Hukuktan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyelerimiz Fethi Pekin ve Alper Alpoğlu ile Kulüp avukatımız Erden Gürden, Habertürk Spor’a konuk oldular. 3 Temmuz süreci ve devamında açılan davalarla ilgili konuşan yöneticilerimiz, gündemdeki konularla ilgili de Kulübümüzün tavrını, adaletten beklentilerimizi anlatıp, camiamızı ve kamuoyunu bilgilendirdiler.
HUKUKTAN SORUMLU YÖNETİM KURULU ÜYEMİZ FETHİ PEKİN, 3 TEMMUZ SÜRECİ VE AÇILAN DAVALARLA İLGİLİ BİLGİLER VERDİ
“Bu yaklaşık 13.5 senelik bir süreç. 3 Temmuz 2011’de FETÖ’cü polislerin, savcıların, hakimlerin ve bazı medya mensuplarının Fenerbahçe’ye, Başkanımız Sn. Aziz Yıldırım, Yönetim Kurulu Üyelerimiz Şekip Mosturoğlu, İlhan Ekşioğlu ile bazı çalışanlarımıza yapılan bir operasyon, kumpas. Biz bunu başından itibaren söylüyoruz. Aziz Başkan, başından beri ifade ediyor. Aslında şöyle bir şey de var; 14 yıla yakın dediğimiz sürecin ilk 7 yılı Aziz başkanlar dönemi, son 7 yılı da bizim zamanımız. Bu operasyon sonucunda tutuklamalar oldu. Ondan sonra yargılamalar oldu. Daha sonrasında yeniden yargılandılar ve neticede beraat ettiler. Beraat kararları Yargıtay’da onandı ve bizim en başından beri dediğimiz, ‘Biz şike yapmadık. Biz bu işlerin içinde yokuz, bu bir kumpas ve tuzaktır.’ söylemlerimiz kanıtlanmış oldu. Tabii bunlar çok uzun zaman aldı. İki kere yargılama oluyor, Yargıtay aşaması oluyor. Bu süreç uzun yıllar aldı. Biz 2018’de yönetime geldik. Kulübün bütün davalarını, hukuki durumunu inceledik. Tabii önümüzdeki en önemli davalar bunlardı. Bir bayrak devraldık. Şekip Beyler bu süreci nasıl takip ediyorlarsa biz de aynı şekilde takip ettik ve etmeye devam ediyoruz. O zamanki ceza avukatımız Naim Bey ile sürece devam ettik. Haklı olduğumuz ortaya çıktı. Kendisi son derece değerli bir hukukçudur ve beraat kararları onandı. Sonrasında 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, -Bu, terör olaylarına bakan mahkemedir. Ergenekon vs. hepsine bakan...- orada kumpas davası denilen dava yani polislerin, medya mensuplarının yargılandığı dava. O da biliyorsunuz 100’lerce, 1000’lerce yıl cezalar çıktı. Bunların birçoğu firarda, birçoğu içeride. Bu cezalar neden verildi? Terör örgütü mensubu olmalarından, zincirleme evrakta sahtecilik yapmaktan dolayı, kanunsuz yere dinlemeler, özel hayatın ihlali gibi birçok suçtan o cezaları aldılar. Aynı şekilde yargı mensupları da, onların yargılanması farklı usule tabi. Onlar Yargıtay’da yargılanıyorlar. O halen devam ediyor. Onu da bekliyoruz. Sonuçlandıktan sonra onunla ilgili de bir girişimimiz olabilir.
Yönetime geldikten sonra neyi bekledik? Bir tazminat davası açabilmeniz için sizin haklı olmanız lazım. Beraat kararlarının kesinleşmesini bekledik. O olmadan tazminat davası açamazsınız. Mahkeme reddetmese bile en azından bekletici sebep sayar ve der ki ‘O taraf bitmeden burada karar vermem.’ Zaten hiçbir yere de varamazsınız. Yargıtay’ın onama süreci de uzadı. Hatta dosya arşivdeydi. Şekip Bey ile beraber dosyanın hızlandırılması için baya girişimlerde bulunduk. Şekip Beyler dilekçe verdiler. Dosya her nasılsa, arşive kaldırılmış dosya zaman aşımına uğrama riski olan bir dosyaydı. Zaman aşımına uğrarsa da beraat etmiyorsunuz. O zaman da olumlu bir şey değil. Dolayısıyla o fasıl öyle bitti. Sonra biz bir de ‘Kumpası bekleyelim.’ dedik. O karar çıktıktan sonra hemen akabinde zaten ondan öncesinde Erden, Şekip ve Alper Beylerle, çok değerli akademik profesör ve hukukçularla hazırlıklarımızı yapmaya başladık. Bir de şöyle bir şey var. Hukukta hak düşürücü süreler vardır. Zaman aşımı. Bir de hukukta Başkanın ve Yönetim Kurulu üyelerinin bir takım sorumlulukları vardır. Burada Fenerbahçe’nin uğradığı maddi zarar, manevi zararı bir tarafa bırakıyorum. Onun değeri, bedeli, hiçbir şeyi yok. İtibar kaybetmemiz, futbolcularımızdan olmamız, borsadaki değerimizin düşmesi, iki men cezası; bu zararların tazmini ile ilgili çalışmaları yaptık. İlk önce federasyona davayı açtık. Bu tamamen haksız yere savunmamız bile alınmadan, haksız yere disipline bile sevk edilmeden ve haksız yere men edilmemizden dolayı; TFF’nin ettiği bir seferlik var. Sonra UEFA iki kere daha ediyor, sonra bir tanesini düşürüyor. Toplamda iki sezon Avrupa’ya gidemiyoruz. TFF’ye o kısmı ile ilgili davamızı açtık.
Hatta o dönem Fenerbahçe’den kendisinin gitmemesi isteniyor, o zaman Başkanımız-Asbaşkan, Nihat Bey Başkan Vekili onlar diyorlar ki haklı olarak, ‘Bu karara Yönetim Kurulu’nun yetkisi yok. Genel kurula gitmemiz lazım. Siz bizim 48 saat içinde böyle bir karar almamızı istiyorsunuz, mümkünatı yok.’ Hatta başkanın bir beyanatı var, dün gibi hatırlıyorum. ‘Bizi küme düşürün’ diyor. Dolayısıyla TFF davasını açtık ve aynı zamanda her iki bakanlığa… Niye hem Adalet Bakanlığı, niye İçişleri Bakanlığı? Polisler, -benim onlara polis demeye dilim varmıyor da- FETÖ mensubu polis memurları, İçişleri Bakanlığı’nın memurları. Onlara onun için bir sulh dilekçesi ile çünkü biz başından beri başkan ne diyor, ‘Devletle biz davalaşmak istemiyoruz, helalleşmek istiyoruz.’ Kaldı ki şunu da herkesin kafasının bir yerine koyması lazım. O dönemin bugünkü Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan o gün Başbakan’dı. Bugünkü Başkanımız Sn. Ali Koç, o gün Asbaşkandı. Nihat Bey o gün Başkan Vekiliydi. Aziz Bey, bunlar bunun birebir şahitleri. O dönemde ne oldu-ne bitti bu dört kişiden daha fazla insan bilmiyor.
Dolayısıyla Fenerbahçe ne fedakârlıklar yaptı, bunları neden yaptı? Bunları o kişiler biliyor. Sulh dilekçemize her iki bakanlıkta ret cevabı verdi. Biz akabinde İçişleri Bakanlığına tazminat davası açtık. Onunkisi iki sezon menden dolayı. Dolayısıyla birincisinin iki misli gibi düşünebilirsiniz. ‘Adalet Bakanlığı’na neden dava açmadınız’ diye sorabilirsin? Biraz önce söylediğim gibi orada yargılama devam ediyor. Sonucuna göre neler yapacağımıza karar vereceğiz.”
KULÜP AVUKATIMIZ ERDEN GÜRDEN: FENERBAHÇE’NİN TÜM YASAL HAKLARINI TAHSİL ETMEK ÜZERE BİR SÜRECE ÇIKTIK
“Fethi Beyin de ifade ettiği gibi Başkanımız ve Yönetim Kurulumuzun görevlendirmesiyle biz bu çalışmalara başladık ve çok titiz bir çalışma yürüttük. Sonrasında çok ciddi akademisyenlerle, spor hukukçularıyla çalıştık. Her türlü olasılığı hesaplayacak şekilde bir çalışma başlattık. Fenerbahçe’nin tüm yasal haklarını tahsil etmek üzere bir sürece çıktık. Bu çerçevede de iki tane dava açmış bulunduk. Bu davalardan birincisi, Türkiye Futbol Federasyonu’nun aleyhine açılan tazminat davasıdır. Bu 23.6 milyon Euro’luk bir tazminat davasıdır. Aslen bakarsanız maddi ve manevi zararın telafi edilmesi mümkün değil. Fakat biz, hesaplanabilir yani maddi tazminat olarak değerlendirilebilecek her şeyi hesaplayarak bu rakamı bulduk ve o çerçevede davamızı açtık. Davayı açalı 3 sene oldu. Bizim bu davayı açmamızdaki sebep şuydu; sadece bir polis fezlekesine dayanarak hiçbir mahkeme kararı olmadan haksız bir şekilde Fenerbahçe’nin infaz edildiği, yani Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi’nden men edildiği bir süreçten doğan tazminat davasıdır. Burada TFF Etik Kurulu’nun açıkça burada ‘Sadece polis fezlekesi var. Eğer siz Fenerbahçe’yi men ederseniz adil yargılanma ilkesi dahil olmak üzere, masumiyet karinesi dahil olmak üzere birçok evrensel hukuk ilkesini ihlal edersiniz.’ demesine rağmen o dönemki federasyon yönetim kurulu Fenerbahçe’yi men ediyor. Biz de bu süreçte hiçbir iç talimat, iç prosedüre uygun olmayan şekilde verilen men kararıyla ilgili TFF aleyhine bu davayı ikâme ettik. Ne zaman ettiniz derseniz? 2021 yılında davayı açtık.”
HUKUKTAN SORUMLU YÖNETİM KURULU ÜYEMİZ FETHİ PEKİN: BU DAVALARIN HER İKİSİNİN DE –İÇİŞLERİ BAKANLIĞI VE TFF- TÜRKİYE’DE EŞİ VE BENZERİ, EMSALİ YOK
“Bu davaların her ikisinin de –İçişleri Bakanlığı ve TFF- Türkiye’de eşi ve benzeri, emsali yok. Birinci günden beri diyorum ki, ‘Bu davalar numune davalar.’ Gerçek kişiler ile Tüzel kişileri ayıralım. Hatırlayacaksınız, Aziz Başkan kendi uğradığı zararlardan dolayı bir tazminat davası açtı. Ama şahıslarda bu bizim ülkemizde Anglosakson Hukuku ülkelerinde, ABD’de, İngiltere’de olduğu gibi değil bunlar. Çok cüzi rakamlara karar veriliyor, şahıslarla ilgili kısımlarında. Ama bu bambaşka, bu kurum ve Fenerbahçe Futbol A.Ş.’den bahsediyoruz. Spor kulübümüzün iştiraki olan Futbol A.Ş.’nin uğradığı zararlar bunlar. Bu bambaşka. Orada kurumlar yok. Ergenekon dediğinizde subaylar, komutanlar yani kişiler. Dolayısıyla bunu hiç unutmamak lazım. Bu çok çok önemli bir şeydir. Tekrar ediyorum, eşi ve benzeri, emsali yoktur. Zorlu bir süreç. Maalesef her ne sebepten dolayı bilmiyorum ama uzadıkça uzuyor. Biz bunları bekliyorduk. Erden Bey şimdi detaylara girecektir.”
KULÜP AVUKATIMIZ ERDEN GÜRDEN: KARŞI TARAF DAVAYI UZATMAK ADINA ÇOK ENTERESAN İTİRAZLARDA BULUNDU
“12 Kasım öncesinde çok enteresan olaylar yaşadık. Karşı taraf davayı uzatmak adına çok enteresan itirazlarda bulundu. Mesela hiçbir şekilde dilekçelerinde yazmamasına rağmen sabah duruşmaya çıkıyoruz, bir anda hâkim Fenerbahçeli diye reddediliyor. Ve hâkimi reddederek zaman kazanmak istiyorlar. Sadece hakim ret prosedürü dolayısıyla usulen 1 sene zaman geçti. Bunların hiçbiri de hukuki dayanaklı itiraz değil.”
Yöneticimiz Fethi Pekin sözlerini şöyle sürdürdü:
“Devlet takım tutmaz. Hâkimin veya savcının tuttuğu takım ile önündeki dosyanın hiçbir alakası olamaz. Ben size bir örnek vereyim; bir önceki Yargıtay Başkanımız ki son derece değerli bir hukukçudur. Kongre Üyemiz. Ne olacak şimdi? Cumhurbaşkanımız, Kongre üyemiz ve Yüksek Divan Kurulu Üyemiz!”
KULÜP AVUKATIMIZ ERDEN GÜRDEN: HÂKİMİN TUTTUĞU TAKIMA GÖRE BİRDEN RET İTİRAZI GELİNCE BİZ DE HALİYLE DEDİK Kİ, ‘SİZİN İÇİN FARKLI BİR TAKIM TUTAN BİR HÂKİM Mİ BULALIM? BİLİRKİŞİ Mİ BULALIM? BU ÜLKEDE 25-30 MİLYON TARAFTARI OLAN BİR KULÜPTEN BAHSEDİYORSUNUZ’
“Biz karşı taraf vekiline dedik ki, tabii biraz da kinayeli diyebilirim. Nitekim duruşma öyle çok da sakin geçmiyor, bazen tartışmalar da oluyor. Şimdi hâkimin tuttuğu takıma göre birden ret itirazı gelince biz de haliyle dedik ki, ‘Sizin için farklı bir takım tutan bir hâkim mi bulalım? Bilirkişi mi bulalım? Bu ülkede 25-30 milyon taraftarı olan bir kulüpten bahsediyorsunuz.’ Çok enteresan itirazlarla karşılaştık. Sonrasında bir hâkim değişikliği oldu. Yeni gelen hâkime bu sefer derdimizi anlattık. Bu sefer de federasyona müzekkere yazıyorlar, ‘Evrakları gönder hesaplama yapmak için, diğer kulübe ne kadar ödeme yapıldı?’ gibi bir hesaplama soruluyor. Müzekkereye cevap vermiyorlar. Çıkıyoruz, müzekkereye cevap verilmedi diye erteleniyor, çıkıyoruz müzekkereye cevap verilmedi diye erteleniyor. Bir yıl da böyle yediler. Sonrasında her ne hikmetse bu hâkim de değişti. Yeni bir hâkimle bu sefer devam edildi.”
HUKUKTAN SORUMLU YÖNETİM KURULU ÜYEMİZ FETHİ PEKİN: ARTIK MAHKEME MÜZEKKEREYİ CEVAPSIZ BIRAKTIĞI İÇİN TFF’YE BİR İHTAR GÖNDERDİ, ‘SON İHTARIM, BUNA YANIT VERMEZSEN SİZ DE SUÇ İŞLERSİNİZ’ DEDİ
“Bir ara karar çıktı. Artık mahkeme ‘Tamam’ dedi. Müzekkereyi cevapsız bıraktığı için TFF’ye bir ihtar gönderdi, ‘Son ihtarım, buna yanıt vermezsen siz de suç işlersiniz’ dedi. Bir de böyle bir şey var. Geciktirdikçe, geciktirdikçe, geciktirdikçe... İşte bu kadar zaman aldı.”
KULÜP AVUKATIMIZ ERDEN GÜRDEN: TAHKİM KURULU DEDİĞİNİZ FEDERASYONUN ORGANI GİBİ ÇALIŞIYOR. BAĞIMSIZ OLMADIĞI AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ TARAFINDAN TESCİL EDİLMİŞ BİR KURUM. BEN, FEDERASYONUN YAPTIĞI HUKUKSUZLUĞU YİNE FEDERASYONUN DEPARTMANINDAN MI İSTEYECEĞİM?
“Bu arada tabii ilk hâkim enteresan bir şekilde yargı yolu itirazı vardı ve çok ciddi itirazdır. ‘Tahkim Kurulu o kararın iptaline ilişkin yapılan itirazı reddetti, siz genel mahkemede dava açamazsınız.’ diyorlar bize. Hâlbuki biz bunu zorluyoruz. Biz bunun tartışmasını yapıyoruz. Diyoruz ki, ‘Peki, federasyonun yaptığı hukuksuzluk için ben nereye gideceğim?’ Tahkim Kurulu dediğiniz federasyonun organı gibi çalışıyor. Bağımsız olmadığı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından tescil edilmiş bir kurum. Ben, federasyonun yaptığı hukuksuzluğu yine federasyonun departmanından mı isteyeceğim? Nereden isteyeceğim? Genel mahkemelerden isteyeceğim. Hâkim, federasyonun o itirazlarını reddetti ve davayı görmeye başladı. Ezcümle sonuncu hâkime geldik, üçüncü hâkim. Ona da derdimizi anlattık. Ve sonunda dosya bilirkişiye verildi. O da enteresan çünkü hepsi değerli akademisyenlerden oluşan üçlü bir heyet bu; Spor hukukçusu, idare hukukçusu ve borçlar hukukçusu var. 3 tane farklı raporlar karşılaştık. Spor hukukçusu diyor ki, ‘Fenerbahçe yerden göğe kadar haklı.’ İdare hukukçusu idare hukuku dışında her şeyi söylüyor ve kendi yetkisi olan olmayan her konuya giriyor ve diyor ki, ‘Federasyon haklı.’ Borçlar hukukçusu hocamız da, ‘Buna mahkeme karar versin, ben karışmam’ diyor. Böyle enteresan bir üç farklı raporla karşılaştık. Nihayetinde duruşmada hâkim artık anladığımız kadarıyla karar verecek. Tahkikata son verdi ve sözlü yargılama için 5 Aralık’a gün verdi. Biz o gün çıkacağız. Yine haklılığımızı sonuna kadar aktaracağız. Hâkimin karar vermesini bekliyoruz ama kararın ne şekilde çıkacağını bilmiyoruz. Ama ortada lehimize bir spor hukukçusu raporu, aleyhimize bir idare hukukçusu raporu var.”
KULÜP AVUKATIMIZ ERDEN GÜRDEN: İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NA SULH BAŞVURUSUNDA BULUNDUK. ‘GELİN HELALLEŞELİM’ DEDİK. ‘BİZ DEVLETLE KESİNLİKLE BÖYLE BİR ŞEYE GİRMEK İSTEMEYİZ’ DEDİ FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ YÖNETİM KURULU. ANCAK SULH BAŞVURUMUZA YANIT ALAMADIK
“İçişleri Bakanlığına açılan davanın son duruşmasına ilişkin, “Biz orada bu fezlekeyi hazırlayanların İçişleri Bakanlığı personeli olması dolayısıyla İçişleri Bakanlığı’na sulh başvurusunda bulunduk. ‘Gelin helalleşelim’ dedik. ‘Biz devletle kesinlikle böyle bir şeye girmek istemeyiz’ dedi Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetim Kurulu. Ancak sulh başvurumuza yanıt alamadık. Bu başvuruyu da ‘2022 yılında yaptık.’ diyebilirim. Yani 2 yıldır da bu dava devam ediyor. ‘İki yıldır ne devam ediyor?’ derseniz, bu sefer de İdare Mahkemesi, kendisinin görevli olup olmadığıyla ilgili takıldı açtığımız davaya. Biz dedik ki, ‘İçişleri Bakanlığı personeli terörist polis, kesinleşmiş mahkeme kararı var. Kimin personeli? Senin personelin, o zaman kim sorumlu olacak? Tabii ki devlet sorumlu olacak, idare sorumlu olacak. Ancak bir türlü anlatamadık. En nihayetinde 3/2 oy ile Danıştay’da kaybettik ve dediler ki, ‘Dosyaya Ağır Ceza Mahkemesi bakacak.’ Nitekim Ağır Ceza Mahkemesi’ne gelişimiz de böyle oldu. Böylelikle iki yıl da geçmiş oldu. 7 Kasım’da Ağır Ceza Mahkemesi’ne çıktık ve haklılığımızı bir kez daha ifade ettik, anlattık. Sonunda mahkeme dosyanın bilirkişiye verilmesine karar verdi. Ve dosyayı bilirkişiye tevdi ediyor. Zararlarımızı hesaplatacak. Umarım lehimize bir karar çıkartabiliriz.
Şu anda Ağır Ceza tarafında bir problem yok. Karşı tarafımızda İçişleri Bakanlığı ile birlikte Hazine ve Maliye Bakanlığı var. Onlar kendi aralarında, kendi bütçelerine göre savunmalar yapıyorlar. Biz de buradaki zararımızın telafi edilmesini aynı zamanda itibarımızın da iade edilmesini talep etmiştik.
Bu süreçler bu şekildedir. Aleyhimize gelişmesi ve kesinleşmesi halinde biz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi dahil her türlü yasal yolu sonuna kadar üst mahkemeler de dahil olmak üzere sonuna kadar gideceğiz, mücadelemize devam edeceğiz. O anlamda herkesin içi rahat olsun.”
HUKUKTAN SORUMLU YÖNETİM KURULU ÜYEMİZ ALPER ALPOĞLU: HÂKİM TARAFSIZDIR, GELİR KARARINI VERİR. KANUN ÖNÜNDE DE HERKESİ EŞİT KABUL EDER
Hukuktan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyemiz Alper Alpoğlu, “Biz burada TFF’den sadece 2010-11 yılı maddi zararlarımızı talep ediyoruz. İçişleri Bakanlığı’na açtığımız davada da hem 2010-11 hem de 2014-15 Şampiyon Ligi’ne katılamamış olmamızdan doğan maddi, manevi zararlarımızı talep ediyoruz. Yalnız İçişleri Bakanlığı’na açtığımız davada 2010-11, 2014-15 istediğimiz için tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ve Adalet Bakanlığı’na ileride açacağımız davada, yani burada 2010-11’le ilgili olarak da bir talebimiz var İçişleri Bakanlığı’ndan, buna da değinmemiz gerektiğini düşünüyorum. Tabii ki orada gerekli her türlü hukuki yollar tüketilecek ama burada da devam eden bir hak kaybı oluşmaması adına bizim için burada da devam edecek süreç bizim adımıza. Ben daha geniş bir perspektiften bakmak istiyorum Fethi Beyin, Erden Beyin anlattıkları hafızamızda kalmak üzere biraz daha geniş kapsamlı bakmak istiyorum. Anayasamızın 10. Maddesi kapsamına girmek istiyorum; Eşitlik İlkesi. Açıklamalarımızı hep bu temelde yaptık. Evrensel bir hukuk ilkesidir bu madde. Bütün dünyada uygulanan, insan hakları ilkesidir aynı zamanda. Der ki herkes kanun önünde din, dil, ırk, mezhep, cinsiyet, tuttuğu takım, etnik köken bunlar fark etmeksizin herkes eşittir der. Yasalar önünde herkes eşittir. Bu bir evrensel hukuk ilkesidir ancak geldiğimiz noktada bu kamu vicdanında bu işin tam olarak Türkiye’de oturmadığına inanıyoruz biz. Fenerbahçe Spor Kulübü olarak yaşadıklarımız ortada. Anlatıyoruz, bir davanın geldiği süreç… Devlet takım tutmaz. Yine eşitlik ilkesine geliyoruz. Hâkim tarafsızdır, gelir kararını verir. Kanun önünde de herkesi eşit kabul eder, ona göre kararını verir. Bizim geldiğimiz noktada maalesef eşitlik ilkesinin uygulanması açısından kamu vicdanını rahatsız eden şeylerin olduğunu düşünüyoruz zaten açıklarımız da o minvalde.” ifadelerini kullandı.
HUKUKTAN SORUMLU YÖNETİM KURULU ÜYEMİZ ALPER ALPOĞLU: BAŞKANIMIZ YASA DIŞI BAHİS KONUSUNDA EN BAŞINDAN BERİ EN BÜYÜK MÜCADELEYİ VERENLERDEN BİRİ
Yakın zamanda yapılan bahis operasyonları hakkında Yönetim Kurulu Üyemiz Alper Alpoğlu, “Bakın yasa dışı bir bahis operasyonu yapıldı yakın süreçte. Kapsamlı bir operasyondu. Ünlüler gözaltına alındı, tutuklamalar yapıldı. Tutuklama sebebiyle sevk edilenler oldu. Hatta ünlülerden adli kontrolle serbest bırakılanlar, tekrar tutuklansın diye itiraz edilenler oldu. Geldiğimiz noktada iddianame açıklandı ve davalar açıldı. Biz şunu merak ediyoruz, bir kulüp sırtına yasa dışı bir bahis firmasının sonuna bir eklenti getirerek –kamuoyunun malûmu- maça çıktı 90 dakika. Orada yapabileceği bütün reklamı yaptı. Sonra gündem olmaya başladıkça bu yasa dışı sitesi, arayıp da bulunamadığı bir ortam oluştu. Müthiş bir reklam oldu onlar açısından. Aradıkları reklamın daha da fazlasını yapmış oldular. Geldiğimiz noktada ilgili kulübün yetkilileri ‘Para aldık.’ diyen oldu, ‘Almadık.’ diyen oldu, ‘Yarısını aldık.’ ‘Hiç almadık.’ diyen oldu. Başkanımız yasa dışı bahis konusunda en başından beri en büyük mücadeleyi verenlerden biri. Bununla ilgili biz 10’un üzerinde kuruma başvuru yaptık. Bu işi ciddiye alın, araştırın çünkü bu ne Fenerbahçe ne Galatasaray konusu. Bu tüm Türkiye’nin konusu. Bununla ilgili, ‘Araştırılsın’ diye 10’un üzerinde kuruma yazı gönderdik, bununla ilgili açıklamamızı da yaptık. Spor Toto Teşkilat Başkanlığı da bununla ilgili Cumhuriyet Savcılığına bir suç duyurusunda bulundu. Bir suç olduğunu düşündüğü için suç duyurusunda bulundu. Bir kamu kurumu, Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunuyor. ‘Bunda bir suç var, araştırılsın.’ diyor. Kapsamlı bir suç duyurusu yazılıyor, öyle geçiştirme anlamında bir suç duyurusu da değil bu. Geldiğimiz süreçte bakıyoruz, öğreniyoruz hiçbir araştırma yapılmadan duyduğumuza göre, ne ifadeler alınmış ne o sözleşme celp edilmiş, ne kamu kurumlarına gidilmiş hiçbir şey yapılmadan hızlıca soruşturma ışık hızıyla kapatılmış, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş. Sorumlu ‘TFF’dir dese savcılık, TFF’ye soruşturma açması gerekir. Kasten işlenir, burada kasıt yoktur gibisinden bir gerekçe kurulmuş. Oradaki kastın varlığı, yokluğu Cumhuriyet Savcısı’nın işi değildir. Davanın açılması lazım. Kasıt var mı yok mu o mahkemenin konusu. Türkiye’nin büyük kulüplerinden birinden bahsediyoruz. Bu tarz önemli bir konu geldiği zaman basiretli davranıp ona göre hareket etmeleri gerekir diye düşünüyoruz. Kamu vicdanını, o eşitlik ilkesini rahatsız eden konu şu; bir tarafta çok güçlü bir şekilde devletin organlarının yapmış olduğu bir soruşturma bir tarafta ise hızlı bir şekilde kapatılmış bir soruşturma. Şimdi bu kamu vicdanını rahatsız ediyor, bizleri de rahatsız ediyor. Saha içerisinde bir rekabet var bu da saha dışındaki rekabet. Biz saha dışındaki mücadelenin de verilmesi gerektiğine inanıyoruz biz.” açıklamalarını yaptı.
HUKUKTAN SORUMLU YÖNETİM KURULU ÜYEMİZ ALPER ALPOĞLU: SADECE ACUN BEY’İN KANALINDA YAYINLANAN DEPLASMAN MAÇLARINDA DEĞİL, DEVLETİN KANALINDA DA YAYINLADI BU. ORADA DA GÖRDÜK
TV 8’e açılan davalar hakkında Yönetim Kurulu Üyemiz Alper Alpoğlu, “Müthiş bir trol yapılanması var. Öncelikle bunun altının çizilmesi ve bununla mücadele edilmesi gerekiyor. Çünkü şu an toplumun bazı kesimlerindeki algı şu; Sanki Acun Bey yapmış olduğu yayınlarda o yasa dışı bahis sitelerini kendisi oraya yerleştirmiş, bundan menfaat etmiş gibi müthiş bir algı ürünü. Buna maalesef inananlar var. Önce bunu açıklamak zorunda kalıyoruz. Biliyorsunuz biz, Karadağ ile bir maç yaptık, dikkat ederseniz bu yasa dışı bahis reklamları yayıncı kuruluşlarda oldu. Devletimizin kanalında da oldu. Şimdi bu yayınlanan kanallarda maç yaptığımız deplasman takımının federasyonunun almış olduğu reklamlar bunlar. Kenar reklamları bunlar. Bu reklamları alan ilgili federasyonlarla TFF mi görüşür? Devlet mi görüşürüz? Hiç mi yayın yapılmasın derler. Bu o tarafın problemi. Yayını verirken bunu oradan çıkarmak mümkün değil. Bunu oradan çıkaracak bir teknoloji var mı onu da bilmiyorum. Şimdi geldiğimiz noktada müthiş bir algı, o reklam oraya yerleştirilmiş gibi algı oluşturuluyor. Yine şunu anlatmak istiyorum. Bakın bunu biraz önce yine söyledim. Sadece Acun Bey’in kanalında yayınlanan deplasman maçlarında değil, devletin kanalında da yayınladı bu. Orada da gördük. Şimdi yine en başa geleceğim. Cımbızla içlerinden çekip, Acun Bey’e soruşturma açılması da bize göre kamu vicdanını rahatsız eden bir durum. Ya herkese açılsın, tamamına bütün devlet kanalına, başka platformlara da açılsın.” dedi.
Konuyla ilgili Yönetim Kurulu Üyemiz Fethi Pekin, “Bu maçın haberi var TFF’nin resmi sitesinde fotoğraflarla birlikte hala duruyor. Bütün yasa dışı bahis sitelerinin reklamları var. Ne olacak şimdi? TFF’ye de git soruşturma aç veya başka gazetelerde de birçok maçtan vardır. Fotoğraf çekmiştir muhabir orada da vardır. Baksak arşivlere onlarca yüzlerce çıkar.” ifadelerini kullandı.
HUKUKTAN SORUMLU YÖNETİM KURULU ÜYEMİZ ALPER ALPOĞLU: BUNU BİR YAYINLAYANA SORUŞTURMA AÇIP, DİĞER YAYINLAYANA SORUŞTURMA AÇILMIYORSA BUNDA DA BİR GARİPLİK VAR DEMEKTİR
Yönetim Kurulu Üyemiz Alper Alpoğlu, “Biz en başında dedik ki ‘Kanun önünde herkes eşittir.’ Bu anayasa ile güvence altına alınmıştır. Bunu bir yayınlayana soruşturma açıp, diğer yayınlayana soruşturma açılmıyorsa bunda da bir gariplik var demektir. Ya herkese açılacak ya da ‘Bunda bir suç unsuru yoktur.’ deyip kimseye açılmayacak. Biz zaten o kanaatteyiz, bunun bir suç olduğunu düşünmüyoruz.” açıklamalarını yaptı.
Yönetim Kurulu Üyemiz Fethi Pekin, “Yasa dışı bahisle ilgili birkaç şeyden bahsedeyim. Gerçekten bunun Türkiye’de gelmiş olduğu ekonomik boyut inanılmaz bir seviyede. Kimilerine göre 50 milyar dolar, kimilerine göre 60 milyar dolar. Bu rakamların doğru olduğunu kabul edersek, senelik vergi kaybı 7 milyar dolar. Gelelim ekonomiye hasarına. İllegal bir aktivite. Belki okumuşsunuzdur, bahisle ilgili bir kitap var gündemde 150 küsur sayfa. Ben, 2-3 saatte okudum, bitirdim. İnanılmaz şeyler…
Gençlerden, bunlara ‘Bankamatik’ diyorlar. Hesap açıyorlar bankadan, o hesapları kiralıyorlar bunun karşılığında aylık 30-40 bin lira para alıyorlar. Hesapta ne oluyor, ne bitiyor bilinmiyor. Şifrelerini de veriyorlar o insanlara, çetelere. Haberleri bile yok, 100 bin lira giriyor, 600 bin lira çıkıyor, 800 bin giriyor, 1 milyon çıkıyor böyle bunlardan binlerce. Şu anda İstanbul’da söylenen şu; 8 gençten birisi bu batağın içinde. Bir de bunu oynayanlar var. Hadi illegal aktivitenin içinde değil bunlar. Kumar oynayan var. O da bir illegal aktivite ama hadi neyse. O kendine zarar ediyor, parasından, evinden oluyor. Sonra intihar ediyor. Yanlış hatırlamıyorsam 94’lerde kumarhaneler yasaklandı. Neden yasaklandı? Hatırlayın. Patır patır insanlar intihar ediyordu. Çok iyi araştırılmış, şahitlerle konuşulmuş son derece akıcı ve kısa bir kitap. Yazarı Ayhan Bey’i de tanıyorum son derece cesur bir gazeteci. Onu da buradan tebrik ediyorum.” ifadelerini kullandı.
HUKUKTAN SORUMLU YÖNETİM KURULU ÜYEMİZ ALPER ALPOĞLU: BİZİM TEKNİK EKİBİMİZ, FUTBOLCULARIMIZ SAHA ORTASINDA SEVİNİRLERKEN VE NE HİKMETSE BİZİM SAHAMIZDA HERKES SEVİNİYOR, BİZ BİR YERDE SEVİNDİĞİMİZ ZAMAN OLAY OLUYOR
Taraftarlarımızın tutuklanması hakkında Yönetim Kurulu Üyemiz Alper Alpoğlu, “Dünyanın her yerinde var olan bir şey. Bir taraftar grubu diğer taraftar grubunun pankartını alır, ters çevirir, asar. Bu bir teamül, uygulanan bir şey. İtalya’da da var, İspanya’da da var, İngiltere’de de var, Türkiye’de de var. Bir voleybol maçı çıkışında bizim taraftar grubumuz, başka bir taraftar grubunun pankartlarını, bayraklarını alıyor ters çevirip asıyor. Müthiş bir trol ordusu, bir kız çocuğunun darp edilmesini kim savunabilir? Tabii ki biz önce bir baktık, böyle bir şey var mı diye ve dosyada da sabit. Kız çocuğuna dair hiçbir şey yok. Ne bir darp var ne bir şey var, hiçbir şey yok. Zaten kız çocuğu kaçıyor. Onlar alıyor pankart ve bayrağı ters çevirip asıyorlar. Bu var olan ve her yerde de uygulanan bir şey. Daha sonra bahsedilen bu algı, önce dediler ki, ‘Kız çocuğu darp edildi’, sonra ‘İçinde para vardı’ ki bu da konuşuldu bir müddet. Böyle şeyler hiç yok. Bu çocuklar gasptan yargılandı. 3 tanesi tutuklandı, iki tanesi de gaspa teşebbüsten adli kontrolle serbest bırakıldı ve bu çocuklar 29 gün de tutuklu kaldılar. Tam bir ay sonra RAMS Park’ta biz Galatasaray müsabakasını kazandık. Bizim teknik ekibimiz, futbolcularımız saha ortasında sevinirlerken ve ne hikmetse bizim sahamızda herkes seviniyor, biz bir yerde sevindiğimiz zaman olay oluyor. Biz hiçbir yerde sevinemeyiz, herkes bizim sahamızda gelip sevinebilir. Fenerbahçe bayrağı açıyorlar. Galatasaray stat müdürü gelip o bayrağa müdahale ediyor, bayrağı zorla almaya çalışıyor. Aynı taraftarların bayrağı almasının zorla kabul edildiği gibi o da aynı şekilde zorla bayrağı almaya çalışıyor. Orada bir arbede yaşanıyor. Yaşanan arbede de bizim futbolcularımıza, Yönetim Kurulu Üyemize dava açılıyor, yakında duruşmalar olacak. Aynı şekilde o bayrağı zorla almaya çalışan şahsı biz de şikâyet ettik. O gasp ise bu da gasp o zaman. Orada da bayrak ve flama zorla alındı, burada da zorla alındı. Ama yine ışık hızıyla bir takipsizlik kararı, o dosya da kapatıldı. Şimdi hep aynı şeyi söylüyoruz. En başında söylediğimiz eşitlik ve kanun önünde herkes eşit olmalı. Bir eylemin karşılığı eğer ki gasp ise burada da gasptır. Burada yaralamaysa burada da yaralamadır. Maalesef ki söz konusu Fenerbahçe olduğu zaman biraz önce Fethi Bey, Erden Bey açıkladı. Biz haklı olduğumuz, terör örgütünün bize kumpas kurduğu ki manevi zararımızı karşılayabilecek bir para yok zaten ama maddi zararlarımız karşılansın diye açmış olduğumuz davada yıllarda farklı türlü bahanelerle oyalanan ki tazminat davamız 4. yıla, İçişleri Bakanlığı’na açtığımız dava 3. yıla girdi. Sürüncemede bırakılıyor. Maalesef ilerleyemiyoruz. TFF’ye başvurularımız var, onlar da sürüncemede bildiğiniz üzere. Orada da ilerleyemiyoruz. Bize bir şey olduğu zaman da ışık hızıyla hemen işlemler yapılıyor. Şimdi biz o yüzden bu işlerin kamu vicdanını zedelemeye başladığını düşünüyoruz. Kanun önünde eşitlik varsa bu kanunun herkese eşit şekilde uygulanması gerektiğini, kişilerin din, dil, ırk, mezhep, tuttuğu takım ayırt etmeksizin aynı şekilde uygulanması gerektiğini düşünüyoruz.” diye konuştu.
HUKUKTAN SORUMLU YÖNETİM KURULU ÜYEMİZ FETHİ PEKİN: BİZ HER DAİM DEVLETİMİZLE HELALLEŞME ARZUSUNDAYIZ. BUNA HAZIRIZ VE BU NOKTADA HERHANGİ BİR DEĞİŞİKLİK YOK
Kulübümüzün yol haritası hakkında bilgi veren Fethi Pekin, “Yayının başında da söylediğim gibi biz her daim devletimizle helalleşme arzusundayız. Buna hazırız ve bu noktada herhangi bir değişiklik yok. Tabii ki davalar devam edecek. Davalar devam ederken bazı ara kararlar veya bazı sonuçlar davanın gidişatında kimin lehine/aleyhine olduğunu size gösterir. Böyle bir aşama önümüze geldiği anda biz tekrar helalleşme yoluna gitmeyi düşünüyoruz. Bu davaların kesinleşip de emsal teşkil etmesi de sıkıntı yaratacaktır. Çok etraflıca düşünmek lazım. Biz devletimizden haksız yere bir şey talep etmiyoruz. Yerden göğe kadar haklıyız, net. Bin tane örnek verebilirim. 6.5 yıldır Yönetim Kurulu Üyesiyim. Hukuktan sorumluyum. Önümüze ne konu gelirse, 2 sene öncesi Kayseri’de deplasman maçı. Seyirci yasağı konuldu. Niye? 4 tane adamın tweeti var, geliyoruz oraya bilmem bir şeyler yazmışlar. ‘Yok efendim bundan dolayı olaylar çıkacakmış. Güvenlik tedbiri alınamayacak kadar büyük olaylar çıkacak.’ diye bizim seyirciyi yasaklıyorlar. O önlemleri sen alacaksın. Bunlar kasıtlı. Son 10 yıldır biz Trabzon’da oynadığımız maçlardan üçü tatil oldu. Geçen sezonki maçı hepimiz gördük. Adamlar mızrakla falan içeriye girdiler. Birinde maske. Maske niye takar biri? Son maç çok güzel oldu. Orada da hayatın olağan akışına aykırı bir şeyler oluyordu. Göztepe maçında da benzeri oldu.” açıklamasında bulundu.
HUKUKTAN SORUMLU YÖNETİM KURULU ÜYEMİZ ALPER ALPOĞLU, GÖZTEPE MAÇINDA YAŞANANLARLA İLGİLİ KONUŞTU
Konuyla ilgili Yöneticimiz Alper Alpoğlu, “Göztepe maçında da çok anlamsız şeyler yaşandı. Başından sonuna kadar anlamsız şeyler yaşandı. Kolluk görevlileri görevlerini ihmal ettikleri gerekçesiyle suç duyurumuz oldu. Bununla ilgili soruşturma devam ediyor. İçişleri Bakanlığı oraya ayrıca müfettiş gönderdi. Onunla ilgili de soruşturma tamamlandı. Birkaç kişinin görev yeri değiştirildi ancak o Başkanımızı iten şahıs hakkında dava açıldı. Bir de pet şişe fırlatan şahıs vardı. Onun hakkında da 6222’den işlem yapıldı. Dışarıda forma yakan bir şahıs vardı. Ona da 6222’den işlem yapıldı. Bir de forma gasp eden, kolluk görevlilerimizin önünde forma gasp eden… İşte bunlar devleti zayıf gösteren şeyler. Devletimiz çok güçlü ama o kolluk görevlisinin görevini orada anında ifa etmemesi bu tip sıkıntılar yaratıyor. O kişi hakkında da dava açıldı. Kolluk görevlileriyle ilgili biz yakın zamanda dava açılmasını bekliyoruz. Görevini ihmal eden kolluk görevlisi hakkında. Oradaki Cumhuriyet Başsavcılığının gerekli her türlü işlemleri yaptığına inanıyoruz. Gerçekten garip şeyler vardı. Biz yöneticiler olarak oraya gittiğimizde dahi biber gazına maruz kaldık. Biber gazının nerede nasıl sıkılacağı çok bellidir. Öyle kapalı ortamda biber gazını sıkarsan orada insanları sıkıntıya düşürürsün. Ben de orada biber gazı yiyenlerden biriydim. Pervasızca uyguladılar. Bizi 3 Temmuz zamanlarına götüren günler oldu bunlar. O yüzden orantısız güç kullanan oradaki bazı kolluk görevlileriyle ilgili olarak da gerekli işlemler şu an savcılık kanalıyla yapılıyor.” ifadelerini kullandı.
HUKUKTAN SORUMLU YÖNETİM KURULU ÜYEMİZ FETHİ PEKİN: ADALET VE FAIR PLAY
Yöneticimiz Fethi Pekin sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “Biz bunu hep sizin vasıtanızla hem de diğer mecralarda sık sık dile getiriyoruz. Aynı zamanda devlet büyüklerimizle yaptığımız görüşmelerde de sık sık dile getiriyoruz. Aynı zamanda birçok konuyla ilgili de çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarına dilekçeler sunuyoruz. Devamlı bir gayret içerisindeyiz. Ne gayreti içerisindeyiz? Adalet ve fair play. Başka hiçbir şey yok. Saha içinde de aynı şey, saha dışında da aynı şey. Adalet. Kesinlikle Fenerbahçe’yi gören sanki kırmızı renk örtü gören boğa gibi. Kimin önüne biz geçsek herkes bize karşı bir saf alıyor. Şuna da ben hayretler içerisinde tanık oluyorum. Hiçbir kulüpten ses çıkmıyor. Bu nasıl bir şey? Yasa dışı bahisle ilgili niye diğer kulüplerin ağızından bir laf, kelam çıkmıyor veya TFF’nin ağızından güçlü bir şeyler çıkmıyor?
Bize bu fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ederiz. Buraya gelmeden önce Başkanımızla da görüştük. Kendisinin de en önemli temennisi ‘bu hukuki gelişmelerle ilgili sıkça kamuoyunu ve camiamızı sizler vasıtasıyla bilgilendirelim’ dedi. Bizim görevimizde de bu zaten. Bir hukuk şapkamız var, bir de hukuk üyesi şapkamız var. Bu doğrultuda biz bunun peşini bırakmayız. Gün gelir biz yönetimden gideriz başkaları gelir ama Fenerbahçe bunun peşini bırakmaz. Hukuk bumerang gibidir. Gayri hukuki, hukuk dışı bir takım manevralarla Fenerbahçe’yi haksızlığa uğratırsanız onların hepsinin hesabını biz sorarız. Bunlar ne zaman netice alır? 5 sene, 10 sene, 15 sonra mı? Ama bumerang gelir sana saplanıverir.”