Başkanımız Ali Koç’un Camiaya Sesleniş’te yaptığı açıklamalar

12 Eylül 2018 Çarşamba 00:00

Başkanımız Ali Koç, Fenerbahçe TV'de Camiaya Sesleniş programında açıklamalar yaptı ve gazetecilerin sorularını cevapladı. Başkanımız şunları söyledi: "Öncelikle tüm seyircilerimizden, taraftarlarımızdan gecikme için özür dileriz. İlerleyen aylarda bu programı daha sık yaptıkça, hem başlama saati olsun, hem kalitesi olsun, hem de teknoloji kullanımı olsun çok daha ilerleyecektir. Bizleri izlediğiniz için şimdiden teşekkür ederiz. Can Gebetaş’ın da dediği gibi aslında 4 haftadan biraz daha fazla oldu. Amacımız bunu ayda bir yapmaktı. En son 24 Temmuz’da buluştuk. Dolayısıyla 1.5 ayın biraz üzerinde bir süre oldu. Bugün bu formatı tercih ettik. Fenerbahçemizi takip eden muhabirlerimize bizlere istedikleri soruyu sorma imkanını vermek istedik. Önümüz açık. Burada seçtiğimiz format yine FB TV’yi kullanmak. Her gün Fenerbahçe’yi takip eden, yorulmadan deplasmanlara giden, hayatı bizler gibi Fenerbahçe ile yatıp kalkan arkadaşlarımıza ilk soru sorma hakkını verdik. İleride, ilerleyen tarihlerde de Fenerbahçeli köşe yazarları veya spor medyasının daha değişik profillerine, daha değişik isimlerine de yer vereceğiz. Ama sonuçta ne kadar zaman zaman birbirimize ters düşsek de bu arkadaşlar da bizlerle aynı gemideler. Onun için bu formata ilk sizlerle başlamayı uygun bulduk. Bununla beraber herhangi bir davet usulü yapmadık. Kimseyi davet etmedik. Kimler başvuruyorsa onları davet etmeyi tercih ettik. Yanılmıyorsam 13 kişiyiz. Zahmet edip programa katıldığınız için sizlere de ayrı ayrı teşekkür ederim. Benim anlatacak çok şeylerim var. Umarım sizlerin de soracak çok şeyi var. Mükerrer iş yapmamak için bence sorularla başlayalım. Sizlerin sorularının dışında benim de anlatmak istediğim bir şey olursa programın ilerleyen saatlerinde bunlara da gireriz". SPONSORLUK ANLAŞMAMIZ SON 4-5 YILDA YAPILAN ANLAŞMALARIN ÇOK ÜZERİNDE OLACAK Başkan Ali Koç, sponsorluk anlaşmalarıyla ilgili soruya, “Sponsorluk konusunda aslında açıklayacağım pek çok anlaşma var. Vereceğim de pek çok bilgi var. İlk önce bizim sponsorluk anlayışına bakış açımızı anlatmak istiyorum. Sponsorluk anlaşmasında ne aldığımdan çok, ne verebilirim üzerine kurgulamaya çalışıyoruz. Birinci olarak yaratacağımız farkın bu olduğunu düşünüyorum. İkincisi daha az sponsorla daha uzun ve daha büyük anlaşmalar yapmayı hedefliyoruz. Bununla beraber Sayın Burhan Karaçam’ın da nesine.com sponsorluk anlaşmasında ifade ettiği gibi, bu anlaşmalar bizim için son derece önemli. Zira temlik edilmeyen yegane gelirlerimiz sponsorluk ve reklam anlaşmaları. Aynı zamanda Burhan Bey’in de ifade ettiği gibi 5 yıl içinde biz sponsorluk ve gelir konusunda -tam bütçe değil ama- sponsorluk ve reklam gelirleri konusunda ilk 20’ye girmeyi hedefliyoruz Avrupa’da. Dolayısıyla bu konuda yoğun çalışmalar var. Hem müzakere ettiğimiz şirketlerle, hem onların hem bizim taleplerimiz aslında iki tarafı da birleştirmek ve aynı noktaya gelmek biraz zaman alıyor. Alternatiflerimiz var. Onların bir kısmını anlatmak istiyorum. Futbolla başlayalım önce. Son zamanlarda Fenerbahçe Spor Kulübü’nün uzun vadeli bir sponsorluk anlaşması, en azından göğsünde; yok. Bir ara reklamsız çıktık. Ondan sonra yanılmıyorsam arka arkaya, Yandex olsun, muhtelif başka markalar olsun birer, hatta yarım sezonluk sözleşmeler bile yaptık. Bunlar sürdürülebilir değiller. Bunların daha iyi kurgulanması gerektiğini düşünüyorum. Kalıcı olarak da baktığımız zaman formamızın arkasındaki sponsorumuz var. Bu sponsorumuzun gelirleri de zaten ilk sponsorluk anlaşmasının yapıldığı yıllarda kullanılmış gelirler. Diğer bir Fenerbahçe Futbol Takımının formasında, şu an gelir getiren hiçbir sponsorluk anlaşması yoktur" diye cevap verdi. Başkanımız sözlerini şöyle sürdürdü: "Buna mukabil, uluslararası ve ulusal markalarla enteresan geldiğimiz nokta da var. Formamızın ön tarafı için bazı medya mensuplarının da bahsettiği gibi uluslararası bir markayla el sıkışmak üzereyiz demiyim ama müzakerelerin sonuna geldik. Ya çok büyük bir anlaşma olarak açıklayacağız ya da el sıkışıp ‘olmadı, teşekkür ederiz’ diyeceğiz. Buna mukabil futbolda bekleyen aşağı yukarı 10-12 milyon Euroluk sponsorlarımız şu an için beklemede. Bizim, burada yapmak istediğimiz ilk şey, bu büyük marka ile bu büyük uzun vadeli anlaşmanın akıbetini beklemek. Dolayısıyla bu konuda acele etmiyoruz. Bununla beraber formanın önündeki reklam konusu belirlendikten sonra hem şort hem de kol sponsorluğu geliyor. Çorap konusunu irdelemeyi düşünmüyoruz; çünkü genelde sponsorlar çorap konusuna pek sıcak bakmıyorlar. Şunu size söyleyebilirim; son 4-5 senedir yapılan anlaşmaların çok üzerinde bir anlaşma olacak, göğsümüze alacağımız sponsorluk anlaşmasının bedeli! Gerek ülke şartları deyin, gerek kurlar deyin, ne derseniz deyin son yıllarda Fenerbahçe’nin göğsüne alınan sponsorlukların ödediği bedelleri şahsım ve yönetim kurulu adına söyleyebilirim ki hak ettiğinin çok altında. İnşallah bizim yapacağımız gerek ulusal gerekse de uluslararası anlaşma, son dönemlerin en yüksek anlaşmalarından bir tanesi olacak. Şimdi şunu da üstüne basarak söylemek istiyorum: Yaz ayı içerisinde ülkemizde yaşanan ve hiçbirimizin beklemediğimiz, arzu etmediği bir kur oynamaları, kur hareketleri ve Türk lirasının değer kaybı oldu. Türk lirası, Arjantin pesosundan sonra son 1 yılda en çok değer kaybeden kur cinsi, ne yazık ki. Bu da hem bizim gelirlerimizi hem de iştahlı olan sponsorların iştahlarını da etkiliyor. Bunun da tam bizim müzakerelerimizin ortasına gelmesi ne yazık ki bizi olumsuz etkiliyor. Basketbola dönersek… Basketbolda, Avrupa’nın en iyi 3 takımından birinden bahsediyoruz, belki de en iyisinden. Son 4 yılda, 4 kez Final Four’a kalmış, 1 şampiyonluğu, 2 ikinciliği, 1 üçüncülüğü olan takımdan bahsediyoruz. Bu takımın forması EuroLeague boyunca 16 ayrı şehre gidecek, bunun üzerine bir de Türkiye Ligi var. Bizim düşüncemiz Fenerbahçe Basketbol Takımının hak ettiği markanın ulusal bir marka olması lazım. Uluslararası da olması gerekiyor. Ulusal olabilir ama uluslararası piyasalara hitap eden bir marka olması gerektiğini düşünüyoruz. Burada tekrar Doğuş Grubu’na teşekkür ediyorum. Tabii onların ayrılışı bize büyük bir darbe vurdu, bunu da söylemeden geçemeyeceğim. Buna rağmen geçen sezon şubenin 4-5 milyon Euro açığı vardı. Biz, şubemizin ihtiyaçlarını karşılamak için elimizden geleni yapıyoruz. Reklamlarla bulamadığımız kısmı da yönetim olarak bir şekilde ya cebimizden ya da başka kaynaklardan karşılamak zorundayız. Çünkü Fenerbahçe camiası, basketbol takımının her zaman tepeye oynamasına alışmış bir camia ve buradan geri adım atamayız. Diğer amatör branşlara geldiğiniz zaman da onların ihtiyaçları çok çok altında. Bizim Erkek Basketbol Takımımızın yıllık bütçesi 30 milyon Euro, Doğuş’un anlaşması 11 milyon Euro idi ve buna rağmen 4-5 milyon Euro açık kalıyordu. Dolayısıyla burada bir nebze de açığımız olacaktır. Basketboldan bahsetmişken kombine rakamlarından da kısaca söz etmek istiyorum: 6 bin kombineye geldik. Kombine satışları, bu sene bizler için çok çok önemli. Hedefimiz, 7 binin –geçen senenin- üzerinde, 8 bine gelebilirsek ne mutlu. Orada localara da bir ilgi söz konusu. Tabii sezonun başlamasına daha zaman olduğu için esnek de davranabiliriz. Keza kadın basketbol, kadın ve erkek voleybolda bütçeler daha düşük, orada da vakitlerimiz var. Buralarda da değişik sponsorlarla anlaştık veya anlaşmak üzereyiz. Yani şunu söylemek istiyorum: Geldiğimiz noktada bu sponsorlukların tam resmi anlamda açıklanmamış olması herhangi bir sıkıntıdan kaynaklanmıyor, Fenerbahçe Spor Kulübü olarak tercihlerimizi en iyi şekilde yapma arzumuzdan kaynaklanıyor". SORU: Sayın Başkan, 30 yıldır Fenerbahçe muhabiriyim ve 6.başkan olarak gördüğüm kişi sizsiniz. Tabii Aziz Yıldırım’ın 20 yıllık başkanlık dönemi. Bu süre daha kısa olsa belki daha fazla sayıda başkan görebilirdim. Şunu sormak istiyorum, size. Geldiğiniz günden itibaren maalesef bir linç kampanyası içerisindesiniz. Seçildiniz, seçildikten kısa bir süre sonra önce yönetimi değiştireceğiniz tarzında haberler çıktı. Daha sonra Damien Comolli ile bir sıkıntı yaşadığınız haberleri çıktı. Sonra Damien Comolli ile Phillip Cocu arasında bir sıkıntı olduğu haberleri ortaya çıktı. Sonra Cocu’nun istifa edeceği söylentileri çıktı. Yani geldiğiniz günden beri 4-5 aylık süre içerisinde hakikaten bir, ben ona linç kampanyası diyorum siz ne dersiniz bilmiyorum. Neden bu sizin üzerinizde yapılıyor. Ben bunu çok merak ediyorum. Başkanımız bu soruya şöyle cevap verdi: Geldiğimizden beri demeyelim, son dönemlerde diyelim. Bu gelişmeler son dönemlerde daha çok yaşanıyor. İnsanın vücudunda uçuk bağışıklık sistemi zayıfladığında çıkar. Biz de ligin ilk 4 haftasında arzu ettiğimiz sonuçları alamayınca, Benfica karşısında da istediğimiz sonuçları alamayıp, elenince, tabii bizim en zayıf anımıza rastladı. Dolayısıyla bu zayıf anda bize saldırmak daha kolay, daha makbul oldu, diyelim. Bu saldırılar sadece bazı medya kurumlarından gelmiyor. Şu haberle bakarsanız, “İpler gerildi. Fenerbahçe’de büyük deprem. Cocu ile Comolli arasında ipler gerildi” “Cocu’nun üç maçlık kredisi kaldı”, “Hoca adayları belli” “Cocu giderse adaylar belli. İşte konuşulan isimler”, “Ali Koç’tan Comolli’ye fırça”, “5 ismin üstü çizildi”, “Fenerbahçe kulislerinde konuşulan flaş iddia: Ali Koç sözünü tutmadı” gibi ve bir kısmıda ne yazık ki aynı medya grubundan kaynaklanan saldırılar oluyor. MEDYADA HERKESE EŞİT MESAFEDEYİZ Yeri gelmişken şunu açıklamak istiyorum. Bizim medya anlayışımızı size anlatmak istiyorum. Herkese eşit mesafede olmak istiyoruz. Hatalarımız çok var, daha düzelecek çok yönümüz var. Sizlerin arzu ettiği bir iletişim ortamını da henüz yaratamadık ama her şey de olduğu gibi bu konuda da yapılandırma içerisindeyiz. İnşallah hepimizin birbirimizden besleneceği ortamı yakalayabiliriz. O zamana kadar ki süreçte de sabrınıza teşekkür ediyorum. Hiçbir grupla vıcık vıcık ilişkilere girmeyeceğimizi, haber yaptırmak için sempatik gözükmek, şirinlik yapmak konusunda uzak duracağımızı, buna mukabil hiç bir medya grubuna, spor editörüne, spor müdürüne, hatta patronlara herhangi bir Fenerbahçe muhabirini şikayet etmeyeceğimizi, hatta işten çıkarma konusunda baskı yapmayacağımız konusunda size burada söz veriyorum. Bu sözler konusunda da değişik şekilde davrandığım takdirde her türlü ikazınıza ve samimi eleştirinize açığım. Bizim medya yaklaşımımız biraz farklı. Herkese eşit mesafede olmak istiyoruz. Herkesle iyi ilişkiler içerisinde olmak istiyoruz. İyi haberler çıkartmak için, haber yaptırmak için, sempatikler, şirinlikler yapmayacağımızı size buradan söylemek istiyorum. Testiyi kıranla, taşıyanı da ayırt etmek istiyoruz. Bizim size , sizin de bize ihtiyacınız var. Birbirimizin hayatını kolaylaştırabiliriz. Türk sporuna katkı sağlayabiliriz. Fenerbahçe’ye katkı sağlayabiliriz. Körü körüne az önce gördüğünüz haberlerde de olduğu gibi Fenerbahçe’yi hatta en zayıf anında hedef aldığınız zaman bizde testiyi taşıyan ve kıranı ayırt etme konusunu ifade etmek istiyorum. Biz kesinlikle testiyi kıranlar diyelim, tesislerimize girme yasağı, Fenerbahçe’yi takip edemezsiniz diye cezalar vermeyi, veya deminde ifade ettiğim gibi müdürlerinizle, patronlarınızla ilişkiler içine girmeyi yapmayacağız. Ama ekstra axses dediğimiz, mesala bu gibi konular, oyuncularımızla röportaj yapma konularında da testiyi taşıyanlara daha fazla öncelik vereceğiz. Onlara daha fazla yardımcı olmaya çalışacağız. O yüzden demin gördüğünüz medya organının, buraya gelmek isteyip de gelemeyen tek kişi o medya organının mensubu olmuştur. Niye, çünkü evimiz, özelimiz, en mahrem yerimizdesiniz. İstediğiniz soruları sorabilecek konumdasınız. Sizler burada olmayı bize göre hak ediyorsunuz. Onlara göre yanlış bir karar vermiş olabiliriz. Bize göre sizler bunu hak ediyorsunuz onun içinde buradayız. Bu haber üzerine medya anlayışımızda sizlere ifade ediyoruz. Bizler sizler için; ne kadar sizler bizler için varsanız, bizde sizler için varız. Zaman zaman birbirimizi üzecek miyiz? Üzeceğiz. Zaman zaman kızacak mıyız, kızacağız. Sonuçta samimiyet olduğu zaman, iyi niyet olduğu zaman bunu biz hepimiz aynı gemide mantığıyla birbirimize destek olmak şekliyle yürütebileceğimizi düşünüyorum ama bizi hedef alacaksınız külliyen yalan haber yapacaksınız. TÜRK MEDYASI ADINA UTANDIM Mesela şurada bir haber daha var. Ben Türk medyası adına utandım. Cocu, PSV’den kazandığının 5 katını kazanıyor diye haber var. Böyle bir haber var. “Fenerbahçe onu kovar mı? Sanmam. Çünkü hiçbir kulüp 3 aylık teknik direktörüne 7.5 milyon Euro verip göndermez”. Altında da bir Hollandalı gazeteciyi kaynak olarak göstermişler. Devamında Hollandalı gazeteci şöyle yazmış. Yalancılar, sahte haber üreticileri diyor, ben hiçbir muhabirle bu konuyu konuşmadım diyor. Böyle haberler yaptığınız zaman durup dururken. İyi niyetinizi sorgulamak bu konuda bizim şüphe duymamızı sopn derece normal olduğunu düşünüyorum. Ben seçim kampanyam boyunca da Fenerbahçe tarihninin en önemöli kampanyaısnın gittiği bir ortamda bir sütun haberimin bile yapılmadığı yerler vardı, bu onun devamıdır bilemiyorum. Ama dediğim gibi bünye zayıfladığı zaman ucuklar nasıl cıkıyorsa bize saldırılar da böyle oluyor. Bununla beraber üzülerek görüyorum ki bazı eski yöneticilerimiz gerek Twitter üzerinden olsun, gerekse sizinle özel olarak konuşarak biz olsatydık Benfica’da tur atlardık, Fernandao'yu satmazdık gibi gibi söylemler içindeler. İnsaf diyorum, yeni bir yönetim var yeni bir yonetım anlayışı var. Bir dahaki seçime kadar sizin bekleyip Fenerbahçenin başarılı olması için dua etmeniz, Fenerbahçe in başarılı olmasını arzu etmeniz gerekirken en küçük tökezlemede medya mensuplarıyla temasa geçip bizlerin kötülüğünü, bizlerin başarısızlığını dilemesinin ne kadar Fenerbahçelilik ruhuyla bağdaştığını sorgulamak istiyorum. Bazı medya grupları en zayıf anımızda üzerimize geliyorlar, bununla beraber başarımızı istemeyen eski sistemin içinde olan menfaat grupları diyelim, eski menajerler diyelim, eski yönetimimize yakın medya mensupları diyelim, bununla beraber sayısı 4’ü 5’i geçmeyecek eski yöneticilerimizin körüklediği bir ortam var. Mühim değil bunların olacağını biz de bekliyordujk. Bu risklerin olacağını, futbolda her zaman bu var, bazıları üzücü olmakla beraber bunlar bizim göğüsleyebileceğimiz konulardır. SORU: Geçen seneyle kıyasla 2 puanlık bir kayıp var. Şunu sormak istiyorum; neden bu kadar yükleniliyor? Başkanımız Ali Koç: Ben de dilim döndüğü kadar anlatmaya çalıştım. Hakedilen bir saldırı olmadığını düşünüyorum. Yepyeni bir yapının içindeyiz. Eski kemikleşmiş düzeni değiştrirmeye çalışıyoruz. Yepyeni bir hoca ve sportif direktör ve futbol şubesi anlayısı. Yeni başkan, yeni yönetim. Bunlar zaman alacaktır ki kaybettiğimiz maçlardan birini ya da ikisini çok raha kazanabilirdik şansımız yaver gitseydi. Benim medet umdugum tek bir yer var. O da Fenerbahçe taraftarları ve camiası. Bu yolculuga, bana ve arkadaşlarıma inanmış olanlar, onların sabırlarına ve onların kalkan güçlerine, onların her zaman bizi destekleyeceklerine inancım sonsuz. Onları üzdüğümüz için de çok üzülüyorum. Hele bayrama çıkacağımız hafta mağlubiyetle çıkmak, onların bayramını zehir etmek, ona çok üzülüyorum. Ben zaten buraya gelirken kimsenin elinde sihirli değnek yok demiştim. Bir anlayış ve felsefe değişimi anlatmıştım. Bu yolun sonu her halukarda çok güzel olacak. Bugün değilse yarın, yarın değilse öbür gün. Bu yolun sonu her şekilde güzel olacak. Fenerbahçe, bilhassa futbol şubesi kendi kendine yeten, her daim rekabetçi olabilecek sürdürülebilir başarılar yakalayacak ve ekonomik anlamda artılar sağlayabilecek, kendi kendine yetebilecek, banka borçlarına mahkum olmayan bir şube olacağına hiçbir şüphem yok. Beceremezsek de kongre üyeleri başkasını seçer. 3-4 mağlubiyetten dolayı inandıgım yolda hedeflediğim yolda hele bana 2 dönem 6 yıl lazım derken bu yolda kolay kolay pes etmeyeceğimi bilmenizi isterim. SORU: Sayın Comolli 100 kişilik bir listemiz var demişti. Transferler bu liste çerçevesinde mi yapıldı? Yoksa karşınıza çıkan fırsatlar mı değerlendirildi? Belirleyip de yapamadığınız transfer oldu mu? Başkanımız Ali Koç: Bu 100 oyuncu konusunun da ciddi anlamda suiistimal edildiğini düşünüyorum. Bu 100 oyuncu öyle bir şey ki; biz bu kadar FFP sıkıntısı olan bir kulübün, sattığı kadar alabilecek bir kulübün transferi 100 içinde mi diye bakmıyoruz. Biz bu kulübün geleceği için bu oyuncuları transfer ediyoruz. Bu 100 oyuncunun pek çoğunu hala takip ediyoruz. Arzu edip de alamadığımız oyuncular da oldu. Oyuncu arzu etmedi, oyuncu arzu etti şartlarda anlaşamadık. Ama unutmayın ki bizim imkanlarımız bayramdan sonra yaptığımız 2 satışla arttı. Ondan önce elimiz kolumuz bağlı olmasına rağmen, sadece yaptığımız bir Fernandao satışıyla Slimani ve Ayew’i kiralayabildik. Ayew’in kiralama bedeli yoktur. İnsanlar bunları çok göz ardı ediyorlar. Sportif direktörümüze hakaret edecek derecede garip garip şeyler söyleniyor. Belki birazdan rakamları paylaşınca daha iyi anlarsınız, bazı köşe yazarları hırsız diyecek seviyede suçluyor. Bunları son derece ayıplıyorum. Dolayısıyla bu 100 oyunculuk liste devam eden bir listedir. Aldıklarımızdan kim bu listede yok diye soruyorsunuz. Tolga Ciğerci yoktur. Jailson yoktur. Ama Fenerbahçe’ye yapılan yapılmayan tüm transferlerin günahıyla, sevabıyla tüm sorumlusu Cocu, Comolli, Ali Koç ve Semih Özsoy’dur. Burası nasıl bir kulüp olabilir ki sen tüm yetkiyi sportif direktöre veya sportif direktör ile hocaya vereceksin. Kulübün ekonomik tarafındaki insanlarla hiçbir şekilde istişare etmeden, seçim ve transfer yapacaklar. Böyle bir şey söz konusu değil. Dolayısıyla bunların sorumlusu bizleriz. Tolga Ciğerci bize bir son dakika fırsatı olarak geldi. Siz de takip ediyorsunuz, zaten son günlerde GS’den ayrıldı. Bizim değerlendirmemiz, esas ayrılış nedeninin, yüksek maliyeti ve kişisel sorunlar olduğu; sakatlığından daha çok. Sakatlığı bilinen ve kronik bir sakatlık. Bir sezonda 1 veya 2 kaz nüksedecek bir sakatlık. Biz kendisine oynadığı müddetçe ücret ödeyeceğiz. Karakterli, iyi oynadığında müthiş oynayan bir oyuncu. Bize 12-15 maç hizmet ederse, kadro derinliği anlamında büyük fayda sağlamış olur. O da aç. Kırgın, kızgın, kendini ispatlamak istiyor. Kendi patlamak istiyor. Tanıştım kendisiyle. Araştırma yaptığımda karakteristik özelliklerini beğendiğim bir futbolcu olarak değerlendirebilirim. İnşallah bizim onun kariyerine, onun da bize faydası olur. Jailson ise Joseph’in satılmasıyla birlikte, o pozisyonu doldurması gerekiyordu. Yeri gelmişken de Josef’e başkan ve camia olarak çok çok teşekkür etmek istiyorum. Aynen kadromuzda görmek istediğimiz oyuncu profili. İyi insan, iyi bir aile babası. Her şeyini veren, forması için çarpışan, saha içi ve dışında pozitif etkisi olan, kulübün çıkarlarını düşünen, onu önde tutan, birinci sınıf bir karakter ve en iyi oyuncularımızdan bir tanesiydi. Fakat satmak zorunda kaldık. Detaylarını sonra anlatabilirim. Onun yerini doldurmamız gerekiyordu. Jailsen bir nebze, bizim 100 kişilik listemizde olmayan bir isimdi. G. Amerika’nın Şampiyonlar Ligi turnuvasında maçını oynayıp bize geldi. 4-5 gün kendisini inceledik, araştırdık, soruşturduk. Sadece saha içindeki durumunu değil, her anlamda gerep Phillim gerek Damien sabahlara kadar inceleme yaptılar ve yeşil ışığı çok çabuk yaktılar. Bu kadar çabuk getirebileceğimizi ben de tahmin etmiyordum. 22 yaşında bizim hedeflerimize, politikamıza uyan bir oyuncu. Yine makul bir fiyata alınmış bir oyuncu. Makul ücret alan bir oyuncu. 5 milyon Euro ödedik. Son dakikaya kalmasaydık, elimiz daha güçlü olsaydı biz bunu 2-2.5’de bitirebilirdik. Ama o şartlarda alan da veren de durumun farkında olduğu için, böyle bir transfer yaptık. Ama onun çok üstünde bize bir değer yaratacaktır. Yaşı 22, gelişime açık. Yaş ortalamamızı indiren bir oyuncu. Bununla beraber göreceksiniz, müthiş bir topçu. İnanıyorum ki Fenerbahçe’ye 3-4 yıl iyi hizmet verecek ve sakatlanmadığı takdirde (Allah korusun) Fenerbahçe üzerinden Avrupa’da, Fenerbahçe gibi çok iyi bir takıma Avrupa’da gideceğini, Fenerbahçe’nin oyuncular için kariyer basamaklarına katkı yapan bir kulüp olma özelliğine de her anlamda katkı sağlayacak bir oyuncu. Transfer yapmak isteyip de yapamadığım oyuncular olduğunu ifade etmiştim. Siz mevkii anlamında söylüyorsun? Olmuştur, onu da açık açık söylemek istiyorum. Aziz Behich ile ilgilendik, Emre Akbaba konusunu biliyorsunuz. O konu bize ‘iki taraf anlaşamadı’ diye getirilmiş bir konuydu. Oranın başkanı anlattı. O transferle ve sonrasında yaşananlarla ilgili de konuşabiliriz ama orada bir durum yok. Onun dışında 10 numara için bir oyuncuya baktık, Avrupa’dan ama isim vermeyeceğim ve olmadı. Bunun dışından isteyip de alamadığımız pozisyon olmadı, isteyip de alamadığımız oyuncular oldu. SORU: Çok uzun süredir, hem bizlerin hem de Fenerbahçe camiasının alıştığı bir başkanlık modeli vardı. Hepimiz merak ediyoruz. Başkanlık sürecinizde neler yaşanacak, icraatlar neler olacak. Daha doğrusu Samandıra ile olan ilişkileriniz de bizlerin merceği altında. Samandıra’ya ne sıklıkla gideceksiniz veya gitmeyi düşünüyorsunuz? Bununla birlikte Comolli ve Cocu ile ne sıklıkla görüşüyorsunuz? Bunlar bizlerin merak ettiği konulardır. Bunun yanı sıra soyunma odasına inmeyeceğinizi biliyorduk ama Kayseri maçının ardından soyunma odası ziyareti yaptınız ve çok özel değilse bizimle neler paylaşırsınız? OYUNCULARINA BORCU OLMAYAN BİRKAÇ KULÜPTEN BİRİYİZ Başkanımız: O kadar çok soruyu aynı anda sordun ki, başkanlık tarzını sordun ama anladığım kadarıyla futbol açısından soruyorsun. İkincisi, Cocu ve Damien ile ilişkimi soruyorsunuz. Üçüncüsü, Samandıra ilişkilerimi soruyorsunuz. Dördüncüsü de, soyunma odası. Benim başkanlık tarzım, seçim kampanyamda da ifade ettiğim gibi -tüm konularda- işin ehline işi vermek. Yani mümkün olduğu kadar yüksek bir insan sermeyesine sahip profesyonellerin Fenerbahçe Spor Kulübü’nün günlük icraatlarını yapması. Bu futbol da olur, basketbol da olabilir, gelir yaratma konuları da olabilir, tesisleri işletme konusu da olabilir. Her anlamda yaklaşımım bu. Bu bağlamda gerek Phillip Cocu olsun, gerek Damien Comolli olsun; iyi bir seçim yaptığımızı düşünüyorum. Onlar Aykut Hocamızın da ekibiyle ve Samandıra’daki mevcut personelle beraber işlerine başladılar. Benim görevim, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün, hangi branş olursa olsun başta futbol olmak üzere futbolcuların çalışabileceği ve başarılı olabileceği en verimli iklimi sağlamak. Bu verimli iklimi sağlamak nereden geçiyor; öncelikle huzurlu bir ortam yaratabilmek, taraftar desteğini sağlayabilmek (burada bir kez daha taraftara teşekkür ederim. İnanılmaz destek oluyor ve inşallah sabırları biraz daha fazla olur ve bu destek devam eder. Geçen sene futbolcularımızın en mahrum kaldığı, en ihtiyaç duyduğu ve en sıkıntı yaşadığı konuyu daha ilk günden adresleyebildik). Üçüncüsü de futbolcularımızın başarılı olabilmesi için ne lazım? Finansal imkânlarımızı, onların ödemelerini, ödeme tarihlerinde yapılmak üzere pozisyonlanabilmek. Takdir edersiniz ki bu hiç kolay değil. Tekrar ifade etmek istiyorum: Belki bir iki kulüple beraber birinci ligde oyuncularına borcu olmayan yegane kulüplerden biriyiz. Dolayısıyla biz elimizden geleni yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. En büyük önceliğim bunu sağlayabilmek. Bursaspor maçından önce de Samandıra’ya gittim ve futbolcularımıza ne kadar inandığımızı, ne kadar güvendiğimizi ve bu şartların onlar için oluşturduğumuzu, hatta şunu da söyledim: ‘Birinci maçınıza çıkar gibi değil, şampiyonluk maçına çıkıyorsunuz.’ Kalamış’ı, Fenerbahçe’yi, Bağdat Caddesi’nin geçmiş sezona göre nasıl farklı olduğunu, nasıl bir olumlu havada olduğunu, artık topun onlarda olduğunu ve başarılı olmaları gerektiğini anlattım. Bunu anlatırken de şunu ifade etmek istedim ve sezonun ilk idmanında da bunu söyledim: Bu camiada sporcularla beraber 1600-1800 kişi çalışıyor. 30 bin küsur üye, milyonlarca taraftar, yüzlerce yurt içi ve yurt dışı dernek, 9 branş… Kim ne yaparsa yapsın yönetim şapkadan tavşan çıkarsın, Obradovic 5 sene üst üste EuroLeague’i kazansın, diğer branşlar her alanda şampiyon olsun, çalışanlar yapabildiklerinin en iyisini yapsın… Futbolda başarı gelmediği taktirde bunların hiçbirinin kıymeti olmadığını ve Fenerbahçe Spor Kulübü’nün futbol açısındna 4 yıldır çok olumsuz bir dönem geçirdiğini ve artık bu gidişatı değiştirmemiz gerektiğini onlara iki defa ayrı dönemde söyledim. Bir tanesi sezon açılışı, diğeri de ilk maç öncesi. ‘Top sizde’ dedim. Ama sonuçta şunu da söylemek istiyorum: Başarı yoksa ve ilk 4 hafta hayal kırıklığı kabul de ediyorum, bunun tek sorumlusu benim, ben ve arkadaşlarım. Her puan kaybının sorumlusu da biziz. Biz, gerekli iklimi sağlamak kadar gerekli önlemleri ve tedbirleri almalıyız. Soyunma odası konusuna da gelirsek zaten soyunma odasına da indiğim zaman hayal kırıklığımı, taraftara yaptığımız haksızlığı, takımımızın daha iyi olabileceğini, dertleşmek ve bir nebze üzüntümü, bir nebze kızgınlığımı, bir nebze de –ki bu en önemlisi- sonuna kadar arkalarında olduğumu, Fenerbahçe’nin bir değer olduğunu söylemek için soyunma odasına indim. Dolayısıyla ilk hafta sonuçlarına baktığımız zaman sonuna kadar sorumlusu ben ve yönetimimiz. Bunun için de gerekli tedbirleri alamazsak ilk başta destek vereceğiz, önlemler alacağız, vakti gelirse ve gerekirse en radikal tedbirleri alabilecek konumdayız. Almadığımız taktirde sorumlu biz oluruz. O yüzden soyunma odasına inme konusuna dönersek, ben, ‘soyunma odasına hiçbir zaman inmeyeceğim’ demedim, dolayısıyla Damien Comolli iler yapılan bir röportajda İstanbulspor ile oynadığımız ilk hazırlık maçında soyunma odasına gelir misin dedi, ‘gelmem’ dedim. O röportajında söyleyince sizler her zaman olduğu gibi detaya bakmadan, hoşunuza giden bir sloganla ‘hiçbir zaman soyunma odasına inmeyecek’ diye bir slogan attınız. Ben, buranın sevabıyla günahıyla başındaki adamsam soyunma odasına inerim. Rakip takımın soyunma odasına gidip tebrik etmesini de bilirim. Cocu ile Damien konusuna gelelim. Damien ile 8-9 ay çalıştım. Seçim sürecinde çalıştım. Kimyamız tuttu, bilhassa uluslararası networkinden etkilendim. Temaslarından, düşüncelerinden etkilendim. Teknolojiye olan bakış açısından etkilendim. Geçmişteki CV’si ve yaptıklarından etkilendim. Gerçi Nisan ayına kadar da bu görevi teklif etmek aklımda yoktu. Nisan ayı geldiğinde bunu teklif ettiğimde ismini vermeyeceğim iki kulüpten teklif almayı bekliyordu. Birinden aldı, birinden teklif geldi ama istediği şartlarda değildi. Gelen teklifte de başkan seviyesinde, hatta sahiplik seviyesinde değişiklik olacağına inandığı için kabul etmedi. 3’üncü sırada biz vardık ve kabul etti. Saçma sapan soru soranlar var. Comolli’nin seçim sürecindeki parasını ki ödedi? Kim ödeyecek, ben ödedim. Sanki kulübe bunu yansıtmışım gibi imada bulunan bazı benim için çok kıymeti harbiyesi olmayan ama sonuçta haber sitesi diye kendilerini pozisyonlayan yerler var. Onu da yeri gelmişken söyleyeyim. Sonra Damien ile bu yolculuğa çıktık. Birkaç aday arasında teknik direktörlükte Cocu’yu seçtik. Cocu’yu niye seçtik? Ben niye seçtim? Benim arzum bir kariyerinde belirli başarıları olan ama çokta ileriye, yükseklikleri hedefleyen, önü açık olan, geçmişte futbol kariyeri olan, kariyerinde başarı sağlamış, gençliğe önem veren, sadece genç kadroyu kastetmiyorum. Altyapıya da önem veren dolayısıyla altyapıda çalışmış olan ve bugüne kadar aşan, taşan, deli gibi büyük bütçelere alışmamış olan yani makul bütçelerle takım kurmayı öğrenmiş ve kariyerinde yeni bir heyecan yeni bir yolculuk, yeni bir macera arayan birini arıyorduk. Cocu bu kriterlerle uyan hocaların başında geliyordu. Dolayısıyla tercihimi o yönde yaptım. Bu tercihi yaparken Semih beyde benimleydi. Sen niye Fenerbahçe’yi istiyorsun. Biz niye seni istiyoruz? Orta yolda buluştuk. Düşüncelerimiz niyetlerimiz. İnşallah sonuna kadar, imza töreninde de dediğim gibi de başkanlığım sürecinde tek hoca olur. Ama bu futbol. Neyin ne olacağı belli olmaz. Önemli olan Fenerbahçe’nin çıkarları. Arzuladığımız başarıları sağlamadığımız takdirde her türlü önlemleri de almaya hazırım. Buradan da şunu çıkarmayın, ‘ o gidecek, bu gidecek, listeler hazır.’ Biz sabırlıyız. Mecbur kalmadıkça radikal karar almayız. Kimsenin dolduruşuna gelmeyiz. Bizim çok büyük hedeflerimiz var. Bu hedefleri basamak basamak çıkacağımızı ve bu basamakları çıkarken çok büyük engel çıkacağını, büyük üzüntüler yaşayacağımızı bilerek bu yola çıktık. Damien ile Cocu arasında geldiğimizde, bazı yerlerin yazdığının aksine son derece iyi bir kimya içinde çalışıyorlar. İkisi de yerini biliyor. Kim kimin sınırında yer alacak, iyi denge içinde götürüyorlar. İnşallah hep beraber devam ederiz. SORU: Göreve geldiğiniz günden bugüne oldukça şeffaf görüntü sergiliyorsunuz. Geçmiş dönemde de Fenerbahçe şu konuda eleştiriliyordu. Galatasaray ve Beşiktaş transferlerde mali konularda KAP’a açıklama yapıyor. Fenerbahçe’de ise belirli bir limitin üstünde bu açıklamalar yapılıyor. Siz bu konuda zorunluluk olmamakla birlikte bir değişikliğe gitmeyi düşünüyor musunuz? Bir de grubumuzun her hangi bir unsurunun Fenerbahçe ya da başka bir takım aleyhine kesinlikle kasıtlı bir haber yapmadığını söylemek istiyorum. Ben de kasıtlı bir şekilde bu haberleri koymadım. Herhalde tesadüf bu haberlerin çoğu aynı yerde çıkmış. Seçim sürecinde son 3 güne kadar haber olmadım sizin grupta. Sonuçta bu benim görüşüm. Yanlışsa da bana gösterin seve seve de özür dilerim. Gocuncak, çekincek bir tarafım yok. Sözü özü bir insanım. Dediğim gibi Fenerbahçe haklarını savunmak için de hiçbir şeyden kaçınmayacağımı bilmenizi isterim. Bana yapılan saldırı Fenerbahçe'ye, Fenerbahçe taraftarına yapılan saldırıdır. Bir nebze sosyal medyada takip ederseniz, bu tür muameleye maruz kalmanın reaksiyonlarını, bence siz benden çok daha hassas olursunuz bu konuda. COCU'NUN TAZMİNATIYLA İLGİLİ HABERLER KÜLLİYEN YALAN Hepimiz halka açık şirketleriz. Halka açık şirketlerinde uymaları gereken mevzuat var. Belirli bir baremin üstündeki tüm anlaşmaları, hatta anlaşmayı yapmadan önce Kamuoyu Aydınlatma Platformu’na vermek zorundasınız. Biz buna uyuyoruz. Hiçbir transfer yüzde yüz bitmeden açıklama yapmayı tercih etmiyoruz. Kesinlikle ve kesinlikle, alacağız, bakıyoruz, şu pozisyona oyuncu alacağız bu bizde yok. Bununla beraber ben size bazı oyuncuları açıklayabilirim. Mesela Phillip ve Damien’in aldığı ücretleri açıklamak istiyordum bugün. Damien bana hatırlattı, ‘Açıkla da burada gizlilik var’ Baktık sözleşemeye, bu Avrupalıların çok sevdiği bir şey. Bizim koyduğumuz bir şey değil. Yalan yanlış haberlere en resmi kaynaktan açıklamak istiyordum ancak bazı sözleşme gizlilikleri var. Demin ifade edilen 7.5 milyon Euro Cocu’nun tazminatı, külliyen yalan. Cocu’nun maaşının ne olduğunu söyleyemeyeceğim için tazminatı söyleyemiyorum ama Cocu’nun tazminatı Comolli’nin başarısıdır. Sadece ve sadece 12 aylık maaşıdır. Futbolda bu kolay kolay görülmeyen anlaşmadır. Genelde mukavele süresi boyunca kalan bütün süre istenir. PSV’den aldığı maaşın 4-5 misli değil, 3 misli bile değildir. Biraz daha rakamı indirirsem gizlilik sözleşmesini ihmal etmek istemiyorum. Bu konuda diğer kulüplere göre bir nebze biraz daha kapalı kutuyuz. Olmadan etmeden yaptık demek istemiyoruz. Onun için biraz daha sınırlı konularda cevap veriyoruz. Yaz boyunca yalanladığımız iki konu çıktı. Rusya’dan gelen oyuncuyu neden yalanladık? (Cristian Ramirez) Öyle bir boyuta geldi ki, taraftarlarımız etkilenmeye başladı. Olumlu ya da olumsuz. İş oldu bittiye getirildiği için bir kez daha taraftarlara hatırlatmak istedik. Böyle bir şey yok. Yakından uzaktan, kulübüyle menajeriyle kendisiyle yok dedik. Diğeri de Sisokko’ydu. O beni çok üzdü. Müthiş üzdü. Tesadüf pazartesi akşamı rastlamıştı. Pazartesi akşamı da pek çok program olduğu için duayen diye hepimizin bildiği isimlerin bile bu akıntıya kapılıp bu iş oldu, sonra biz olmadı deyince de beceremediklere getirdikleri bir konuma geldi. Bu bizim açımızdan kabul edilebilir bir durum değildi. Çünkü görüşmeler yapılıyor, transferi konuşuluyor. Transferi yapıldı diye açıklandı. Bu ilk başta camiada taraftarda bir coşku, sonra büyük hayal kırıklığı yarattı. açıklamada da söylediğimiz gibi oyuncuyla, menajeriyle ya da kulübüyle hiç bir şekilde temasımız olmamış bire oyuncunun bu şekilde yansıtılması bizi inanılmaz derecede rahatsız etti. Kötü niyet olduğunu düşünmüyorum. Ertesi gün sorumlu arkadaş özür diledi. Bence geç kaldı. 24 saate yakın o haber sitelerinde kaldı. Sonra kaldırdılar. Orada da geç kaldılar. Yaptığımız açıklamayı önce vermemeyi tercih ettiler, sonra verdiler. Ama onlara teşekkür ediyorum. Niye teşekkür ediyorum. Hatalarından döndüler. Hatalar bir fırsattır. Daha iyi ilişkiler için, birbirimizi daha iyi anlamak için, tanımak için, biz kimsenin patronunu aramadık, kimseyi tehdit etmedik. Kimseye hiçbir şey demedik. Yapan kişi özür diledi, kurumda hatasını düzeltmek için her şeyi yaptı. İsim vermeyeceğim, çünkü yapılan hata düzeltilmiştir. Onlara da teşekkür ediyorum. Mecbur kalmadıkça bu tip açıklamalar yapmıyoruz. Bazen onu bunu yapacağım deyip olmayınca taraftarın etki altında kalabileceği ve nasıl tepki verdiğini görüyorsunuz. O yüzden biraz daha sınırlı davranıyoruz. Kap konusunda yapmamız gereken açıklamaları yapıyoruz. Unutmayın ki aslında ben buraya nasıl hazırlandım biliyor musunuz? Bütün oyuncuların; eski yeni tüm ücretlerini, bonuslarını ve opsiyonlarını koymayı düşündüm. Öyle hazırlandım. Hem hocamız hem sportif direktörümüz takım içindeki ahengin bozulmaması açısından bunun yanlış karar olacağını, bunu yapmam gerektiğini söylediler. Bunun için yapmadım, yapamadım. Onlara katılıyorum. Doğru karar. Biz diğer camialara göre sizlerin anlayışları çerçevesinde daha ketum daha içine kapalı bir kulüp olarak devam edeceğimizi söylebilirim. Bir şeyi atladım. Bizimle ilgili çıkan tüm transfer iddialarını analiz etmelerini istedim arkadaşlardan. Bu sezonda geleceği iddia edilen 176 oyuncu var gideceği iddia edilen 17 oyuncu var. Resmiyette 11 oyuncu geldi, 9 oyuncu da gitti. 9’un 5-6’sı gençler. Ama gelenler içinde o 176 içinde olmayanlar da var. Dolayısıyla bazılarını siz bilmeden de getirmişiz. Diğer kulüpler içinde bunu çalıştık. Dolayısıyla yaz sezonları fazla haber olmadığı için, iddialar yoğun bir şekilde kullanılıyor. Ama şu tabloya göre hangi birine cevap verelim. O yüzden biz garanti transferlerle ilgili haber yapıyoruz. SORU: Altyapıdaki reforma maddi sıkıntılar engel oldu mu ve sizden önceki yönetimin getireceğini duyurduğu isim vermeden duyurduğu hocayla çalışıyor musunuz?” Başkanımız: Altyapı tercih değil, mecburiyet. O yüzden en büyük önceliğimiz. Başka önceliklerimiz de olduğu için yavaş yavaş oraya sirayet ediyoruz. Şunu söyleyeyim: Altyapıda sandığımızdan, beklediğimizden daha iyi bir oyuncu kalitesi, profili çıktı. Sizler de görüyorsunuz 6-7 oyuncuyla profesyonel sözleşme imzaladık. En son da Ömer Faruk ki, onu yakından takip edin, gelişimini inşallah tamamlarsa Fenerbahçe’ye çok büyük hizmet edecek, ekonomik açıdan da büyük fayda sağlayacak. Fenerbahçe’nin kendi kendine çeviren bir kulüp olmak için öz kaynağından futbolcu yaratıp hem kulübüne fayda sağlamalı, hem de ekonomik değer yaratması gerekiyor. O yüzden her şeyden fazla önceliğimiz altyapı olacak. Hafta sonu U13 ve U11 takımlarımız Altınordu ve Beşiktaş’ı yendi. Onlar da altyapısı olan takımlar. Bundan memnuniyet duyduk. Fakat gidecek çok yolumuz var. Öncelikle tesise ihtiyacımız var. Gebze’deki siyah çoraplılar tesisinden bahsedilmişti. Orada ne yazık ki arzuladığımız inşaat iznini alamayacağımızı gördüğümüz için orada bir şey şu an yapamayacağız. Ama bizim önceliğimiz tesis. Oyuncuları sadece iyi oyuncu değil, iyi insan olarak yetiştirmek istiyoruz. Bu bağlamda FBÜ’den önemli akademisyenlerimiz var. Hem aileleri, ham çocukları iyi insan olma ve genel gelişim konusunda yetiştirmek istiyoruz. Altyapıdaki kadromuzu değiştirdik. David Badie’yi getirdik. Oradan da sonuç almaya başladık. Ama daha gidecek çok yolumuz var. İyi imkanlar, hocalar vermek, saha dışındaki gelişimlerine de katkı sağlamak istiyoruz. Yine FBÜ’den Türkiye’nin bu konudaki uzmanlarıyla sporcu sağlığı ve beslenme ki çok önemli; bu konuda da bir program hazırlatıyorum. FB TV’ye ricada bulundum. Her turnuvayı, mümkün olduğunca ekranlarda gösterin diye. Baktığımızda entegre bir altyapı programı, velileri cezbedecek, çocuklarını vermeleri için yarıştıracak altyapı sistemini sandığımdan daha çabuk kurguladığımızı düşünüyorum. Sandığımızdan daha fazla futbolcu tespit ettik ve imzaladık. Fenerbahçe’ye yene gelen oyunculara baktığım zaman şimdiden bir fark yarattığımızı düşünüyorum. Esas farkı hayal ettiğimiz tesisleri kurabildiğimizde yaratacağız. Benim 2 döneme ihtiyacım var dediğim olay budur. Öyle bir şey yapmak istiyorum ki, dönüşü olmayan yola 4., 5. Yılında girsin ve bunun meyvelerini bizden sonra gelenler toplasın. Bu sadece FB için değil, Türkiye’nin geleceği için bu olmazsa, olmaz. Çok çabuk bir örnek; Benfica. Bizi eleyen Benfica’da 11’de 2 oyuncu vardı, her biri 90 bin Euro yıllık ücret alıyor. Tüm oyuncularının aldıkları averaj ücret 400 bin Euro. Her sene oyuncu satışından 50-100 milyon Euro arası gelir elde ediyorlar. Seçim sürecinde de bir Benfica, Ajax, Shaktar olmamız lazım derken bunu kastediyordum. Bana bu örnekler çok çarpıcı geldi. En çok maaş verdikleri 3 oyuncu var. Onlar da 2’şer milyon Euro alıyor. Onun üstünde kimseye para vermiyorlar. Bu lüks içinde olabilmek için altyapıdan sürekli oyuncu yetiştirmelisiniz” SORU: Fenerbahçe'ye sevgi getireceğiz demiştiniz. Fenerbahçe, Ali Koççular, Aziz Yıldırımcılar, Aykut Kocamancılar, Alexçiler olarak çeşitli parçalara bölünmüş durumda. Bu konuda bir birleştirici rol üstlenmeyi düşünüyor musunuz? Kulübün scouting sistemi ne zaman kurulacak? Dernekler konusunda yeni bir yapılanma düşünüyor musunuz? Başkanımızın cevabı: Fenerbahçe’de dernek konusu biz yönetime geldiğimizde de gördük bayağı ilerlemiş bir yapı. Onun için hem Başkanımız Aziz Yıldırım’a ve eski yöneticimiz Mithat Yenigün’e ve kulübümüzde de olan Murat Boyraz’a hem teşekkür, hem de takdir etmek istiyorum. Bu yapı çok daha fazla gelişebilir. Fenerbahçe’de yakında bir seferberlik başlatmak zorundayız . Bizim koyacağımız kaynaklarla, mevcut borçlanma seviyeleri ve yarattığımız ekonomiyle bu işin gitmesi mümkün değil…..Geçen toplantıda hatırlarsanız şunu söylemiştim: ‘4.1 milyar TL yükümlülüğümüz var.’ Bu yükümlülük 3.2 Milyar TL borç, üzerine de 0.9 Milyarlık bu senenin ihtiyacı. Sadece ve sadece yaz aylarındaki kur artışından dolayı bu karam 400 milyon arttı. Şimdi niye bunun size gösteriyorum? Fenerbahçe’nin inanılmaz bir kaynak yaratma kampanyasına başlaması gerekiyor. Şu haftalar bu kadar tatsız geçmeseydi bu işi biraz daha öne çekecektik ama bunun aslında skora bağlı bir şey olmadığını. Bakın diğer kulüpler için de bu geçerli. Bu içinde bulunduğumuz sıkıntıdan çıkmak için en kısa zamanda camia olarak hepimiz elimizi taşın altında koymak durumundayız. Bunu derneklere bağlayacağım. 3 numaralı slaytta bakınız. Burada sermaye artırımı ki SPK’dan izin çıkmak üzere buna da çok üzülüyorum, çünkü buraya yani derneğe ciddi bir hibe yapılıyor ve dernek de sermaye artırımında Futbol A.Ş. yapıyor ve küçümseniyor. Bu da son derece rencide edici ama bizim koyacağımız bu para ve küçük ortaklığın katılımıyla 353 Milyon, yönetim kefaletiyle alınan 50 Milyon Dolarlık kredi ve yeni sponsorluklardan gelecek 20 Milyon Dolar bizi ancak ve ancak Mart-Nisan ayına kadar götürebiliyor. Sonra ne yapacaksın? Yine borçla mı? Borcu borçla, borcu borçla… Bu, sürdürülebilir bir sistem değil. O yüzden bizim camia olarak bir seferberliğe çıkmamız gerekiyor. Bu seferberlikte de derneklere çok büyük görevler düşüyor. Şimdi ‘Hedef 1 milyon üye’ projesi kapsamında şubeler açılmış, dernekler içerisinde bazı münferit şubeler fakat bir kavram kargaşası var. Dernekler diyor ki, ‘şubeler paralı, biz gönül esasındayız.’ Dolayısıyla bunun bir şekilde orta yolunun bulunması gerekiyor. Konu buradan açılmışken şunu da paylaşmak istiyorum: 18.slaytta 4 sene boyunca hedef 1 milyon üye projesi kapsamında şubelerden kazanılan üye sayısı 2649. Toplamda 11 bin, geri kalanını merkez şube yapmış yani kulüp. Bunu yaparken Ankara, Fatih, İzmir ve Kadıköy şubesi yapmış. Ardından Antalya, Kayseri ve Edirne geliyor ki onlarda rakamlar çok küçük. Neden bunlar slaytta yer alıyor? Çünkü burada Fenerbahçe evleri var. Bu kadar az üyenin olduğu yerde Fenerbahçe Evleri yapılmış. Slaytta yer alan ‘diğer’ dediğimiz ve 77 üye 8 vilayette (Adana, Sinop, Tuzla, Konya, Biga, Düzce, Çorlu, Karadeniz Ereğli) elde edilmiş. Ayrıca 16 tane daha şehir var ve bunların hiçbiri üye kaydı yok ama burada şubeler var. Bazı şehirlerin yanında yıldız(*) işareti var, onlar da bizim kira bedeli ve personel ücreti ödediğimiz yerlerdir. Biz, ‘hedef 1 milyon üye’ kapsamında bir değişikliğe gitmek istiyoruz ve bu kaynak yaratma kampanyası çerçevesinde, derneklerimizi çok da aktif bir şekilde bu kampanyanın bir elçisi olarak pozisyonlandırmak istiyoruz. Onlar ne yapabilirler? Münferit olarak hibe ve kaynak yaratma dışında Fenerbahçe Spor Kulübü’nün üye kazanmasında elçi olabilirler. Yani biz her yıl 10 bin yeni üye kazanmak istiyoruz. Bunun için de derneklerimize çok ihtiyacımız var. Ben de şunu konumlandırmak istiyorum, -Yönetim Kurulunda henüz karar vermedik- biz personel tutmayalım, kira vermeyelim, bir kuruş masrafımız olmasın ama sizler de derneklere olarak Fenerbahçe aidiyet duygusuyla yeni üyeler kazanın ve bu üyelerden de siz bir prim alın. Prim almak istemeyen çok olacak ama prim de işin teşvikidir. Hali hazırda sistemde prim veriliyor. Ama prim derneklere verilmiyor, üyeyi kazanan personele veriliyor. Dolayısıyla yeni dönemde kaynak yaratma kampanyası ileride biraz daha konuşuruz ama buradaki en önemli konulardan bir tanesi; üye kazandırmak ve bunun için derneklerimize çok büyük sorumluluk düşüyor. Onları teşvik edeceğimizi düşünüyorum. Sadece maçlara gelip maçlardan desteklemekten öteye Fenerbahçe’yi, kaynak yaratma kampanyasında bir elçi olarak konumlandırmak istiyorum. Scouting sistemini sordunuz. Scouting sistemi, yapılabilecek geri dönüşü en yüksek yatırım. Bizim hali hazırda iki yabancı scoutımız var, bunların ikin tanesini seçim sürecinde de kullanmıştık. Bizim Scouting sistemimiz, biz şimdi transferleri bitirdik, Damien’e de 3-5 gün müsaade ettik ve dinlendi. Biz şimdi devre arasının ve önümüzdeki sezonun transferlerini konuşmaya başladık bile. Bu çerçevede Scouting sistemimizi biraz daha genişletmek istiyorum. Belki Damien bunu yapar, belki ben yaparım; önümüzdeki buluşmalarımızda. Bu buluşma sadece benimle de olmayacak, Damien’la da buluştuğunuzda bu soruyu sorabilirsiniz. Scoutlarımız ile sizi tanıştırırız, kimler olduğunu gösteririz. Bunlar Fenerbahçe’nin hem ekonomik hem de sportif başarı açısından geleceğinin teminatıdır. Bu Scouting sisteminin başarısı. Her kurulan Scouting sistemi başarılı olacak diye bir şey yok ama biz başarılı olmak zorundayız. Birleştirici rol, büyük camialarda böyle değişik segmentler olabilir, gayet de normal ama Fenerbahçe’de bu biraz işin ötesine gitmiş. Bunun için en önemlisi yani birleştirici olmak için başarının sağlanması gerekiyor. Başarı sağlandığı zaman bu tip gürültüler biraz daha azalıyor. Benim en büyük arzum, ‘bir ve bütün Fenerbahçe.’ Fenerbahçe, bir ve bütün olduğu zaman kimse önüne geçemez. O yüzden Fenerbahçe’yi bir ve bütün bir hale getirebilecek bir lider olabilmek ama sosyal medya dünyası olduğu müddetçe her zaman bir nebze de olsa ayrıştırma oluyor. Bu troller konusu! Sizinle program yapıyoruz ve hemen troller, ‘bakın kardeşim, böyle program mı olur? Danışıklı dövüş, sorular önceden biliniyor’ diyorlar. Bazı insanlara kendinizi kabul ettiremiyorsunuz, ettiremeyeceksiniz de. Onların dışında gerçek anlamda samimi olan ve kalbi Fenerbahçe için atan, içi yanıp tutuşan, Fenerbahçe’nin başarısını isteyen herkesi bir şemsiye altında toplayabileceğimi yürekten inanıyorum. SORU: Mali tablo ortada! En büyük gider futbol ama en büyük gelir de futboldan. Siz seçildiğinizde ve Damien Comolli’nin göreve geleceğini öğrendiğimizde ben şunu bekledim: Hemen ertesi gün teknik adam belli olacak, Aykut Hoca gidecek mi kalacak mı? Devamında yeni transferler olacak mı? Ya da tam tersi takım korunacak. Zamanlama konusunda Damien Comolli’nin geç kaldığını düşünüyor musunuz? Şunun için söylüyorum: Bugün, Benfica maçını kazansaydı Fenerbahçe; forma satmak, kombine satılması için kampanya yapmak zorunda kalmayacaktı gibi gibi. Bence sizin ve yönetiminizin çok önemli maçlara çıkacaksınız ama en önemli maçı Benfica maçıydı. Bu maça forvetsiz çıkılması ve buradan dolayısıyla kaybedilen ve geçilemeyen tur ve ciddi miktarda yitirilen potansiyel paradan bahsediyoruz. Başkanımız Ali Koç: Yalnız bir konuda yanılıyorsun. Benfica’yı geçince Şampiyonlar Ligi’ne kalmıyorsun, bir tur daha oynuyorsun. Sen onu da cepte görüyorsun. Bu takımın geçmiş yıllarda ne tip takımlara elendiğini unutma bu soruyu sorarken… Ama Benfica’yı geçersen daha büyük şansın var diyorsun. GAZETECİ: PAOK nispeten Fenerbahçenin eleyebileceği bir takım. Ben şunu algılayamadım. Comolli gibi Liverpool’da Tottenham’da görev almıs bir kişinin takımı hazır olmadan Cocu’ya sunması sizce bir hata değil midir? Ben şunu bekledim. En azından transfer yapamıyorsanız mevcut takımla kırılma maclarını geçip önünüze bakmanız daha doğru değil miydi? BASKAN: Diyorsun ki Fernandao’yu satmasaydık. Ben de diyorum ki bu kadar şansız olmasaydık. Soldado İstanbulspor maçında kendisi bile nasıl olduğunu anlamadan sakatlandı. Sana katılıyorum. Burada bir hata varsa ben de sorumluyum Semih Özsoy da sorumlu Damien Comolli de sorumlu. Burası bir şirket değil burası bir dernek. Burası sportif direktörün de kafasına göre herşeyi yapabildiği bir yer değil. Hata var mı yok mu tartışmıyorum; varsa hepimiz sorumluyuz. Gelelim alınan riske. Eski bazı yöneticiler... Fernandao satılmasa edilmese Benfica macı geçilirdi gibi bana göre saçma sapan görüşler oldugunu biliyorum. Soldado konusunda şanssız olmasaydık ve yine de elenseydik bu sorular gelmeyecekti. Neden transferleri Benfica'dan önce yapmadınız diye sorabilirsin. O iki furtbolcuyu satmamız bayrama rastladığı için cephanemiz yoktu. Slimani’yi çok istedik ve göreceksiniz çok patlayacak burada. Kiralama yöntemi dışında almanız imkan dahilinde değildi. Satın alma opsiyonu bile yok. Bu oyuncuyu hem Damien hem Phillip inanılmaz çok istiyordu. 5 tane forveti olan Leicester satmak istedi ama kiralama yöntemi olunca iş işten geçti. Ben istemezmiyim 25-30 milyon geliri olan Şampiyonlar Ligi'ne gitmek. Bizim önce kendi bahçemizi toparlamamız lazım,i ardından da Avrupa'da kalıcı bir Fenerbahçe, kuralar çekilince çekinilen bir Fenerbahçe oluşturmak bugünden yarına olacak bir şey değil. 21 milyonluk satış kolay değil. Serbest kalmasına 4 ay kalmış bir oyuncuyu ilk teklifini 4 milyondan 12+1’e getirmek kolay iş değil. Geldiğimiz noktada Josef’i satmamak sorumsuzluk olurdu. Mesela Yassine Benzia’yı almamız aklımın ucuna gelmezdi ama Lille’in içinde bulunduğu durum oyuncuyu satmak zorunda bıraktı onları. BERKE TÜRK FUTBOLUNUN GELECEĞİNİN KALECİSİ GAZETECİ: Gençlerden bahsediyorsunuz. Berke’nin önünde 3 oyuncu var. Barış’ın önüne Ayew geldi. Ferdi’yi de eklemek gerekiyor. Bu 3 gençle bu sene yola çıkılmadıysa seneye de yola çıkmak zor geliyor bana. Başkanımız: Ben sana kesinlikle katılmıyorum. Ferdi ile başlayalım. Ferdi Hollanda futbolunun geleceği olarak görülen bir oyuncu. Ferdi, Cocu’nun çok istediği bir oyuncuydu. Kupa maçları gelince oynayacaktır. Zaman zaman kendini geliştirecektir. Herşeyin zamanlaması önemlidir. Fenerbahçe’ye kimler geldi; gencecik oyuncular yok olup gitti. Barış ve Berke, daha çok benim ve Damien’ın üzerinde durduğu oyuncular. Kendi yaş grubunda dünyanın en iyi üç kalecisinden biri seçilen bir insan Berke. Berke, Fenerbahçe logosunu bakmadan çizebilecek derecede bir Fenerbahçeli. Berke, Allah korusun sakatlık olmadığı taktirde yıllar boyunca Fenerbahçe ve milli takıma hizmet edecek ve benim düşüncem Fenerbahçe’nin onu çok uzun yıllar elinde tutamayacağıdır. Kameni, Berke’nin önünde ilk 28’de yoktur. Volkanla Harun vardır. Volkanın mukavelesi seneye bitiyor. Dolayısıyla Harun ve Berke vardır. Berke kendini bu yaşına kadar geliştirdiği biçimde geliştirmeye devam ederse Berke’nin Fenerbahçe’nin kalesine geçmesini kimse durduramaz. Ama bu sene değil. Bu sene Berke pişecek... Berke Türk futbolunun geleceğinin kalecisidir. Barışa gelirsek Barış müthiş bir futbolcu. Siz daha birinci günden bütün yükü taşınmasını beklerseniz onun da nefesi tükenebilir. SORU: İki dönem sonunda nasıl bir Fenerbahçe hayal ediyorsunuz? Fenerbahçe transferi artı bakiyede kapattı. Gelecek yıl Avrupa Kupalarına katılmama riski hala devam ediyor mu? Ve Döviz borçlarını TL’ye çevirmeyi düşünüyor musunuz? Başkanımız: FFP daha da zorlaştı. Borcumuzun yüzde 80’i döviz olduğu için kısa vadeli döviz çok arttı. O yüzden FFP sıkıntımız artarak devam etmektedir. İnşallah çok yakın zamanda Fenerbahçe Spor Kulübü’nün konsolide rakamları birkaç ay içinde çıkacak. Mayıs sonu itibariyle rakamlara baktığınızda borcumuz artmış gözüküyor. Bizim 3 yılda -30 milyon zarar etme hakkımızın çok üstünü aştık. Bizim oraya geri dönmemiz için aşağı yukarı 70-80 milyon Euro kar yapmamız gerekiyor bu sene ki kolay kolay mümkün değil. TL’ye çevirme konusu ise Türk Parasını Koruma kanunu çerçevesinde yeni uygulamalar geliştiriliyor ama ne yazık ki kimse futbolcuların ödemelerini döviz kurundan TL’ye çeviremiyor. Bundan bağımsız olarak baktığınızda borcumuzu çevirmek için TL ile borçlanmak bundan sonra çok zor çünkü faizler yüzde 35-40’lara gelmiş durumda. O yüzden bu işin kararını en iyi verecek kişi Burhan Bey’dir. Burhan Bey borçları hem daha uzun vadeye yaymak, hem de daha az seviyeye indirmek için arkadaşlarla çalışıyor. En kısa zamanda sonuçlanınca açıklayacağız. Bu ay sonunda bizim de denetimimiz bitiyor. Denetimden çok ilginç sonuçlar çıkıyor. Bunları da sizlerle paylaşacağız. Dikkat çeken sonuçlar. Fenerbahçe ilk defa bütçe, konsolide bütçe, ilk defa tüm şirketlerin ve derneklerin denetlenmiş rakamları çıkıyor. Bunların hepsi sonuçlandığında sizlerle paylaşacağız, dergimizde de olacak bu bilgiler. Onun için şu aşamada net bir şekilde çevireceğiz demiyorum. Factoring’e 3 ayda 97 milyon TL harcamamız gerekiyordu. Bu da bizim için son derece zordu. Yani yüzde 49’a varan maliyetlerle oluşmuş 96 milyon TL vardı Haziran’da. Biz factoring maliyetlerini faiz dahil 106 milyon TL olarak yüzde 22 ortalama faiz maliyetine indirip, 24 aya kadar vadeye yaymak için 10 firmayla anlaştık. Ancak 2’siyle anlaşamadık. Bir tanesiyle de anlaşmak üzereyiz. İyi bir grup. Ancak 1 tanesi var ki bizi hedef almış durumda. Bunun artık müzakere, iyi niyet, olgunlukla, çözülemeyeceğini bize gösterdiler. Çünkü kendileriyle bu müzakereleri yaparken başta kulübümüze, sonra Başkanımız Aziz Yıldırım’a, sonra da başta ben olmak üzere biz ve 4 Futbol A.Ş. yönetim kurulu üyesine haciz getirdiler, haciz ihtarnamesi. Sonra da pişkin pişkin arayıp, biz yapmadık avukatımız yapmış diyerek Fenerbahçe'yi düpedüz karşılarına almış vaziyetteler. Artık bizim de biraz farklı yüzümüzü göstermenin zamanı geldi. 3 kuruş bedel için ki; biz burada ana parayı ödeyeceğimizi söylüyoruz, tefeci zihniyetindeki rakamlarla, borca batık bir şirkete, bana sorarsanız legal olmayan yöntemlerle verilmiş bir borcun iyi niyetli çözümü için biz uğraşırken, bu şekilde davranmaları Fenerbahçe'yi karşılarına almak demektir. Şimdi göreceğiz, bakalım. El mi yaman, bey mi yaman göreceğiz. Bunu çok ayıplıyorum. Bunlar tanıdığımız insanlar. Benim şahsen değil ama Yönetim Kurulumuzda bir çok kişinin şahsen tanıdığı insanlar. Bu şekilde davranmalarına anlam verememiş