KULÜP

Başkanımız Ali Koç, "Sporun Geleceği Aydınlık mı?" konulu panelde konuştu

15 Kasım 2018 Perşembe 09:46



Başkanımız Ali Koç ile yöneticilerimiz Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği’nin bu sene üçüncüsünü düzenlediği Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi’ne katıldı. Başkan Ali Koç, Beşiktaş ve Kulüpler Birliği Başkanı Fikret Orman ile birlikte "Sporun Geleceği Aydınlık mı?" konulu panelde yer aldı.

Organizasyonda Başkanımız Ali Koç ile birlikte Başkan Yardımcımız Mehmet Burhan Karaçam, Genel Sekreterimiz Sevil Zeynep Becan, Yönetim Kurulu Üyelerimizden Şaban Erdikler, Mustafa Kemal Danabaş ve Esra Nazlı Ercan ile Futbol A.Ş. Genel Müdürümüz Engin Dumanlı da yer aldı.

İlk olarak normalde Fenerbahçe’nin futbolda yaratacağı ekonomi ile sağlıklı bir kulüp olabileceğini belirten Başkanımız Ali Koç sektörün baştan aşağı değişmesi gerektiğini söyledi.

Kulüplerin çok zor durumda olduğunu vurgulayan Başkan Ali Koç "finansal modelin değişmesi lazım" dedi.

Avrupa’daki birkaç kulüple diğerleri arasında önümüzdeki yıllarda büyük uçurum olacağını kaydeden Başkanımız Ali Koç, o kulüplerin nasıl yönetildiğini de anlattı.

Başkanımız Ali Koç Kulüpler Birliği’nin işin sahibi olması ve karar mekanizmasının başında bulunması gerektiğini de söyledi.

"Sporda zihniyet değişikliğine ihtiyaç var" diyen Başkan Ali Koç, "Derbi maçından beri TFF’den kimseyi aramadık, konuşmadık" diyerek sözlerini noktaladı.

Panelin sonunda Başkanımız Ali Koç ile Fikret Orman’a katılımlarından dolayı plaket takdim edildi. Başkan Ali Koç Sermaye Piyasası Kurulu’na sermaye artırımı sürecindeki yardımlarından dolayı teşekkür etti.

Başkanımızın konuşmalarından derlediklerimiz şöyle: 

* Federasyonun, antrenörlerin, futbolcuların ve medyanın baştan aşağıya değişmesi lazım. Yeniden bir yapılandırma yapmamız lazım. Kısa vadede finansal konularda sermaye koyabilir, tahvil çıkarabilir ve borçları yapılandırabilirsiniz. Türkiye’de büyük kulüplerde şirket sahipliği yok. Hiç bir zaman olmayacak da. Kolay kolay sermaye koymak mümkün değil. Sermaye koyabiliyorsunuz ama buna rağmen Mart’tan sonrasını göremiyorsunuz. Elimizdeki mevcut araçlara baktığımız zaman, bizlerin bu işin içinden çıkması mümkün değil. Yöntemleri baştan aşağıya değiştirmemiz lazım. Belki 5 sene Avrupa’ya gitmemeyi bile düşünmemiz lazım. FFP uygulanıyor bunun çok daha ağırını kendimize uygulamayız. Bu noktaya gelmemiz tamamen sorumsuzca yönetimlerden oluşuyor. Sadece kulüp yönetimlerinden bahsetmiyorum. TFF’den bahsediyorum, hoşgörülü davranmış, SPK hoşgörülü davranmış. Sahiplik olmadığı için günü kurtarma politikaları uygulanmış. Buradan çıkmamız son derece radikal yöntemler, eylemler ve devlet de kesinlikle işin içinde olmalı. Ayrıca finans kurumları da işin içinde olmalı.

* Futbolcu işin bir kısmı. En büyük yatırımı futbola yapıyoruz. Anadolu kulüpleri için Türk futbolcular TL alıyor ama büyük kulüplerde futbolcular döviz alıyor. Yeni oldu TL.  Aldığımız yabancı oyuncular yaşlı. Başka yerde alacağının 2, 2.5 katını alıyor. Son durak mukaveleler oluyor. En yaşlı liglerden biriyiz. Yeni statlar olmasına rağmen altyapıdan oyuncu çıkartamıyoruz. Altyapıya az yatırım yapıyoruz. Vehbi Koç bize alırken kazanacaksınız diyordu, biz alırken de satarken de kaybediyoruz.
 
* Gazetelerde 4 teknik direktöre ödeme yapıyoruz diye çıkıyor, biz iki kişiye yapıyoruz.  Buraya nasıl geldik, buradan nasıl çıkacağız? Bazı sözleşmeler çok ağır. Sözleşmeyi son dakikada yaparsak karşı tarafın dikte ettiği şartlara uymak zorunda kalıyorsunuz. Maç başını alabilmesi için takımın kazanması gerekiyor. Topyekün her şeyi gözden geçirmemiz gerekiyor.

* Şampiyonlar Ligi’ne gidiyorsanız iyi para var.  Avrupa Ligi’nde sonuna kadar gidersen bugünkü tabloyu değiştirecek para kazanmıyorsun.  Galatasaray bu sezon, Beşiktaş’ın yakaladığı başarıyı yakalarsa 50-60 milyon Euro kazanabilir. Avrupa’ya gitmemek çözüm değil, en radikal şeyi söylüyorum. Altyapıdan oyuncu çıkaran takımlara daha fazla para verilecek, devlet altyapılara yatırım yapacak, yaptırtacak. 30 yaş üstü yabancı oyuncu gelmeyecek gibi gibi sınırlamalar var. Biz ikimizde (Fikret Orman’la) elimizi yüzümüze bulaştırıp bir sonraki seçimlerde ayrılsak hiç bir sorumluluğumuz yok. Şirketlerimize sorumluluğumuz var. Bu sorumluluk da getirilmeli.

* Önümüzdeki 5-10 yıl içinde Avrupa’daki 12-15 takım ile aradaki fark çok açılacak. Bu arayı kapatmak imkansız hale gelecek. Birincisi, çoğu futboldan başka bir spor ile ilgilenmiyor. İkincisi, çoğunun sahipleri var, şirketleşmeyi başarılı bir şekilde yapmışlar. Çoğu sıkıntılı finansal dönemleri atlatmışlar. Alırken ve satarken kazanıyorlar. Dünyanın dört bir yanında taraftar kitlelerine hitap ediyorlar. Teknolojileri sayesinde taraftarlarını çok iyi tanıyorlar. Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray lokal kulüpler ama uluslararası kapsama alanları var. Bu kulüplerin global kapsama alanları var. İnsan sermayeleri çok gelişmiş. Bugün buraya gelmeden önce La Liga’yı inceliyorduk. Premier Lig’de CEO değişimi oldu. Yayın hakları nerden nereye geldi. Büyük dönüşümler son 10 yılda oldu. Önümüzdeki 10 yıl daha da büyük değişimler olacak. Bahsettiğim 12-15 kulüp futboldaki marka değerinin yüzde 95’ini diğer ligler ve kulüpler yüzde 5’ini temsil edecek. La Liga’da bir kulübün 2 sene arka arkaya zarar etmesi yasak, zarar edilince soruşturma açılıyor. İlk sene 5 milyon Euro zarar edilince ertesi sene en az 5 milyon Euro kar edilmeli.

* Federasyonlarımız malını iyi yönetemedi. Bana göre hayır. Bugüne kadar gelen federasyonlar için söylüyorum. Passolig bilet işlerini yapıyor. Ürünü biz satıyoruz ama seyircilerin bilgileri bizim değil. Bu düzen böyle gitmez. Kulüpler Birliği, ligin sahibi olmalı. Kaliteli insanlar tarafından donatılmalı.

* Biz Fenerbahçe olarak kesin bir tavır içindeyiz. Bundan sonra TFF’yi yönetecek insanların, sporun ruhunu anlayan bir yapıdan oluşması gerektiğini düşünüyoruz. Kimin networku güçlüyse onun dediği oluyor. Türk futbolu Avrupa’da rekabetçi bir hale gelirse UEFA’nın da değeri artar. Monaco en iyi senesinde 30 bin-15 bin forma satıyor. Biz en kötü senemizde 250 bin forma satıyoruz. UEFA da bizim sağlıklı bir halde olmamızı istiyor.

* Almanya’da 3 milyondan çıkan Türk futbolcu sayısına bakın birde 80 milyon nüfusumuzdan çıkan futbolcuya bakın.  Yöntemler ortada. Doğru kısımları Türkiye’ye uyarlamamız lazım. Müthiş bir potansiyelimiz var. Devletimiz inanılmaz altyapı hamleleri yaptı. Sporcu olacaksan iyi eğitim alamıyorsun. Bunları düzeltmemiz lazım.

* 10 senede yabancı kuralı 8 defa değişmiş. Niye değişmiş? Bir sezonda iki kere değişmiş. Zihniyet değiştiği zaman bu da yerine oturacak. Doğrusu 8 midir, 5 midir, 14 müdür bilmiyorum. Yeterince rekabetçi olamamız buna da bağlanamaz. Her ülkenin kendine has yapısı var, yabancı kuralı da ona göre ayarlanmış. Önümüzdeki sene U21 ligi yok. Doğru ya da yanlış olabilir. Olmayacaksa yerine ne konacak? Yok. O yüzden zihniyet değişikliğine ihtiyaç var. Belki çok karamsar bir tablo çizdik ama tünelin sonunda da ışık yok değil. Doğru yönetilmemiz lazım. En büyük sıkıntılarımızdan biri de kalifiye altyapı hocası yok. Fenerbahçe’nin altyapısı için 1.5 sahası var. Hayalim 7-8 saha. Bir tarafta A Takım diğer tarafta altyapı antrenman yapabilir. Aynı zihniyet. Paramızı vaktimizi nasıl harcadığımıza baktığımız zaman doğru yaklaşımlar içinde değiliz. 4 milyonluk Hırvatistan’ın becerisine bakın. Futbol, basketbol, tenis. Tekerleği yeniden icat etmeye gerek yok. Başarılı modeller ortada. Altyapıya getirilen hocalar bizim takımın hocaları olsun gibi dertleriniz olursa bunlar olmuyor. Olmadığı da ortada.

* Derbi maçından beri TFF’den kimseyi aramadık, konuşmadık. Hakkımızı savunmak için ertesi gün bir açıklama yaptık. Alanyaspor maçından sonra soru geldiği için, Başkan Vekilimiz bir açıklama yaptı. Hatası olan çok konuşur. Biz yaptığımız tek açıklamada tokat atan oyuncumuzu cezalandıracağımızı söyledik. Henüz savunmamızı yapmadık, sonrasında para cezasını vereceğiz. Türkiye’de tesis etmeye çalıştığımız spor ortamına zarar veren sporcularımızı cezalandıracağımızı açıkladık. Savunmamızdan sonra Tahkim’den çıkacak kararın ardından cezalarımızı görebilirsiniz. Her gün konuşsaydık, içinden çıkmak istediğimiz düzene hizmet ederdik. Beklenti var. Şiddete, kavgaya alışılmış. Benim seçim kampanyam boyunca en çok muhattap olduğum soru, "Federasyondaki haklarımızı nasıl koruyacaksın?" sorusuydu. İnsanlar adil rekabet ortamının tesis edilemediğini düşünüyor. Cevap vermekte en çok zorlandığım soru buydu. İnancımız, kalifiye insanların olduğu ortamda hak edilen rekabet ortamı sağlanabilir. 

Haberin diğer fotoğrafları

/

Basın Fotoğrafları