"Türkiye’deki rakiplerimiz Avrupa’ya veda etmemize üzülecek"

31 Aralık 2008 Çarşamba 00:00

Fenerbahçe Dergisi'nin Ocak 2009 sayısında yer alan Uğur Boral röportajının tam metni:Fenerbahçemizin ve Milli Takımın başarılı sol kanat oyuncusu Uğur Boral'la Samandıra Kamp Merkezi'nde görüştük. Tüm sorularımızı içtenlikle yanıtlayan Uğur Boral, teknik direktör ve sistem değişikliğinin getirdiği bir takım handikaplar yüzünden bu yıl iyi başlayamadıkları Avrupa kulvarını kötü bir şekilde bitirdiklerini ve bu duruma da çok üzüldüklerini ifade etti. Ancak bu sözlerin hemen ardından, artık önlerinde Lig ve Türkiye Kupası hedefleri kaldığını, bunları ellerinden kaçırmak istemediklerini vurgulayan Uğur Boral, Türkiye'deki rakiplerinin Fenerbahçe'nin Avrupa'ya veda etmesine üzülmesi gerektiğini sözlerine ekledi. Futboldaki gelecek planlarının yanı sıra ailesi ve özel hayatı hakkında da bilgiler veren Uğur Boral, evlilikten korkmadığını, çocuk sahibi olmayı istediğini de bizlere anlattı. - Gerçi annen ve babanı televizyondaki reklam filmlerinden tanıdık ama ailen ve kardeşlerini kendi cümlelerinle bize anlatabilir misin?Biz kalabalık bir aileyiz. Evimiz hep şen şakraktır. Babam ve iki amcam aynı binada 3 ayrı dairede oturuyor. Tokat'tan İstanbul'a geldiğimizden bu yana bu düzen böyle ve biz büyük bir aile gibi büyüdük. Ailemi çok seviyorum, onlarla gurur duyuyorum. Çok güzel bir ev ortamında büyüdüm.- Futbola nasıl başladın? Başladığında profesyonel olmayı ve Türkiye'nin en gözde kulübü Fenerbahçe'de, Roberto Carlos'un önünde oynamayı aklından geçirmiş miydin?Ben futbola başladığımda, sokakta oynayan her çocuğun hayalinde olduğu gibi, böyle dünyaca ünlü futbolcularla oynama isteğim vardı. Futbolla ilgili bir yeteneğim olduğunu çevremden gelen yorumlarla da hissediyordum. Ondan sonra mahallemizin amatör takımına yazıldım. Oradan aldığım tepkiler olumlu olunca, "Acaba benden futbolcu olur mu?" diye ümit edindim. Öyle başladım futbola. Bugüne kadar da geldim. Aslında buralara kadar geleceğimi hayal etmemiştim. Hep bir yere geldikten sonra bir üstünü hayal eden ve hedeflerini buna göre belirleyen bir insanım. İlk başladığımda Fenerbahçe'ye geleceğimi, hatta Roberto Carlos'un önünde oynayacağımı hayal edemezdim. Çünkü ben Roberto Carlos'a hayrandım. Sırf Carlos yüzünden Real Madrid maçlarını izlerdim. Onun yüzünden Real Madrid'e karşı bir sempatim vardır. Buralara geleceğimi hayal bile edemezdim. Çok şükür bugünlere geldim. - Fenerbahçe senin için ne anlam ifade ediyor? Fenerbahçe'nin ilk on birinde sürekli oynayan bir futbolcu olarak ne gibi sorumlulukları hissediyorsun?Fenerbahçe Türkiye'nin en büyük camiası ve kulübü, o yüzden de omuzlarımızdaki yük çok fazla. Ben bu sorumluluğun, herkes emin olsun ki; bilincindeyim. Yaşantıma çok dikkat ediyorum. Özel hayatıma çok dikkat ediyor ve bir profesyonel gibi yaşamaya özen gösteriyorum. Kendi fiziğime, gittiğim yerlere, gezdiğim yerlere, hal ve hareketlerime, konuşmalarıma dikkat ediyorum. Fenerbahçe'nin büyüklüğünün farkındayım ve ona göre yaşamaya alıştım artık. Fenerbahçe'ye yakışan bir futbolcu olduğumu düşünüyorum.-Türkiye'nin en iyi sol kanat oyuncularından birisin. Çok iyi bir sol ayağın ve çok yumuşak bileklerin var. Üstelik oldukça da süratli ve serisin. Bütün bu artılarına rağmen kendinde gördüğün eksiklikler neler ve bunları gidermek için ne gibi çalışmalar yapıyorsun?Oyun görüşü olarak bir eksiklik hissediyorum kendimde. Koordinasyonum biraz eksik. O eksiklikleri hissediyorum ve bunları gidermek için çalışıyorum. 'Ben tamamım' cümlesini hiçbir zaman demem zaten. Eksiklerimi gidermek için hep çalışıyorum.- Senin için söylenebilecek şeylerden biri de bazı maçlarda gösterdiğin muhteşem performansı, sezon geneline yayamamak olabilir. Örneğin geçen yıl oynadığımız her iki Sevilla maçın da muhteşemdin. Eğer her maçta Sevilla maçlarındaki kapasitene yaklaşsan ortaya çok daha iyi Uğur Boral çıkardı. Bu konuda neler diyeceksin?Doğru söylüyorsunuz. Her zaman aynı performans ne yazık ki olamıyor. Maçın atmosferi, gidişatı, konsantrasyonu her şeyi değiştirebiliyor. Sevilla maçlarında kendi içimden gelen bir güç müdür bilemiyorum ama orada bana ihtiyaç olduğunu hissettim. Birinin bu insanlara dur demesi gerektiğini düşündüm. Bir başkaldırıştı o. Saha şartları, atmosfer, o anki ruh halim bunda etkili oldu. Takım da ondan sonra muhteşem top oynamaya başladı. Ben de takım iyi olunca kendi özelliklerimi gösterebildim. Hocanın da o anda istediği buydu. Bu sezon biraz daha farklı formatta oynuyoruz. O nedenle insanlar daha farklı görebilirler. Bu benim elimde olan bir şey değil. Takımımızın başındaki hocaların istediği bir şey. Her futbolcu o performansı her maçta gösterse zaten dünyanın en iyi futbolcularından bir tanesi olurdu. Maç sırasında olan olaylar çok şeyi etkiliyor. Bir futbolcu tek başına bir şey yapamaz. Takım eğer o an iyi oynuyorsa, bünyesinde bulunan oyuncular da o zaman özelliklerini kullanabilir. Ama sizin takımınız gerçekten kötü olursa tek başınıza kesinlikle hiçbir şey yapamazsınız. - Avrupa'daki bazı önemli maçlar öncesi, hiçbir sakatlığın olmadığı halde lig maçlarında teknik kadro tarafından dinlendirildin. Takımda bu uygulamanın yapıldığı nadir oyunculardan birisin. Bunun sebebi nedir? Üst üste maçlar oynayacak kadar güçlü olmaman mı? Yoksa taktik bir uygulama mı?Taktik bir uygulama. Hoca beni dinlendireceği maçlar öncesinde benimle konuştu. 'Tamam' dedim, 'Ben oynayabilecek düzeydeyim oynayabilirim' dememe rağmen 'Seni dinlendireceğiz' diyordu. Belki diğer arkadaşlarımıza da görev vermek istiyordu maçın önemine göre. Sadece Ankaragücü maçıyla Denizlispor maçında böyle bir şey oldu. Denizlispor maçında da ben arka adalemden sakatlanmıştım ve hoca bana 'Oynayıp oynamama kararını sana bırakıyorum' dedi. Ben de 'Oynayabilirim' dedim. Kendisine 'Siz ne düşünüyorsunuz?' diye sorduğumda ise 'Ben Dinamo Kiev maçının daha önemli olduğunu ve orada oynamanı isterim' dedi. Ankaragücü maçında ise Carlos ve beni dinlendirmek istediğini söyledi. Bu taktiksel bir durumdu. - Takımın geçen yıla göre bu yıl Avrupa'da gösterdiği performans düşüklüğünü nelere bağlıyorsun? Oyuncular hemen hemen aynı ama sonuçlar ve ortaya konulan oyun taban tabana zıt. Bunun sebebi teknik kadro ve sistem değişikliği mi? Yoksa başka nedenleri de var mı?Bu takımın kimyasının değişmesiyle alakalı bir durum diye düşünüyorum. Takımın başında bulunan 2 yıllık hoca gitti ve yerine farklı bir oyun anlayışı ve sistemi olan bir hoca geldi. Bu sisteme uyum sağlayamadık. Yaptığımız hataların bedelini Avrupa'ya veda ederek ödedik. Bu duruma da en çok biz üzüldük. Ligde tekrardan daha aşağılara düşmeyi düşünmüyoruz. Lige sımsıkı tutunmuş durumdayız. Ligde ve Türkiye Kupası'nda çok iyi şeyler yapacağız. Avrupa'da iyi başlayamadık, devam edemedik ve bitiremedik. Geçen yıl çok iyi başlayıp bitirmiştik. Çok iyi başlayamadık ve kötü gitti. Kötü başlamamızın bedelini ödedik. Hocanın bize, bizim de hocaya adapte olma sürecini yaşadık ve bunun sıkıntısını çektik. Ama artık iki taraf da birbirine alıştı. - Aynı durum, takımın ligde sezon başı ve sonrasında gösterdiği performansta da farklı bir şekilde ortaya çıktı. Bu kez sezon başı inanılmaz puan kayıpları yaşandı. Ardından üst üste galibiyetler ve puanlar geldi. Bir takımın yarım sezon içinde bu kadar farklı görüntüler içinde olmasını nelere bağlıyorsun?Dediğim gibi, hoca değişti ve takımın kimyası değişti. Hocanın bize alışması ve hocanın bizden neler istediğini anlamamız zaman aldı. Hoca benim özelliklerimi şimdi biliyor. Neler yapabileceğimi ve benden ne isteyebileceğini biliyor artık. Bizler de hocanın ne istediğini biliyoruz. - Avrupa defterini kapattıktan sonra takımın önünde Lig ve uzun yıllardır kazanılamayan Türkiye Kupası hedefleri kaldı. Bu konuda neler söyleyeceksin?Biz artık bunları elimizden kaçırmak istemiyoruz. Rakiplerimizin bizim Avrupa Kupaları'na veda etmemizden dolayı üzülmesi gerekiyor. Çünkü Türkiye Kupası ve Lig şampiyonluğunu en büyük takipçisiyiz.- Sen aynı zamanda Milli Takımın kadrosunda yer alan oyunculardan birisin. Biraz da Milli Takım hakkında konuşalım. Avrupa Şampiyonası yarı finalinde Almanya karşısında ilk on birde yer aldın ve muhteşem bir de gol attın. O maçta yenilmemize rağmen, attığın o güzel gol hafızalara kazındı. Bu golü bize anlatır mısın?Ben o maça çok uzun zaman futbol oynamadan, diğer maçlarda görev almadan çıktım. Hocamız sağ olsun bana ilk on bir de görev verdi. Çok farklı duygularla çıktım. Yarı final maçı çok önemli bir maçtı benim için ve tarihe geçebileceğimiz bir maçtı. Avrupa'da oynadığım futbol açısından da iyi olduğumu düşünüyorum. İyi futbol oynuyorum bence. Rakibin Almanya olması benim için hiç önemli değildi. Benim için önemli olan orada hocamın dediklerini yaparak kendi oyunun oynamaya çalışan bir futbolcu olmamdı. O duygularla maça çıktım. Karşımdaki futbolcunun bana üstünlük sağlayamayacağını düşünerek sahaya çıktım. İyi de başladım oyuna. Pozisyonlara girdik takım olarak ve diğer takım arkadaşlarım da çok iyi başladı maça. O pozisyonların birinde Sabri kesti, Kazım topa vurdu; ben topun auta gideceğini düşünmüştüm. Çünkü top çok fazla havalandı ama top o kadar falso aldı ki; birden yere düşmeye başladı ve direğe çarptı. O anda ben kontrpiyede kaldım ve çok zor vurdum. Çünkü, topun oraya geleceğini pek tahmin etmiyordum. Vurdum ve kalecinin bacaklarının arasından girdi. Hatta hakem golü vermez diye, benim ellerimi yukarıya kaldırarak gerçekleştirdiğim bir sevincim var. Komik bir görüntüydü. Uzun süre top oynamayıp daha sonra yarı finalde gol atmak büyük bir ayrıcalıktı.- Milli Takım'da Fenerbahçe'de oynadığın mevkiden biraz daha farklı olarak dörtlü savunmanın solunda oynuyorsun. Sence Milli Takım'da da Fenerbahçe'de oynadığın gibi orta dörtlünün solunda oynasan daha çok fayda sağlayabilir misin?Bu durum hep tartışılıyor. Ben, menajerim ve Milli Takım'daki antrenörlerimizle oturduk, konuştuk bu konuyu. Ben eğer Fenerbahçe'de sol bek oynarsam, Milli Takım'da da çok daha başarılı olurum. Ama ben Fenerbahçe'de sol bek oynamıyorum. Haliyle sol bek mevkiinde oynamadığım için o bölgeye uzak kalıyorum. Tam anlamıyla, yüzde yüz konsantre olamıyorum. Buradan gidip Milli Takım'da direkt sol bek oynayınca, ister istemez farklılıklar oluşuyor. Elimden geleni yapmaya çalışıyorum. İki yerde de sol bek veya sol açık oynasam farklı bir performans çıkar belki ortaya ama Fenerbahçe'de sol açık oynayıp, orada sol bek oynayınca biraz bocalıyorum. Milli Takım'da ön tarafta da çok rahat oynayabilirim.- Milli Takımın önünde 2010 Dünya Kupası finalleri ve bu yoldaki en önemli engellerden olan ve önümüzdeki aylarda oynayacağımız İspanya maçları var. Bu konularda neler diyeceksin?Büyük takımsanız, büyük finalleri kaldırabilmeniz gerekiyor. Eğer Avrupa üçüncüsüyseniz İspanya'yı İspanya'da yenmeniz gerekiyor. Büyük takım olmak istiyorsanız bunu yapmak zorundasınız. Benim hiçbir endişem yok. Çıkacağız oynayacağız, inşallah kazanacağız. Sonrasında Belçika maçı var. Büyük takım olmak istiyorsanız bu iki takımı da yenmeniz gerekiyor zaten. Bunları yenemezseniz nasıl finallere gidip Dünya Kupası'nı alacaksınız? Ya da nasıl büyük takımlara karşı galibiyet alıp Avrupa üçüncüsü olabilirsiniz?- Senin için Avrupa kulüplerinden teklifler aldığın söylendi. Bunlar doğru mu? Fenerbahçe'deki ve futbol kariyerindeki gelecek planların neler?Avrupa kulüplerinden bana direkt ulaşan bir teklif yok. Menajerimle görüşmüşlerse, ya da kulübe gelmiş bir teklif varsa bu konuda da benim bir bilgim yok. Teklif gelirse, bu benim tekelimde olan bir şey değil. Çünkü kulüple hala sözleşmem var. Başkanımız eğer derse ki; 'Oğlum seni satacağız. Kulübe para gelecek. Senin de geleceğin açısından daha iyi olur. Düşünüyoruz' ya da yollamak isterlerse, ben de kendime göre oturur bir plan çizerim ama öncesinde Fenerbahçe ile biraz daha başarılı olmak istiyorum. İlerleyen dönemlerde şartlar ne getirir? Açıkçası bunu bilmiyorum ama ben Fenerbahçe'nin sözleşmeli futbolcusuyum ve burada kalmak istiyorum. - Özel hayatında durum nedir? Evlenmeyi düşünüyor musun? Böyle bir planın ya da aday biri var mı?Evlenmek istiyorum. Evlilikten korkan biri değilim. Bir kız arkadaşım var. Ben de çoluk çocuk sahibi olmak, onları sevmek istiyorum. Arkadaşlarımızın çocukları buraya geliyor görüyoruz. Onlar çok sevimliler. Kız arkadaşımla uzun süredir beraberiz.- Son olarak eklemek istediğin bir şey ve camiamıza vermek istediğin mesajlar neler?Bu yıl onları üzdüğümüz için biz de çok üzgünüz. Türkiye Kupası'nı alarak bu hasrete son vermek istiyoruz. Türkiye Ligi'yle birlikte Türkiye Kupası'nı da alarak uzun yıllardır süren bu özlemi sona erdirip herkesin gönlünü alacağız.