Fenerbahçe Dergisi’nin 93 no’lu Kasım 2010 sayısı, dergimizdeki röportajında önemli konulara parmak basan Semih Şentürk’ün görseli ve "Mücadelemiz bizi zirveye taşıyacak" başlıklı kapağıyla bayilerdeki yerini alıyor. Derginiz, bu sayısında da sizlere 50 x 70 cm. ebatlarında poster armağan ediyor. Bu ayki posteriniz Senegalli oyuncumuz Issiar Dia’ya ait. Fenerbahçe Dergisi’nin taklitlerinden sakının, derginizi ekleriyle birlikte tükenmeden alın. Ayrıca Fenerbahçe Dergisi’ne abone olup, avantajlardan yararlanabilirsiniz. Ayrıntılı bilgi için 444 10 07 arayın veya www.fenerbahcedergisi.org’ı tıklayın. Hepinizin müptelası olduğu Fenerbahçe Dergisi’nin son sayısından çarpıcı başlıklar: KAPAK KONUSU: Semih Şentürk: "Yedekken bile maçın içinde gibiyim" Kimisine göre hala "Genç Semih" ama o 11 yıldır Fenerbahçe’nin içinde olan bir isim olarak takımın en kıdemlisi
"Kimler geldi, kimler geçti? diyebilecek konumda. Kariyeri boyunca çoğunlukla oyuna sonradan dahil olan ve maça anında ısınarak gol yollarında takımı ayağa kaldıran 27 yaşındaki oyuncumuz, favori sezonunu, üzüldüğü olayları, yedek golcü lakabına yeni bir anlam yüklemesini, bu sene için takım olarak taraftara vaad ettiklerini, milli takım değerlendirmesini ve altyapıda gençlerin neler yapması gerektiğini Fenerbahçe Dergisi’ne anlattı. Röportajdan derlenen spotlar aşağıdaki gibidir, röportajın devamını derginizde bulabilirsiniz
01: Benim en çok verim yaşadığım dönem ve Fenerbahçe’nin en çok çıkış yaptığı dönem Zico dönemidir. 34 maçın 17’sinde ilk 11’de oyuna başladığım sezondu ve gol kralı olduğum seneydi. 02: . Özlenilen Fenerbahçe’yi Aykut Hoca’nın istediği Fenerbahçe’yi yani önde baskı kuran, top yapan, çabuk oynayan Fenerbahçe’yi taraftara izletmek istiyoruz. Yönetim, Aykut Hoca ve biz bu sene çok inandık. Az hata yapıp, iki Kupa’yı da onlara hediye etmek istiyoruz. 03: Yedek kulübedeyken de bile maçın içinde gibiyim. Maçı iyi takip ediyorum; rakip defansın hatalarını iyi gözlemliyorum. Bu da benim maça girdiğim an ısınmamı sağlıyor. Ayrı bir hırslanıyorum ve golü bulduğum zamanlar oluyor. Sürekli oynayabilseydim; Türk futbolunda belki daha farklı anılırdım ama ben her türlü Fenerbahçe forması için iyi yönde alın teri döktüğüme inanıyorum. Bunu erdem olarak adlandıracaksak bu erdem de sabrımın ta kendisidir. 04: Özellikle gençlerin mutlaka maçta dakika bulması ve bu dakikaları çoğaltmaları çok önemli. Hangi takımın onlara şans vereceğine inanıyorlarsa oraya gitmeli ve maç çıkarmalılar. Profesyonelliği, kazanma hırsını, sürekli oynama psikolojisini, sahada nasıl durulacağını ancak oynarken öğreniyorsunuz. 05: Bundan sonra ne kadar az hata yapıp ne kadar az puan kaybı yaşarsak şampiyonluğun en büyük adaylarından biriyiz. İyi futbolumuzun devamı gelecek. 06: Kızım tam bir Fenerbahçe aşığı. Nerede amblem görse "Baba bak Fenerbahçe!" diyor. Benim maçlarda olduğumun farkında. Gol attığım zaman ona işaret yollamamı istiyor. Ben de bundan sonraki ilk golümü atıp kızıma yollayacağım. Ben yere düşersem ağlıyormuş. 3,5 yaşında. Ben ona hiç baskı yapmıyorum ama kızım takımını çoktan seçti. Futbolla da arası iyi bazen evde top oynuyoruz onunla. Erkek olsa namımızı yürütürdü. Diego Lugano: "Yazıldı - çizildi ama ben hep Fenerbahçe’de kaldım; çünkü mutluyum" Defansımızın olmazsa olmaz ismi; Diego Alfredo Lugano Moreno. Fenerbahçe’de 5. sezonunun içinde olan ve 21 golüyle rakip defansa da kafa tutan Uruguaylı oyuncumuz Diego ile, cezalı durumda olduğu Bursaspor karşılaşması öncesi konuştuk. Çeşitli gol kombinasyonlarına çok çalıştığını ifade eden oyuncumuz, Süper Lig’deki kulüpler dengesini değerlendirdi ve hakkındaki transfer spekülasyonlarına açıklık getirdi. Röportajdan derlenen spotlar aşağıdaki gibidir, röportajın devamını derginizde bulabilirsiniz
01: Rakipler bana karşı korner atışlarında belki de daha fazla önlem alıyorlar çünkü kornerden en çok gol atan oyunculardan biriyim. Bu nedenle arkadaşlarımla da yeni şeyler yaratmak adına değişik kombinasyonlar yapıyoruz. Blokları ya da o perdelemeleri çeşitlendiriyoruz ki, hem ben hem de takım arkadaşlarım daha uygun toplar bulabilelim
02: Transfer haberleri her sene çıkıyor ve ben hep Fenerbahçe’de kalmışım. Bu da benim oyunculuk anlamında kendimi tatmin edebildiğimi, takım anlamında huzurlu ve mutlu olduğumu, maddi anlamda da bir sorunum olmadığını gösteriyor. Bu şekilde devam ettiği müddetçe de ben burada kalacağım. 03: Bursaspor puan itibariyle ligdeki en büyük rakibimiz ve o maçta cezalı durumda olmak canımı çok sıktı ancak benim Galatasaray maçında pozisyon gereği anlık bir karar vermem gerekiyordu. Orada kafamda olan tek şey ise; bize karşı yapılan atağı kesmek ve tehlikeyi savuşturmaktı. Evet, sert ve agresif bir oyuncuyum. Taraftarımız hiçbir zaman art niyetli olmadığımı biliyor ve bu bizim karşılıklı samimiyetimizi ve sahiplenişimizi arttırıyor. 04: Hocamızın takımın içerisinde yarattığı atmosfer çok olumlu. Daha iyi olmak için sürekli çalışıyoruz. Her sene olduğu gibi bu sene de hepimizin kafasında şampiyonluk var. Bütün amacımız takımın motivasyonunu bir arada tutarak bu sene güzel bir şampiyonluk yaşamak, yaşattırmak. 05: Fenerbahçe’de şu ana dek 21 golüm var (Ligin 10. haftasına kadar). 1 numaralı özelliğim; fiziksel gücüm. Toplara çıkma konusunda, o gücü hissetmesem oraya kadar gitmem. Doğru pozisyonu bulduğum zaman zaten genellikle gol oluyor. Bir diğer şey de; doğru yerde doğru zamanda olmak yani hissiyat. Bunu da doğru hissetmeye çalışıyorum. Fenerbahçe’nin defanstaki oyuncularının gol bulması, atakta çok çeşitli şeyler yapılabileceğini ve bizim kapasitemizi gösteriyor. Defans olarak puan kazandırmaya da yardımcı oluyoruz. 06: Özellikle son yıllarda Anadolu takımlarında gözle görülür gelişmeler açığa çıktı. Kayseri bu konuda büyük yatırımlar yaptı, özellikle de statlarıyla ilgili olarak. Ben stadın motivasyon anlamında çok önemli olduğuna ve başarı getirdiğine inanıyorum. Bu Türkiye Ligi’ndeki belli başlı takımlarla oluşan hegomonyayı kırabilecek ve ülke futbolunu geliştirebilecek bir konu. Bu nedenle de ben bütün Anadolu takımlarının kendilerini geliştirmelerinden, kendilerine yatırım yapmalarından yanayım. Güiza: "Bu ayrılık dönüm noktası oldu" İspanyol futbolcumuz sizlerle buluşmak için adeta gün sayıyor. Sezon öncesi çalışmalarını Can Bartu Tesisleri’nde gerçekleştiren ve ardından Sağlık Heyetimizin kararı doğrultusunda ayağında nükseden rahatsızlığı nedeniyle ameliyat ve tedavisi için Eylül ayında ülkesine gönderilen Daniel Güiza, yakın bir zamanda takımla çalışabileceğini açıkladı. Güiza "İlk golü atacağım anı sabırsızlıkla bekliyorum. Bu ayrılık futbolun ve Fenerbahçe’nin benim içine ne kadar önemli olduğunu bana bir kez daha hatırlattı. Hayatımın dönüm noktası oldu. Atacağım ilk golü çok özlediğim Fenerbahçe taraftarına armağan edeceğim. Onları çok özledim" ifadelerini kullandı. Öte yandan, tam bir hayvan dostu olan Daniel Güiza 3’ü Kurtköy’deki evinde olmak üzere 10 tane sokak köpeğine sahip çıkıyor. Her gün düzenli olarak köpeklerin beslenmelerini sağlayan futbolcumuz onlara şefkat de gösteriyor. 2 aydır İstanbul’da bulunmayan oyuncumuzun köpeklerine ise evdeki yardımcısı baktı. Futbolcumuz ayrıca hayvan haklarını koruyan ve güçlendirmeye çalışan derneklere de destek veriyor. Bu kampanyaya destek verin Kulübümüz, 8-14 Kasım "Çocuk Kitapları Haftası"nda ihtiyaç sahipleri okullara dağıtılmak üzere bir kitap bağışı kampanyası başlattı. Sosyal sorumluluk projelerine verdiği destekle bilinen Fenerbahçe Spor Kulübü ve kulübümüzün Bayan Çalışma Komiteleri, "Kitap Okumak İstiyorum" adlı kampanyayla çocuklara kitap desteği sağlamak için başta Maraton Fenerium Mağazası olmak üzere, ülke genelindeki Fenerium mağazalarına kitap kolileri yerleştirdi. Altın Kitapçılık - Fenerium işbirliği ile toplanan kitaplar, kampanya bittikten sonra gelen talepler doğrultusunda ihtiyaç sahibi okullara dağıtılacak. Yönetim Kurulu Üyemiz ve Bayan Çalışma Komiteleri Başkanı Sayın Yasemin Merçil, kampanyanın yoğun ilgi gördüğünü ve tüm taraftarlarımızdan daha fazla destek beklediklerini ifade etti. Kampanyanın yapıldığı Fenerium Mağazalarımız ise şöyle: Maraton Fenerium, Fenerium Alt Mağaza, Suadiye Fenerium, Cevahir Fenerium, İzmir Agora Fenerium, Bursa Anatolium Fenerium, Beylikdüzü Fenerium ve Ankara Ankamall Fenerium. "İçimiz Parçalanıyor" Fenerbahçeli ressam Bedri Baykam’ın "İçim Parçalanıyor" adlı son sergisi, iki ayrı sanat merkezinde izleyicilerle buluşuyor. "İçim Parçalanıyor" serisi, Baykam’ın üç yıldır ürettiği 4-D işlerinden sonra sergilenecek yeni tualleri. Bedri Baykam bu seride, çağdaş sanat aracılığıyla Türkiye’nin yaşadığı gerilimi gözler önüne sermeyi amaçlıyor. Ressam; "Bu sergide ülkemizin içine sürüklenmesi istenilen değer parçalanmalarına karşı, soyut yüzeylerde görülen sivri keskin aynalar, izleyicilerin kendileriyle ve bu ağır durumla yüzleşmelerini sağlıyor." diyor. Serginin bir yarısı 24 Kasım 2010 tarihine kadar Caddebostan Kültür Merkezi’nde; diğer yarısı ise 1 Aralık 2010 tarihine kadar Taksim’deki Piramid Sanat’ta görülebilir. "Yatırımlarımız sürüyor" Kulübümüz Yüksek Divan Kurulu Toplantısı, Yüksel Günay’ın başkanlığında Başkanımız Aziz Yıldırım, Yönetim ve Divan Kurulu Üyelerimizin katılımıyla 23 Ekim 2010 Cumartesi günü gerçekleştirildi. Toplantının tüm notları gündemi kaçıranlar için derginizde
Asr-ı Fener FB TV’de 1907 Fenerbahçe Derneği’nin, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün 100 yıllık şanlı tarihini gözler önüne sermek ve Fenerbahçe’ye yakışan bir şekilde gelecek nesillere aktarmak amacıyla, çok özel bir çalışmayla hazırladığı "Asr-ı Fener" isimli eser, FB TV’de program halinde yayınlanmaya başladı. Sunuculuğunu Melih Esen Cengiz ile Kerem Alışık’ın üstlendiği ve ilk 3 bölümü FB TV ekranlarından seyirciyle buluşan programda konuklar eşliğinde Asr-ı Fener’in ortaya çıkış hikayesi ve eser içindeki çeşitli bölümler konu ediliyor. Küçük Fikret ile Büyük Buluşma Bir futbolcu düşünün ki 15 yaşında sırtına geçirdiği kulübünün formasını 22 yıl aralıksız taşısın, daha sonra da aynı kulübe teknik direktör ve yönetici olarak hizmet versin. Bir asra yaklaşan ömrünün büyük bölümünü Fenerbahçe ile dolu dolu geçiren "Küçük Fikret" lakaplı Fikret Kırcan için Fenerbahçe Spor Kulübü’nün düzenlediği gecede Başkan Aziz Yıldırım, Kırcan’ı "Kulübümüzü, Kulübümüzün tarihini yaratanlardan" şeklinde takdim ediyordu. Fikret Kırcan için düzenlenen gece sadece Fenerbahçe’nin eski değerlerine sahip çıktığını anlatan bir "Vefa gecesi" olmaktan da öteye geçerek; Türk Sporunun 3 büyükleri olarak adlandırılan Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ın unutulmaz futbolcu ve yöneticilerinin de katılımıyla adeta bir "Dostluk ve Türk Futbol Tarihi" gecesine dönüştü. Başkanımızın kızı Gülşah evlendi; Halkın kulübü Batman’daydı; Erdal Kocaçimen’i son yolculuğuna uğurladık, İki köklü kurum Fenerbahçe ve Darüşafaka buluştu; De Souza’ların Disney keyfi; Aramıza hoş geldin Antonio; Derbi öncesi Cadde şenlendi; Doğru beslenmenin faydalarını öğrendiler; 32. Avrasya Maratonu’na büyük ilgi; Deniz Küreği Dünya Şampiyonası’nda Dünya 6.’sı olduk; Bu da fanatik Fenerli apartman; Coşkun Demirci dünya evine girdi; Konya M1 AVM’deki Fenerium Mağazası açıldı; Fenerium’dan eğitim semineri; Takımımız grip aşısı oldu kışa hazırlıklı girdi; Kilis Voleybol Okulu’ndan Fenerbahçe’ye ziyaret; Atalay Niang’a kavuştu; Turgay Altay evlendi; Rakipten Mirkamil’e geçmiş olsun ziyareti; Yelkende birinciyiz; 9. Yüksek Divam Kurulu yemeğine Ebru Gündeş renk kattı; Bayan Basketbolcularımız yemekte bir araya geldi; Bilyoner.com resmi bahis sitemiz oldu; Asmerkez Fenerium Outlet sizleri bekliyor; Örümcek kamera Saracoğlu’ndaydı; Ataşehir’e alışmak için Ataköy’deyiz ve daha birçok haber "Haber Turu" sayfalarımızla Fenerbahçe gündeminden kopamayacaksınız. Profesyonel Futbol Takımımızın Gençlerbirliği, Konyaspor, Galatasaray ve Bursaspor maçlarına dair tüm istatistikler ve karşılaşma notları derginizde. A2 Ligi nabzı da derginizde atıyor. Geçen ayki karşılaşmalar ve maç anonslarını derginizden takip edebilirsiniz. "Ülkemize, Kulübümüze ve hocalarımıza daha çok madalya borcumuz var" Önder ve Onur Şipal Fenerbahçe Spor Kulübü Boks Şubesi’nin sporcularından ikisi
Bu ikili başarılı boks kariyerlerinin yanı sıra ağabey-kardeş olarak da dikkat çekiyorlar. Geçen haftalarda Uluslararası Üniversite Olimpiyatları’nda Önder altın madalyanın sahibi olurken; Onur gümüş madalya kazandı. İkilinin spor geçmişlerini, gelecek ile ilgili planlarını ve günün birinde karşılıklı eşleşme durumlarında aralarında bir maç yapılmasının nasıl olacağını konuştuk. Röportajdan derlenen spotlar aşağıdaki gibidir, röportajın devamını derginizde bulabilirsiniz
01: Onur Şipal: Ağabeyimle aramızda 2 yaş var. Boksa ilk ağabeyim başladı. Onun hocasının tavsiyesiyle, yani "Kardeşin varsa onu da getir" demesi üzerine, ağabeyim benim de boksa başlamama ön ayak olmuş oldu. Önder ağabeyimden büyük Ömer ağabeyim var. O da profesyonel futbolcuydu. Kalecilik yapıyordu. Şimdi iki ağabeyimin de nişanlısı boksör
Aile sporu haline geldi diyebiliriz. 02: Önder Şipal:Gerçekten de bu işe gönül vermiş insanlarla birlikte çalışıyoruz ve demek istediğim şu ki; verilen emekleri unutmamamız lazım. Yabancı antrenörlere dolar üzerinden, 2 bin 3 bin dolar civarında maaş veriliyor, evleri tutuluyor, her türlü masrafları gideriliyor ancak bizim Türk antrenörlerimiz canla başla çalışıyorlar, haklarını unutmamamız lazım. 03: Önder Şipal: Farklı takımlarda oynayıp birbirimize rakip olduğumuz bir durum olmadı ama 17 ile 34 yaş arası büyükler kategorisi. Biz 69 kiloyuz ve ayrı ayrı takımlardaysanız ve kurada çekerseniz karşı karşıya geliyorsunuz. "Bunlar kardeş oynamaz" diye bir durum olmuyor. Ben kardeşime kıyamıyorum. Onun için sorun olmaz muhtemelen ama benim için yine de zor olur. 04: O.Ş.: Maçlarımız iyi geçti, gümüş madalya kazandım ancak hakkımız altındı. Finalde ev sahibi ülke ile maç yaptık. Eğer ev sahibi ekiple değil de, başka bir ülkenin boksörüyle final oynasam kazanırdım. Fofao: "Bu takımda başarılarımı bir adım öteye taşıyacağım" Fenerbahçe Acıbadem Bayan Voleybol Takımımız, Dünya’nın en iyi pasörleri arasında gösterilen ve "Fofao" ismiyle anılan Hélia Rogério de Souza Pinto’yu transfer ederek kadrosunu daha da güçlendirdiği anda bu seneki çıkışımızın bir çıkış değil bir sıçrama olacağını düşündük. Her kulvarda şampiyonluğu hedefleyen bir takımda olmanın verdiği baskının kendisine mutluluk verdiğini dile getiren Brezilyalı oyuncumuz takımın kalbi bu yönde atarsa engel tanımayacaklarını dile getirdi. Oyuncumuz, sezon öncesi önemli saptamalar yaparken diğer yandan telaffuzunda zorlanılan takma isminin kendisine benzetilen bir çizgi film kahramanından geldiğini belirtti. Röportajdan derlenen spotlar aşağıdaki gibidir, röportajın devamını derginizde bulabilirsiniz
01: Türkiye’de voleybol özellikle de Fenerbahçe Acıbadem’in de yakaladığı çıkışla gelişiyor ve her geçen gün daha da iyi bir noktaya geliyor. Tanınmış voleybolcular Türkiye’ye gelmeye ve insanlar daha fazla voleybola ilgi duymaya başladılar. 02: Ze Roberto kalitesi tartışılmayan bir hoca. Elde ettiği başarılarla, Dünya voleyboluna yaptığı katkılarla bizim takımımıza da çok şey vereceğine ve başarılarımızın en önemli tekel kaynağı olacağına inanıyorum. Özellikle teknik ve taktik açıdan hocamızın bizim başarımızda çok çok büyük pay sahibi olacağını söyleyebiliriz. 03: Özellikle taraftarlarla aramızdaki ilişkinin başarıya giden yolda çok önemli olduğunu düşünüyorum. Onların bizlere her zaman destek verdiklerini, deplasmanlara geldiklerini biliyorum ama buna layık olmak da çok önemli. Bizim bu desteğe layık olmak için çok çalışmamız gerekiyor ki bu iletişim düzgün bir şekilde sağlansın ve başarılı olalım. 04: Yanakları şişkin ve yumuşak olan insanlara bizde fofao derler. Bu aynı zamanda Brezilya’da çok ünlü bir çizgi film karakteri ve benim o karaktere benzediğim de söylenir. Bu nedenle herkes bana fofao diyor. Begüm Güngör: "Yelken çocuklara sorumluluk kazandırıyor" Yelken şubemizin optimist sınıfı antrenörlerinden Begüm Güngör ile yelkenin 10-15 yaş arası çocukların gelişimine nasıl etki ettiğini, onlara nasıl bir sorumluluk kazandırdığını konuştuk. Aynı zamanda birkaç ay sonra dünyaya gelecek olan minik kızının heyecanını da taşıyan Güngör ile kariyeriyle ilgili de sohbet ettik. Röportajdan derlenen spotlar aşağıdaki gibidir, röportajın devamını derginizde bulabilirsiniz
01: Bence o özgürlük duygusu ve denizden karaya bakmak, çocuklara her türlü şeyi dışarıdan gözlemleyebilme yetkisi veriyor. Kendilerine ait malzemeleri oluyor, buna bakım yapmaları gerekiyor, temizlemeleri gerekiyor. Odasını bile toplamayan ya da ayakkabı bağlamasını bile bilmeyen bir çocuk yelkeninin ipini bağlayabiliyor. Dolayısıyla çok şeyin yanı sıra sorumluluk duygusunu da öğreniyor. 02: Optimist sınıfı değişik bir sınıf çünkü çocukların gelişimi o yaşlarda çok farklılık gösteriyor. Örneğin bazen optimist sınıfında vasat olan bir çocuk ileride çok büyük başarılara imza atabiliyor. Ya da tam tersi; bu sınıfta çok etken olan biri ileride çok sivrilemeyebiliyor. Ben onların başarıları ile mutlu oluyorum. 03: Aslında benim merak ettiğim soru; "Bir aile neden çocuğunu yelkene yazdırmaz?" Bir aile çocuğunu Optimist sınıfına yazdırmalı çünkü fiziksel, zihinsel ve daha da önemlisi ruh sağlığı açısından ayrıca dışarıdaki sosyal ortamda karşılaşabileceği kötülüklerden izole edilmesi anlamında çocuk gelişimi için büyük yarar sağlıyor. Kolejin Parlayan Yıldızları’nda bu ay Tuğba Gümüş ve Deniz Doğan ile söyleştik. Yazarımız Sibel Kurt’un yürüttüğü bölüm Sibel’in Sahası’nda konuk; Recep Aktuğ: "Fenerbahçe için zamansız bir marş yapmak istiyorum" Röportajdan derlenen spotlar aşağıdaki gibidir, röportajın devamını derginizde bulabilirsiniz
01: Özellikle derbi maçlarını ayakta izlerim, heyecanla seyrederim. Fakat ne yazık ki son zamanlarda özetleri izleyebiliyorum. Eşimse ben izlerken içeri girip beni öyle heyecanla izlerken gördüğünde "Bu saatte ne maçı niye heyecanlanıyorsun?" diye sorduğundaysa "Bari bununla zevk alayım." diyorum. 02: Aklımda her dönemde söylenebilen bir marş yapmak var. Kısa zamanda bu çalışmayı da gerçekleştireceğim. 03 Bir gün Galatasaraylı bir arkadaşımla karşılaştım, bir baktım Turkuaz Fenerbahçe forması giymiş "Sen Galatasaraylısın bu ne üzerindeki?" diye sorduğumda Galatasaraylı arkadaşımsa "Çok beğendim, aldım." deyince şaşkına döndüm. Gururlandım da tabii
Yazarımız Ersin Demirel, bu ay "Hayatın İçinden Fenerbahçe"de Mustafa Ceceli konuk oluyor. "Fenerbahçe elini attığı işleri daha iyi yapıyor" Röportajdan derlenen spotlar aşağıdaki gibidir, röportajın devamını derginizde bulabilirsiniz
01: Benim amacım komple müzisyen olarak anılmak. Besteleyen, düzenleyen, sinema müziği hazırlayan; kısacası müzik adına yapabileceğim ne varsa yapmak isteyen bir müzisyen olma amacındayım. 02: Özellikle son yıllarda Fenerbahçe’nin tüm branşlarda üstünlük kurması için şunu söylemem gerekiyor: "Demek ki Fenerbahçe elini attığı şeyleri daha iyi yapıyor." da gerekli desteği vermemiz gerekir sonuna kadar. Olağanüstü bir kalp profesörünün sarı lacivert kalbi Yaşadıkları yerlerde hep güzel ve iyi kalpli insanlar, her zaman isimlerinden çok başarılarıyla, sevgi ve sevda dolu kalpleriyle anılırlar. Mesleğini kalbindeki insan sevgisiyle pekiştirerek olağanüstü bir kalp profesörlüğüne imzasını atan Fenerbahçeli bu kalbin adı Prof. Dr. Nurgül Keser (Kardiyolog). Yazarımız Hakan Cerrahoğlu kendisiyle kalp kalbe bir sohbet yaptı. Röportajdan derlenen spotlar aşağıdaki gibidir, röportajın devamını derginizde bulabilirsiniz
01: Sporun her türlüsü kalbe faydalıdır ancak tekrar belirtiyorum; mücadele sporlarına başlamadan önce mutlaka kardiak kontrolden geçmek gerekiyor. Özellikle ekokardiyografi (kalbin ultrasonu) ve efor testi önemli. 02: Tüm takımlarımızı seviyorum. İyi ki varlar. Ne kadar çok renk o kadar büyük zenginlik
Hepsiyle gurur duyuyorum ama Fenerbahçe aşığıyım. Sonsuza dek... Ne savaşlara girdi. Doğruya inandı, cesareti öğretti. O başarılı olmak için doğan bir takım. O bir efsane... Nesiller boyu süren Fenerbahçe aşkı Koyu bir Fenerbahçe taraftarı olan 62 yaşındaki Mustafa Işıkman, kendisi gibi koyu bir Fenerbahçe taraftarı olan oğlu Gökhan Işıkman (35) ve torunu Oğuz Işıkman (6) ile Fenerbançe Şükrü Saracoğlu Stadı’nda Gençelerbirliği maçını seyretti. Mustafa Işıkman, bir dedenin yaşabileceği en güzel duygulardan birisinin oğlu ve torunu ile birlikte Fenerbahçe’nin maçını izlemek olduğunu söyledi. Detaylar derginizde
Bu ayki 12. adam: Selim Salihoğlu. Selim Salihoğlu: "Dedem ölüm döşeğinde bile Fenerbahçe’yi sordu" 12. Adam sayfamızın bu ayki sayfalarında Fenerbahçe’yi kendine yoldaş edinmiş genç bir arkadaşımız var: Selim Salihoğlu. Selim dünyaya gözünü açtığında ilk gördüğü renklermiş sarı-lacivert
O renklerden bugüne yansıyan anılarını, duygularını ve hayallerini bizlerle de paylaştığı için kendisine samimiyetle teşekkür ediyoruz. Yazarımız Alp Bacıoğlu, bu ayki "Zaman Tüneli" köşesinde; aramızdan ayrılan Erdal Kocaçimen, Hazım Canıtez ve Beklan Algan’ı anıyor ve derbi üzerine birkaç veri paylaşıyor. Köşe yazarlarımız Faruk Ilgaz, Eyüp Karadayı, Sedat Hayran, Hakan Cerrahoğlu, Ayşesu Zorlutuna ve Jak Benzonana, gözden kaçmaması gereken konuları, yazılarına taşıyarak gündemi oluşturmaya devam ediyorlar. Futbol Altyapı ile basketbol, voleybol, yüzme, boks, masa tenisi, atletizm, kürek ve yelken şubelerimizden çok özel haberler, fikstürler, transferler, müsabaka ve şampiyona sonuçları Fenerbahçe Dergisi’nde. Fenerbahçe Spor Kulübü Spor Okulları Merkezi’nden haberler, kayıt bilgileri derginizde
Yurt içi ve yurt dışındaki tüm derneklerimizden son haberler, Fenercell ve Fenerbahçe Kart etkinlikleri derginizde. Fenerbahçe Spor Kulübü Eğitim Kurumları’na dair tüm haber ve etkinlikler derginizde. Kanarya Dergisi "Minik Kanaryalar" artık derginizde size özel bir köşe var. "Kanarya" adlı yeni köşede, şimdiden sizin sarı lacivert dünyanızı keşfetmek ve size rehberlik etmek için sabırsızlanıyoruz. Küçük muhabirimiz olup bize etrafınızda olup bitenleri anlatabilir veya kafanıza takılan soruları sorabilirsiniz. Tek yapmanız gereken bunları [email protected] e-posta adresine yollamak. "Minik Kanaryalar" resimli köşemiz de devam ediyor. Oradan da kendinizi tanıtabilirsiniz
Fenerbahçe Dergisi, oyun, Feneroskop ve bulmaca köşeleriyle de, taraftarın hayatına renk katmaya devam ediyor. Fenerbahçe Dergisi’nin Kasım 2010 sayısı gündemi oluşturan gerçek haberler ve hiçbir yerde görmediğiniz fotoğraflarla yine dopdolu. Bayiinizden poster ekiyle birlikte istemeyi unutmayın. Keyifli okumalar