maçlarda ne garip tezahüratlar, ne garip simgeler, ne garip paçavra pankartlar açıldığını biliyor musunuz? Geçmiş yıllarda, şu an için söylemiyorum. 3-5 maçta olanı bütün ülkeye mâl etmek, her vatandaşını bundan sorumlu tutmak ve inanın oradaki ırkçılık, açılan pankartlar burada olanla mukayese bile edilmez. Yazık. Dost bildiğimiz, dostça yaklaştığımız bir yerden bize böyle ithamlar gelmesini ben kabul edemem. UEFA çifte standart uygulamamalı bu işlerde. Tekrar ediyorum; sporla siyaset iç içe girmemeli. Tarih boyunca barış için yüzlerce verebileceğim örnek var. Burada da spor bu savaşın, bu işgalin dışında tutulmalıydı. Siz biliyor musunuz ki Kuzey Kore-Güney Kore 2018 yılında kadın buz hokeyinde beraber bir takım yapıp Kış Olimpiyatlarına katıldığını. Ortak olimpiyat düzenlemek için başvurular yaptıklarını biliyor musunuz? Oralardaki siyasi konuları bilenler bilir. Spor siyasetin üzerindedir. Spor barış için kullanılır. Siz bu şekilde davranırsanız, bu ithamlara maruz kalmış bir kulübün başkanı olarak şunları sormak durumundayım: UEFA mı karar verecek tribünlerde ne tezahürat yapılacağına? Orada yapılan tezahüratta ismi geçen kişiye küfür etsek madalya mı verecektiniz? Ya da Almanya’nın, Amerika’nın İngiltere’nin Başbakanı, Cumhurbaşkanı lehine tezahürat yapsaydık siyasi olmayacak mıydı? Neden bununla bunu karıştırıyorsunuz? Şunları da sormak istiyorum: 7 Ekim 2007 Şırnak terör saldırısı sebebiyle Milli Takımımız siyah kol bandı takmak istedi, UEFA izin vermedi. Aynı UEFA Afganistan’da hayatını kaybeden asker için İtalya milli takımına siyah kol bandı takma izni verdi. Kim, neye, nasıl karar veriyor? Kıstas nedir? Biliyorsunuz bir asker selamı olayı vardı. Hemen üstümüze çöktüler. Başakşehir. Bir sürü mücadele sonunda iş nerelere getirildi, para cezasıyla konu kapatıldı. Aynı konuyla ilgili Şampiyonlar Ligi’nde Juventus-Athletico Madrid arasında oynanan maçta gol atmasının ardından Merih Demiral’ın yanına koşarak asker selamını Dybala yaptı. Ama orada açılan disiplin soruşturmasında ceza verilmedi. Ben UEFA’ya şunu söylemek istiyorum; siz kendinizi siyasete sokmayın. Sokarsanız size şunu sorarlar: 1995 yılında Srebrenitsa’da 8 bin genç ve yetişkin Müslüman erkek katledildi. O zaman spor adına bir şey uyguladınız mı? Avrupa’da 2. Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanan en büyük olay olarak tarihe geçti. Ben de bunu soruyorum. Ülkelerin ismini dahi vermek istemiyorum. Sportif anlamda bir şey yaptınız mı?
 
BİZ SAVAŞA KARŞIYIZ, İNSANLIĞIN YANINDAYIZ. BİZİ DEĞERLENDİRİRKEN LÜTFEN BU ŞEKİLDE DEĞERLENDİRİN
 
Biz Fenerbahçe Spor Kulübü olarak son derece rahatsızız. Bu çifte standardın yanlış olduğunu, bize hakaret olduğunu düşünüyoruz. Bu talihsiz savaşta kabul edilemez yaşananlarla hiçbir taraf değiliz. Her iki ülkeden de sporcumuz mevcuttur. Biz savaşa karşıyız, insanlığın yanındayız. Bizi değerlendirirken lütfen bu şekilde değerlendirin UEFA yetkilileri.
 
HAKLI BİR TEPKİ AMA HAKSIZ BİR SÖYLEM. BUNU ALIP BÜTÜN FENERBAHÇE CAMİASINA HATTA BİR ADIM ÖTEYE GİDİP TÜRKİYE’YE MÂL ETMEK KABUL EDİLEMEZ. BÜYÜKELÇİNİN VE DIŞİŞLERİ SÖZCÜSÜNÜN DE SÖYLEMLERİ KESİNLİKLE KABUL EDİLEMEZ
 
Ben işe sportif açıdan bakıyorum. Yaşananlar hele bu devirde son derece talihsiz. Burnumuzun dibinde. Tüm dünyayı etkiliyor. Hiç arzu etmediğimiz şeylere televizyonlarda tanık oluyoruz ama bu sporun işi değil. Bu konuyu açıkça sizlere anlatma ihtiyacı duydum. UEFA’dan ne gelecek bilmiyorum ama konuyu daha araştırmadan, sorgulamadan bu kadar ışık hızıyla adım atması tamamen medyada çıkan haberlerdendir. Ama öyle bir savunma hazırladık ki… Hatta çağırılmadan savunmamızı yollayacağız. Her şey net tespit. Güvenlik kameralarında, EXXEN’den aldığımız görüntülerde yaşananların hepsi net ve sabit. 120 dakika, 2 gol yemişiz ve elenmişiz hiçbir şey olmuyor. Bir tek orada 20 saniye oluyor, zaten niye olduğu ortada. Haklı bir öfke, haklı bir tepki ama haksız bir söylem. Bunu alıp bütün Fenerbahçe camiasına hatta bir adım öteye gidip Türkiye’ye mâl etmek kabul edilemez. Büyükelçinin ve Dışişleri Sözcüsünün de söylemleri kesinlikle kabul edilemez.
 
YENİ SEZONA UMUTLU OLUN ÇÜNKÜ MUTLU OLACAKSINIZ
 
Yeni sezona umutlu olun çünkü mutlu olacaksınız. Yeni sezona hazır olun çünkü güzel şeyler göreceksiniz. Ben 4 senedir hiç büyük konuşmadım ama bu sene hissettiklerimi daha evvel hissetmedim. Bize inanın, destekleyin. Beni ve yönetimimi değil, takımlarımızı. Sizden özellikle rica ediyorum, en küçük tökezlemede üstümüze çığ gibi gelenlere müsaade etmeyin. Sezon sonunda her şeyin hesabını sorarsınız.
 
REZERV LİG TÜRK FUTBOLUNUN GELİŞMESİ AÇISINDAN ÇOK ÖNEMLİ AMA ŞU AN DEĞİL
 
Türkiye Futbol Federasyonu’na sesleniyorum. Kısa zamanda güzel şeyler yapmaya çalışıyorlar. Yeni lig formatında Rezerv Lig diye bir konu var. Bu konu Türk futbolunun gelişmesi açısından çok önemli ama şu an değil. Şu an ilk adımımızı atıyoruz. Rezerv Lig nedir? A Takımın takvimiyle aynı takvim. Genç, ileriye dönük A Takım potansiyeli vadedenler, A Takım kadrosunda olup o hafta maç oynamayanlar maçtan ertesi gün maç yapacaklar. Yine aynı Süper Lig’de oynayan takımlarla aynı takvimde. Burada ciddi bir ulaşım maliyeti çıkacak çünkü A Takım dönecek, onlar ertesi güne kalacaklar. Federasyon da o konuda destek olmak için önlemler alıyor. Dolayısıyla U19 değişti. U19 ise iki gruptan oluşacak ve daha bölgesel olacak. Ama bu sefer benim çok inandığım, hep gündeme getirdiğimiz düşme-çıkma olacak. Yani U19 takvimi geçen sene olduğu gibi A Takımla aynı olmayacak, iki ayrı grupta olacak ve düşme-çıkma olacak. Bu da iyi bir format. Şu an Rezerv Lig’e hiç hazır değiliz, diğer takımlarda olduğu gibi. İnşallah 1 hafta içinde daha hazır vaziyete geliriz.
 
FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ OLARAK HERKESTEN ADİL BİR YÖNETİM BEKLİYORUZ
 
Adil yönetim. Hep bunu istiyoruz, bunu söylüyoruz. Şu söylediklerimi hatırlayanınız vardır; temsilcilerle ilgili söylediklerimi, VAR hakemleriyle saha hakemlerinin değişmesini, hakem atamalarının daha şeffaf, daha anlaşılır olmasını, hakemlere bir performans sistemi gerektiğini, pabuçla sopa olması gerektiğini, hakemlerin pabucun pahalı olması gerektiğini bildiğini, iyi performans sergileyenlerin ödüllendirileceği bir sistem gerektiğini… Testler... Yeni başkan yeni testlerden bahsediyor. Bütün testler kalktı. Kural testi, yabancı dil testi, performans atletik testi kalktı. Türkiye’de hakem olarak atanmak için düne kadar hiçbir testten geçmeniz gerekmiyordu. Bu ne demek biliyor musunuz? Keyfi hakem atamaları. Bunları hep dile getirdik. Şimdi görüyorum ki yeni federasyonumuz bunların hepsine bir çare buldu veya bulmak üzere. O yüzden durumu görmek bizi umutlandırıyor. Türk futbolu için umutlandırıyor. Göreceksiniz bu sıkıntıları çözdüğümüz zaman marka değeri de artacak, yayın ihalesinden gelecek gelirler de artacak ve çarpan etkisi çok büyük fayda sağlayacak bu hakem sorununu ve yapısal sorunları giderdiğimiz zaman. Yeni federasyon ivedi bir şekilde çok çabuk adreslenebilecek sorunları adreslemeye başladı. İnşallah hakemlerimizin performansında etki yapar. Fenerbahçe Spor Kulübü olarak herkesten adil bir yönetim bekliyoruz. Bunun içinde hakem tarafı var, kurullar tarafı var. Bakalım ne olacak. Peşinen önyargılı olmak yanlış, özellikle kısa sürede federasyonumuzun attığı adımları görünce.
 
BU YIL BİZİM YILIMIZ OLACAK. 100. YILDA BAŞARI FENERBAHÇE’YE YAKIŞIR
 
Etrafı sarı lacivert boyamaya hazır olun. Bu yıl bizim yılımız olacak. 100. yılda başarı Fenerbahçe’ye yakışır. Allah yolumuzu açık etsin, yar ve yardımcımız olsun. Şansımız bol, yolumuz açık olsun. Sağ olun, var olun.


Basın Fotoğrafları