Fenerbahçe Dergisi’nin 122 no’lu Nisan 2013 sayısı; Teknik Direktörümüz Aykut Kocaman ve profesyonel futbol takımı oyuncularımızın birlikte yer aldığı gol sevinci ve "Adım adım Kupalara doğru" başlıklı kapağıyla bayilerdeki yerini alıyor.Derginiz, bu sayısında da sizlere 50 x 70 cm. ebatlarında poster armağan ediyor. Bu ayki posteriniz; Kadınlar EuroLeague’de Avrupa ikincisi olarak tarihi bir başarıya imza atan Kadın Basketbol Takımımıza ait. Öte yandan, Fenerbahçe Dergisi yüksek tirajıyla Türkiye’nin en çok satan dergisi olmaya devam ediyor. Sadık birer okuyucumuz olan Büyük Fenerbahçe Taraftarı’na duyarlılıklarından dolayı teşekkür ederiz. Fenerbahçe Dergisi’nin taklitlerinden sakının, derginizi ekleriyle birlikte tükenmeden alın.Fenerbahçe Dergisi’ne abone olup, avantajlardan yararlanabilirsiniz. Abone olmak için FBDERGİ yazıp 3570’e mesaj atmanız yeterli!Hepinizin müptelası olduğu Fenerbahçe Dergisi’nin Nisan 2013 sayısından çarpıcı başlıklar: KRALİÇELERİMİZ AVRUPA İKİNCİSİ OLDUFenerbahçe Bayan Basketbol Takımımız uzun yıllardır camiamıza ve ülkemize kazandırdığı başarılara bir yenisini daha ekledi. Euroleague Women 8’li Finallerine kalmaya hak kazanan Fenerbahçemiz, Rusya’nın Ekaterinburg kentinde 18-24 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilen şampiyonada finale kadar yükseldi ve ikinci oldu. Grup maçlarından namağlup grup lideri olarak çıkan Fenerbahçemiz yarı final maçını da başarıyla geçerek finalde UMMC Ekaterinburg ile karşı karşıya geldi. Takımımız sergilediği üst düzey performansa karşın karşılaşmadan mağlubiyetle ayrıldı ve ikinci oldu. Fenerbahçemiz kazandığı bu başarı ile Kadınlar Euroleague finalinde mücadele eden ilk Türk takımı unvanını da almış oldu. Final müsabakaların tüm detayları derginizde
Selçuk Şahin: "3 kupayı da alırız. Neden olmasın?"Selçuk Şahin, bu sezon çubuklu formamız altında tam 10. yılını dolduruyor. Sezon sonunda sözleşmesi bitecek olan oyuncumuzun tek amacı ise; Fenerbahçe’de devam etmek ve futbolu burada bırakabilmek. 10 yıl içinde acısıyla tatlısıyla her şeyi içine sindirmeyi becermiş ve gururla yoluna devam eden oyuncumuz, her ne kadar kendini "taraftarlarımızca çok fazla kredisi olmayan bir oyuncu" olarak tasvir etse de, onu bir seven çok seviyor. Sorumluluklarının her zaman farkında olan, görev verildiğinde sonuna kadar mücadele eden, verilmediğinde ise küsmeyen Şahin, 10 yıllık sarı lacivert kariyerini de bu oturmuş karakterine bağlıyor. Fenerbahçe’de çok önemli isimlerin yanına adını yazdıran oyuncumuz ile 10 yıla dair ne var ne yoksa konuştuk
Röportajdan derlediğimiz spotlar şöyle:01: Ben Fenerbahçeliyim. Bu 10 yıl içinde oynadığım, oynamadığım dönemler oldu. Oynamadığım zaman çok fazla sorun etmedim. Çünkü takım kazandığı zaman benim açımdan hiçbir problem söz konusu değil. Tabii her oyuncu gibi ben de oynamak isterim. Oynayınca daha mutlu oluyorum ama oynamadığım zaman da küsme gibi bir özelliğim yok. Ne zaman fırsat gelirse, elimden geleni yapmaya çalışırım. Antrenmanlarda ve maçlarda elimden geleni yaptığımı tüm hocalarım gördü.02: Bu sene 10. yılım bitiyor. En büyük amacım; futbol hayatımın sonuna kadar burada oynayabilmek. İnşallah bunu başarabilirim. 03: Fenerbahçe gibi çok büyük bir kulüpte oynuyorum ve kulübümüz Avrupa’daki birçok kulüpten daha büyük bir kulüp. Sosyal yaşam olarak ve kültürel anlamında Avrupa bana bir şeyler katabilirdi ama hiç pişman değilim. Burada çok güzel günlerim geçti. Fenerbahçe’de devam edemezsem belki bir Avrupa deneyebiliriz.04: Bana göre hepsi büyük hocalardı. Kariyerleri ortada. Daum özellikle çok fazla takımı şampiyon yaparak bu kulübe geldi. Türkiye tecrübesi de var. Zico zaten Dünya çapında bir isim. Geldiğinde büyük ses yarattı. Kulübe de büyük emekleri oldu. Aragones; yaş itibariyle çok eleştirildi ama İspanya’yı Avrupa Şampiyonu yapmış bir hoca olarak geldi. Bize çok şey kattı. En sonunda da Aykut Hoca. Onun hem futbol görüşü, ileriye dönük düşünceleri çok isabetli. Hem kulüp adına hem bizler adına çok şeyler yaptı. 05: 10 sene içinde çok iyi dönemlerim de oldu, kötü dönemlerim de oldu. Sakatlıklar oldu. Talihsiz iki tane bel fıtığı ameliyatı geçirdim. O dönem beni baya aksattı. Belki o ameliyatlar olmasa çok daha üst düzey performans gösterebilirdim. Aykut Hoca geldikten sonra çok başarılı maçlar çıkardığımı düşünüyorum. Aykut Hoca nerede, nasıl faydalı olacağımı biliyor. İnişli çıkışlı dönemlerim olmuştur. Aykut Hoca geldikten sonra kendimi biraz daha güçlü hissediyorum.06: Galatasaray’a 2008 yılında Kadıköy’de attığım golü hiç unutamam. Galatasaray’a karşı şansım tutuyor.07: İlk maçımda nasıl heyecan duyuyorsam, on yıl geçti ve kaç maça çıktığımı hatırlamıyorum. Hala maçlara çıkarken o heyecan vardır. Çünkü o heyecanı kaybederseniz, ışığınız sönerse çok fazla başarılı olmazsınız. O yüzden heyecanım, hala devam ediyor.08: Oyunun içinde sorumluluk alan bir oyuncuyum. Özellikle takımın içinde işler kötü giderken maçta mağlup durumdayken bazı tepkiler oluyor taraftarlar tarafından. Bu tepkiler de bazı oyuncuları sorumluluk almaktan kaçındırıyor. Bazı oyuncular korkak oynamaya başlıyor. Tepki göreceğini düşünüyor ama ben öyle bir oyuncu değilim. Hata yaptığımda tepki göreceğimi biliyorum. Çünkü taraftarın gözünde çok fazla kredisi olmayan bir oyuncuyum. Tepki geleceğini bile bile ben o sorumluluğu almaya çalışıyorum. Yoksa işler daha da kötüye gidiyor. 10 yıldır böyle oynadım böyle de devam edecek.09: Avrupa’da çok iyi gidiyoruz ve çeyrek finalde bana göre eleyebileceğimiz bir takımla karşılaştık. Tabii ki Lazio Avrupa’nın iyi ekiplerinden birisi. İlk 8’e kaldık ve güçlü takımlardan birisi çıkacaktı. Lazio da bunlardan biriydi ama biz camia olarak Lazio’yu eleyebilecek güçteyiz. Ligde de şu an zirveyi kovalıyoruz. Şampiyonluk için en büyük adaylardan birisiyiz. Türkiye Kupası da iyi gidiyor. İnşallah 3 kupayı da alırız. Neden olmasın? Şu ana kadar her şey iyi. 10: 5-10 kişinin yaptığı bir olaydan dolayı 50-55 bin kişi ceza alıyor. Bizi de yalnız bırakıyorlar. Taraftar bizim için sahada çok büyük itici bir güç. İnşallah bir daha böyle bir ceza almayız. Biz onlarsız sahada maç oynarken oyundan zevk almıyoruz. Özellikle bu olayları yapanların da pişman olduğunu düşünüyorum. Hiç kimseye faydası yok bunun. En büyük zararı da kendilerine... Düşündüğünüzde sezon başında 30 bin kişi kombine almış, bu büyük maçları izlemek için. Bu olaylardan dolayı bu maçları izleyemiyorlar. Herkese, her şeye zarar. Kendi kendimize zarar vermenin bir anlamı yok. İnşallah gereken dersler alınmıştır.11: Emre ve Ziegler geçen yılki başarımızda da büyük pay sahibiydiler. ebo özellikle, belki de beklenenden fazla katkı yaptı. Tamam, İstanbul Büyükşehir Belediye’deyken çok etkili bir oyuncuydu ama burası çok büyük bir kulüp. Bazı oyuncular uyum sağlayamıyorlar ama Webo çok faydalı oldu. Hücum hattında çok etkili oldu. 12: Salih özellikle son dönemde transfer olarak gelmiş genç oyunculara baktığınızda daha fazla aşama kat ederek gidiyor. Çok özellikli oyuncu. Aynı mevkide de oynuyoruz. Ben de uzun yıllardır böyle yetenekli genç bir oyuncu görmemiştim. Kendine özgüveni de çok yüksek.13: Evlilik tabii ki olacak ama şu ana kadar öyle biriyle karşılaşmadım, herhalde olmadı. Bakalım hayırlısı, inşallah bize de nasip olur. Futbolun dışında; denizi, yüzmeyi ve özellikle de sahilde beach volley oynamayı çok seviyorum. Ender Alkaya: "Kurumsallaşma olmadan yönetimsel devamlılık sağlanamaz"Dergimizin bu ayki sayısında, Kulübümüzdeki kurumsal yapılandırma çalışmalarından sorumlu Asbaşkanımız Ender Alkaya ile devam eden çalışmalar, kurumsallaşmanın amaç ve felsefesi üzerine konuştuk. Fenerbahçe’nin bir spor kulübü kalıbını fersah fersah aştığını belirten ve kurumsallaşmayı bir otomobil fabrikası metaforu ile açıklayan Ender Alkaya, değişimin ışık hızıyla yaşandığı günümüzde, kurumsallaşma olmadan, böylesine büyük bir organizasyonda yönetimsel devamlılığı sağlamlanın çok büyük riskler taşıdığını söyledi. -Fenerbahçe’nin geçtiğimiz yılın Mayıs ayında oluşturulan yeni yönetiminde ’Finansal ve İdari Yapılandırmadan Sorumlu Asbaşkan’ görevini üstlendiniz. Dergimizin ilerleyen sayfalarında kaleme aldığız Fenerbahçe’mizin kurumsal yapılanması sürecini kısaca anlatabilir misiniz?Çalışanlar, gerçekleştirdikleri işlerin sonuçlarını ve önemini daha iyi algıladıklarında, organizasyonun hedeflerine yönelik ve daha fazla katma değer yaratacak çalışmalara yönelebilmektedirler. Örneğin, bir otomobil fabrikasını düşünecek olursak, üretim bandı içerisinde her bir bölüm çalışanının gerçekleştirdiği ve otomobilin yapımında yer alan işler vardır. Bir grup otomobilin motorunun yapımında çalışırken diğer bir grup ise motorun montajıyla ilgili üretim sürecinde çalışmaktadır. Sonuç olarak, ortaya bütün bir araba çıkabilmesi için, tüm çalışanların işlerini zamanında ve doğru yaparak, üretim bantının sonraki süreçlerine teslim etmeleri gerekmektedir. Hattaki tek bir sürecin aksaması otomobil üretimini eksik ve bazen de imkansız hale getirebileceğinden, işin bütünü motor montajı olarak değil, otomobil üretmek olarak görülmeli, sürecin yanlış veya eksik gerçekleştirdiğinde ise ne tür sonuçların oluşabileceği bilinmelidir. Bu anlattıklarım mecazi anlamda. Bir de İşin pratiği var. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün tümünü kapsayan bir portal oluşturulacak ve o portalın içerisinde süreçleri tanımlayan bir program olacak. Onay süreçleri elektronik ortama taşınacak. İkincisi; bugün dünyadaki en büyük kurumsal kaynak planlama yazılımı olan SAP ile anlaştık, sözleşme aşamasındayız. SAP’nin Türkiye’deki en önemli iş ortaklarından Itelligence firması ile çalışacağız. Fenerbahçe Spor Kulübü, bu proje ile birçok alanda olduğu gibi Türkiye’de yine bir ilki gerçekleştirecek, spor kulüpleri arasında böyle kapsamlı bir uygulamayı yapan ilk kulüp olacak. Kulübümüz dahilindeki tüm birimlerimiz, şubelerimiz ve şirketlerimizin kurumsal, mali, bütçe, satın alma ve insan kaynakları süreçleri bu yazılımın içinde entegre olacak. Finansal şeffaflık sağlanacak. Yönetime anlık raporlama imkanı ile karar verme hızımız artacak. Kritik bilgilere ve raporlara telefonlarımızdan, tablet bilgisayarlarımızdan dahi zaman ve mekan bağımsız olarak ulaşabileceğiz. Bana göre bu proje, kurumsallaşma yolculuğumuzda attığımız en önemli adımlardan biri.-Anlatılanlar bir işletme ve iş idaresi disiplinini dahilinde çok teknik konular olarak algılanabilir. Ben size daha pragmatik bir şekilde şöyle sormak istiyorum. Eğer Fenerbahçe’de bu bahsettiğiniz kurumsal yapılandırma hayata geçirilmezse, ilerideki yıllarda önemli risklerle karşılaşabilir miyiz?Değişimin hızının, organizasyonlar ve özellikle çalışan kimseler üzerinde yaratabildiği kalıcı etkileri çabuk algılayabilmek ve zarar verici sonuçlarını engelleyebilmek şart haline gelmiştir. Organizasyon, süreçleri performansı doğrudan etkileyen çok önemli bir faktördür. Dolayısıyla, her bir çalışanın kendi süreci kadar, organizasyonun içerisindeki yeri, diğer süreçlere etkileri ve diğer süreçlerin yapılanması hakkında da bilgi sahibi olması ve bu ilişkiler bütününü kendisini ve işini geliştirebilmesi için kullanabilmesi gerekir. Bu nedenle yönetim biçimlerinde kurumsallığa yönelmemiz gerekmektedir, aksi taktirde yönetimsel devamlığa ulaşmamız ve edinilen yetkinliklerin gelecek nesillere aktarılması riskleri kacınılmaz olur. Kulüp bünyesinde şu ana kadar yapılan çalışmalara olan ilgileri, katılımları, istekleri ve destekleri de bu yöndeki doğrunun İfadesidir.-Fenerbahçe’de kurumsal yapılandırma daha çok kulüp yöneticileri, yetkililer, bünyedeki sporcu ve kulüp çalışanlarını ilgilendiren bir konu olarak görülüyor. Bunun bir kulüp üyeleri, divan kurulu üyeleri ve taraftar ayağı da var mı?Bu proje Fenerbahçe camiasının tümünü kapsamaktadır böyle bir ayrım yapmak doğru olmaz.-Yapılandırma tamamlandığında Fenerbahçe Spor Kulübü, kişilere bağlı görüntüsünden kurtulup (Ki halen Türkiye’de bugüne kadar bunu en iyi başarmış spor kulüplerinden biri olarak duruyor Fenerbahçe) kurum kimliğiyle mi karşımıza çıkacak? Burada görüntü ve işleyiş nasıl olacak?Sorunuzda belirttiğiniz ayrıcalığı büyük bir keyifle telaffuz edebiliyoruz, ancak bunun geleceğe olan teminatının ne seviyede olacağını bilemiyoruz, Fenerbahçe, kuruluş amacıyla bir spor kulübü, şu anda şubeleri, şirketleri ve idari bölümleriyle ulaştığı hacim bir spor kulübünün ötesinde, İMKB ölçütlerinde en ön sıralarda yer alıyor , böyle bir aidiyet duygusu hangi sektörde var, tüm platformlarda ön plana çıkmış, yaşantımıza önemli değerler kazandırmış bu değerler geçmişle nasıl ölçülür, ölçüt birimi nedir bunu açıklamak çok zor.-Bir de işe felsefi yönden bakmak istiyorum. Kulübümüz CEO’su Sayın Hakkı Hasan Yılmaz, geçtiğimiz divan kurulu toplantısında yaptığı konuşmada ’Kurumsallaşmayı’ tarif ederken "Kurumsallaşma şeffaflık ve hesap verilebilirlik demektir. Kurumsallaşma aslında bürokrasi de demektir. Bürokrasi olmadan kurumsal yapı kurulamaz. Daha yavaşlamak ve belli mekanizmaların yavaşlatılması demektir" demişti. Siz de "Değişimi kendi lehimize zapt-ı rap altına alamazsak, başarılı olmamız mümkün değil" demiştiniz. Değişime kontrollü yaklaşmak kulağa hoş geliyor da, bürokrasi ve işlerin yavaşlaması aynı tınıyı çıkarmıyor? Bu konuda neler söylemek istersiniz?Tepki verebileceğimiz bir eylemle karşı karşıya kaldığımızda içimizden 100’e kadar sayabilme şansımız varsa bu süre bize önemli avantajlar sağlayabilir, kurumsal düşüce de bunun gibidir başta kaybedilen zamanların elde edilebilecek kazançlarla telafisi mümkündür. -Fenerbahçe Türkiye’de diğer spor kulüplerinin öncüsü olmuştur. Bu gerçekleştireceği yeni kurumsal yapı diğer kulüplere nasıl yansır?Müspet olarak yansır, örnek olabilir ve bu mantığa ivme kazandırabilir. -Son olarak eklemek istediğiniz bir şey, taraftarlarımıza ve camiamıza vermek istediğiniz bir mesaj var mı?Tüm Fenerbahçelilerin, kurumsal yapıların faydalarını araştırmalarını varsa tenkit ve katma değer yaratabilecek önerilerini bizlere bildirmelerini arzu ederim.(Kurumsal yapılandırmaya dair diğer tüm detaylar tam 6 sayfa olarak derginizde
) Sentro Yabancı Dil Hizmetleri, Fenerbahçe’nin çeviri sponsoru oldu. Ali Taze: "Türkiye’nin en büyük kulübüne en büyük çeviri işletmesi yakışır"Kulübümüz her zamanki gibi yine bir ilke imza atarak, gözünü diktiği kurumsallaşma yolunda çok önemli ve gerekli bir çözüm ortaklığı yaratarak çeviri bazlı yabancı dil hizmetleri konusunda Türkiye’nin en iyi ve en profesyonel firmasıyla el sıkıştı. Fenerbahçe’nin çevri sponsoru olan Sentro Yabancı Dil Hizmetleri İş Geliştirme Müdürü Ali Taze, hem bu ortaklığın detaylarını hem de gereksinimlerini bizlerle paylaştı.Röportajdan derlediğimiz spotlar şöyle:01: Türkiye MICE (Meetings, Incentives, Conferences and Events/ Exhibitions) sektöründe çok önemli yatırımlar yaptı. Özellikle İstanbul, 2015 yılında dünyanın en büyük 5. kongre şehri olmaya aday. Çok büyük uluslararası kongreler ülkemizde başarıyla gerçekleştiriliyor. Bunun yanı sıra lansmanlar, konferanslar, seminerler, workshoplar, kurumsal şirketlerin toplantıları, eğitim toplantılarını da saydığımızda İstanbul’da yapılan organizasyon sayısı her gün yüzlerle ifade edilebilir. Tüm bu toplantılarda konferans çevirmenleri simultane ve ardıl tercüme yapmaktadır. Bu toplantıların yapılma amacının yerine getirilmesinde tercümanlar kilit rol oynamaktadır. Ülkemizde verilen tercüme hizmetlerinin standartları son derece yüksektir. Hem tercüman adabı hem de çeviri kalitesiyle... Spor alanında verilen tercüme hizmetinin de ülkemizde verilen çeviri standartlarına ulaştırabilmek amacıyla Kulübümüze başvurduk.02: Sentro Yabancı Dil Hizmetleri, teknolojiyi çok iyi kullanan bir firmadır. Her konunun yer aldığı çok önemli bir tercüme veri tabanımız bulunmaktadır ve bu veri tabanı sürekli olarak güncellenmektedir. Spor alanında da bu çalışmalarımız hal-i hazırda devam etmekte olup çok yakın zamanda, öncelikle İngilizce-Türkçe dil çiftinde, çalışanlarımızın kullanabileceği bir sözlük oluşturmayı planlamaktayız. Ayrıca her maç için bir terminoloji listesi hazırlanıp simultane tercümanlarımıza verilmektedir. 03: Sentro Yabancı Dil Hizmetleri, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün çeviri sponsorudur. Dolayısıyla zaman içinde diğer branşlara da destek vermeyi planlıyoruz. Fenerium, SunExpress ile şimdi de göklerde; İstanbul 2020’ye Fenerbahçemizden tam destek; Dünya Kadınlar Günü Fenerbahçemizde çok özel kutlandı; "Fenerbahçe Destanı"nı izlemeyen kalmayacak
; Batmanlı öğrenciler basketbolcularımızla bir araya geldi; Eski atletlerimiz Başkanımızı ziyaret etti; MS Türkiye Derneği’nden Başkanımıza teşekkür plaketi; Atletizm, Masa Tenisi, Yüzme, Yelken, Yüzme, Boks, Voleybol, Futbol ve Basketbol Şubelerimizden daha birçok haber, "Haber Turu" sayfalarımızda
Fenerbahçe gündeminden kopamayacaksınız. Kemal Kayhan: "Fenerbahçe, Türk voleybolunun kalitesini arttırmıştır" Aslında genel olarak "Fair-Play" adı altında sergilenen davranışlara Türk sporu olarak sıklıkla alışık olmasak da, bu davranışlar, Fenerbahçe olarak camiamızın en önemli özelliklerinden biri haline geldi. Dergimizin bu ayki konuğu, geçtiğimiz ay içinde FB-GS maçı içinde örnek alınması gereken bir davranış sergileyen Fenerbahçe Grundig Erkek Voleybol Takımımızın başarılı orta oyuncusu Kemal Kayhan
Röportajdan derlediğimiz spotlar şöyle:01: Galatasaray karşılaşmasında "fair-play" şeklinde lanse edilen bir davranışım oldu ama bu bir sporcunun yapması gereken bir şey. Belki de o maçta bir sayı çok önemliydi ama sporu güzelleştiren şey de "fair-play"dir diye düşünüyorum.02: Türk voleybolu son dönemlerde çok mesafe kat etti. Bunun en önemli ve somut örneklerinden biri de Fenerbahçe Spor Kulübü’dür. Son yıllarda Fenerbahçe’nin yapmış olduğu transferlerle birlikte voleybolun kalitesi yükselmiştir. Fenerbahçe’nin Türk voleyboluna vermiş olduğu değer sadece voleybol ile de sınırlı değil, basketbol, futbol, atletizm vs. gibi branşlara da bu yatırımı yapan bir kulüptür.03: Anadolu kulüplerinin en önemli özellikleri; genç oyuncuları alıp, Liglerde oynatması ve bu şekilde oyuncunun kendisini ispatlamasına yardımcı olmasıdır. Anadolu kulüpleri yatırımlarını biraz daha artırırlarsa, daha üst seviyelere çıkacaklarına inanıyorum. Böylece rekabet de üst seviyede olacaktır. Kutlu Payaslı: "Sanat, sevginin olduğu yerde olur"Kendisini Türk sanat müziğine adamış, yılların eskitemediği bir sanatçı; Kutlu Payaslı. Sanatçı kişiliğinin yanı sıra Fenerbahçemizde bir dönem lisanslı sporcu olarak da görev yapan Kutlu Bey’in becerileri de bunlarla da bitmiyor. Tambur, piyona ve klavye gibi sazlar çalan Kutlu Payaslı; sarı lacivert renklere aşık; sıkı bir Fenerbahçe taraftarı. Kulübümüzün 100. yılında Fenerbahçe sevgisini bir marş yazarak dillere döken Kutlu Bey’in hayallerinden biri de Fenerbahçe Türk Müziği Korosu kurmak. Güler yüzlü kişiliğinin yanı sıra esprili bir mizacı olan Kutlu Payaslı’nın ile geçmişi ve bundan sonraki projelerini konuştuk. Röportajdan derlediğimiz spotlar şöyle:01: Yenilince uyku hapları ile uyuyoruz. Durmadan forma ve yer değiştiriyoruz. Fenerbahçe, gol atınca bizim sevincimiz sayesinde bütün apartman golden haberdar oluyor. Durum kötü giderse piyanoda "Love story" çalıyorum. Uğur getirsin diye bir forma daha alacağım. 02: Başkanımız Aziz Yıldırım’ın mali portesi bu olduğu halde kendi hayatını Fenerbahçe’ye adadı. Niçin onun etrafında toplanmıyoruz? Çok yanlış. Üstelik sağın solun kışkırtmasıyla Başkanımızın aleyhine işler yapılıyor. Herkesin başkanın ve kulübün yanında olması lazım. Fenerbahçe’de oynadığım zamanlarda eşofmanı kendi paramla almıştım. O zamanlar kulübün olanakları yoktu. Bugün amatör branşlar bile çok iyi imkanlar içerisinde. Başarılar konuşulmuyor maalesef. 03: Maalesef Türk sanat müziğine günümüzde verilen ilgi azaldı. Toplumda sevgi kalktı diyebilirim. Sanat sevginin olduğu yerde olur. İnsanlar makineleşti. Teknoloji ilerliyor. Bu ilerleyişi takip edenler hayattan memnunlar. Bu teknolojinin tutması için insanlar ölüyor. 04: O zamanlar Kulübümüzün kapalı spor salonu olmadığı için voleybolcular antrenmanı Haydarpaşa Lisesi’nin salonunda yapıyorlardı. İlkokul 4. sınıftan itibaren pasör ve atlet olduğum için bizde gider onları hayran hayran izlerdik. Maç yapılacak, ben de eşofmanla orada duruyorum. Önder hoca dedi ki "Sen voleybol bilir misin?" dedi. "Bilirim" dedim. 17 yaşındayım. 2 kurtarış yaptım maçta. Durdu ve bana "2 tane fotoğraf getir" dedi. Fenerbahçe’ye kaydım öyle oldu. Daha sonra antrenmanlara çıktık, Ankara’ya gittik.05: Bir Fenerbahçe Türk Müziği Korosu kurmayı düşünüyorum. Hayırlısı
Yazarımız Ersin Demirel, bu ay "Hayatın İçinden Fenerbahçe"de Begüm Öner’i konuk etti."Fenerbahçelilik, verilmiş söz gibidir; o sözden dönülmez!"Sarı saçları, mavi gözleri ile doğuştan Fenerbahçeli... Gerek sempatikliği gerek güzelliği ile hemen benimsedik kendisini. Seksenler dizisinin oyuncusu Begüm Öner ile birlikteyiz bu ay Hayatın İçinden Fenerbahçe’de. Başarı merdivenlerini tek tek, güvenle tırmanan güzel oyuncuyla kariyerini, beklentilerini ve Fenerbahçemizi konuştuk.Röportajdan derlediğimiz spotlar şöyle:01: Sinema filminde yer almayı muhakkak istiyorum. On yıl sonra pek çok sinema filminde yer almak isterim tabii.02: Fenerbahçeli olarak FB TV’de bir program sunuyor olsaydım ne kadar güzel olurdu diye düşündüm daha öncede. Onun dışında başka bir projede olursa her şekilde sonuna kadar yer almak isterim.03: Sosyal medyada çok fazla maçla ilgili yorum yapmıyorum. Esasında yazmak istediğim çok şey oluyor ancak kendimi frenliyorum ama en ufak bir sevincimi bile paylaştığımda bir sürü tepki geliyor. O kadar anlamsız ki.04: Ben doğuştan Fenerliyim, ailemin birçok ferdi de aynı şekilde. Dedem doğduğum zaman "Saçları sarı, gözleri lacivert onu kim sevmez Fenerbahçeli" diye şarkı yapmış bana. Doğduğumda belliymiş benim Fenerli olmaktan başka bir ihtimal düşünülemezdi zaten. Sibel Kurt ile "Sibel’in Sahası"nda konuk; Fenerbahçe’de gerçekleşen Kadınlar Günü organizasyonuna da destek veren Umay Korgül Gelgör."Maç günleri Kadıköy farklı bir makyaja bürünüyor
" Artık kurumlar ve işverenler kişisel imajın iş hayatındaki önemini diğer başarı kriterleriyle eşdeğer tutuyorlar. İş ilanlarında bile okuduğumuz ilk kelime "Prezantabl" oluyor. Bu yüzden ister çalışan ister kendine özen göstermeyi seven kişi için ilk intiba çok önemli. İşte makyaj sanatçısı ve imaj tasarımcısı Sayın Umay Korgül Gelgör, bize makyajın sadece iş yerleri, gündelik yaşam, filmler ve dizilerde değil; statlara, spor salonlarına da yansıdığını gösterdi. Gönlündeki renkleri yüzlere uygulayarak ille de "sarı lacivert" dedi
Artık maçlara gelmek özellikle biz kadınlar ve çocuklar için daha keyif verici
Röportajdan derlediğimiz spotlar şöyle:01: Türkiye’de bu büyük bir boşluk
Ve kostüm ve makyaj atölyesi açmaya karar verdik. 11 yıldan beri hem makyaj eğitim hem de kostüm yapım tasarım atölyesi olarak devam ettik. Sonrasında da iki senedir makyaj eğitimi yoğunluğundan kostüm bölümünü kapatmak zorunda kaldık. Şu an makyaj eğitimi ve sektörde makyaj ajansı olarak (set makyaj ekibi) olarak hizmet veriyoruz.02: Fenerbahçe bayan voleybol takımının maçlarını mümkün olduğunca takip etmeye çalışıyorum. Bayan taraftarlara bu noktada bir tavsiyem var. Burhan Felek’te voleybol maçlarını izlesinler. Ülker Arena Spor Salonu’nu görmedilerse en yakın maç ne zaman öğrenip mutlaka bir maça gitsinler. Bayanlar erkekler maçı fark etmez, oradaki atmosfer de en az Şükrü Saracoğlu’nun atmosferi kadar etkileyici.03: Geçen sezon sadece bayanların içeri alındığı bir maça ablam Şenay ve birkaç arkadaşımızla birlikte gittik. Muhteşem bir hava vardı. O günü asla unutmayacağım. Bu biz kadınlara gurur verdiği kadar kulübümüz için de bir ilkti. Umarım bu sezon tüm Fenerbahçeliler hep beraber şampiyonluğu kutlayacağız buna yürekten inanıyorum.04: Mira adında bir kızımız var. Henüz 20i aylık. Onu Fenerbahçeli yapmak istiyorum ama babası Beşiktaşlı. Aramızda tıpkı yıllar önce bizim babamla yaşadığımız tatlı rekabet olacak. Biz de şöyle diyoruz; biraz daha büyüyünce takımını kendisi seçsin. Ben nasıl olsa Fenerbahçeli olacağından eminim. Oturduğumuz apartmanın adı bile 1907 apartmanı.05: Türkiye’nin örnek alınacak kadın değeri olan Betül Mardin’in plastik makyajını yapmak isterdim. Bir de Johnny Deep ve Hugh Jackman’ın protezlerini hazırlayıp birine uygulamak isterdik. TRT için Aykut Kocaman’ın da plastik makyajını yapmıştık. Aslında Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım’ın hayatını anlatan bir filmde onu oynayacak oyuncunun da plastik makyajını yapmayı çok isterdim. Eski başkanlarımızdan saygıdeğer yazarımız Faruk Ilgaz bu ay "Fenerbahçemizin defansında başarılı bir futbolcu: Murat Alyüz" ve "Fenerbahçe’de büyük yıldız beyefendi bir futbolcu: Mehmet Reşat Nayır" konularını aktarıyor. Yazarımız Alp Bacıoğlu, bu ayki "Zaman Tüneli" adlı köşesinde; "Fenerbahçe - İtalyan Takımları Maçları" konusunu işliyor. Yazarımız Dr. Sedat Hayran, "Akademik Vizyon" adı köşesinde Berhan Şimşek’i ağırladı."Güzellikleri görmezden gelen bir toplumuz" Köşe yazarlarımız Baki Aydın, Gürdoğan Yurtsever, Paşalı Birol, Ayşesu Zorlutuna, Jak Benzonana, Ege Özışık ve Oktay Ünsal gözden kaçmaması gereken konuları, yazılarına taşıyarak gündemi oluşturmaya devam ediyorlar. Profesyonel futbol takımımızın UEFA Avrupa Ligi’nde, Spor Toto Süper Lig’de ve Ziraat Türkiye Kupası’nda geçtiğimiz ay içinde yaptığı tüm resmi karşılaşmaların maç özetleri ve çok özel istatistiki bilgiler derginizde
A2 Ligi maçları da tüm detaylarıyla ve çok özel fotoğraflarla derginizde
Futbol Altyapı ile basketbol, voleybol, yüzme, boks, masa tenisi, atletizm, kürek ve yelken şubelerimizden çok özel haberler, fikstürler, transferler, müsabaka ve şampiyona sonuçları Fenerbahçe Dergisi’nde. Fenerbahçe Spor Kulübü Spor Okulları Merkezi’nden Kış Okullarıyla ilgili haberler ve kayıt bilgileri derginizde
Yurt içi ve yurt dışındaki tüm derneklerimizden son haberler sayfalarımızdan sizlere taşınıyor. Fenerium, Fenercell, FenerNET, Premium Kart, Fenerbahçe Kart, Fantorya Kart, Fenerbahçe Dergisi Abonelik etkinlikleri derginizde. Fenerbahçe Spor Kulübü Eğitim Kurumları’na dair tüm haber ve etkinlikler derginizde. Dergimizin en sevilen köşelerinden minik taraftarlarımızdan birer merhaba geliyor sizlere
"Minik Kanaryalar" adlı köşemizde siz de çocuğunuzu Fenerbahçe camiasıyla tanıştırabilirsiniz. 12. Adam köşesinin bu ayki konukları; Giray Bilican, Ozan Bilican ve Mert Güveli. Fenerbahçe Dergisi, bulmaca köşesiyle de taraftarın hayatına renk katmaya devam ediyor. Fenerbahçe Dergisi’nin 122. sayısı, gündemi oluşturan gerçek haberler ve hiçbir yerde görmediğiniz fotoğraflarla yine dopdolu. Derginizi bayiinizden ekleriyle birlikte istemeyi unutmayın. Keyifli okumalar