KULÜP

Başkanımız Ali Koç’un YDK toplantısındaki açıklamaları

27 Nisan 2019 Cumartesi 14:11

Başkanımız Ali Koç, Fenerbahçe Faruk Ilgaz Tesisleri’nin ev sahipliğinde düzenlenen Yüksek Divan Kurulu Nisan Ayı Olağan Toplantısı’nda gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Başkanımız şöyle konuştu:
 
Can Bartu’yu ölümsüzleştirmek adına efsaneye yakışır bir heykel yapmak için karar alacağız
 
“Sayın Yüksek Divan Kurulu Başkanımız, Yüksek Divan Kurulu Üyeleri, Yönetim Kurulu Üyelerimiz bir toplantıda daha beraberiz. Yoğun bir gündem var. Hepinizi sevgi ve saygıyla kucaklıyorum. En son 2 Şubat tarihinde toplanmıştık, bugün biz de tek konuşma yapacağız. Zira önemli bir gün; Sapanca’da Türkiye Kürek Şampiyonası var. Saat 15.00’te kadınlar voleybol maçımız var. Akşam da çok önemli bir Trabzonspor maçımız var. Bir kısmımız kürekle, bir kısmımız kadın voleybolla, bir kısmımız da Samandıra ile ilgilenecek. O yüzden bunu sadece akşam yapılacak etkinlikle değil, bir vakit darlığı olarak ele almanız da önemle rica ediyorum. Aksi taktirde hiçbir şüpheniz olmasın saatlerce burada oturup sizi dinlemekten son derece keyif alıyoruz. Geçen sefer 6 saat toplanmıştık, bunda bir sıkıntı yok. Sadece bugün özelinde bu söz konusu. Sözlerime başlamadan önce 11 Nisan günü kaybettiğimiz efsane sporcumuz ‘Sinyor’ Can Bartu’yu anarak başlamak istiyorum. Mekanı cennet olsun, kendisine yakışır bir uğurlama töreni yaptığımızı düşünüyorum. Örnek kişiliği, asil duruşu, müthiş zekası, dobra karakteri, sıra dışı hikayeleri, eşsiz sportif başarıları, basketbolda ve futbolda ilk ve tek olan belki de hiçbir zaman kırılmayacak rekorları temsil ettikleri ve her şeyden önemlisi iyi insan olarak sadece Fenerbahçe’nin değil, tüm spor camiasını kalbinde taht kuran efsanemizi unutmayacağız ve gelecek nesillere de bir şekilde aktarmaya çalışacağız. Bu doğrultuda size şu bilgiyi verebilirim; ilk yönetim kurulu toplantımızda alacağımız karar ile Can Bartu’yu ölümsüzleştirmek adına efsaneye yakışır bir heykel yapmak için karar alacağız. Bugünün gündem maddelerinden biri olan havuz giriş ücretleri var. Bunları sizin görüş, öneri ve tavsiyeleriniz doğrultusunda biz de o şekilde yönetim kurulu kararı alarak gündeme sokacağız. Tekrar üzerine basarak söylüyorum; sizlerin bize vereceğiniz tavsiye fiyatlar üzerinde yapılacak. Sadece şunu hatırlatmak istiyorum: İki senedir fiyatlarda bir artık yapılmıyor. Türk lirası son iki senede ciddi değer kaybetti. Ama sizler nasıl uygun görüyorsanız artış veya artış olmadan sizlerin bize verdiği tavsiyeler yönetim kurulu olarak karara geçecektir. Dolayısıyla top burada sizlerdedir.
 
Umuyoruz ki bu son 5 maçtaki arzumuz, temennimiz Trabzonspor maçıyla başlar
 
Bugün sportif konulara gireceğim, çok uzatmayacağım. Birazcık kampanyamızla ilgili bahsetmek isteyeceğim. Finansal konularda sizlere anlatmak istediğim çok şey var. Ama bu toplantıyı onun için kullanmayacağız. Nitekim bir sonraki buluşmamızda Mali Genel Kurul’da her şeyi etraflıca sizlerle paylaşacağız. Konsolide rakamlar da çıkmıştır. Belki bugün sadece bir slayttan bahsedeceğim. İlk önce ana konumuz, ana sıkıntımız, ana yaramız ve bizi en çok üzen futbola değinmek istiyorum. Sizinle buradan en son şubat ayında buluştuğumuzda çok çok kötü bir ilk devre geçirdiğimizi, tarihin en kötü ilk devresini geride bıraktığımızı, burada tüm sorumluluğun da bizde olduğunu ifade etmiştim. Bugün de geldiğimiz noktada tüm sorumluluk bizdedir. Ancak şubat ayında bir araya geldiğimizde sizlere ikinci yarının çok daha iyi geçeceğini ifade etmiştim. Bunlarla beraber iyi bir hazırlık dönemi geçirdiğimizin altını çizmiştim. Hocamızın ve teknik kadromuzun talepleri doğrultusunda beş nokta atış transfer yaptığımızı ve daha iyi bir Fenerbahçe göreceğimizi, arzu ettiğimizi, ümit ettiğimizi ifade etmiştim. Evet, ilk yarıya göre daha iyi bir puan toplamış olabiliriz ama o hiçbir şey ifade etmiyor. Çünkü ilk yarı çok kötüydü. Evet, iyi çalışıyoruz, iyi mental yükleme yapılıyor, taraftarımız sağ olsun iyi destek veriyor. Aytemiz Alanyaspor maçına kadar da açıkçası şunu da söyleyebilirdim; Fenerbahçe’yi yenmek çok daha zor oluyordu, daha fazla kazanıyorduk, daha dirençliydik ama Alanyaspor maçının ikinci yarısında alında bu argümanları size sunamıyorum. Ne yazık ki şu an istediğimiz noktada değiliz. İstediğimiz nokta neydi? İkinci yarıda istediğimiz bugün geldiğimiz noktada sıralamada rahat bir yerde olup önümüzdeki sezon kullanmayı düşündüğümüz gençlerden daha fazla yararlanmaktı. Bu henüz gerçekleşmedi ama oyuncularımıza da ifade ettiğim gibi, ‘5 maçımız kaldı, tarihe kötü bir şekilde geçmek istemiyorsanız ve bu camiayı bir nebze olsun kötü bir sezonun sonunda mutlu etmek istiyorsanız son 5 maçınızı kazanın, kendinize inanın. Herkes size inanıyor, herkes sizi destekliyor. Diğer kulüplere nazaran ödemeleriniz de çok daha iyi bir durumda. Artık top sizde. Biz sadece size inanıp, güvenip, moral verebiliriz, bundan fazla bir şey yapamayız’ dedik. Bu akşam da uzun süredir sahamızda yenilmediğimiz Trabzonspor’u konuk ediyoruz. İnşallah bu son 5 maçtaki arzumuz, temennimiz Trabzonspor maçıyla başlar. Evet, alınacak çok ders var. Pek çok nedenler var. Mazeret hiçbir zaman üretmedik, bunun sorumluluğunu her zaman üstümüze aldık. Buradan çıkarılan çok dersler de var. En önemli ders, çok fazla değişikliği aynı anda yapmış olmamız. Ama önemli olan bundan sonra önümüzdeki sezonun planlamasını daha iyi yapılması ve arzuladığımız noktalara savaşabilecek, mücadele edebilecek bir takımı önümüzdeki aylar içinde kurmak. Bunun için çalışmalar, görüşmeler yapılıyor. Pozisyonlar belirlendi, hatta birden çok oyuncu belirlendi. Hocamızın arzusu doğrultusunda tercih edeceğimiz oyuncuların en az 2 veya 3 pozisyon oynayabilecek oyuncu olması, hangi tipte ve hangi profilde olacağı… bunların hepsi belirlendi. Tabii bunlarda ne kadar manevra alanımızın olup olmayacağız sizlere biraz sonra anlatacağım mevzularla da birebir bağlantılıdır. Burada da en önemli unsur Finansal Fair Play. Bu konuya değineceğim ve bu konuda bizleri neler bekliyor, nasıl aşabiliriz bunları sizlerle paylaşacağım.
 
Erkek basketbol takımımız ilklerin takımı olmaya devam ediyor
 
Erkek basketbolda Koçumuz Obradovic ve ekibi, oyuncularımız bizleri gururlandırmaya devam ediyorlar. Beşinci kez Final-Four’dayız ve arka arkada 5 kez Final-Four’a giden ikinci takım olduk. Bu sene bu başarıları sağlarken rekor kırdık. Rekorlardan bir tanesi iç sahada 15’te 15 yapan EuroLeague tarihindeki tek takımız. Bununla beraber normal sezonda yani 30 maçta 25 galibiyet alarak Final-Four’a en çok galibiyetle giden takım olduk. Dolayısıyla onları buradan kutluyorum. Çok zor bir Zalgiris deplasmanından geldik, inanılmaz bir atmosfer ve müthiş bir baskı. Bununla beraber son dönemde ciddi sakatlıklarımız oldu. Her şeye rağmen Obradovic, şapkadan tavşan çıkarmaya devam ediyor ve Zalgiris’i de 3-1 yenerek tur atladık. Umarım İspanya’dan kupayı getirebiliriz. Bunu söylerken Efes’e de başarılar dilemek istiyorum. Belki de tarihte ilk defa iki Türk takımı aynı anda Final-Four’da olacak ve bu da ülkemiz için bir iftihar mevzusudur. Türkiye Ligi’ni de tabii ki lider bitirmek hedefimiz. Lige dair şu istatistiği paylaşmak istiyorum; ligde oynadığımız son 72 iç saha maçının hepsini kazandık. Dolayısıyla bir kez daha sizin huzurunuzda Obradovic’i, oyuncuları, teknik kadroyu ve emeği geçen tüm personeli tebrik ve teşekkür ediyorum. Başarılarının devamını diliyorum. Tabii ki taraftarımıza da teşekkür etmemiz lazım, her daim yanlarında durdukları için. Aynı zamanda önümüzdeki sezonun başarılı olması ve istikrarlı gidişatımız için çalışmalarımızı yapıyoruz. Bu bağlamda Jan Vesely, Ali Muhammed ve Ahmet Düverioğlu’yla kontrat yeniledik. Ben bunları söylerken bilin ki bunun da çok ciddi bir maliyeti var. Türk takımlarıyla mukayese dahi etmiyorum ama biz yönetim olarak ekonomik şartlar ne olursa olsun bu bütçeleri sağlamak durumundayız, çünkü hiçbir yönetim, hiçbir başkan Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Erkek Basketbol Şubesinin alışık olduğu başarılardan geri adam atma lüksü ne yazık ki yok. Bu da büyük bütçelerle sağlanıyor. Şunu da bilmenizi istiyorum; erkek basketboldaki açığımız aşağı yukarı futboldaki açığımızın yarısına eşit değerdedir.
 
Kadın basketbol takımımızın adını finale yazdıracağına inanıyoruz
 
Kadın basketbol takımımızla 12.kez Türkiye Kupası’nı kazandık. Onları da buradan tebrik etmek istiyorum. Normal sezonu ikinci bitirdik, yarı finalde Galatasaray ile oynuyoruz. Dün akşam 2-0 diyebilmek isterdim ama dün gece iç sahadaki maçı kaybettik ve seri 1-1’e geldi. Önümüzdeki iki maç rakibimizin sahasında ama endişe etmiyoruz. Ya orada işi bitireceğiz ya da inşallah 5.maçta kendi iç sahamızda finale kalacağımıza inanıyoruz.
 
Erkek voleybol takımımızla gurur duyuyoruz
 
Bir başka gurur duyduğumuz takımımız, şubemiz hem de hiç beklemememize rağmen erkek voleybol. Fenerbahçe Erkek Voleybol Takımımız sezona çok çok kötü başladı. Yöneticiler olarak bundan 4-5 ay önce aramızda yaptığımız toplantılara baktığımızda bugüne gelmesini kimse beklemezdi. Çok kötü başlayan sezona ve tüm beklentilerin aksine Türkiye Kupası’nı müthiş bir performans sergileyerek 4’üncü kez kazandık ve müzemize getirdik. Bunu yaparken kadroları bizden çok daha derin olan Arkas ve Halkbank’ı daha sonra da Galatasaray’ı yenip bu başarıyı sağladık. Başarının tesadüf olmadığını ilerleyen haftalarda da gördük. Nasıl peki? Bir kez daha bizde kadroları daha derin olan ve son yılların şampiyonu Halkbank’ı eleyerek finale kaldık ve Arkas ile eşleştik. Akabinde Arkas ile kendi sahamızda yaptığımız iki maçı da kazanarak şampiyonluk için 3 maça ulaşılması gereken seride önemli bir adım attığımızı düşünüyorum. İnşallah onlar da hem Türkiye Kupası’nı hem de Lig Kupası’nı alarak sezonu çifte kupayla tamamlarlar. Bu bağlamda Pazar günü serinin üçüncü maçı İzmir’de oynanıyor. Buradan İzmir’deki tüm Fenerbahçelilere sesleniyorum: ‘Gidin ve takımımızı destekleyin ve onların kupayla dönmesini sağlayın.’ Buradan hem antrenörümüze hem de Yönetim Kurulu Üyelerimiz Simla Türker Bayazıt ve İlker Dinçay’a teşekkür etmek istiyorum. Çok kötü giden bir sezonda çok doğru hamleler ve müdahalelerle bu noktalara getirdiniz.
 
Galatasaray ile oynadığımız seri çok önemli
 
Kadın voleybolda CEV Şampiyonlar Ligi’ne yarı finalde veda ettik. Takımımız Avrupa 3’üncüsü oldu. Tabii ki şampiyon olsun isterdik ama bizden çok daha derin kadrolara sahip rakiplere rağmen sağladığımız performansı olumlu buluyorum. Seneye burada yatırımımızı bir nebze daha artırmayı planlıyoruz. Türkiye Ligi’nde Vakıfbank’a yarı finalde elendik ve üçüncülük maçı için Galatasaray ile çekişiyoruz. Seride 1-0 öndeyiz. Bu üçüncülük maçı ancak herhangi bir üçüncülük maçı değil. Genelde üçüncülük maçları Dünya Kupası’nda, EuroLeague finalinde pek de manası olmayan, angarya olan maçlardır ancak bu üçüncülük maçı çok çok önemli. Çünkü üçüncü olan takım birinci ve ikinci olan takımlarla birlikte CEV Şampiyonlar Ligi’ne gidecek. Bu çok çok önemli, bugün maçımız saat 15.00’te ve katılabilenlerin katılmasını öneriyorum.
 
Kürekçilerimiz kupa kazanmaya devam edecektir
 
Son olarak değineceğim sportif konu, kürek. 22-24 Mart tarihleri arasında Sapanca’da yapılan Büyükler Türkiye Kupası Kürek Yarışları’nda hem erkek takımımız hem de kadın takımımız kategorilerinde Türkiye Şampiyonu oldular. Onlara buradan teşekkürlerimi iletiyorum. Bugün ve yarın ise Türkiye Şampiyonası var. Burada da hem kadın hem de erkek takımımıza başarılar diliyorum. İnşallah onlar da oradaki kupaları bize getirecekler. Kürek şubemizde bu sene geçmiş yılların aksine yaptığımız önemli bir değişiklik, kadın takımımıza yatırımımızı artırdık ve kadın kürekçileri transfer ettik. Bu yatırımımızın meyvesini toplayacağımızı düşünüyorum. Sportif konular şimdilik bu kadar.
 
Fenerbahçe Üniversitesi konusunda iş birliği seçeneğine yoğunlaştık
 
Fener Ol kampanyasından önce üniversite konusuna değinmek istiyorum. İleride çok fazla bilgi vereceğim ama neredeyiz, bunu şu anda anlatmak istiyorum. Biliyorsunuz Fenerbahçe Spor Kulübü bir vakıf kurdu ve bu vakfın müracaatları sayesinde seneler sonra Yüksek Öğretim Kurulu’ndan üniversite kurma imtiyazını sağladı. Üniversitemizin geçen sene eğitim vermesi planlanıyordu. O arada yönetim değişti ve biz yönetime geldiğimizde bu konuyu irdeledik. İlk işimiz üniversiteyi irdelemekti, çünkü kontenjan katalogları yayımlanacaktı ve 1 haftamız vardı. Fakat baktık ki elimizdeki imkanlarla arzulanan seviyelerde ve kalitede Fenerbahçe’mize yakışacak bir şekilde eğitim sunma olanağımızın olmadığını çok çabucak tespit edebildik. Ana işimiz olan spor faaliyetlerini yürütmekte sıkıntı yaşarken bir üniversite kurma imkanımız, cephanemiz, finansal kaynağımız olmadığı zaten aşikardı. Üniversite için nasıl bir kaynak toplandığına baktığımızda 1.4 Milyon TL. Sadece ve sadece 1.4 Milyon TL’lik bir kaynak üniversite için toplandığını gördük ve bunun bir kısmı da taahhüttü. Vefa Bey dışında üniversite konusunu çok arzu eden eski yönetim için söylüyorum; yönetim seviyesinde de 1 lira bağış yapılmamıştı. Üniversite bu şartlarda o sene hayata geçirmemiz söz konusu bile değildi. Biliyorsunuz imtiyaz alındıktan 3 sene içinde üniversitenin eğitim faaliyetlerine başlaması gerekiyor. 3 sene de bizim için bu ekim ayında doluyor. Üniversite faaliyetlerine başlayamadığınız taktirde vakfa, vakfettiğiniz mal varlığınızı hami üniversiteye devretmek zorundasınız. Yani o veya bu şekilde bu sene eğitim döneminde üniversitemizin faaliyete geçmesi gerekiyordu, geçmediği taktirde bu mal varlığının hami üniversiteye yani Boğaziçi Üniversitesi’ne devri söz konusuydu. Nedir buradaki mal varlığı? Bir kısmı hisse senetleri, villalar,  gayrimenkul ve nakit karşılığında bir teminat. Öyle bir şey olduğunda taktirde tabii ki kulübümüzün buradan zarar görmemesi gerekirdi. Mütevelli heyetinde bulunan insanların bunu karşılayıp kulübe geri aktarması gerekirdi. Dolayısıyla aradan geçen süre zarfında elimizdeki imkanları da göz önünde bulundurarak alternatiflerimizi değerlendirdik, inceledik ve neler yapabileceğimize baktık. Biz bunu kendimiz yapabilir miyiz, bunu değerlendirdik. Söz konusu şartlarda bunu kendimizin yapması söz konusu bile değildi. Hami üniversiteye devretmek de söz konusu olmamalıydı. Dolayısıyla üçüncü seçenek olan iş birliği seçeneği üzerine yoğunlaştık. Bu arada bize pek fazla müracaat oldu. Üniversitemizle iş birliği yapmak isteyen, üniversiteyi tamamen bizden devralmak isteyen muhtelif kurumlarla görüştük. Bir kısmı hiç ciddi değildi, bir kısmı bu işin tüccarlığını yapıyordu; bizden bu hakkı devralıp üçüncü bir kuruma devretmek isteyen. Bazıları da ciddi anlamda iş birliği yapıp Fenerbahçemizin de ismini kullanıp kendi imkanlarını bir araya getirip iyi bir eğitim kurumu yaratmayı canı gönülden istiyordu. Yaptığımız pek farklı görüşmeler neticesinde en iyi çözüm yolunun Medicana Grubu’yla iş birliği yapmak olduğuna karar verdik. Ben burada Kongre Üyemiz olan Hüseyin Bozkurt’a ve tüm Medicana Grubu’na teşekkür etmek istiyorum. Yaptığımız iş birliği anlaşması doğrultusunda inşallah ekim ayında Fenerbahçe Üniversitesi eğitim faaliyetlerine başlayacaktır. Ataşehir civarında daha önceden kiralanan bir binamız var. Konuyu bilmeyenler ‘Bu bina nedir?’ diye soruyor. Çılgın bir iş insanı iş yerine Fenerbahçe logosu koymuş diye düşünenler var ama bu bine Fenerbahçe Üniversitesi’nin faaliyete geçeceği binadır. Üniversitemizle ilgili ilerleyen süreçte sizlerle daha fazla bilgi paylaşacağız.
 
Hukuki olmak kaydıyla her mecrada her çalışmayı, görüşmeyi, girişimleri yürütüyoruz
 
3 Temmuz süreciyle ilgili davaya çok hızlı değinmek istiyorum. Üzülerek görüyorum ki son dönemde sanki biz yönetim olarak ilgilenmiyormuşuz algısı yaratılmaya çalışılıyor. Şunu bilmenizi istiyorum; biz bu konuda tribünlere oynamadan, konuyu kimsenin gözüne sokmadan, hukuki olmak kaydıyla her mecrada her çalışmayı, görüşmeyi, girişimleri yürütüyoruz. Hem yönetim kurulu üyeleri olarak hem de bizi temsile den hukuk ekibiyle. Ne yazık ki iki dava da yeterince hızlı devam etmiyor. Yönetim kurulu üyelerimiz ve hukukçu arkadaşlarımız sürecin uzamasıyla ilgili olarak da Türkiye şartlarını göz önünde bulundurduklarında pek iyimser olamıyorlardı. Son haftalarda yaptığımız görüşmelerde beklentilerimiz bir nebze olsun olumlu seyretmeye başladı. Zira ifade edilenler beklentilerin 2019 sonuna kadar Kumpas Davası’nın sonuçlanacağı yönünde geri bildirimler aldık. Durum bu şekildeyse bizim için önemli bir gelişmedir. Bizim kulüp olarak müdahil olmadığımız için, olamadığımız için duruşmalarda ne kadar aktif olabileceğimiz yani takip etme ve seyretme dışında bilfiil aktif olmamız söz konusu değil. Dahil olan kişiler de kendi avukatlarıyla takip ediyorlar. Yine bu hafta içinde Yargıtay nezdinde sürecin hızlanması için dilekçe sunulması için müdahil olan avukat ve eski yönetim kurulu üyemiz, Abdurrahim bey ve Şekip beye yeni bir yazı yolladık; önceliklendirmek için talepte bulunun diye. Ancak iki davanın da bu kadar yavaş ilerlemesi mantıkla izah edilebilecek bir şey değil. İnşallah en kısa zamanda burada sonuca ulaşılır. Camia olarak hep beraber hareket etmeliyiz çünkü Fenerbahçemizin itibarının geri iadesi en azından kamuoyu nezdinde tüm bu yaşananlardan sonra söz konusu olmuştur ama resmiyete kavuşması için bu davaların sonuçlanması gerekmektedir.
 
Fener Ol kampanyası etraflıca düşünülmüş bir yol haritasının sadece bir adımıdır
 
Fener Ol kitlesel destek kampanyası. Bunu anlatırken hepimizin aynı sayfada olması için bir video paylaşacağım. Ben öncelikle neden aday olduğumu sizlere bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Benim en önemli aday olma sebebim; kulübümüzün içinde bulunduğu sürdürülemez mali yapı ve ekonomik özgürlüğümüzün tehlikede olmasıydı. Ana temel sebep buydu. Bunu gittiğim her yerde ifade ettim. Gittiğim her yerde de bu işin içinden nasıl çıkılabileceğini, çıkabilmek için neler yapmamız gerektiğini, bu bağlamda bize düşen fedakarlıklar olduğunu ve gelir gelmez bunları yapacağımızı üstüne basarak söyledim. Yani kitlesel destek kampanyasının geleceğini 2018 yılından beri ifade etmekteyim. Bunu size hatırlatma ihtiyacı duyuyorum çünkü kampanyamızla ilgili alelacele yapılmış, düşünülmemiş, mecburiyetten yapılmış gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Bu kampanya etraflıca düşünülmüş bir yol haritasının sadece bir adımıdır. En önemli adımı da demiyorum sadece bir adımıdır.
 
Göreve geldiğimizden beri camiamızın içinde bulunduğu durumu en şeffaf haliyle anlatmaya gayret gösterdik
 
Neden bunları size anlatıyorum? Bazılarınız için tekrar olmuş olabilir ama bizim de bir nebze sabrımız taşıyor. Futbolda sonuçlar iyi gitmediği için fazla bağıramıyoruz ama bazı hatırlatmaları yapma ihtiyacı duyuyorum. Finansal sağlığımızın bozuk olduğunuz zaten biliyorduk, onun için yola çıkmıştık. Görevi devraldık. Görevi devraldıktan sonra beklediğimizden çok daha büyük bir tabloyla karşı karşıya kaldığımızı kısa zamanda gördük. Şimdi bazı kesimler bizi enkaz edebiyatı yapmakla suçluyorlar. Buna kesinlikle katılmıyorum, şiddetle de reddediyorum. Niye reddediyorum? Sizlere karşı olan en büyük sorumluluğumuz, görevimiz her şeyi olduğu gibi aktarmak, doğruları söylemek. Bugüne kadar size ne söylediyse almışsınız, dinlemişsiniz, kabul etmişsiniz. O işin gerçeği ne yazık ki öyle değil. Bu doğrultuda göreve geldiğimizden beri camiamızın içinde bulunduğu durumu en şeffaf haliyle anlatmaya özellikle gayret gösterdik. Bir şeye daha gayret gösterdik; size bunları anlatırken ‘kol kırılır, yen içinde kalır’ anlayışıyla anlatmaya gayret gösterdik. Ancak geldiğimiz noktada üzülerek görüyorum ki hem camiamız içinde hem de dışarıda bazı kesimler bilinçli olarak kulübümüzün içinde bulunduğu durumun ciddiyetini hafife alıyorlar. Özveriyle yapılan fedakarlıkların kıymetini anlamak istemiyorlar. Demek ki biz burada da hata etmişiz, gerçekleri yeterince anlatamamışız. Daha şeffaf bir şekilde anlatmamız gerektiğini bir kez daha görüyorum ve üzülerek görüyorum çünkü işleri bu noktaya getirmek istemiyordum. Belki de sizlerin daha fazla bilmesi gerekiyor. Onun da zamanı gelecektir. Bir sonraki toplantıda zaten mali konuları görüşeceğiz. Dışarıdan ahkam kesmek, atıp tutmak gayet kolay ama ben seçim süresi boyunca dedim ki, ‘Bazen kaybettiğiniz zaman kazanırsınız, bazen kazandığınız zaman kaybedersiniz.’ Keşke seçimden 3 ya da 6 ay sonra olsaydı da sizler ve tüm üyelerimiz camiamızın ne durumda olduğunu daha iyi anlayabilseydiniz. Seçim tam zamanında olmuş.
 
Mali konularda tüzük değişikliği yapmamız gerekiyor
 
Bir sonraki toplantıda bazı mali konularda tüzük değişikliği yapmamız gerekiyor, çünkü bazı çelişkili maddeler var. Denetim kurulumuz çok çalışıyor ama tüzüğe göre görüş vereceği konu dernek ama aynı tüzüğe köre konsülde raporları sunması gerekiyor.
 
Durumun kötü olduğunu biliyorduk, içine girdik daha kötü olduğunu gördük. Buna mukabil TL’nin zayıflaması, faizlerin artması gibi konularda son derece olumsuz gelişti.
 
Stratejimiz 4 ayaklı
 
Her zaman söylemiştim. 2 döneme ihtiyacımız var. Bu gidişatı en azından düzlüğe çevirebilmek için bakın çözmek için demiyorum düzlüğe çevirebilmek için 4 ayaklı stratejimiz vardı. Hemen acilen kısa vadede birkaç ay içinde mevcut yükümlülüklerimizi yerine getirebilmek için mali açıdan bir nebze olsun, nefes alabilmek için bazı tedbirler ve sıcak para girişine ihtiyaç vardı. İkinci ayakta yine kısa vadede kitlesel destek kampanyası yani Fener Ol. Üç orta ve uzun vadede en azından bizim dönemimiz 6 sene olacak ise, olduğunu varsayarsak iki veya üç kere Şampiyonlar Ligi’ne kalabilmek.  Oradaki yeni formatta hiç gol atmasanız, puan almasanız bile 200-250 milyon lira arasında gelir söz konusu ve artarak da gidiyor. Dördüncü de daha uzun vadede hem öz kaynağımızdan altyapımızdan oyuncu yetiştirmek hem de iyi bir scouting yatırımı ile hem sportif hem de ekonomik açıdan fayda sağlayacak futbolcuları çıkarmak, yaratmak ve o kültürü yerleştirmek. Söylemesi basit gerçekleştirmesi kolay değil. 
 
Kulübe 122 milyon Euro’luk para girişi sağladık
 
Fenerbahçe Spor Kulübü’ne Türkiye tarihinde hiç görülmemiş, bu söylerken içim sıkılıyor ama söylemek zorundayım. Bazı insanlar bunu o kadar basitleştiriyor ki, hele o top çizgiyi geçmediği zaman daha da seslerini gür çıkartacak, iki üç kadeh aldıktan sonra saçma sapan haline getirecek, üzülerek huzurunuzda bunlara değinmek zorunda kalıyorum.  Türkiye tarihinde görülmemiş bir hibe derneğimize yapıldı. Dernek sermaye arttırımı yaptı. Küçük hissedarlarımız sağ olsunlar, var olsunlar; yüzde yüz katılım sağlayarak, sıcak para girişini arttırdılar. Düşük maliyetli yeni kredi sağladık. Yeni sponsorluklarla beraber Kulübümüze 122 milyon Euro’luk bir giriş sağladık.
 
Hani bir eski yöneticimiz çıkıp konuşuyor ya, bana haciz işlemleri yolladılar, ettiler diye. Onlar bana da, yönetici arkadaşlara da geldi
 
 Alttan alıyordum beni kızdırmaya başladılar. Artık alttan almayacağım. Şimdi bunu yaparken mesela biz geldiğimiz zaman 97 milyon liralık 100 gün içinde ödenmesi gereken factoring borçları vardı. Deniz bitmiş ki, 3 aylık, 3 aylık factoringlerle %38 ile %48’lik faizle, yani 52 lira harcamak için 48 lira maliyeti olan factoringler yapılmış. Ve bu insanlar haciz işlemleri başlattılar. Hani bir eski yöneticimiz çıkıp konuşuyor ya, bana haciz işlemleri yolladılar, ettiler diye. Onlar bize de geldi. Bana, Burhan beye, Şaban beye, birkaç kişiye daha geldi. Biz bunları oturduk, kavga ederek faktöring şirketleri ile bir seneye yaydık. Bunları  %22 faize indirdik. Eski birkaç yöneticinin verdikleri ahvalleri kaldırdık. Onlara iyilik yaptık.  Çıkıp konuşuyor. İstediği zaman, istediği yerde, kamuoyuna açık konuşmaya hazırım. Böyle arkadan konuşmak olmaz.
 
Geçmiş dönemden kalan 42 milyon Euro’luk yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda kaldık
 
Birinci aşamada sözlerimizi tuttuk ama camiaya seslenişlerde şunu hep söyledim. Mart’a Nisan’a kadar. Onsan sonrasını göremiyoruz. Her ay 75 milyon, 100 milyon açığımız var. Gelir diye gördüğümüz rakamların çoğu bize gelmiyor bile. Direkt bankalara gidiyor. Nakit akışı açığımız çok daha fazla. Mart’tan sonrasını göremiyoruz dedik, nitekim öyle oldu. Şunu da söylemek istiyorum. Biz geldiğimiz zaman sağladığımız sıcak paranın bir kısmı, eski yükümlülüklere gitti. Bizden önceki döneme. Bizden önceki döneme ait 14.5 milyon Euro futbolcu maaşları vardı. Amatörlere 8.5 milyon Euro idi.   Biz gelir gelmez 23 milyon Euro ödedik. Vergi, menajer, finansal derken, geçmiş dönemden kalan 42 milyon Euro’luk yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda kaldık. Keşke buraya gelip konuşsalar. Konuştuklarımızın doğru olmadığını gelip gösterseler.
 
Fenerbahçelilerin sadece maddi değil, maddi ve manevi fedakarlıkları, cömertlikleri, hiçbir camiaya ile kıyaslanamaz. Tarih bunun örnekleri ile dolu
 
4 ayaklı yol haritamızın ikinci ayağına geldik. Kitlesel destek projesi yani Fener Ol. Bu proje futbol takımı kötü gidiyor diye ileriye alınmış bir proje değildir. Bu büyük planın bir parçasıdır. Küçük bir adımıdır. Hedeflediğimiz rakamlar hiçbir spor kulübünüzde telaffuz edilmemiş rakamlardır. Ulaşırız, ulaşamayız başka. Ulaşsak dahi kısa vadede nefes aldırır. Rahatlayabilmemiz için bir sürü başka şeylerin arka arkaya gerçekleşmesi gerekiyor. Süre gerekiyor. Bu önceden belirlenmiş, tasarlanmış, detaylıca kurgulanmış, binlerce gönüllünün destek sağladığı, sahiplendiği bir kampanyadır. Aslında bunlara teşebbüs bile etmemiz gerekirdi. Cesaret dahi etmemiz gerekirdi. Başka kulüplerin yapmış olduğu destek kampanyalarını incelediğiniz zaman yanına bile yaklaşmamız gerekirdi bir de üstüne mevcut ekonomik şartları koyduğunuz zaman  kesinlikle bu işe girmemiz gerekirdi ama girdik. Niye girdik? Planın bir parçası olduğu için, stratejimiz olduğu için girdik. Daha da önemlisi biz biliyoruz ki, Biz Fenerbahçeyiz. Söz konusu Fenerbahçe olduğu zaman, Fenerbahçelilerin sadece maddi değil, maddi ve manevi fedakarlıkları, cömertlikleri, hiçbir camiaya ile kıyaslanamaz. Tarih bunun örnekleri ile dolu.  Bundan da cesaret alarak camiamızı Fenerbahçe sevdasına, vefasına, vefanın en büyüğünü hak eden  Fenerbahçe için yapılanlara; yapılabileceklere inandığımız güvendiğimiz için finansal özgürlük yol haritamızın bir parçası olan bu projeyi hiç tereddüt etmeden harekete geçirdik. Ne demek istediğimi size küçük bir video ile anlatmak istiyorum.  Anlatmak istediğim ruhu, inandığımız güvendiğimiz o anlayışı, o camiasal karakter yapısını duruşunu size küçük bir video ile göstermek istiyorum. Burada görecekleriniz tamamen doğaldır. Meblağ olarak bunlar çok küçükte olabilir. Ama size anlatmak istediğim ruh bu.
 
(Videolarda derneklerimizin ve 7’den 70’e taraftarımızın gönderdikleri görüntüler yer aldı. Çocukların kumbaralardaki paralarını vermeleri, çaycının kampanya destek olanlardan çay ücreti almaması, yine dolmuş şoförünün kampanya destek olanlardan ücret almaması gibi. Ve sosyal medyada yardım kampanyaları)

Videolar yayınlanırken ara ara devreye giren Başkanımız Ali Koç, profilinde Beşiktaş resmi olan kişinin de kampanyaya destek olduğunu ayrıca geçen günlerde bir Galatasaraylının kampanyaya 500 bin lira destek verdiğini açıkladı.
 
Fener Ol kampanyasına katılım sayısı 500 bin kişiye ulaşmak üzere
 
Kampanyamızın 22. günündeyiz. Biraz size katılım ve miktarla alakalı bilgi vermek istiyorum. Bizim açımızdan ümit vermekte. Son derece motive olacak seviyelere geldik. Miktar olarak şu aşamada bir rakam vermeyeceğim. Kampanyamızın evreleri var. 12-13 Mayıs gecesinde iftar ve sahur arasında çok önemli bir evre olacak. Ona da hazırlıklı olun ama şimdi detayına girmeyeceğim. Bugüne kadar yapılmış benzer kampanyaların hepsini toplayın, bizim geldiğimiz nokta onlardan kat ve kat üstünde şu anda. Buradan da katılan herkese çok teşekkür etmek istiyorum. Buna mukabil belirlediğimiz rakam hiçbir kampanyada düşünülmemiş, telaffuz edilmemiş, hayal dahi edilmemiş rakamlar olduğu için daha gidecek yolumuz var. Çok yolumuz var. Bir miktar kadar hem bizim için hem de UEFA için katılım sayısı çok önemli. Kampanyaya kaç kişinin katıldığı önemli. SMS, kredi kartı ve banka havale yöntemleriyle aşağı yukarı 500 bin kişiye varmak üzereyiz. Bu çok büyük bir rakam. Sizlerden ricam, en büyük vefayı hak eden Fenerbahçe için seçim zamanında mali Kurtuluş Savaşı olarak adlandırdığım bu sürecin ayaklarından biri olan “Fener ol” kampanyasına imkanlar çerçevesinde destek olmanız, olsanız da olamazsanız da etrafınıza bunu yaymanızdır. Çünkü bir karınca ordusu gibi çalışmamız lazım. Çarpan etkisini arttırmamız gerekiyor. Basketbol maçına giderken bir kongre üyemiz bana destek olmak istediğini ama internetten anlamadığını söyledi. Onu uğraştırmamızı, gazetelere ilan vermemizi veya bu işi kolaylaştırmamızı istedi. Alternatifler çok olduğu için bunların hepsini televizyonda görmek mümkün değil. Gazetelerde de yayınlayamıyoruz. Böyle bir sıkıntınız varsa halkla ilişkilere telefon ederek isminizi verin ve gerisini bize bırakın. Biz size ulaşırız. En kolay şekliyle gerekirse ayağınıza kadar geleceğiz.
 
31 Mayıs’a kadar ne kadar destek toplayabilirsek bunların hepsini gelir olarak yazdırma imkanımız var
 
Fener Ol kampanyamız, istediğimiz rakamlara gelirsek kısa vadede bize nefes aldıracak. 400-450 milyon toplasan da 75 milyon açığın olduğu için kaç ay götürecek? Ama bu sırada nefes almamız çok önemli çünkü planlarımızın başka ayakları var. Kısa vadeli yükümlükleri yerine getirmemiz dışında kampanyamızın çok önemli sorumlu olduğu bir rolü ve fonksiyonu var. Yol haritamızın üçüncü ayağı olan Şampiyonlar Ligi’ne katılabilme, Avrupa’ya gidebilme doğrudan etkilemektedir. Kulübümüz 2016 yılında içinde bulunduğu durumdan dolayı UEFA ile 3 yıllık bir Finansal Fair Play anlaşması yaptı. 31 Mayıs 2019 yılında bitecek. Üç yıllık anlaşmanın toplamında bizim en fazla 30 Milyon Euro zarar etme hakkımız var. Bunun üstüne ettiğimiz bir zarar bizi UEFA yaptırımlarına maruz bırakıyor. UEFA; transfer yasağından Avrupa’ya gitmeye kadar çeşit çeşit yaptırımlar uyguluyor. 31 Mayıs’a kadar ne kadar destek toplayabilirsek bunların hepsini gelir olarak yazdırma imkanımız var. Dolayısıyla bizim bu yaptırımlardan kurtulmamız; aynı zamanda Avrupa’ya gitme sırası geldiği zaman Avrupa’ya gidebilme, önümüzdeki sezonda transfer döneminde manevra alanımızın artması ve cephanemizin daha da kuvvetlenmesi demektir. Bakın, maddi açıdan demiyorum. Transfer yapma sınırlamasına maruz kalmamamız için söylüyorum. O yüzden böyle de bir önemli ayağı var. Bunu da hatırlatmak istedim.
 
Türkiye Futbol Federasyonu ve Ziraat Bankası önderliğinde yapılan proje bizim mali özgürlüğümüz için çok önemli
 
Devletimiz bir inisiyatif kullandı. Bence doğru da bir inisiyatif kullandı ama yanlış yerlere çekildi. Biraz detay vereceğim. Devletimiz bu işin gidemeyeceğini gördü. Ülkemiz global marka olacaksa hem futbolda hem de sporda global bir marka olmalı. Bu gidişatın gidişat olmadığını, denizin bittiğini ve sürdürülebilir olmadığını gördüğü için inisiyatif kullanarak Türkiye Futbol Federasyonu ve Ziraat Bankası önderliğinde futbol takımlarının taşıdığı borç yükünün yeniden yapılandırılmasının önemine dikkat çekti ve bir proje başlattı. Bu proje, bizim mali özgürlüğümüz için de çok önemli. Hem kulübümüzün hem de futbol sektörünün sağlam temellere dayanabilmesi, sağlıklı finansal yapıya kavuşabilmesi için önemli bir adım. Bakın adım diyorum ama bir sürü adım gerekiyor. Fener ol da bir adım. Bizim yaptığımız sıcak giriş de bu da bir adım. Müzakereler devam ediyor. Kulüp olarak çok aktif bir şekilde yer alıyoruz. Bir tarafında borç yapılandırması var. Öbür tarafında  TFF’nin geliştireceği yeni talimatname var. İki tarafta fa aktif bir şekilde çalışıyoruz. Burada ifade etmek istedim. hem ne olup bittiğini merak edenlere hem de UEFA da haber bekliyor. Fakat bu konu tenkit edildi. Bir nebze siyasi malzeme yapıldı. Kamu bankaları spor kulüplerine mi yardım edecek şeklinde eleştiriler oldu. Bakın, ben de bir bankanın yönetim kurulu başkanıyım. Biz bir sürü müşterimizle kredi yapılanması yapıyoruz. Normal koşullarda da yapıyoruz. Ekonomik sıkıntıya girdiklerinde daha da çok yapıyoruz. Hatta bazen yeniden yapılandırma yapıyoruz. Vaatleri, süreleri uzatıyoruz ve müşterilere nefes aldırıyoruz. Bazen işler dönsün diye üste kredi de veriyoruz. Çünkü müşteri sağlıklı kalarak işleri çevirebilirse sizin verdiğiniz krediyi geriye alma şansınız artıyor. Silmek zorunda kalmıyorsunuz. Futbol endüstrisi de bankaların önemli bir müşterisidir. O yüzden bütün siyasilerden bu sürece destek olmalarını rica ediyorum. Evet, bu noktaya gelmesi sizin sorumluluğunuzda değildi ama geçmişi değil; geleceği konuşalım. Bu hem hepimizin mevcudiyeti, Avrupa ile rekabet edebilmemiz hem de UEFA açısından çok önemli bir proje. İnşallah müzakereler ve süreç olumlu sonuçlanır ve bu proje hayata geçer. Buradaki beklentimin ne olduğunu sorarsanız üzerimizdeki borç yükünün daha uzun sürelere yayılması, belli bir ödeme, ödememe ve ödemesiz sürecin uzaması ile günü kurtar anlayışıyla yapılan yüksek vadeli borçların bir nebze olsun daha makul şartlara indirilebilmesi. Buradaki olay bu.
 
Kampanyanın başarılı olmaması için algı yönetimleri yapılıyor
 
Kampanyamızı eleştirenler var. ‘Başka takımlar da kötü durumda. Onlar yapmıyor da siz neden yapıyorsunuz?’ diyenler; başka takımlar yaptılar ama belki de istedikleri sonuçları almadıkları için harekete geçmiyorlar. Belki biz başarılı olursak onlara da güzel bir örnek ve ilham kaynağı olur. ‘Ligdeki durum kötü. Transferler falan filan.’ diyenler; transferlerimiz iyi çıksaydı da ligde şampiyonluğa da oynasaydık bu proje yapılacaktı. ‘Çalışanları zorluyorlar. İşten çıkarma tehditleri savuruyorlar’ diyenler; çalışanlarımızı kimse zorlamıyor ama bundan daha doğalı olabilir mi? Yönetim Kurulu olarak biz Fener Ol’a büyük destek sağladık. Çalışanlarımızın desteği, yüzde 60’a geldi. Hiçbir mecburiyetleri yok. Kimin ne verdiğini insan kaynaklarındaki iki kişi dışında, Yönetim Kurulu da Başkan da dahil kimse bilmiyor. Kimsenin işini kaybetme riski yok. İsteyen katılıyor isteyen katılmıyor. Bazısı 100 TL veriyor bazısı bir seferde 1000 TL veriyor bazısı da 12 ay boyunca maaşımdan 50 TL çek diyor. Yani tamamen onlara kalmış ve buna sporcularımız da katılıyor. Dolayısıyla biz dışarıya çıkıp Fenerbahçe sevdalılarından destek isterken önemli olan Fenerbahçe’nin içindekilerin harekete geçmesi. Bu, burada bulunanları da dahil ediyor. Yönetim, çalışanlar ve sporcular dışında Fenerbahçe camiasının en önemli, resmi kişilerisiniz. Umarım sizler de imkanlarınızın dahilinde destek olursunuz. ‘Parayı nerece harcayacağını bilmek istiyorum. Ona göre destek olup olmayacağıma karar vereceğim’ diyenler; para nereye gidiyor biliyor musunuz? Çok sevdiğiniz Fenerbahçe’ye gidiyor. Bu kadar basit. Bu zihniyette olanlar ‘kendileri versinler’ de diyor. Verebildiğimiz kadar veriyor zaten. Aslında hem iç hem dış sesler var. Bunlar bir algı yaratıyor. Bunların da kanaat önderleri var. Bu projenin başarılı olmaması için garip garip algı yönetimi yapıyorlar. Bu zihniyetin 3 Temmuz’da da kulübün yanında durmayan, kulübü sahiplenmeyen hatta manidar ifadelerde bulunan zihniyetten hiçbir farkı yoktur.
 
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı tekrar kutlamak istiyorum
 
Bir kez daha Atamızın bizlere armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı tekrar kutlamak istiyorum. Dereağzı Lefter Küçükandonyadis Tesislerimizde bir etkinlik gerçekleştirdik. Benim hayalim, küçüklüğümüzde alıştığımız stadyumlarda 23 Nisan etkinlikleri yapmak. İnşallah o da nasip olacak. Bir etkinlik gerçekleştirdik. Bu etkinliği daha evvel üç sene arka arkaya yapmıştık. İki sene ara verdik. Bu sene tekrar hayata geçirdik. Burada özellikle Yönetim Kurulu Üyelerimizden Nazlı Ercan’a teşekkür etmek istiyorum. Maliyeti büyüktü ama hiçbir maliyetimiz olmadan sponsorların desteğiyle yapılan bir etkinlikti. Çocuk ve Gençlik Kulübümüzün ev sahipliğinde çocukları eğlendirdik. Şenlikler yaptık, aileler keyif aldılar. Sabah 10.00’dan akşam 18.00’e kadar 10 bine yakın çocuk ve ailesi etkinliğimize katıldı. Daha evvelki rakam 6-7 bin civarındaydı. İnşallah bunu da seneye devam ettireceğiz.”

Barkovizyona; sosyal medya hesaplarımızdan paylaşılan “Fenerbahçe Efsanesi Stadyum ve Müze Turu” kapsamında stadımızı gezmeye gelen minik bir öğrencinin Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafına sarıldığı anlar yansıtıldı. Bunun üzerine konuşan Başkanımız, “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Atamızın ülkemizin geleceği olan çocuklarımıza armağan ettiği çok değerli bir bayram. Biz de bunu sosyal medya hesabımızdan paylaştık. Aslında bu video çok doğal. Çocuklarımızın Atamıza olan sevgisinin en saf, en doğal ve en güzel halini gösteriyor. Tamamen tesadüf eseri oldu. Eylül ayında bir şey yapmaya karar verdik. Haftanın bir günü yani Salı günü okullara gitsin. Çocukları takım otobüsüyle stada getirsin ve stat turu yapalım ve Fenerbahçe ruhunu çocuklara aşılamakta da bir adım atmış olalım diye düşündük. Eylül ayında bunu açıkladığımız zaman bir hafta içinde mayıs ayına kadar her Salı günü bütün rezervasyonlar doldu. Videoda da gördüğünüz bu miniğimizi gren görevlilerimizden biri hemen güvenlik kamerasına baktı ve bize getirdi. Bu görüntüler de bizim sosyal medyada kullandığımız 23 Nisan kutlama videomuz oldu.” diyerek sözlerini tamamladı.

Yüksek Divan Kurulu üyelerinin düşünce, görüş ve önerilerini içeren konuşmalarının ardından kürsüye gelerek tekrar söz alan Başkanımız Ali Koç, şu ifadeleri kullandı:
 
“Havuz konusunda kararı vereceğiz, tavsiyenizi kabul edeceğiz ama kulübümüzün bu kadar sıkıntıda olduğu dönemi anlatıyorum. İki senedir havuz fiyatlarının artmayıp, Türk lirasının düştüğü bir dönemde böyle bir karar alıyorsanız bence siz bir düşünün. Biz, sizin tavsiyelerinizi yerine getireceğiz. Bu odadan fiyatlar çıkmasın, artmasın önerisi geldiyse karar alınır ama hakikaten bazen şaşırıyorum. Çünkü Fenerbahçelilik söz konusu olduğu zaman mangalda kül bırakmadığımız ortamlar oluyor. Konuştuğumuz şey 1000 liradan 1500 lira olsun kısmı da değil, 10 liradan 15 lira, 15 liradan 20 lira konuşuluyor. Tebrikler size. Ben dışarıda olduğum için ne konuştuğunuzu bilmiyorum. O zaman sayın başkan oylama yapılsın. Buraları sizler kullanıyorsunuz ve sizin hakkınız bunun kararını vermek, bizim değil. Gönül Hanım, bir şey dedi ve bize gelen şikayetlerden bir tanesi de, ‘o kadar çok insan alınıyor ki, kıpırdayacak yer yok. Keyfine de varamıyoruz.’ deniyor. Ama hafta sonu ‘misafir alınmasın’ demek de çok radikal bir fark.
 
Sorulara, görüşlere cevap vermeden önce iki konuya açıklık getirmek istiyorum. Faktoring şirketleri ve haciz konusundan bahsetmiştim. Bazı faktöring şirketleri alınmışlar ve alınmakta da haklılar. Çünkü onlar biz geldikten sonra süreci düzeltmek için azami gayret gösterdiler, yardımcı oldular. Benim bahsettiğim 1 faktoring şirketidir, bunu yapan. Biz geldiğimizde bizden önceki dönem için 1 faktoring şirketi daha vardı ama onlar, biz gelince işi yolu yordamına soktular. Dolayısıyla Fenerbahçe’yle iş yapan faktöring şirketlerinden sadece bir tanesi o şekilde davranmıştır. Diğerlerini yanlış bir konuma sokmayalım.
 
Biraz evvel bir başka kulübün taraftarının 500 bin TL destekte bulunduğunu söylemiştim. Burada arkadaşlarım beni ikaz ediyorlar, burada olan bazı gazeteciler de twit atmış bununla ilgili. Bunun yakından uzaktan Sayın İnan Kıraç ile alakası yoktur. Biz kendi destekçilerimizin ismini vermediğimiz gibi bu kişinin de ismini vermeyeceğiz. Ama öyle de bir intiba yayılıyormuş, onu da düzeltme ihtiyacı duydum.
 
Turgut Gür Beyefendiye desteği ve görüşleri için teşekkür ediyorum. Uğur Bey de Sayın Can Bartu’nun konusuna değindi. İkisine de teşekkür ediyorum. Selman Bey ile geçen hafta toplantı yaptık, 19 Mayıs için neler yapabileceğimize dair. O da tarihimizden bize bir potpori verdi. Aslında benim tarihte örnekleri vardır dediğim bu Fenerbahçe ruhunun o örneklerimizden bir tanesidir, Kuşdili lokalimizin yanması. Vedat Bey’e gelince de, kendisi iki konuyu karıştırıyor. Fener Ol kampanyasının 1 yıllık, 6 aylık, 2 senelik rahatlatma imkanı sağlamasıyla Fenerbahçe’yi bir oyuncu fabrikasına çevirmenin hiçbir alakası yok. İkisi birbirinden her anlamda ve özellikle de zamanlama anlamında bağımsızdır. Sizlere biraz evvel dört ayaklı bir strateji sundum; bunun dördüncü ayağı öz kaynaktan, akademiden oyuncu yetiştirmekle beraber scoutinge genç oyuncuları kazanabilmek. Bu bir süreçtir, zaman alacaktır. Kültür yerleştirmek ve ektiğiniz tohumların meyve vermesi süreç alacak bir durumdur. Siz kendiniz yıllarca Gençlik ve Spor Müdürü olarak ne gibi çalışmalar (altyapı olarak) yaptınız bilemiyorum ama bu işi siz benden çok daha iyi bilirsiniz; bir geceden bir geceye olacak bir şey olmadığını. Ama desteklerini için de ayrıca teşekkür ederim. Size demek istediğim hem Fener Ol da olmalı hem bahsettiğiniz oyuncu fabrikası olmalı. Ama artık sandığımız kadar kolay değil. Bu sektör öyle bir endüstri oldu ki, Almanya’daydım, Daum ile görüştüm ve ‘Bize 13-14 yaşındaki Türk çocuklarını bulma konusunda yardımcı olur musun?’ dedim. O da bana, ‘Bu iş öyle bir hale geldi ki, 13-14 yaşında artık menajerler çocukları alıyor.’ Biz, 13-17 yaş arasındaki çocukları kazandırmaya çalışıyoruz. Bu bağlamda 3 kriter var: Çok yetenekli olmaları, okula %90 kendilerini vermeleri ve benim en önem verdiğim aileden Fenerbahçeli olmaları. O eski ruhu artık endüstriyel futbolu yakalayamıyorsunuz. Onun için bu üç kriterimiz var. Benim konuşmamda bir yer vardı, orada futbol altyapı takımlarımız U11-U12-U13’ün katıldıkları turnuvalarda şampiyon oldukları detayına girmedik ama göreceksiniz önümüzdeki dönemlerde daha fazla daha fazla Fenerbahçe’nin altyapı takımlarının şampiyonluklarından, başarılarından bahsedeceğiz. Bir konuyu daha atladım, Sevil Hanım dikkat çekti. Biz deplasmandayken evimizden maç seyretme organizasyonu yapıyoruz, üye ilişkileri yapıyor bunu. Faruk Ilgaz Tesislerimizde iki kere yaptık. Güzel bir sonuç aldık. Buralar tıklım tıklım doldu. Önümüzdeki sezon için bir deneme mahiyetindeydi. Ramazandan dolayı yapmayacağız. Ama söylemek istediğim; iyi sonuçlar aldıkça daha da keyifli olacak bu organizasyon.
 
Suat Müftüoğlu’na destekleri için teşekkür ediyorum. Suat bey az konuşur, öz konuşur ama iyi konuşur. Bir diğer iyi konuşan kişi; hitabet, diksiyon, kelime seçme, cümle kurma konusunda da Köksal beydir. Köksal bey o kadar iyi konuşur ki sanki bir divandan diğer divana çalışıyor zannedersiniz. O kadar işi konuşur. Allah’tan süre kısıtlı yoksa cevap vereceğimiz çok şey olurdu. Köksal beye saygıda kusur etmeyiz. Keşke biz de sizin gibi bu kadar güzel, net diksiyonla, kelimelerle konuşabilsek. Piyango bileti konusunu gündeme getirdiniz. En son 100. yılımızda yapmıştık. Ben satan ekipten bir tanesiydim. Satışın hiç de kolay olmadığını; evler, arabalar bir sürü şey vermemize rağmen olmadığını yaşayarak gördük. Zorla da satmak durumunda kaldık ama o zamandan bu zamana 11 sene geçti. İleriye dönük olarak bu destek konuları daha uzun sürecek. Onu da geliştirebiliriz. Bunun altında yatan bir şey var. Evet, haklısınız. Desteklemek, vermek zor ama istemek daha zor. Ama karşında bir şey olduğu zaman daha rahat isteyebiliyorsunuz. 12-13 Mayıs’ta yapacağımız böyle bir şey olacak. Bir yere kadar insanlar karşılıksız verebiliyorlar hele şu ekonomik şartlarda. İleride bunu değerlendirebiliriz.
 
Kolejimiz kar ediyor diyorsunuz. Kolejimiz neredeyse kar etmiyor, az kar ediyor. Kolejimizi mantalite olarak baştan aşağı yenilememiz lazım çünkü neredeyse talebelerin yüzde yüzü o ya da bu şekilde bir indirim ya da burs alıyor. Bu şekilde gitmez. Bunu değiştirmek zorundayız. Kolejimizin ciddi anlamda gelir kazandırma imkanı var. Kolejimiz öyle bir noktaya gelmiştir ki artık franchise modeline geçebiliriz. Değişik yerlerde yatırımcılar tarafından franchise modeliyle geliştirilebilir.
 
Üniversitede imkanlarımız, manevralarımız neredeyse yok gibiydi. O bizde olsun, şu bizde olsun, nerede eğitim verecek biz karar verelim, her konuya biz karar verelim, yönetim bizde olmalıdır… Ortak bir şekilde bu götürülecektir. Vakıf statüsünde olduğu için uzman hukukçular tehlikeli görüyor olabilir. Bunu hiç yapamama opsiyonu bence daha da tehlikeli. Bizim için bu kadar sıkıntını içinde en kolayı yapmama opsiyonu ve tamamen başka birine devretme. Bugün üniversite imtiyazı almak kolay değil. En kolayı belli bir oranda para da kazanarak devretmek. Üniversite kurma işleri zor işler. Hele iyi bir üniversite istiyorsanız ciddi anlamda zordur. Yıllarca cebinizden de büyük kaynaklar çıkması gerekmektedir. Dolayısıyla biz yönetim olarak hem de iyi bir Fenerbahçeli bir grupla iş birliği yaptığımızdan dolayı memnunuz.
 
Eski iki tane futbolcumuzun kullanılması, Comolli karşılaştırılması sorulsaydı nokta transferler falan. Bu bahsettiğiniz isimleri tekrar transfer etmeyeceğim ama yıllardır buradalar, ne kadar nokta transfer yaptıklarını sizin takdirinize bırakıyorum. Bence orada çok daha kurumsal, profesyonel bir yapı geçmişleri olabilirdi.  Biz onu yapmaya çalışıyoruz. Önümüzdeki sezonu planlamaya çalıştığımızı zaten sizlere ifade etmiştim. Ne geçmişte ne de yarın sizlerin dediği gibi Comolli’ye bırakılmış diye bir şey yoktur. Geçmişte de böyle bir şey yoktu. Bu kadar fedakarlık, bu kadar çalışmayı bir kişiye bırakmak için çıldırmış olmamız lazım. Hata varsa hepimizde hata vardır ki hata var. Hocamıza mesaj yolladığınız, tek santrafor. İleteceğim.
 
Genel af konusuna gelince de bu konu çok irdeleniyor ama bazı insanlar var ki en azından ben buradayken affedilemez, affedilmemelidir. Ama affedilecek de çok insan vardır. Ben her zaman şunu söyleyen bir insanım; ‘Hayatta affedilmeyecek hiçbir hata yoktur.’
 
Ali Ergun Vatan bey, inşallah biz de çocuklarımızın YDK üyesi olduğunu görürüz. Gönülden tebrik ederim.
 
Gönül hanım çok önemli bir konuya değindi. Küfür, sigara. Zafer beyin dediği gibi küfür konusu bu sene en azından yediğimiz cezalara bakarsanız Galatasaray maçına kadar çok büyük bir iyileşme, olumlu bir gidişat var. Orada 245 bin lira ceza yedik. Bu ne demek, mesela 120 bin SMS. Şu kadar forma demek. Elimizde olsa da kombine satışlarında anlaşmaya koyup, ceza yiyen tribünlerin kombine sahipleri tarafından cezaların ödenmesi. Çünkü çok ciddi rakamlar ödeniyor. Sigara içilmesi konusunda çok haklısınız. Bu bize yazılı şikayet olarak da geliyor. Bir türlü önüne geçemiyoruz. Polis kesinlikle müdahale etmiyor. Zabıtanın alanına giriyor. Güvenlik ne kadar telkin de bulunsa da, kendi gözümle gördüm. Olaylar oluyor. Adam sigarayı söndürüyor, güvenlik gidince tekrar yakıyor. Çocukları ile gelenler bu konuda çok müzdaripler. Bu tür radikal değişikler bir günde olmuyor. Voleybol maçında bile sigara içen var. Daha fazla önlem alacağız.
 
Yalçın bey, mecali anlamda olsun inşallah. Üyelik konusunda Vefa bey cevap verdi. Garip bir üyelik yapımız var haklısınız. Daha basit ve net olmalı. Yeni tüzükte çalışmalarını yapabiliriz.
 
Fenerium kalitesinde, bedenlerinde ve renklerinde sorun var? Mümtaz bey orada. Bir nebze size katlıyorum. Bedenlerinde sorun var. Kalitede sorun olmadığını düşünüyorum. İade oranlarımızın çok ama çok düşük olduğu ifade ediliyor.
 
Fener Ol ama biz Comolli ile Fener olmayız gibi şeyler söylediniz. Sapla samanı karıştırmayalım. Endişelerinize katılmakla beraber şampiyonluğu da oynasaydık bu projeyi yapacaktık. 
 
Atilla bey, evet biz herkesten çok üzülüyoruz ama az önce gösterilen çocuklar için daha çok üzülüyoruz. En büyük mahcubiyet oraya.
 
Galiba hocamızın sözleri yanlıştır dediniz, biz şampiyon olmayacaksak, başkası bizi ilgilendirmez. Ben de aynen katılıyorum. O görüşleri ben de tasvip etmedim. Hatta şaşırdım. Bizi sadece biz ilgilendirir.
 
Üyelik aidat tekrar saptanmalı. Güzel bir öneri verdiniz. Dediniz ki 10 adet tam altın. Bugün 10 adet tam altın 16 bin 200 lira. Üyelik girişi, yarım altın dedeniz o da 781 lira. Bende buna dünden razıyım. Çok güzel öneri. Dengede olması lazım. 50 TL aidat ile devam edemeyiz. Aidatımızın en az 500, 600, 700…50 bin üyeyle 35-40 milyon lira gelir sağlayabilmemiz lazım. O yüzden hakikaten Fenerbahçe’ye seviyorsak ben buna küçük bir fedakarlık diyorum. Bir önemi daha var. Fenerbahçe demokrasisinin  güçlenmesi için. Artık binlerce kişinin aidat oranları ödenemeyecek hale gelmelidir.
 
Yüksek Divan Kurulu, 2 ayda bir olsun. Vefa beyin takdirinedir.  Vefa bey ve kurulun takdiri. Bana sorarsanız kaç kere olacağı değil. Uğur bey de yeniden yapılanması için birkaç kelime etti. Galatasaray örneği verildi. O ayda bir yapılıyor. Bence ayda birçok çok fazla. Ama benim farklı bir önerim var. Bence Yüksek Divan Kurulu Üyeleri aralarında bir heyet seçmeli. Bence 10-12 kişilik;  kendi aranızda seçeceğiniz bir danışma kurulu gibi ayda bir FB Spor Kulübü’nün izahat vereceği, bilgilendirme yapacağı, görüşler alacağı bir yapı gerekir. Vefa bey ile konuştum. Vefa Bey tam anlamadı. Sanki yönetim kurulu seçecekmiş gibi düşündü ama yönetim kurulu seçerse bağımsız olmaz. Kıymeti harbiyesi de olmaz ama sizlerin aranızdan seçeceğiniz bir yapının bence gidişat, denetleme ve röntgen çekme açısından daha sağlıklı olacağını düşünüyorum. Yüksek Divan Kurulu toplantılarımıza gelince yanlış anlamayın ama ben çok faydalı bulmuyorum. Hep aynı insanlar konuşuyor. Birkaç güzel öneri bugün oluştu. Onu da söylemem lazım ama çok fazla öneriler de gelmiyor. Bana televizyonda bunu yayınlamamamız gerektiğini çünkü yayınlayınca daha çok insanın konuştuğunu söylüyorlar. Ben buna katılmıyorum. Şeffaflık açısından yayınlamak zorundayız. Sadece bizim konuşup sizlerin görüşlerinin yayınlanmaması gibi bir durum olmaz. Şeffaflık doğrultusunda olmaz ama daha verimli yüksek Divan Kurulu toplantıları yapmamız lazım. Bugün kızıyorsunuz ama haksızca kızıyorsunuz. Tesadüfen bugün final maçına, akşamki Trabzonspor maçına denk geldi. Bence şu anda insaf konusunda haksızlık ediyorsunuz. Bizim hepimizin şu an yapması gereken ve uğraşması gereken konular var. Burada seve seve kalırız aksi takdirde ama sizden anlayış bekliyorum.
 
3 Temmuz ile ilgili kitap basılsın önerisi geldi. Enteresan bir görüş. Onu hukukçu arkadaşlara iletiyorum. “Fenerbahçe Atatürk Stadı” olsun şeklinde bir görüş geldi. İsmi değişmeli. Az önce Faruk Ilgaz Tesislerimizin de değişmeli diye bir önerge geldi. Beni tanırsanız bilirsiniz ki bundan daha fazla isteyeceğim başka bir şey olamaz. Stadımızın isminin Mustafa Kemal Atatürk ya da Atatürk Stadı olması bana uyar. Bunu nasıl gerçekleştiririz bilmiyorum. Ülker grubu da anlayış gösteriyor. Yeter ki o karar verilsin, orta yol bulunur.
 
25. yıl sertifikası çalışmalarımız var. Yapılmaması için hiçbir neden yok. Futbol çirkin, yerde yatarak oynanıyor ve gidip TFF ile konuşun gibi bir öneri oldu. Keşke bugün futbolun çirkinliği sadece futbolcuların yerde kalmasıyla sınırlı olsaydı. O kadar can sıkıcı, perde arkasında olmaması gereken çirkinlikler ve dengeler var ki keşke sadece yerde yatma, futbolun kalitesiyle ilgili çirkinliklerle sınırlı kalsa.
 
Sami Bey önemli tavsiyeler verdi. Zaten kendi uzmanlık alanınız teşekkür ederim. Futbol performans takip ve oyuncu yetiştirme merkezini siz zaten üniversite bazında kuracaksınız. Fenerbahçe’de gelmek istediğimiz nokta bunlardan bir tanesi. Ama bunların aşamaları var. İnşallah akademimiz o aşamaya en kısa zamanda gelir. Beslenme, kişisel gelişim, okuma ve eğitim, uyku gibi unsurlar sporcunun performansı için çok önemli. Ülke genelinde baktığımız zaman buranın çok uzağındayız ama er ya da geç sadece Fenerbahçe’de değil ülkemizde de olmasını ümit ediyorum.  Atilla Bey, sizi yanlış anlamadıysam bizi 300 milyon dolar Denizbank’tan kredi almakla itham ediyorsunuz. Bunu da sadece 50 milyon doları bankada diyorsunuz. Sizi hayretler içinde dinledim, kusura bakmayın. Her şeye de inanmamanızı tavsiye ederim. Dediğiniz gibi her şeyi okuyorsunuz. 70 senede böyle bir Fenerbahçe görmediğinizi söylüyorsunuz. Haklısınız belki çünkü ben haklı olduğunuzu varsayıyorum. Ama ‘değişirseniz dünya takımı olursunuz yoksa köy takımı’ dediniz. Zaten Fenerbahçe’de değişim 20 yıl sonra global bir takım ve marka olabilmek için yaşandı. Sadece bu sezon sıkıntılar yaşıyoruz. Siz de evde oturup çok şey okuduğunuz için anladığım kadarıyla fazla etkilenmişsiniz. Satır aralarını okumanızı tavsiye ederim. Hepinize teşekkür ediyorum. Bu akşam yolumuz açık, şansımız bol olsun."


Fotoğraflar: Burak Saltık

Basın Fotoğrafları