BASKETBOL

Leo Westermann: Fenerbahçe Beko Avrupa’daki en iyi takım 

28 Ağustos 2019 Çarşamba 17:46

Fenerbahçe Beko’nun yeni isimlerinden başarılı oyun kurucusu Leo Westermann, Fenerbahçe Televizyonu’nda yayınlanan 14/16 programına konuk oldu. Fenerbahçe Beko'nun kupalar kazanmak için Avrupa'daki en iyi takım olduğunu söyleyen Westermann’ın açıklamalarından önemli notlar şu şekilde:

- Fenerbahçe Beko size teklif yaptığında karar vermek çok zor değildir. Fenerbahçe Beko’nun tarihini herkes biliyor. Her zaman şampiyonluklar için oynayan, çok iyi bir koça ve takıma sahip bir ekip. Bana teklif geldiğinde ikinci kez düşünmeme gerek kalmadı. Hemen bu teklife olumlu yanıt verdim. Fenerbahçe’den teklif aldığımda kız kardeşimin düğünündeydim, benim için güzel bir hafta sonuydu. Ailem Fenerbahçe’nin nasıl bir kulüp olduğunu çok iyi biliyor. Koçu, takımın seviyesini… Burada her şeyin üst düzey olduğunu biliyorlardı. Benim kupalar kazanmak istediğimi biliyorlar ve bana göre Fenerbahçe Beko şu anda kupalar kazanmak için Avrupa’daki en iyi takım. 

- Zalgiris’te oynadığım dönemde normal sezonu sekizinci bitirmiştik ve birinci sıradaki takımla oynamak zorundaydık. O dönemde sakatlık sorunları yaşasa da Fenerbahçe Beko’nun gücünü biliyorduk. Favori olan biz değildik. Elimizden geleni yapmaya çalıştık. Bence iyi bir mücadele oldu, bütün taraftarlar için güzel bir Play-off serisi yaşandı. Taraftarların yarattığı enerjiyi ve elektriği hissetmek her zaman güzeldir, o salonda rakip olsanız bile bu böyledir. Avrupa basketbolunu seven biri olarak ben, bu tip salonlarda oynamaktan çok keyif alıyorum. Hatta bazen bu kalabalık arkamda değil, karşımda olsa bile bundan keyif alıyorum. Ülker Spor ve Etkinlik Salonu benim için hep böyle bir salon oldu. 

- Zalgiris’te basketboldan çok büyük bir bağlılık olarak bahsederler ve benim de orada hissettiğim bu olmuştu. Geçen sene altı maçlık bir galibiyet serisi yakalayarak Play-off’a girdik. O dönemde müthiş bir coşku olmuştu. Şehirde bütün mekanlar bizim maçlarımızda doluyordu, deplasmanda oynadığımız zamanlarda bile bütün şehrin arkamızda olduğunu biliyorduk. Bu atmosferin bir parçası olmak çok güzeldi. Sarunas Jasikevicius ile iki kez çalışma fırsatı buldum. Onda, Zeljko Obradovic’in DNA’sının aynısı var. Elbette farklılıkları var. Ama onun için oynamaktan büyük keyif alıyordum. Çocukluğumda onu parkede basketbol oynarken izlemekten büyük keyif alıyordum. Ona karşı oynama fırsatı da buldum. Bir oyun kurucu olarak onun koçluğumu yapma şansını elde etmem harikaydı. 

- Transfer dönemimde Zeljko Obradovic ile telefonda konuştuk ve ayrıca Belgrad’ta bir araya geldik. Onunla buluştuğumuzda Fenerbahçe Beko ile anlaşmıştım. Onunla bir araya gelmek çok keyifliydi. Daha önce başka bir röportajda da şunu söylemiştim. Elbette Fenerbahçe Beko gibi bir takımda oynamayı hep istersiniz. Benzer şeyleri söyleyeceğiniz sınırlı sayıda takım olabilir Avrupa’da. Ama benim gibi çocukluğundan beri basketbolu çok seven biri için Zeljko Obradovic’in koçluğumu yapmasının hep bir hayal olduğunu söyleyebilirim. 

- Joffrey Lauvergne ile 14-17 yaş arasında hep birlikte oynadık. Evet, onunla daha önce Partizan’da oynamış olmak ve şu anda da Fenerbahçe Beko’da bir araya gelmek benim için çok güzel bir hikaye. Elbette o benim en iyi arkadaşım. Ona buraya geleceğimi söylediğimde çok mutlu oldu. Onun, kendisi için çok zor bir sezondan çıktığını biliyorum. Benim buraya geleceğimi duyduğunda mutlu olduğunu biliyorum. İmza attıktan bir hafta sonra da bir araya geldik ve bunu kutladık. 

- EuroLeague her geçen sezon daha da güçleniyor ve bu da taraftarlar için çok iyi. Şampiyonluk için mücadele edebilecek birçok takım var, bu da ligi daha heyecan verici kılıyor. EuroLeague’de normal sezonu ilk sırada bitiren takımlar son birkaç sezonda mutlu sona ulaşamadı. Fenerbahçe EuroLeague şampiyonu olduğunda sıralamada beşinciydi. Bu nedenle Final Four’a yaklaştıkça her zaman hazır ve elbette sağlıklı olmanız gerekiyor. Bunun da hiç kolay olmadığını biliyorum çünkü sezon çok uzun. Söylediğim gibi; birçok takım kupayı kazanabilecek seviyeye sahip. Kağıt üzerinde biz ve Barcelona şu an için en iyi takımlar olarak gözüküyoruz ama kağıt üzerinde olanların bir önemi yok. Takım kimyasını oluşturmalı ve rakiplere göre farklı bir yapı kurabilmeliyiz. Son birkaç sezonda, Final Four’da mutlu sona ulaşan takımın her zaman kağıt üzerinde en güçlü gözüken ekip olmadığına şahit olduk. Bu nedenle birçok değişken ve dikkat edilmesi gereken nokta var. Ama kağıt üzerindeki durumdan bahsedecek olursam, bizi ve Barcelona’yı daha iyi takımlar olarak belirtebilirim.

- Ben kesinlikle Avrupa basketboluna daha yakın hissediyorum. Bu yıl NBA’den Avrupa’ya çok fazla sayıda iyi oyuncu geçişi oldu. Fenerbahçe Beko özelinde Guduric ve Melli oraya gittiler. Ama EuroLeague, gelen oyuncularla birlikte daha da rekabetçi bir hal aldı. Bu sayede de NBA ile aradaki kalite farkı azalıyor. FIBA ile EuroLeague arasındaki anlaşmazlık bizler için kolay değil. Ama EuroLeague’in yeni formatını seviyorum. Her hafta Avrupa’daki en iyi takımlara karşı oynuyorsunuz. Taraftarlar için de bir hafta Barcelona, ardından da Real Madrid ya da Maccabi ile oynamak çok güzel. Bu, hem taraftarlar hem de bizler için iyi. Ama aynı zamanda biliyoruz ki çok fazla sayıda maça çıkmamız gerekecek. EuroLeague takımları bir sezonda artık 80, hatta 90 civarında maça çıkıyor. Bu sayı elbette fazla ve performans olarak buna ayak uydurabilmek gerekiyor. 

- Dünya Kupası hazırlıklarında Türkiye’yi, Fransa’yı mağlup ettikleri maçta izleme şansı buldum. Kendi ülkem Fransa’dan bağımsız değerlendirecek olursam; bence Sırbistan, Yunanistan ve birçok eksiği olmasına rağmen ABD madalya için güçlü adaylar. Avustralya’nın da ABD karşılaşmasını izledim ve oynadıkları basketboldan etkilendim. Bence bu sezon her şeye açık bir turnuva olacak. Kazanma şansı olan birçok takım olduğunu düşünüyorum ve bu nedenle de heyecan verici bir turnuva olacak. 

- İstanbul harika bir şehir ve şu ana kadar çok mutluyum. Daha önce burada hiç yaşamadım ama basketbol vesilesiyle birçok kez gelmiştim. Bu şehri seviyorum ve ailem de burada çok iyi hissediyor. 

- Babam profesyonel bir basketbolcuydu. Onu izleyemedim, ben doğduğumda o emekli olmuştu. Ama koçluk yapıyordu ve ben de onu takip etmeye başladım. Yaşımı hatırlayamadığım dönemlerden itibaren onun idmanlarını elimde basketbol topuyla takip ettim. Ailemin baba tarafında herkes basketbolla ilgileniyordu ve bu şekilde de benim hayatıma girdi. 

- Kariyerimde yaşadığım sakatlıklardan ve özellikle de CSKA dönemimdeki sakatlıktan sonra farklı bir şekilde düşünmem gerekti. Oyuna farklı bir şekilde nasıl etki edebileceğimi düşünmeliydim. Evet, bazı şeylere daha fazla çalıştım. Sağlıklı kalmayı ve başardım ve bu da bana yardımcı oldu. Şu anda da şut yüzdelerimi aynı seviyelerde tutabilmek için çok çalışıyorum.

- Burada olmaktan dolayı çok heyecanlıyım. Umarım taraftarlarımızı sezon boyunca salonumuzda görebilirim. 
 

Basın Fotoğrafları