Ekim sayısı bayilerde

02 Ekim 2009 Cuma 00:00

Fenerbahçe Spor Kulübü’nün resmi yayın organı Fenerbahçe Dergisi’nin Ekim sayısı, yine dopdolu içeriği, hiçbir yerde görmediğiniz fotoğrafları, dev posteri ve Fenerli Çocuk ilavesiyle bayilerde...Fenerbahçe Dergisi’nin 80 no’lu Ekim 2009 sayısı, Futbol tarihinin Ordinaryüs lakaplı efsane ismi Lefter Küçükandonyadis ve takım kaptanımız Alex de Souza’nın Büyükada’da gerçekleşen buluşmasını konu alan "Efsane 10’lar buluştu" başlıklı kapağıyla bayilerdeki yerini alıyor. Derginiz bu sayısında da sizlere 50 x 70 cm. ebatlarında poster armağan ediyor. Bu ayki posteriniz; Kazım Kazım’a ait...Fenerbahçe Dergisi’nin taklitlerinden sakının, derginizi ekleri ve hediyeleriyle birlikte tükenmeden alın.Hepinizin müptelası olduğu Fenerbahçe Dergisi’nin son sayısından çarpıcı başlıklar:KAPAK POSTER • KAPAK KONUSU: 10’LAR BULUŞTUFenerbahçe diyince akla gelecek isimlerden başlıcası; futbolun "ordinaryüs" lakaplı büyük üstadı Lefter Küçükandonyadis ile her ne kadar kendisini efsane olarak görmese de, gönüllerin kaptanı olan bir diğer 10 numara Alex de Souza, Lefter’in yaşamını sürdürdüğü Büyükada’da bir araya geldiler. Alex’in isteği üzerine gerçekleştirilen bu tarihi buluşmada, 1960’ların kazağı ile 2010’un forması buluşunca gözlerimiz kamaştı, duygular farklılaştı. Başroldeki isimler, karşılıklı iltifatları birbirlerinden esirgemediler ve Fenerbahçe tarihine birazdan okuyacağınız manidar sözleri hediye ettiler. Bu duygu dolu anlara Lefter’in yegane torunları Özlem ve Özcan Katmer de eşlik ederken, Lefterli ada havasını bir kez soluyan Kaptanımız Alex de Souza sık sık ziyarete geleceğini de iletti. (,2,3)• Daum form tutuyorFenerbahçe Can Bartu Tesisleri’nde gerek antrenmanlarda, gerekse antrenman haricindeki zamanlarda Daum’u spor yaparken görmeniz mümkün. Christoph Daum, kimi zaman spor salonunda futbolcularıyla birlikte ağırlık çalışıyor, kimi zaman parkurda koşu yapıyor, kimi zaman da antrenmanda yine futbolcularıyla birlikte şınav çekiyor. Teknik direktör yardımcısı Roland Koch, gol yediğimiz her maç sonrası yapılan ilk antrenmanda, takımımız oyuncularına şınav cezası veriyor. Bu ceza, 20-40 şınav arası değişiyor. Ancak, futbolcularıyla aynı cezaya çarptırılan Daum, her seferinde daha fazla şınav çekiyor. Futbolcular 20 şınav çekmişse Daum 30, futbolcular 30 şınav çekmişse Daum 40 şınav çekiyor. Christoph Daum ayrıca, Samandıra’daki boş zamanlarının önemli bir bölümünü Ayhan Tumani Hoca’yla birlikte spor salonunda geçiriyor. Spor salonunda aletlerle ve pilates toplarıyla egzersiz yapan Daum, yaşına göre en az oyuncuları kadar formda, sıhhatli ve zinde görünüyor. (, 2, 3)• "Maçın Adamı"nın vay haline…Yeni sezona taze hedeflerle giren Fenerbahçemiz, hedeflerinin peşinden bir bir koşarken en büyük motivasyon kaynaklarından birini de Fenerbahçe Can Bartu Tesisleri’nde yaşıyor. Teknik direktörümüz Christoph Daum’un yardımcısı Roland Koch tarafından tesislere getirilen bir dizi kural, kuralların aslında ne kadar motive edici olduğunun da bir göstergesi. Fenerbahçe’nin idmanlarını takip eden okurlarımız bilirler; Koch sezon başından beri antrenmanlara ayrı bir renk kattı. Aynı, eski sezonlarda farklı biçimlerde yaptığı gibi… Bu sezon "Maçın Adamı" başlığı altında bir uygulama var ki; görmek - yaşamak lazım, anlatmak bir yere kadar yavan kaçabilir. Neden derseniz? Şöyle: Teknik ekip, oyuncularımızın resmi maçlardaki performanslarını ardından, "Maçın Adamı"nı seçiyor seçmesine… Maçın adamı sırtlarda, kucaklarda taşınarak onore ediliyor da… Bir de devamı var ki bu olayın; işin eğlenceli ve aynı zamanda ıstıraplı tarafı da burada şekilleniyor. Resimlerde gördüğünüz gibi; Bursaspor maçında sergilediği performans nedeniyle, Bilica "Maçın Adamı" seçilmiş. Kucakta taşınıp krallar gibi muamele gördükten sonra, herkes Bilica’nın üstüne çullanıyor. Takım için eğlence esas burada başlıyor. Yaşananlar da maçın adamının "Vay haline" dedirtiyor…(,1)• İdmanda taviz yokDışarıda kıyametin koptuğu günler… Geçtiğimiz ay aşırı yağan yağmur, etrafta sel baskınlarına yol açmış ve maalesef vatandaşa kötü günler yaşatmıştı, hatırlayacaksınız… İşte tam o günlerde Meteoroloji’den ve Belediye’den gerekli uyarıları alan Fenerbahçe’nin tüm tesislerinde hummalı çalışmalar sürdü. Tesis müdürlüklerince verilen talimatlar doğrultusunda tesislerin mümkün olduğunca az zarar görmesi adına drenaj sistemlerinde yönlendirmeler yapıldı, sahaların zarar görmemesi için gerekli tüm önlemler alındı. Fenerbahçe Can Bartu Tesisleri’nde de aynı şekilde tüm önlemler alındı. Ancak, antrenman disiplininden taviz verilmemesi bizim özellikle dikkatimizi çekti. Teknik heyetimiz, antrenmanları iptal etmek yerine; yağışların hafiflediği, risk oluşturmayacak saatlerde, oyuncularına tesis koridorlarında idman yaptırdı. Fenerbahçe Can Bartu Tesisleri’nin ince uzun koridorları boyunca yan yana dizilen oyuncularımız, takım bütünlüğünü bozmadan ip atladılar, matlar üzerinde ısınma hareketlerini gerçekleştirdiler. (, 2)• Bego Ahmet huzur evinde, huzuru yerinde…1945-50’li yılların o "Efsane" kadrosunun değişmez ası idi Ahmet Erol... Hani yıllarca, "Fenerbahçe" denilince 7 den 70’e her futbolseverin bir nefeste eksiksiz saydığı o efsane onbirin Bego Ahmet’i vardır ya; birçoğumuzun Ahmet Erol olarak tanıdığı… Bugün Kartal’da son derece güzel bir huzurevinde, huzurlu bir şekilde yaşantısına devam ediyor. Hem de çevremizden duyduğumuz ve hep söylenen "Huzurevinde huzur olmaz, ölüm olur" diyenlere taş çıkartırcasına yaşıyor…Röportajdan derlenen spotlar aşağıdaki gibidir, röportajın devamını derginizde bulabilirsiniz…SPOTLAR:01) O dönem oynadığımız maçlarda oyuncu değiştirmek gibi bir kural yoktu. Antrenör sıkışınca yanınıza gelir defanstan forvete sizi alırdı. Özellikle yağmurlu havalar, balçık sahalar benim en iyi oynadığım maçları oluştururdu. Çünkü karşımda kimse durmak istemezdi. İki kap yemeğe rağmen gücüm kuvvetim hep yerinde oldu. Şimdiki oyunculara bakıyorum. Çoğu çelimsiz, güçsüz. Başkana söyleyin oyuncuların parasını hemen ödemesin. Taksit taksit ödesin. Futbolcu her yerde aynıdır. Parasını alan topçu oynamaz.02) Melchior topu kendi sahasından bizim sahaya kadar taşıyor, defansta bana takılıp tekrar geri dönüyor. Maç devam ettikçe aynı şekilde hep geliyor, ben geri gönderiyorum. Hocaları değişiklik yapıyor, ters taraftan gelmeye çalışıyor, yine ben karşısına dikiliyorum. Kızarıyor, kızıyor. Sonunda ağzından Mamişko gibi bir söz çıkıyor. Ben anlamadığım için ben de ona Mamişko ile karşılık veriyorum. En sonunda kızıyor ve artık gelmemeye başlıyor. Maçtan sonra öğreniyorum ki Mamişko "Anneciğim" demekmiş. "Anneciğim, Anneciğim" diye korkuyormuş.(, 2)• Faruk Ilgaz yazdı: "Fenerbahçemiz neden Türkiye’nin en büyük kulübü?""Sokakta, telefonda beni tanıyan Fenerbahçeliler neden Fenerbahçemizin en büyük kulüp olduğunu, neden ülkemizin en büyüklerinin Fenerbahçe üyesi ve taraftarı olduklarını bana soruyorlar. Eskiden olduğu gibi bugün de Türkiye’nin gerek üye ve taraftarlarının kalite ve sayısı, gerek tarihinde kazandığı şampiyonluk ve kupalar gerek yalnız futbol değil çeşitli branşlarda gösterdiği başarılar ve kırılan rekorlar ile Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş kulüplerimiz arasında en büyük hangimizin olduğu konusunda büyük bir iddia ve anlaşmazlık süregelmektedir. Ben Fenerbahçe Kulübü’ne 1936 yılında üye olduğuma göre bugüne kadar geçen 73 yıllık tecrübem ile kulübümüz tarihindeki olaylar hakkındaki bilgime dayanarak bu konuda bu yazımı yazmak olanağını kendimde buluyorum. Bu bakımdan Fenerbahçemizin neden ülkemizin en büyük kulübü olduğunu bu yazımda anlatmaya çalışacağım."• "Topuk Yaylası’nda inşaat başladı", "Head Of The Charles Kürek Maratonu 17-18 Ekim’de", "3 puanın üzerine güzel bir köfte ziyafeti…", "Kardeş ülkeyle sportif anlaşma", "Bayramlaştık", "Bakan Özak’tan amatör branş teşekkürü", "Şampiyon boksörlerimizden Başkanımız ziyaret", "Baklavalı uğurlama", "Fenerbahçe model otomobil", "Hizmette sınır yok…", "Asr-ı Fener’i Fenerium’dan satın alabilirsiniz", "Gülsüm göğsümüzü kabartmaya devam ediyor", "Cristian ailesine kavuştu", "Bursa’da sevgi seli", "U 16 Takımı’ndan anlamlı ziyaret", "Daum Ferrari fan’ı"; "Altyapı seçmeleri Karaman’da devam etti", "UEFA’dan Yaşar Mumcu’ya teşekkür mektubu", "Zeynep Yentür Balkan şampiyonu oldu", "Masa Tenisi’nde lider başladık", "Bayanlarımız turnuvada 3. oldu", "Altyapı antrenörlerimize ilkyardım kursu" ve daha birçok haber! "Haber Turu" sayfalarımızla Fenerbahçe gündeminden kopamayacaksınız.• Roberto Carlos: "Mutluluğumun sırrı ailem"Roberto Carlos’un Acarkent’teki evindeyiz. Brezilya’daki evine kıyasla daha küçük olan bu ev, yinede oyuncumuzun kendisini çok huzurlu hissettiği mekanlarla dolu. Carlos bugünlerde, tanıdık olduğu bir başka huzurlu bekleyişe daha tutulmuş durumda. Haziran ayında rüya gibi bir törenle evlendiği Mariana ile 5 ay sonra doğacak bebeklerini bekliyorlar. Eşiyle birlikte, özellikle kış bahçesinde 4 mevsim dostlarını ağırlayan Carlos, bu bölümde bulunan masa tenisinde istisnasız Deivid’i yendiğini de belirtiyor. Carlos’tan çok samimi itiraflar ve hayatında iz bırakanlar bu röportajda…Röportajdan derlenen spotlar aşağıdaki gibidir, röportajın devamını derginizde bulabilirsiniz…SPOTLAR:01) Dünya genelinde futbolcular arasında fizik kondisyonu ve kaslı bacak yapısı ile hayranlık uyandıran Roberto’nun bacak ölçüleri alınıyor ve bacağı en kalın kısmından ölçüldüğü zaman mezuradaki rakam 65 oluyor, sol bacağının çevresi ise 62 cm. Genetikten olarak da Brezilyalıların kaslı bir yapıya sahip olduklarını ancak bu ölçülerin yıllar boyunca yaptığı çalışmalarının sonucu olduğunu belirtiyor, oyuncumuz. Roberto’nun baldır ölçüsü ise; 44 ile 42 cm.02) Bebeklerini kucaklarına almayı iple çeken çiftin mutluluğu gözlerinden okunuyor. Bebeğin ismi de şimdiden hazır. Kız olursa Maria, erkek olursa Davi adını koyacaklar. Mariana, Roberto’nun Angelina Jolie hayranı olmasını çok kıskanıyor. 03) Bazı futbolcuların topa ayağının içiyle iyi vurduğunu, bazısının dışıyla vurduğunu, bazısının ise topun altına girerek etkili olduğunu söyleyen Carlos, esas olanın ise topa iyi davrandığınız sürece topun da size iyi davranacağı gerçeği olduğunu söylüyor. 04) Milli takımı bırakmasının asıl nedenini; ortamdan memnun olmaması değil, o dönemde özellikle iki tane gazetecinin ismi ve özel yaşantısı üzerinden çok fazla prim yapmaya başlaması olarak açıklıyor. Brezilya basını ile arasının hiçbir zaman iyi olmadığını belirten Roberto, Türk ve Avrupa basınına ise tam not veriyor.05) Küçük yaşlardan itibaren çocuklara özellikle futbol okullarında çok şeyler öğretildiğini; topu kontrol etmek, orta yapmak, paslaşma gibi tekniklerin çocuklara yavaş yavaş, sindire sindire öğretildiğini anlatan Carlos’a göre Brezilya’da yetişen futbolcuların Avrupa’da yetişenlere kıyasla farkı ise; temel eğitimi sağlam almaları ve futbol kültürünün içerisinde yetişmeleri nedeniyle daha başarılı olmaları.(, 1)• Özer Hurmacı: "Alex’i izlerken heyecanlanıyorum"Küçükken yaşıtlarına göre daha minyon diye "Diego" lakabını aldı. Antep’e attığı ayak golünü çok beğeniyor. Ankaraspor’un durumuna üzülüyor. "Daha iyi futbol için daha iyi çim ve stadyum" diyor. Zidane ve Davids idolleri… Alex’i izlediği zaman heyecanlanıyor. Futbolcu olmasaydı, Volkswagen fabrikasında çalışacaktı. Özer Hurmacı ile tüm hedeflerini ve bilinmeyen yönlerini konuştuk. Röportajdan derlenen spotlar aşağıdaki gibidir, röportajın devamını derginizde bulabilirsiniz…SPOTLAR:01) Ben de 5 yıl boyunca Ankara’da oynadım. Kulübün hukuki mevzular karşısında bulunduğu durumla ilgili çok fazla yorum yapmak istemiyorum, akıllıca bir çözüme kavuşturacaklarını umut ediyorum ancak oradaki arkadaşlarımın durumuna çok üzülüyorum. Arkadaşlarım umarım kısa sürede serbest kalır ve devre arasına kalmadan istedikleri farklı kulüplerde forma bulabilirler. 02) Sezon boyunca mağlubiyet sayımızı çok az tutmalıyız. Aslında takımın bu yapısıyla hiç mağlubiyet almamalıyız. Çok güçlü bir takımız, daha göze hoş gelecek futbol sergilemeliyiz. Bunu yaptığımız sürece; tabi ki Fenerbahçe’nin hedefi her zaman için şampiyonluklardı, biz de bunu kovalayacağız.03) Alex’i izlediğin zaman ister istemez insan heyecanlanıyor. Çünkü her an her şeyi yapabilecek kapasitede oynuyor. İlk geldiği yıl Yattara da bende aynı etkiyi bırakmıştı. Zorlayan da; Roberto Carlos’tu. Daha fazla zorlamasın diye aynı takıma geldim. (,1)• Karin Melis Mey: "7 metre atlamayı çok istiyorum"Hayat bazen sizi aklınızda olmayan yerlere götürür. Birden karşınıza bir fırsat çıkar ve siz doğru yerde, doğru zamanda o fırsatı değerlendirirsiniz. Bu röportaj da Güney Afrika’dan Türkiye’ye uzanan bir yaşamın öyküsü. Karin Melis Mey, çok kısa bir sürede Fenerbahçe’nin ve Türk Milli Takımı’nın parlayan yıldızlarından biri haline geldi. Dünya Atletizm Şampiyonası’nda bayanlar uzun atlamada kazandığı bronz madalyayla Türkiye’nin gururu olan Karin Melis Mey Fenerbahçemizin Türkiye atletizm Süper Ligi’nde de şampiyonluğu kazanmasındaki en önemli etkenlerden biri oldu. Karin Melis Mey ile Güney Afrika’da başlayan ve Türkiye’ye kadar uzanan yaşam öyküsünü, antrenörü Charley ile yaptığı düğün planlarını, hayata dair beklentilerini, umutlarını ve gelecek planlarını konuştuk. Röportajdan derlenen spotlar aşağıdaki gibidir, röportajın devamını derginizde bulabilirsiniz…SPOTLAR:01) Bu yıl Türkiye’de geçirdiğimiz sezon oldukça verimliydi. Türkiye’deki dönemimizde Fenerbahçe Konukevi’nde kaldık ve çok güzel vakit geçirdik. Olağanüstü bir şekilde ağırlandık. Özellikle yemekler ve hizmet dört dörtlüktü. Türkiye’ye gittikçe daha çok alışıyorum.02) Antrenörüm bir yılımızı planlıyor. Havanın ve olanakların bizim için en iyi olduğu yerlere gitmeye çalışıyoruz. Yılın 6 ayını Güney Afrika’da geçiriyorum. Sonrasında Almanya’ya gidiyoruz. Orada salon yarışları sezonunu geçiriyoruz. Pist yarışları için Türkiye’ye geliyoruz ayrıca o dönemde Avrupa’da da yarışlara katılıyoruz. Sezonun sonunda ise bir ay tatil yapmaya dikkat ediyoruz. Bu sayede dinlenme ve enerji toplama olanağı buluyoruz.03) Ben 7 metre atlamayı gerçekten çok istiyorum. Bunu başarabilmiş atlet sayısı oldukça az. Bunun çalışmalarına başladım ve 2010 yılının Mart ayında gerçekleştirilecek Dünya Salon Atletizm Şampiyonası’nda bunu denemek istiyorum. Kim bilir belki başarırım. Avrupa Pist Şampiyonası benim en büyük hedeflerimden biri. Fenerbahçe şu anda kulüp sıralamasında en üst sırada, umarım ben de oralara yükselebilirim. 04) Fenerbahçe Atletizm Şubesi’nin kaptanı Fikret Çetinkaya bu ismi buldu. Ben de sevdim çünkü hem telaffuzu güzel, hem de bir çiçek ismi. O nedenle yeni ismimden çok memnunum.()• Zeynep Yentür… Bir Dünya şampiyonu yetişiyorYaşı küçük ama başarıları büyük bir sporcu Zeynep Yentür… 4 yaşından bu yana yelken camiasının içinde… Ağabeyinin yelkene başlamasıyla bu sporla tanışan 1995 doğumlu Zeynep, Avrupa Şampiyonası’nda Türkiye’ye bir ilki yaşattı ancak görünen o ki genç yelkencinin başarıları Fenerbahçemizin ve ülkemizin göğsünü daha çok kabartacak. Dünya şampiyonluğu gibi büyük bir hedefe sahip olan genç yelkenci, hayatını, yelken tutkusunu, geleceği ile ilgili planlarını Fenerbahçe Dergisi’ne anlattı. Röportajdan derlenen spotlar aşağıdaki gibidir, röportajın devamını derginizde bulabilirsiniz…SPOTLAR:01) Yelken yaparken tek başımayım. Karışan kimse yok, neyi nasıl yapacağımı söyleyen kimse yok. Gerektiğinde eksiklerimi bana söyleyen insanların olmasını seviyorum. Bir de takım sporları bana zor geliyor çünkü hep beraber aynı şeyi düşünmeniz ve yapmanız gerekiyor. Bu da benim için biraz zor. O yüzden tek başıma olmayı, kendi kararlarımı kendim vermeyi, özgür olmayı seviyorum. Kendi hatalarımın sonuçlarına kendim katlanıyorum.02) Yelkeni profesyonel hayatımda bir meslek olarak düşünmüyorum. Doktor olmak istiyorum. Ama yelken her zaman benim hayatımda olacak. 60 yaşıma gelsem de yelken yapmaya devam ederim gibi geliyor.()• Genel sekreterimiz Vedat Olcay’ın hazırladığı "Geçen Ay Neler Oldu?" dosyası sayesinde Fenerbahçe’mizdeki tüm önemli olayları takip etme fırsatını yakalayacaksınız.• Yazarımız Alp Bacıoğlu, bu ayki "Zaman Tüneli" köşesinde, önce Türk futbolunda ve Fenerbahçemizde iz bırakmış olan Mehmetçik lakaplı Basri Dirimlili’yi detaylı anlatıyor. Sonra; sezon başı takımımızdan ayrılan 8 futbolcunun karnelerine ek olarak daha sonra takımımızdan ayrılan Edu’nun verilerini sunuyor. Son olarak da, Zonguldak’ın şirin ilçesi Çaycumalı Fenerbahçelilerden biraz söz ediyor. • Sibel’in Sahasında konuk: Adnan Şenses. Röportajdan derlenen spotlar aşağıdaki gibidir, röportajın devamını derginizde bulabilirsiniz…SPOTLAR:01) Çocukken 1954-1955 yıllarında hep gözüm Fenerbahçe’de top oynamaktaydı. Profesyonel kaleciydim. Askerde ordu takımında ve tümen takımında kara gücünde oynuyordum. İstanbulspor’dayken Beykoz’da sahaya çıktım ama gönlüm hep Fenerbahçe’deydi. O zaman sevgili Can Bartu hem basket hem de futbol oynuyordu. Basri Dirimlili de yine Fenerbahçe’de sol bek oynuyordu. Naci Erdem benim Karagümrük’ten çocukluk arkadaşımdı. Ayrıca futbolun ordinaryüsü Lefter vardı, Fikret, Selahattin vardı. Hep onlarla top oynamak istedim. 16 yaşındaydım İstanbulspor’da antrenmana çıkıyordum. Fakat müziğe olan aşkım da çok büyüktü. 02) Fenerbahçe zaman zaman bizi üzüyor. Bir Avrupa başarısı hasreti çekiyoruz, çekmiyor değiliz. Üst üste başarısız sonuçlar olunca da taraftar faturayı hemen kesiyor. Fenerbahçe taraftarının kötü oyuna tahammülü yok. İlk önce yönetim ve teknik heyeti suçluyoruz. Oysa Fenerbahçe çok büyük camia gerek yatırımlarda olsun, gerek yönetimde olsun hep eğitimli kişilerle yapılıyor transfer çalışmaları. Dünya’da futbol akademileri kuruluyor. Artık ayaklar, zekâyla ve teknik eğitimle birleşiyor. Her zaman yönetimimizin arkasında olup takımımızı desteklemeliyiz. 03) Oynayan takım kazanır. Bizim bu sene bu kadroyla mağlup olmadan şampiyon olmamız gerekir. Daum’u da beğeniyorum.()• Yazarımız Ersin Demirel, bu ayki "Hayatın İçinden Fenerbahçe"de Faruk K’yı konuk ediyor.Röportajdan derlenen spotlar aşağıdaki gibidir, röportajın devamını derginizde bulabilirsiniz…SPOTLAR:01) Benim hayalimde çocuklarla, daha doğrusu engelli çocuklarla ilgili bir proje var. Bu anlamda pek çok derneğe üyeyim. Yakın bir süreç içerisinde engelli çocuklardan oluşan bir dans grubu kurma düşüncem var. 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe kadar bu çalışmayı tamamlamak istiyorum. Müzik, sahne çalışması, konserler devam edecek ama öncelikli düşüncem az evvel belirttiğim proje olacak.02) Fenerbahçelilik kültürü diğerlerinden farklı geliyor bana. Daha sıcak bir camiayız biz. Diğer kulüpleri kötülemek için söylemiyorum ama Fenerbahçe’nin kimyası çok sıcak bir kimya. Adının güzelliği, renklerinin canlılığı insanları kendine çekmeye yetiyor.()• Tekno müzik tutkunları için DJ ACE’den FB Attack geliyorİsviçre’de doğup büyüyen ve bugüne kadar 3 albüm çıkaran profesyonel DJ Arsal Çağlar (nam-ı diğer DJ ACE) hip-hop, tekno ve elektronik müzik tutkunu Fenerbahçe taraftarları ile Fenerbahçe tribünleri için "FB Attack" isimli bir performans sergiledi. Arsal Çağlar, Mehter Marşı’nın remixinden oluşan FB Attack’ın sözlerini ise tribün sloganlarından esinlenerek kendisi yazdı. Taraftarlarca stüdyoda seslendirilen FB Attack’ın beğenilmesini umduğunu söyleyen Arsal Çağlar, en büyük isteklerinden birinin de parçanın Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı’nın hoparlörlerinden çalınması olduğunu söyledi. FB Attack’ın, İstanbul’da hazırlamakta olduğu dördüncü albümünde yer alacağını belirten Arsal Çağlar, ayrıca parçanın kendi internet sitesi olan www.djace.com’dan da indirilebileceğini sözlerine ekledi.(, 2 )• Fenerbahçemizin geçen ay içinde yaptığı tüm futbol maçları, Onur Tuncer’in keyifli anlatımıyla derginizde…• Köşe yazarlarımız Jak Benzonana, İskender Songur, Baki Aydın, Burcu Aydın ve Ayşesu Zorlutuna gözden kaçmaması gereken konuları, yazılarına taşıyarak gündemi oluşturmaya devam ediyorlar.• Futbol Altyapı ile basketbol, voleybol, yüzme, boks, masa tenisi, atletizm, kürek ve yelken şubelerimizden çok özel haberler, fikstürler, transferler, müsabaka ve şampiyona sonuçları Fenerbahçe Dergisi’nde.• Fenerbahçe Spor Kulübü Spor Okulları Merkezi’nden haberler, kayıt bilgileri derginizde…• Yurt içi ve yurt dışındaki tüm derneklerimizden son haberler, Fenercell ve Fenerbahçe Kart etkinlikleri derginizde.• Fenerbahçe Spor Kulübü Eğitim Kurumları’na dair tüm haber ve etkinlikler derginizde.• Yurt çapında yeni açılan Fenerbahçe Spor Okulları’na dair tüm haberler derginizde.• "12. Adam" köşesinde sizlerin görüş ve duygularınıza birebir yer vererek 12. adamı biraz daha yakından tanıma fırsatı bulacağımıza inanıyor, sarı ve laciverdin sevgisi ile atan kalplerimizin hep bir arada ve bir yolda buluşmasını diliyoruz. Bu ayın 12. Adamları; Ahmet Uçar ve Evren Yıldırımer.• Dergimizin en hit köşelerinden biri de sizlerin katkısıyla büyümeye devam ediyor. "Minik Kanaryalar" köşemizde geleceğin aydınlık Fenerbahçelileri, sizlere şimdiden kendilerini tanıtmak için adeta yarışıyorlar. Onların sevimli "Merhabaları"nı ve Kulübümüze seslenişlerini bu köşeden takip edebilirsiniz.• Fenerbahçe Dergisi, her ay taraftarını Fenerbahçe gündeminden haberdar ettiği gibi, sinema, albüm, kitap, teknoloji, play station, Feneroskop ve bulmaca köşeleriyle de, taraftarının hayatına renk katmaya devam ediyor.• Fenerium’dan çarpıcı kampanyalar, indirim fırsatları, yeni mağaza açılışları ve daha birçok Fenerium haberini derginizde bulabilirsiniz. Fenerium koleksiyon kitapçığı da derginizin içinde yer alıyor.• Fenerbahçe Dergisi’nin Ekim 2009 sayısı gündemi oluşturan gerçek haberler ve hiçbir yerde görmediğiniz fotoğraflarla yine dopdolu. Bayiinizden posteriniz ve Fenerli Çocuk ilavenizle birlikte istemeyi unutmayın.Keyifli okumalar