HEFORSHE

Kulübümüz HeForShe projesini spor basınına yön veren isimlere tanıttı

14 Kasım 2018 Çarşamba 16:49

Başkanımız Ali Koç, Kulübümüzün, Birleşmiş Milletler Kadın Birimi’nin (UN Women) Eylül 2014’te başlattığı ve Koç Topluluğu’nun Türkiye’deki ana destekçisi olduğu HeForShe hareketi ile “Birlikte Eşitiz” diyerek güçlerini birleştirmesinin ardından bugün Fenerbahçe Faruk Ilgaz Tesisleri’nde, çeşitli basın kuruluşlarının spor müdürleriyle sohbet toplantısında bir araya geldi.

Sohbet toplantısına Başkanımız Ali Koç, Koç Holding Dış İlişkiler ve Kurumsal İletişim Direktörü Oya Ünlü Kızıl, Tüpraş Genel Müdürü İbrahim Yelmenoğlu ve Birleşmiş Milletler (BM) Kadın Birimi Türkiye Ülke Direktör Vekili Dr. Sabine Freizer katıldı.

Yönetim Kurulu Üyelerimiz Acar Sertaç Komsuoğlu ve Metin Sipahioğlu’nun da yer aldığı toplantıda, Kulübümüzün toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki taahhüdünü ortaya koyan manifestosu da barkovizyonda gösterildi.

Başkanımız Ali Koç: "Türkiye'de ciddi bir sorun olan cinsiyet eşitliği konusunda bir mesafe kat etmemiz çok önemli"

Toplantının açılış konuşmasını yapan Başkanımız Ali Koç, “Faruk Ilgaz Tesislerimizde düzenlediğimiz sohbet toplantımıza hoş geldiniz. Bugün Fenerbahçe Spor Kulübü’nü temsilen şahsım, İletişimden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyemiz Metin Sipahioğlu ve Fenerbahçe’den sorumlu Sertaç Komsuoğlu bizlerle beraber. Bugün Fenerbahçe için, bizim için çok heyecanlı, anlamlı ve tarihi bir gün için buradayız. Öncelikle hepinize çok çok teşekkür ederim, zahmet edip geldiğiniz için. Heyecanımızı paylaşmak için bugün buradasınız. Toplantıya kimler katılıyor: Koç Grubu’ndan Sayın Oya Ünlü Kızıl, Birleşmiş Milletler (BM) Kadın Birimi Temsilcisi, 2015 yılından bu yana Türkiye’de bulunan Sayın Dr. Sabine Freizer ve Tüpraş CEO’su Sayın İbrahim Yelmenoğlu ile beraberiz. Bugün spor içinde ve spor dışında bir konuyu sizlere aktarmak için buradayız. Nitekim birkaç gündür spor dışı medyada da bu konu işleniyor. Bizim için de son derece önemli ancak peşinen şunu söylemek istiyorum: Bu işin başarılı olabilmesi için, bu işin kitlelere yayılabilmesi için hatta sadece Fenerbahçe üzerinden değil, bu ve bunun gibi sosyal sorumluluk konularını hem futbolun doğası icabı hem de büyük kulüplerin hitap ettiği kitleler açısından daha yaygın, daha örnek olması, özendirici olması aslında biz ne yaparsak yapalım sizlerin elinde. Sizler de inandığınız takdirde, önemli bulduğunuz taktirde bu konuların yayılması için sizlere de büyük görevler, sorumluluklar düşüyor. İnşallah kontrat süreci olan 2019 sonuna kadar hep beraber hem spor medyası hem genel medya kapsamında Türkiye’mizde de ciddi bir sorun olan cinsiyet eşitliği konusunda bir mesafe kat etmiş olabiliriz. Nasıl mesafe kat edebileceğimizi de birazdan anlatacağım. Dünyada ses getirmiş bir projenin sizler, bizler sayesinde Fenerbahçe camiasının genelinde dünya çapında haber olabilecek konuma getirebiliriz. Ben inanıyorum ki bunu başardığımız taktirde Türkiye’deki diğer spor kulüplerinin de bu yolda, bu mecrada ilerleyeceğine hiç şüphem yok. Şimdi sırasıyla konuşmalara başlayalım ardından sizlerden gelen soruları yanıtlayacağız.” dedi.

Koç Holding Kurumsal İletişim ve Dış İlişkiler Direktörü Oya Ünlü Kızıl: "Toplumsal cinsiyet eşitliği, ülkelerin kalkınması, daha adil toplumlar oluşması için bütün dünyanın odağında olan bir konu"

Koç Holding Dış İlişkiler ve Kurumsal İletişim Direktörü Oya Ünlü Kızıl ise, “Bir ülkenin gelişmişliği, o ülkenin sadece ekonomik büyüklüğüyle değil, bireylerin kaynaklara ve fırsatlara eşit erişimi ve bunun insan refahına yansımasıyla ölçülüyor. Ülkelerin kalkınması için kamu ve sivil toplum kadar özel sektöre de çok önemli ve kıymetli bir rol düşüyor. Koç Topluluğu olarak çeşitli toplumsal meseleleri gündeme taşımayı önemsiyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliği, ülkelerin kalkınması, daha adil toplumlar oluşması için bütün dünyanın odağında olan bir konu. Toplumun yarısını oluşturan kadınların ekonomiye, siyasete ve eğitime katılımı sınırlı. Son 3 yıldır, Koç Topluluğu olarak toplumsal cinsiyet eşitliğine odaklandık. Bu konu oldukça kapsamlı, dolayısıyla bütünsel yaklaşmamız gereken bir alan. 2015 yılından bu yana parçası olduğumuz HeForShe hareketi ise, toplumsal cinsiyet eşitliği meselesinin merkezinde yatan, önyargılarla mücadele için önemli bir platform.  Geniş etki alanı ile spor, özellikle de futbol, önyargılarla mücadelede ciddi yol kat edebileceğimizi düşündüğümüz bir alan. Bu anlamda, Koç Topluluğu şirketlerinden Tüpraş’ın desteğiyle hayata geçen Fenerbahçe ve HeForShe iş birliğinin, eşitliği sporun gündemine taşıması bizler için çok kıymetli” şeklinde konuştu.

İbrahim Yelmenoğlu: "Eşitlik İçin Enerjimiz Bitmez"

Tüpraş Genel Müdürü İbrahim Yelmenoğlu ise Tüpraş’ın Türkiye’nin en büyük sanayi şirketi olarak, toplumun değişim ve dönüşümüne öncülük yapmak gibi bir sorumluluğu olduğunu belirtti. Yelmenoğlu şöyle devam etti: “Enerji sektöründe lider ve öncü bir şirket olarak eğitimden sağlığa, kültür sanattan spora kadar ülkemizin toplumsal gelişimine katkıda bulunmak amacıyla pek çok projeyi hayata geçiriyoruz. 2015 yılından bu yana toplumsal cinsiyet eşitliğine odaklandık. 2017 yılında Birleşmiş Milletler Kadının Güçlenmesi Prensipleri’ni imzalayarak kapsayıcı bir işyeri olma hedefimizi de duyurduk. Topluluğumuzun ‘Ülkem İçin Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Destekliyorum’ projesi kapsamında; kadınların güçlenmesi için hem iş yerinde, hem topluma yönelik önemli çalışmalarla farkındalık yaratmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Ülkemizin enerjisini üretiyoruz ama bu büyüklüğün sadece bize ekonomik aktiviteler değil, başka sorumluluklar da yüklediğine toplumun değişim ve dönüşüm ihtiyacını tetiklemek için birtakım sorumluluklar üstlenmemiz, projeler geliştirmemiz gerektiğine inanıyoruz. Sadece şirketimizde değil; ortaklarımızla, paydaşlarımızla birlikte de BM Kadın Birimi nezdindeki HeForShe hareketi kapsamında birçok proje gerçekleştirdik. Farkındalık seminerleri düzenledik, bilgilendirme faaliyetleri yaptık. İş yerlerimizde çeşitli düzenlemeler yaptık. Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine yönelik farkındalığı daha geniş kitlelere taşımak amacıyla bu iş birliğine imza attık. Şimdi de Tüpraş olarak ; “Eşitlik için enerjimiz bitmez” diyoruz . Bu iş birliği için Fenerbahçe Spor Kulübümüze ve BM Kadın Birimi’ne çok teşekkür ediyoruz.” ifadelerini kullandı.

BM Kadın Birimi Türkiye Ülke Direktör Vekili Sabine Freizer: "Toplumsal cinsiyet eşitliği için şu santra vuruşunu yapalım ve çalışarak oyunun kurallarını değiştirelim"

Ardından söz alan BM Kadın Birimi Türkiye Ülke Direktör Vekili Sabine Freizer, BM Kadın Birimi olarak, bugün Fenerbahçe ile birlikte HeForShe hareketinin lansmanını yapmak üzere burada olmaktan dolayı çok mutluyuz. Pazar günü oynanan Fenerbahçe’nin maçı gerçekten çok ilham verici ve çok heyecanlandırıcıydı. Oyuncuların magenta rengi forma numaraları ile çıktıklarını gördük ve bu bizim için gerçekten çok heyecan vericiydi. Bu, bizlere erkeklerin de toplumsal cinsiyet eşitliğini gerçekleştirmek için harekete geçmeye istekli olduklarını gösterdi. Sayın Ali Koç’a HeForShe’ye destekleri ve aynı zamanda kişisel olarak toplumsal cinsiyet eşitliğine verdiği taahhüt için çok teşekkür etmek istiyorum. Aynı zamanda yıllardır bize verdikleri destek için Koç Holding’e çok teşekkür etmek istiyorum. Sayın İbrahim Germenoğlu’na da teşekkür ediyorum. BM Kadın Birimi olarak Fenerbahçe ile olan iş birliğimizi sıra dışı bir ortaklık olarak görüyoruz. Toplantımıza katılan spor müdürlerine de çok teşekkür etmek istiyorum. Gazetecilerin, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırmasında kilit bir rolü var. O yüzden burada olduğunuz ve bizleri HeForShe’yi anlatırken dinlediğiniz için çok teşekkürler. HeForShe, Türkiye’de 2015 yılında başlattığımız küresel bir hareket. Biz bunu toplumsal cinsiyet eşitsizliğine son vermek için bir fırsat olarak görüyoruz. Aynı zamanda, Fenerbahçe spor kulübünün sadece logoyu taşıması değil, gerçek anlamda toplumsal cinsiyet eşitsizliğini dile getirmesi ve ortadan kaldırması için de bir fırsat. Fenerbahçe burada öncü bir örnek oluyor. Hem Türkiye’deki taraftarlara, hem de küresel anlamda toplumsal cinsiyet eşitliğinin gerçekleşmesi yolunda öncülük edecek. Futbol tabii ki çok erkek egemen bir alan. O yüzden de buradaki ön yargıları kırmak için çok ciddi bir fırsat var elimizde. Bu kampanyayla milyonlarca Fenerbahçe taraftarına ulaşabiliyoruz ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemi ile ilgili çok net bir mesaj verebiliyoruz. Genç-yaşlı bütün maçları izleyen tüm taraftarlara ulaşabiliyoruz. Bizim için stadyumlarda duyduğumuz cinsiyetçi dili değiştirmek için bir adım, sporda toplumsal cinsiyet eşitliği noktasında farkındalığı arttırmak için bir adım. Futbolcuların toplumsal cinsiyet eşitliği adına rol model olması için çok önemli bir adım. Şimdi Birlemiş Milletler Kadın Birimi ile ilgili bir şeyler söylemek istiyorum. Türkiye’de HeForShe kampanyasını Koç Holding’in de desteğiyle Mart 2015’tenyürütüyoruz. O zamandan beri özel şirketlerle, üniversitelerle ve sivil toplum ile birlikte çalışıyoruz. Ve ülke genelinde pek çok kurum HeForShe’ye dahil oluyor. Geçtiğimiz yıllara göre Türkiye’de katılımcı sayımız gitgide artıyor.  Herkes kendince destek olabilir HeForShe hareketine. Burada erkeklerin toplumsal cinsiyet eşitliğinin gerçekleşmesinde çok önemli bir rolüolduğunu göstermek istiyoruz. Biz, BM Kadın Birimi olarak HeForShe sayesinde Türkiye’de çok güçlü müttefiklerimiz olduğunu hissediyoruz. Toplumsal cinsiyet alanındaki güçlenme için birlikte çalışabileceğimiz müttefiklerimiz var. Ayrıca,Türkiye de bir Avrupa ve Orta Asya Bölge Ofisimiz var. Bir de Ankara’da bir ülke ofisimiz var. Gaziantep’te de ufak bir ekibimiz bulunmakta. Biz, BM Kadın Birimi olarak Türkiye’de,toplumsal cinsiyet eşitliğini gerçekleştirmek ve kadınların ve kız çocuklarının güçlenmesi için çalışıyoruz.  Önümüzdeki hafta 25 Kasım’da Türkiye’de toplumsal cinsiyete dayalı şiddete karşı 16 günlük aktivizm kampanyasını başlatacağız. Her sene Türkiye’de ve dünyanın her yerinde yaptığımız gibi bu 16 gün boyunca kadına karşı şiddetle ilgili kamuya yönelik mesajlarımız olacak ve özellikle kadına yönelik şiddeti ortadan kaldırmak, buna son vermek için daha fazla şeyin yapılması yönünde çağrıda bulunacağız. Bugün burada kutladığımız ortaklık, toplumsal cinsiyet eşitliğini sporun her alanında sağlamak için çok önemli bir adım.  Aynı zamanda kadın ve kız çocuklarının spora erişimini desteklemek için önemli. Stadyumlarda kadınlar ve kız çocukları kendilerinin istendiğini hissetmeli ve güvenli hissetmeliler.  Ve şu anda Passolig sahiplerinin sadece yüzde 10’u kadın. Neden daha fazla kadın ve kız çocuğu dahil olmuyor? Sporda kadınların ayrımcılığa maruz kaldığını biliyoruz. Kadın sporcuların erkek sporcularla karşılaştırıldığında eşit ücrete sahip olmadıklarını eşit sponsorluk fırsatlarına sahip olmadıklarını ve eşit taraftar kitlelerine sahip olmadıklarını biliyoruz. Kadın takımlarına ve kadın liglerine daha az maddi kaynak ayrılıyor ve kadın ve kız çocuklarının spor yapmak için desteklenme olasılığı daha az oluyor. Özellikle futbol söz konusu olduğunda kız çocuklarına genellikle “bu erkek sporudur sizin sahada yeriniz yok” deniyor. Şimdi burada bizimle olan herkes şu anda eminim bize katılırsınız ki daha fazla kız çocuğunun futbol oynaması, izlemesi ve taraftar olması çok önemli bir şey. Hep birlikte bunun üzerinde çalışabiliriz. Pek çok kız çocuğu ve kadın sporu çok seviyor. Kadınların güçlenmesi de sporla sağlanabilir. Kadınlar sporla gençlere ilham kaynağı olabilir ve aynı zamanda da sporda takım çalışması ve stratejik düşünmenin önemini gösterebilirler. Türkiye’de her sene kadın spor liglerinde kadın sporcular çok büyük adımlar atıyorlar. Voleybolda, basketbolda kadın spor takımlarının küresel başarılar elde ettiğini de hepimiz biliyoruz. O yüzden burada çok önemli bir fırsat var. Biz Fenerbahçe ile birlikte HeForShe kampanyasını yürüteceğimiz için çok mutluyuz. O yüzden toplumsal cinsiyet eşitliği için şu santra vuruşunu yapalım ve çalışarak oyunun kurallarını değiştirelim." şeklinde konuştu.

Başkanımız Ali Koç: "Fenerbahçe markasının hem sportif anlamda hem de sosyal sorumluluk bilinciyle iyi tanınmasını istiyoruz"

Koç Holding Dış İlişkiler ve Kurumsal İletişim Direktörü Oya Ünlü Kızıl,  Birleşmiş Milletler (BM) Kadın, Barış ve Güvenlik Danışmanı Dr. Sabine Freizer ve Tüpraş Genel Müdürü İbrahim Yelmenoğlu'nun ardından bir kez daha söz alan Başkanımız Ali Koç, sponsorluk anlaşmasının detaylarını şu şekilde paylaştı:

“Oya Hanım, Sabine Hanım ve İbrahim Bey, konuyu cinsiyet eşitliği penceresinden ele aldı. İbrahim Bey, TÜPRAŞ için bu konunun ne kadar önemli olduğunu, bu konuda ne kadar efor sarf ettiklerini ve bu iş birliğiyle bugüne kadar yaptıklarını ne kadar farklı bir seviyeye taşıma imkanını anlattı. Ben ise sizlere biraz Fenerbahçe penceresinden nasıl bugünlere geldiğimizi anlatmak istiyorum: Seçim kampanyam boyunca takip edenler de bilir; hem Fenerbahçe özelinde hem de futbol özelinde bazı şeyler söyledik. Futbol özelinde söylediklerimden bir tanesi, içinde bulunduğumuz mevcut durumun sürdürülebilir olmadığı ve olmaması gerektiği,  çocuklara çok kötü örnek olduğunu, kötü bir miras bıraktığımızı; bunu derken neyi kastediyordum? Futbolun içinde bulunduğu kin, nefret, şiddet, ayrıştırıcı tutumların sporun gerçek ruhunu yansıtmadığını, futbol üzerinden sporun gerçek ruhu olan centilmenlik, takımdaşlık, birleştirici unsurlar ve adil rekabet. Bunların daha çok ön plana çıkması gerektiğini ve başkan seçildiğim taktirde de başkanlığımın önceliklerinden bir tanesinin de Fenerbahçe’nin bu alanlarda hem öncü hem örnek olması gerektiğini ifade etmiştim. Bununla beraber de Fenerbahçe’nin sadece sportif başarılarla anılan bir kulüp olmaktan öteye Fenerbahçe markasının, Fenerbahçe Spor Kulübü ve camiasının sosyal sorumluluk bilinciyle kapsayıcı bir kulüp olması gerektiğini, sosyal sorumluluk alanında da şampiyon ve lider bir kulüp olması gerektiğini ifade etmiştim. Hatta bir adım öteye gideyim; Fenerbahçe Spor Kulübü’nün, dünya çapında bir spor kulübü olarak kendi yaşadığı ülkede herhangi bir konuda ülkesindeki yaşam standardını, yaşam kalitesini arttırmakta bir aracı kulüp olarak dünya çapında konuşulan bir marka olması gerektiğini de, olabilecek güçte olduğunu da ifade etmiştim. İlk değerlere dönersek  ‘Yeniden saygı’ ‘Küfüre karşıyız’ temasıyla sezona başladık. Hatta uzun vadede küfürsüz stat hayalimiz olduğunu, bunun bir geceden bir geceye olmayacağını, bunun bir yolculuk olduğunu ama tohumlarını da bugünden atmaya başladığımızı dile getirmiştim. İkinci konuya gelirsek,  sosyal sorumluluk bilinci, örnek ve öncü kulüp olma konusunda da ‘ne yapabiliriz?’ diye çok düşündük.  Hatta Yönetim Kurulu’nda sosyal sorumluluk işleriyle de ilgilenen arkadaşlarımız var.  Belki gözden kaçmıştır, stadımızda oynadığımız tüm maçlarda –hazırlık maçları da dahil- pek çok STK’lardan, derneklerden,  vakıflardan 30’ar 50’şer kişi, çoluk çocuk velileriyle stadımızı ziyaret etti. Onlara ev sahipliği yaptık, onlara Fenerbahçe’yi anlattık ve Fenerbahçe’yi tattırdık. Bunlar küçük şeylerdir fakat biz, büyük bir proje peşindeydik. Bunun da tam adını koymamıştık.  Bu düşünce ve duygular içerisindeyken aynı zamanda hayat da devam ediyor. Sponsorluk çalışmalarımızı sürdürüyorduk ve Yönetim Kurulu Üyemiz Tankut Turnaoğlu, kendisi bir taşla birkaç kuşu vurabilecek bir proje önerisi getirdi. Dedi ki, ‘Koç’un liderliğini yaptığı HeForShe projesini Fenerbahçe üzerinden devam ettirelim. Bununla pek çok konuyu adresleyebiliriz.’ Aslında çok etkileyici bir fikirdi. Niye biz bunu düşünemedik diye tartıştık. Hemen Koç’a ve Tüpraş’a gittik. Dedik ki, ‘Sizin bu konuda ortağınız olalım ve iş birliği yapalım. Bu projeyi bambaşka boyutlara taşıyalım.’ Ben şahsen Koç Grubu olarak işin öbür tarafında da olduğum için ne kadar maddi manevi efor sarf ettiğimi gayet iyi biliyorum. Ama İbrahim Bey’in de ifade ettiği gibi Koç Grubu’nun gücüyle bir yere kadar. Bizim de ülke çağında her yerde bayilerimiz var ama Türkiye’de hiçbir özel sektör kurumu, bir Fenerbahçe, bir üç büyük kulüp gibi kapsama alanı yok. Bu kadar büyük kitlelere hitap etmiyor. Dolayısıyla Tüpraş ve sonrasında Koç Grubu da olumlu yaklaştı ve projeyi hemen Birleşmiş Milletler’e götürdük. Ben zannediyordum ki, ‘ne güzel fikir, hemen haftaya başlayalım.’ Evet, fikir çok benimsendi, çok sahiplenildi fakat Birleşmiş Milletler’in Kadın Birimi ve Birleşmiş Milletler’in herhangi bir birimi ile iş yapmak hiç sandığınız kadar kolay değil. Üç ay içimizi dışımızı denetlediler. Sonra da uzun bir hukuki süreç oldu. Bu denetim süreci de benim çok hoşuma gitti. Fenerbahçe Spor Kulübü’nü temsil eden sporcuların, teknik kadroların, bazı profesyonellerin cinsiyet eşitliğine aykırı herhangi bir söylem, tavır ve eylem için olup olmadıklarını incelediler. Sosyal medya iletişimlerinde, medyada çıkan haberleri iyice enine boyuna araştırdıktan sonra bize yeşil ışığı yaktılar. Tabii o yetmedi, bir de onların hukuk sürecini atlatmamız gerekiyordu ve onu da başarıyla atlattık. Projenin yeşil ışığını, startını geçen hafta pazar günü Alanyaspor maçından önce stadımızda verdik. Şimdi neleri adresleyebildik? Öncelikle tarihi bir olay. Neden tarihi bir olay? Hem Fenerbahçe Spor Kulübü’nün 111 yıllık tarihinde bir ilk hem de Türk sporunda bir ilk! Bir spor kulübü, formasının bir yerinde -kolunda-  sezon boyunca sosyal sorumluluk projesini taşıyacak. Hatta önümüzdeki sezon da. Bir ilk, bunu yaparken dünya çapında bir markayla, kurumla Birleşmiş Milletler Kadın Birimi ile yapacak. Bununla beraber belki de ilk defa Türkiye’de bir marka, bir sponsorluk yaparken kendi markasını öne çıkarmayacak;  bir sosyal sorumluluk projesini öne çıkaracak. Bu da kendi içinde bir ilk! Tabii Birleşmiş Milletler Kadın Birimi için de bir ilk. Birleşmiş Milletler, bu ölçekte bir iş birliğini, taahhüttü ilk defa yapıyor. Bugüne kadar bildiğiniz UNİCEF-Barcelona iş birliği var. Cinsiyet eşitliği konusunda Valencia Futbol Takımı ile bir sezonluk yaptıkları işbirlikleri var. Onun dışında futbolculardan sahaya pankartla çıkmaları istenmiş, bazı sporculardan video ile sözcülük yapmaları, mesajlar vermeleri istenmiş ama bu kapsamda hiçbir iş birliği yok. Dikkat edin Birleşmiş Milletler, dünyada hangi konuda çalışırsa çalışsın sözcülerini genelde spor alanından seçiyor, çoğunlukla da futbol. Dolayısıyla pek çok şey üst üste örtüştü. Diğer taraftan bir ilk daha ilk defa Fenerbahçe Spor Kulübü’nün ‘Efsane çubuklu’ forması arkasına başka renk aldı. İlk ve tek maç içindi bu ancak o kadar çok talep geldi ki acaba Kadınlar Günü’ne rastlayan maç olursa ya da başka bir organizasyonda ‘bunu yapar mıyız?’ diye de düşünmüyor değiliz. Bu kararı verirken aramızda ciddi tartışmalar yaşadık. Yönetim Kurulu arasında bu karara büyük bir coşkuyla sarılanlar vardı, ‘aman sakın’ diyen Yönetim Kurulu Üyelerimiz vardı. Herkesin kendine göre nedenleri vardı. Fakat Pazar günü ifade ettiğim gibi büyük fark getirecek adımlar, fark yaratacak eylemler cesaret, risk ve liderlik gerektirir. Bir araya geldik ve bu kararı aldık. Bu kararı aldığımızda sosyal medyadan bunu açıkladığımızda sosyal medyada bazı tepkiler vardı ama bugün geldiğimiz noktada iş bambaşka bir boyuta geldi. Hatta bu formalardan ‘nasıl satın alabiliriz?’ diye Fenerium’a, spor kulübünün halkla ilişkiler bölümüne de sorular geliyor. Hepinize bu formadan birer tane vereceğiz. Hiç satışa çıkmazsak önemli bir forma olacak. Satışa çıksak da çok sınırlı sayıda çıkacağız. Bu da farkındalık yaratma adına önemli bir hamleydi, adımdı. Uğurlu geldi de diyebiliriz; Alanyaspor maçını da kazandık. Dolayısıyla bu noktaya geldik. Adreslediğimiz konu, ne yazık ki ülkemizin karnesi zayıf bir konu. Oya Hanım az önce ne dedi? Dünya Ekonomik Forumu’nun Cinsiyet Uçurumu Raporu’nda 144 ülke arasında 131’inci sıradayız. Bence ülkemizin bugün geldiği kalkınma noktasına baktığınız zaman bu kabul edilebilir bir karne, bir sıralama değil. Çok daha iyi bir noktada olmamız lazım. Ekonomimiz, dünyanın ilk 20 ekonomisi içinde yer alıyor. Pek çok konuda ülkemiz ilk 50’lerde ama söz konusu “Cinsiyet Eşitliği” dendiği zaman da ne yazık ki çağdaş bir Türkiye, gelişmiş bir Türkiye açısından kabul edilebilir bir noktada değiliz. Bu yüzden böyle bir konuyu ele aldığımız için mutluyum. Şu açıdan da mutluyum; kadının yeri Fenerbahçe’de, bugün de, dün de, tarihi boyunca da çok farklı olmuş. Mesela birkaç örnek vermek istiyorum: 1929 yılında Türkiye’nin ilk kadın sporcusu voleybol şampiyonu olmuştur. Diyeceksiniz ki, ‘maçı bir kişi mi oynadı?’ Hayır, maçı bir kişi oynamadı ama tek kadın idi oynarken. Fenerbahçe kadın takımını kuruyor, kadın voleybolda başka takımlar yok ve bu kişi erkek takımında oynuyor, 1929 yılında Fenerbahçe Erkek Voleybol Takımı içerisinde bir kadın sporcu ile şampiyon oluyor. Bu kişi Sahiba Rıfat Gürayman’dır. Aslında Sahiba Rıfat Gürayman hanımefendi Türkiye’nin ilk kadın mühendislerinden ve Anıtkabir’in inşaatında çalışıyor. Bir başka örnek Doktor Ayten Salih. Ayten Hanım, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün kadın basketbol ve kadın voleybol şubelerini kuran kişidir. Yakın tarihe dönersek 3 Temmuz’u hatırlayalım ve kadının gücüne burada bir kez daha şapka çıkartalım. 3 Temmuz deyince aklınıza sadece 41 kadının, kadın ve çocuğun geldiği futbol maçı gelmesin; bütün o süreç boyunca Fenerbahçe camiası olarak ne kadar dik durduğumuzu, dirayetli durduğumuzu hatırlarsınız. Bütün o süreç boyunca kadınlar en öndeydiler. ‘Fenerbahçe ve Kadın’ dediğimiz zaman Ata’mızı da unutmayalım! Fenerbahçe Spor Kulübü, Atatürk değerlerine sahip çıkan, onun ışığında ve onun yolunda ilerleyen bir spor kulübü olarak Ata’mızın kadınlara verdiği önemi de hepimiz biliyoruz.  Dolayısıyla hangi açıdan bakarsak bakalım bu proje, pek çok konuyu adresliyor. Bir taşla pek çok kuşu vuruyoruz.”

Başkanımız Ali Koç, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Şimdi biz ne yapacağız? Ne yapmak istiyoruz? Neyi hedefliyoruz? Sizlere birkaç bilgi vereyim: tabii hedeflediğimiz konulardan bir tanesi kadının sporda daha fazla rolü olması. Sporda derken hem sporcu olarak hem de taraftar olarak. Dr Sabine Freizer az önce bir bilgi verdi. Neydi bu bilgi? Passolig oranlarıydı. Passolig’lerin % 10’u kadın dedi. Üzüldüm, çünkü bizim 41 bin kombinemizin sadece % 5’i kadın. Bu kombinelerin bazılarını erkekler alıp maç günleri kadınlara transfer ediyor olabilir ama baktığınız zaman kadın sahip olduğu kombine sayımız %5 ve bu yeterli değil. Türkiye’de lisanslı sporcu sayısına baktığımız zaman 5.4 milyon erkek varken 2.9 milyon kadın var. Fenerbahçe’nin sporcularına baktığımız zaman 1545 sporcu arasında %31.2 oranıyla 483 kadın sporcumuz var. Bu rakam da yükselmeli. Ama gelişmiş ülkelerde de problem diyorlardı, cinsiyet eşitliği konusunun.  Minnesota Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmaya göre Amerika’da spor medyasında kadınların görünebilirliği sadece %4. En gelişmiş toplumların birinden bahsediyoruz. Dolayısıyla böyle bir konuda Fenerbahçe camiası olarak sorumluluk almanın Fenerbahçe markasına olan duygusal bağı çok çok arttıracağına da inanıyorum. Benim inancım kongre sürecinde de söyledim; büyük kulüplerimizin markaları çok değerli ama potansiyelinin çok ama çok altında yönetilen markalar olduğunu ifade etmiştim. Marka yönetimi de kendi içinde uzmanlık isteyen, uzun vadeli bir yolculuktur. Fenerbahçe markasının hem sportif anlamda hem de sosyal sorumluluk bilinciyle iyi tanınmasını istiyoruz. Belki de bu projenin sonunda ve bana göre kontrat süresinden çok daha uzun sürecektir, bu proje. Nasıl ki projeyi gerçekleştirmek zorsa bu projeyi devam ettirmek de zor. Çünkü Birleşmiş Milletler’in altındaki tüm markalar bu projede kadın biriminin markaları ilelebet kimseye verilmiyor. Ya da parayı verince de verilmiyor. Bir performans kriterleri var. Bu performans kriterlerini sürdürebilmeniz gerekiyor. 2014 yılına kadar Birleşmiş Milletler, ‘Cinsiyet Eşitliği’ konusunda çok çalışmış ama 2014 yılında kafalarında bir ampul çakmış ve demişler ki, ‘Biz bunu yapıyoruz da, hep kadınlarla yapmaya çalışıyoruz. Esas burada yanımıza almamız gereken ve toplumda gerçek güce sahip olan erkeklerdir. Zaten toplumu yarısı erkeklerdir ve bundan sonraki projemizde ve HeForShe projesi de öyle gerçekleşiyor. Aslında erkekleri hedefleyen bir proje. Az önce Oya Hanım, ‘Cinsiyet eşitliği, insan haklarıdır, temek haktır’ dedi. Bu hakkın gerçekleşmesi için de erkeklere çok büyük sorumluluk düşüyor. Bu proje başladığından beri bugüne kadar bu projeye imza atan, taahhüt veren aşağı yukarı 1.9 milyon insan, 2 milyon diyelim.  Benim amacım ve arzum Fenerbahçe Spor Kulübü’nün bu projeye el atmasından sonra en azından Türkiye’mizden bu  taahhüt rakamına 1 milyon kişi daha katabilmek. Çünkü BM Genel Sekreter Yardımcısı ve BM Kadın Birimi İcra Direktörü Baş Danışmanı ve HeForShe Küresel Direktörü Elizabeth Nyamayaro buradayken dedim ki, ‘Düşüncelerin, hayallerin çok ötesinde bir başarı sergileyecek bu proje. İyi ki bu projeyi yapmışız diyeceksiniz ve siz bizden daha çok devam ettirmek isteyeceksiniz.’ O yüzden bu veriyi de koyalım, yakında sitemizde bir alan açacağız bunun için. Ben inanıyorum ki sadece Fenerbahçe Spor Kulübü taraftarları değil, Türkiye’mizin dört bir yanından insanlar, bu taahhüttü Fenerbahçe üzerinden Birleşmiş Milletler Kadın Birimi’ne verecektir diye inanıyorum. Biz, ileriye dönük olarak ne yapacağız? Vizyonumuzu, bu projenin nasıl gerçekleştiğini anlattık. Biz, önce kulübü dönüştürmemiz lazım. Kulübü derken neyi kastediyorum? Futbolla başlıyoruz ama bu bütün kulübe yayılacak. Evet, futbol alanında bir sponsorluk bu. Futbolcularımız, teknik kadrolarımız, tüm çalışanlarımız, yönetim kurulumuz, kolejimiz ve kolejimizin velileri, çocukları ciddi bir eğitimden geçeceğiz. İlk önce kendi içimizdeki farkındalığı arttıracağız. Bütün iletişim çalışmalarımızı, iletişim hareketlerimizi sosyal medya olsun, resmi sitemi olsun bu projenin özüne paralel olarak geliştireceğiz, yapacağız. Stadyumumuz, salonlarımız, tesislerimiz, kolejimiz daha aile dostu bir hale getirilecek. Ondan sonraki amacımız da, bunu da bir çağrı olarak alabilirsiniz; Türkiye’de, bu iş için kurulmuş, bu işe mesai harcayan, yatırım yapan ve bizimle çalışmak isteyen tüm STK’larla iş birliğine geçmeye de hazırız. Akıl akıldan üstündür; onların elinde öyle bir proje vardır ki yayamadıkları. Ama biz Fenerbahçe üzerinden yayabiliriz. Ondan sonra taraftarımızı yaymayı düşünüyoruz. İlk önce kendi evimizi, arka bahçemizi ondan sonra da mahallemize hitap etmek istiyoruz. Biz, ne diyoruz: ‘Kadın ve kız çocuklarına yönelik her türlü ayrımcılığa sıfır tolerans’ diyoruz. Cinsiyet içerikli tezahüratlara ‘hayır’ diyoruz. Bu da bir geceden bir geceye olmayacak. Yarın öbür gün bir maçta işler kötü giderken, ‘İşte Ali Koç böyle demişti.  Tribünde 30 saniye böyle bağırdılar’ demeyim.  Büyük resme bakın lütfen. Az önce de ifade ettiğim gibi hem sporcu olarak hem de taraftar olarak kadınların ve kızların varlığını arttırmak için rol model ve sözcü olacağız. Sporcularımız, topluma örnek ve rol model olacaklar.  Ben her zaman söylemişimdir; normal bir vatandaş 1 kişiye ulaşırsa tanınmış bir futbolcu bin kişiye ulaşır. Tanınmış bir sporcu bin kişiye, tanınmış bir artist bin kişiye yani çok daha fazla kitlelere hitap edebilir. Özetle onların ulaştıkları kitle sayısı çok daha fazla. Fenerbahçe olarak biz yönetimde olduğumuz müddetçe inşallah ekeceğimiz bu tohumlar bizden sonra gelenler tarafından da benimsenir ve Fenerbahçe Spor Kulübü, kapsayıcı, katılımcı, sosyal sorumluluk bilinci yüksek olan lider ve örnek bir kulüp olarak hayatına devam eder arzusu içerisindeyiz. AVIS ile göğüs sponsorluğunu yaptık ama AVIS’in bizden beklentileriyle kolumuza aldığımız çok daha küçük -maddi ve görünürlük açısından küçük- sponsorluğun bizden beklentileri ve bu sponsorluk için yapmamız gerekenler çok ama çok daha fazla. İnşallah biz de bunu layıkıyla yapacağız. bu projenin kontrat süresi 2019 sonudur. Tüpraş ile olan sponsorluğumuz iki sezonluktur. Ama bu projede kontrat süresi 2019’dur, ben inanıyorum ki bu sefer biz, Birleşmiş Milletler Kadın Birimi’ne değil, onlar bize gelip, ‘Lütfen devam edelim’ diyecekler. Size anlatmak istediğim her şeyi kapsadığımı düşünüyorum. Sizlere buraya geldiğiniz için tekrar teşekkür ederim. Şunu bir kez daha ifade etmek istiyorum: ‘Siz olmadan bu proje olmaz.’ Siz derken hem spor medyası hem genel medyayı kastediyorum. Bu sorun, ülkemizde büyük bir sorun.  Dr. Sabine Freizer, iş ortamından,  spor dünyasından, ücretlerden bahsetti, her konuda kadınlar bir adım geride olduğundan söz etti ama ülkemize has olan kız çocuklarının eğitim almaları, eğitim süreleri, çocuk evlilikleri, şiddet, cinsel taciz gibi konular çok ama çok önemlidir. Biz,  Fenerbahçe için bu konuya soyunduk, elimizden geleni yapacağız. Ama biz bir yaparsak sizin desteğiniz bunu 5’e 10’a 20’ye 30’a çıkaracaktır. İnşallah sizler de bizim kadar bu projeye inanırsınız, önem verirsiniz. Sol olarak şunu unutmayın; Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray ilk kuruldukları zaman bir futbol kulübü olarak kurulmadılar. Genç cumhuriyetin ve yeni bir ülkenin sosyal sorumluluklarını taşıyarak, o sosyal sorumluluk da sporun yayılmasıydı. Biz UEFA’ya gittiğimiz zaman onlar futbol olarak bakıyorlar ama siz bu kadar yük taşıyorsunuz,  evet taşıyoruz ama biraz tarihte geriye giderseniz bu kulüpler bir ülkenin gelişimi için büyük sosyal sorumluluk taşıdılar ve pek çok spor alanında faaliyet gösterdiler. Şimdi geldiğimiz noktada bu kulüplerimizin yaşadığımız ülkeye daha da büyük sorumlulukları var. Spor dışında etkileyebilecekleri, katma değer sağlayabilecekleri çok konu var. Biz, Fenerbahçe olarak bunlardan bir tanesine soyunduk. İnşallah rakiplerimizle bu alanda da rekabet ederiz. Çok daha tatlı bir rekabet olur. Çok teşekkür ederim, sağ olun var olun.  Şimdi de sizden gelen soruları dinleyelim.”

Başkanımız Ali Koç ve katılımcılar sözlerini tamamladıktan sonra sohbet toplantısına katılan spor müdürlerinin sorularını yanıtladı.

Türkiye’de STK ve siyasi partilerde kadınların %30 kotası bulunduğuna ilişkin soruyu yanıtlayan BM Kadın Birimi Ülke Direktörü Vekili Sabine Freizer, “Kota meselesi çok önemli. Yalnızca Türkiye’de değil, küresel anlamda da çokça tartışılan bir konu. Kotalar ile ilgili şöyle bir şey var aslında, resmi terim geçici özel önlem. Geçici özel önlemlerin uygulanmasının sebebi de mevcut eşitsizlikler. Eşit bir dünyada yaşıyor olsaydık böyle geçici özel önlemlere ihtiyaç olmasaydı bunlar da zaten olmazdı. Bizim umudumuz şu ki, bu önlemlerin vesilesiyle eşitsizlik ele alınabilsin, giderilebilsin. Kadınlara Yönelik Ayrımcılığı Sonlandırma Komitesi ki Türkiye’de bu komitenin taraflarından birisi devletlerin bu geçici özel önlemleri kullanmasını önerdi. Bilhassa siyasi katılım konusunda. Sizin de söylemiş olduğunuz gibi Türkiye’deki bazı siyasi partilerin geçici özel önlemleri vardır. Ama gerçekte bugün Türk parlamentosunda %17’den biraz fazlası kadın. Dürüst olmak gerekirse çok düşük bir rakam. Diğer bölge ülkelerinde mesela Sırbistan ve Makedonya’da geçici özel önlemler seçilen kadınların sayısını arttırmasında çok etkili oldu. Mesele yalnızca onları parti içine almak değil, sistem bütününe dahil etmek. Yani bütün siyasi partilerin bunu takip etmesi gerekiyor. Bunu takip etmeyen siyasi partilere yaptırım veya bir şekilde cezaların getirilmesi gerekiyor. Yine bu uzun vadeli ihtiyaç duyulan bir ey değil. Geçici ve bu eşitsizlikleri tersine çevirmek amaçlı. Eğer Türkiye’nin parlamentonun %17’sinin kadın olmasından bölgeye daha uygun belki 25 hatta %30’a hızlı bir şekilde yükselmesi için bu önlemler faydalı olacaktır.” dedi.

Bu proje kapmasında tüm iş dünyasına çağrıda bulunacak mısınız sorusu üzerine Başkanımız Ali Koç, "Kota konusuna da değinmek istiyorum. Bundan birkaç yıl önce hatırlayacağınız gibi Türkiye G-20 başkanlığını yapıyordu. G-20 başkanlığını da Avustralya’dan devralmıştık. Bir senelik bir sorumluluktu. Ben de Türkiye’yi temsilen İstihdam Çalışma Grubu’nun Eş Başkanlığı’nı yaptım. Biz bu projeyi devraldığımız zaman bir hedef vardı. 4 konu işlemiştik. Bu konulardan bir tanesi de kadının istihdamdaki yeriydi ve bir hedef vardı. 20-25-25. Yani 2025 yılına kadar kadınla erkek arasındaki istihdamdaki oranı yüzde 25 indirmek. Ve bu %25 rakamının 200 milyon yeni kadının istihdam piyasasına girmesi olarak bakarsak ne kadar büyük ve zor bir hedef olduğunu görürsünüz. Dolayısıyla pek çok ülkede, pek çok insanla, pek çok grupla büyük büyük toplantılar yapıldı. Bunlardan bir tanesi Washington’da idi. Oya Hanım da vardı toplantıda. Kota konusu gündeme geldi. Mesela, Hindistan’da halka açık bir şirketsen yanılmıyorsam o zaman en az 1 kadını yönetim kurulunda bulundurman gerekiyordu. G-20 platformu şöyle bir platform. Herkes bir konuda oy vermezse, kabul etmezse o konuyu işleyemiyorsun. Dolayısıyla bu konuyu oylamaya sunduk. Kadın konusunda kota olmalı mı diye. Buna en şiddetle karşı çıkanlar ise kadınlar oldu. Bize dönersek biz de kota yok. Biz de hedefler var ve bu hedefleri yakinen takip ediyoruz. Bizim çalışma ortamımız kadın dostu bir çalışma ortamı. Burada şirketlerimizi ve üst yönetimlerini teşvik ediyoruz. Türkiye olsun en gelişmiş ülkeler olsun kadınların yönetim kurullarındaki oranları C seviyesi dediğimiz CEO ve CFO gibi seviyelerde en gelişmiş ülkelerde bile oranlar çok düşük. Biz Koç Grubu olarak bu konuda bir adım önde olduğumuzu düşünüyoruz. Hedefleri yakinen takip ediyoruz. Eczacıbaşı Grubu ile ilgili konuşmam doğru olmaz. Ama şunu da söyleyebilirim TÜSİAD’daki yaptığımız çalışmalardan da Türkiye’nin özel sektöründe en azından belli bir kesimde bu cinsiyet konusu çopk fazla konuşulmasa da önem verilen, hassasiyet gösterilen bir konu. Kadınlar ne kadar çok ekonomik açıdan güçlü olurlarsa toplum seviyesinin refahının arttığını söylüyorlar. En basitinden kadınlar para kazandıkları zaman harcadıkları para erkekler kazandıkları zaman harcadıkları paradan farklı. Kadınlar çocuklarının eğitimine, beslenmesine erkeklerden çok daha fazla önem veriyorlar. Dolayısıyla kadınların ekonomi gücü geliştikçe çocukların da sağlığı, eğitimi ve dolayısıyla uzun vadede de toplum refahının çok daha arttığını ispatlayan pek çok çalışma var.” dedi. 

Diğer kulüplerin de bu işin içine katılmasıyla ilgili bir soru üzerine Başkanımız Ali Koç, Bu projenin özelinde şu an öyle bir şey yok. Biz kendimiz ne yapacağımızı, yol haritamızı planlıyoruz ve programlıyoruz. Ama ben ezeli rakipler derken futbolda Beşiktaş, Galatasaray olabilir. Kadın Voleybolda Eczacıbaşı, Vakıfbank olabilir. Basketbolda Efes olabilir. Yani her alanda rekabet ettiklerimizle olumlu konularda da beraber omuz omuza verdiğimiz takdirde spor ortamındaki gerginliğin de adreslenebileceğine inanıyorum bir. İkinci olarak da etki alanımızın çok daha genişleyeceğine inanıyorum. Mesela benim hayallerimden bir tanesi, 1907 Derneği’nde başkanken, 14 senedir yaptığımız Anıtkabir ziyaretlerini üç takımın taraftarıyla beraber yapabilmekti. Çok çaba sarf ettiniz mi derseniz hayır. Yani biz çaba sarf ettik de diğer kulüpler kabul etmedi diye bir şey yok. Bu gibi konularda güç birliği yapabilirsek pek çok sıkıntılı konuların da adresleyebileceğimize inanıyorum. Çünkü ben ve arkadaşlarım sporun güzel yüzünü göstermemiz gerektiğini, bunun bir sorumluluk olduğunu inancı içinde çalışan insanlarız. Dikkat ederseniz sözlerimizi ne konu olursa olsun çok dikkatli seçiyoruz ve az konuşmaya çalışıyoruz. İşin daha pozitif yanını ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Tabii burada sizlerden de beklentimiz birazcık iyi konuları da dillendirmeniz. İyi konuları da öne çıkarmanız. Yoksa spordaki bu mevcut gerginliği adresleyemeyiz. Dediğim gibi bu böyle devam edemez, etmemeli ve hepimize zarar veriyor. Belki kısa vadede medyada reyting arttırabilir ama uzun vadede hepimize zarar veren bir unsur. Dolayısıyla sizin dediğiniz gibi böyle ulvi konularda güç birliği yapıp omuz omuza verdiğimiz zaman verebilirsek pek çok sorunu da kendiliğinden adresleyebiliriz.” İfadelerini kullandı.

Erkek egemen bir toplum ve erkek egemen bir spor dalını bu hareket için seçmek ve hedef kitleyi değiştirmek bir risk oluşturmaz mı sorusu üzerine Freizer, “Aslında hedef kitlemizi değiştiriyoruz demek doğru olmaz. Müttefiklerimizi arttırıyor. BM Kadın Birimi olarak biz şunu fark ettik. Sadece kadınlarla çalışarak kadın erkek eşitsizliğini ortadan kaldıramayız. Erkeklerle de birlikte çalışmalıyız diye düşündük. HeForShe kampanyasının arkasındaki fikir de bu. Kadın ver erkekler bu ayrımcılığa karşı birlikte omuz omuza durmalılar dedik. Bizim için çalıştığımız erkeklerin kamu önünde ayakta durup biz bu eşitsizliği kaldıracağız demesi önemli. Dediğim gibi bu evde bulaşıklara yardım ederek de yapılabilir. Bir şirket çerçevesinde de yapılabilir. Bir spor kulübü içerisinde de yapılabilir. Biz hepimiz bu toplumu paylaşıyoruz ve kadın erkek eşitliğini ortadan kaldırmak gibi temel bir değişikliği istiyorsak eğer bunu birlikte yapmamız gerekiyor. O yüzden yaklaşımımız ya da hedef kitlemizi değiştiriyoruz diyemeyiz ama bunu birlikte yaparsak daha başarılı olabiliriz. İşte o zaman dünyada bir şeyler değişebilir.” şeklinde konuştu.

Başkanımız Ali Koç Freizer’ın cevabının ardından takım menajerimizin bir sonraki deplasmanımız için otel bakmaya gittiğini söyleyerek sözlerine devam etti, “Dönüşünde beni aradı ve İki tane otel tespit ettiğini söyledi. Otellerden bir tanesi HeForShe partneri ve biz orada kalmayı tercih ediyoruz dedi. Sizin için tamam mı diye sordu. Biz de okey dedik. Şimdiden arkadaşlarımız bu yönde düşünmeye başladı.” dedi. 

Bu süreçte herhangi bir etkinlik yapılıp yapılmayacağı sorusunu da yanıtlayan Başkanımız,“Burada malzeme bol olacak. Bugün verdiğimiz malzemenin yeterince bol olduğunu düşünüyorum. Dediğim gibi yol haritasını belirledikten sonra bir sürü liste var şu an. Hemen yapabileceğimiz, planlayıp yapmamız gereken. Çok güzel bir noktaya değindin. Futbol sponsorluğu bu ama biz bütün camiaya yayacağımız için basketbola da voleybola da diğer branşlara da. Bu konuda yol haritamız net olarak belirlendiği zaman tarihleriyle beraber zaten size haber vermek zorundayız ve anlatmak zorundayız. Üç aylık periyotta mı olur iki aylık periyotta mı olur ama inanıyorum ki bu konu özelinde çok daha fazla beraber olacağız. Belki sizin kurumlarınızla röportaj olsun, televizyona çıkmak olsun sadece bu konularla ilgili sporcularımız, yönetim kurulu üyelerimiz sizlerle beraber olacak. Şu an şöyle olacak böyle olacak diye somut bir şey vermek istemiyorum. Ama yarın haber yapmak için çok fazla malzeme verdiğimizi düşünüyorum. Sizin de bu konuyu işleyebilmeniz için kitlelere yayabilmeniz için farkındalığı arttırabilmeniz için bu yolculuğun bir parçası olmanız gerekiyor. Bu yolculuğun bir parçası da sizin özelinizde senin malzeme olarak nitelendirdiğin benim bilgi ve gelişme olarak tanımlayacağım konuları sizlere aktaracağız. Belki de sizler hiç yapmadığınız şekilde sporcularımızla, futbolcularımızla sosyal sorumluluk özelinde cinsel eşitliliği üzerine röportaj yapacaksınız. Bunlar olacak.” ifadelerini kullandı.

Bir gazetecinin ‘Mehmet Topal çok ön plana çıkacak’ söylemi üzerine Başkanımız Ali Koç,“İnşallah. Ama bak ne kadar enteresan işte. Mehmet Topal ve eşinin yaptığı sosyal sorumluluk hepimizin ilgisini çekiyor ve takdirini topluyor. Ama gidip niye başkaları da yapmıyor demiyoruz. Burada medya partnerimiz olmak isteyen olursa bu proje özelinde de konuşalım. Çünkü böyle projelerin başarılı olması için de medya parterleri olması lazım.” dedi.

Magenta renginin ezeli rakibin rengini çağrıştırdığı ile ilgili risk aldığınızı düşünüyor musunuz sorusu üzerine Başkanımız Ali Koç, “Magenta konusunda daha düne kadar hayatımızda olmayan bir renk konusunda uzman olmak üzereyiz. Sosyal medyadaki bazı tepkiler, magenta renginin oluşumunda kırmızı rengin olduğu şeklindeydi. Doğru değil. Nasıl olduğunu anlatacağım ama kırmızı bizim logomuzda da var gördüğünüz gibi. Türk bayrağında da var. Magenta rengi gibi bir renk yokmuş aslında. Elizabeth’in anlattığını size anlatıyorum. Mavi ile pembenin karışımı. Mavi erkeği pembe ise kadını simgeleyen renk. Bu ikisini karıştırdığınız zaman magenta rengi ortaya çıkıyor. O yüzden magenta ile çıktık. Güzel de durdu. Dediğim gibi ilk ve tek kez çıkıyorduk. Kızan taraftarlardan burada bir kez daha özür diliyorum. Hakikaten çok tepkiliyseniz. Çünkü bizim yönetim kurulumuzdan da bu konuyla ilgili tepkili olan çok arkadaş var. Onlar da anlayışla karşıladılar. Taraftarımızın da karşılayacağını ümit ediyorum. Ama baktığınız zaman aslında çok manidar bir erkek. Erkek rengiyle kadın renginin karışımından çıkan bir rengi seçmeleri. Laciverte de yakıştı. Manidar bir renk. İnşallah senin ofisine geldiğimizde duvarda çerçeve içinde görürüz. Yalnız sosyal medyada biliyorsunuz anlık tepkiler olabiliyor. Ama derdini iyi anlattığın zaman iletişimi iyi yaptığın zaman ve aldığın kararı doğru pozisyonladığın zaman da küçük bir kitle dışında insanlar anlayışla karşılamaya ve kabul etmeye hazırlar. Sosyal medyadaki anlık tepkiler de aslında bizlere yol göstermesi açısından çok önemli. Biz tabii ki sosyal medyadaki tepkilere göre kulübümüzü bu veya başka konularda yönetmeyeceğiz ama bir karar alırken de demin de dediğim gibi ‘akıl akıldan üstündür’ her türlü veriden faydalanıp karar alıyoruz. Dikkat ederseniz zamanla alışacaksınız. Birbirimize, buna ve bize. Acele karar vermiyoruz. Bekiyoruz, düşünüyoruz. Derbi maçından sonra bile bu kadar olaylar oldu 24 saat bekledik. Ne oluyor, ne bitiyor. Vehbi Bey’in çok önemli bir öğretisi vardır; “Alacağın en önemli kararda bile bir gece üstüne yat.” Kadro dışları olsun üç hoca olayı olsun açıklamamızı yaptık ve bekledik iki üç gün. Ortama baktık, tarttık, değerlendirdik ve doğru yaptığımızı düşünüyorum. Bu konuda da magenta rengini seçerken çok düşündük taşındık. Elimizde olan her türlü bilgiye, karşıt görüşe… Şöyle söyleyeyim, bazıları vardı ki ‘bu maça pembe formayla çıkalım’ diyen. Pembe çubukluyla yani sarı lacivert olan değil. Dolayısıyla sağlıklı karar almanın en iyi yönü elinde olan tüm verileri kullanabilmek ve acele etmemek.” şeklinde konuştu.

Magenta rengine de değinmek isteyen BM Kadın Birimi Türkiye Ülke Direktör Vekili Dr. Sabine Freizer, “Bizim için yani BM Kadın Birimi perspektifinden bakarsak Fenerbahçe’nin magenta rengini tercih etmesinden dolayı çok memnun olduk. Magenta rengi küresel kampanyanın rengi ve biz bu rengi gördüğümüz anda Türkiye’nin ve Fenerbahçe’nin küresel HeForShe kampanyasına katıldığını da görmüş oluyoruz. Çok dinamik, cesur ve güçlü bir renk. O yüzden gerçekten bu kampanyada hep birlikte olduğumuzu, cesur olacağımızı ve küresel boyutta bunun üzerinde çalışacağımızı gösteriyor. O yüzden Fenerbahçe’ye ve bunu kabul eden tüm Fenerbahçe taraftarına teşekkür ediyorum.” dedi. 

Son olarak soruların ardında basın mensuplarına teşekkürlerini ileten Başkanımız Ali Koç,“Uzun zamandır “Camiaya Sesleniş” dışında arkadaşlarım bilhassa Metin Sipahioğlu ve Acar Sertaç Komsuoğlu, yönetim kurulundan birkaç arkadaşımız spor müdürlerimizle bir araya gelmemiz gerektiğini iletti. Şöyle söyleyeyim. Önümüzdeki birkaç hafta içinde, bir ayı geçmeden spor özelinde de sizlerle bir araya geleceğiz. Katılırsanız çok memnun oluruz. Formatını da beraber belirleyebiliriz. Bazı arkadaşlar diyor ki bir toplantı, yemek, kahvaltı gibi sohbet ortamı olsun. Bazıları bir Camiaya Sesleniş’te spor medyasının en üst yetkilileriyle yapalım diyorlar. Kararını veririz ama size şu konuda çok çok teşekkür ediyorum. Hiçbir şekilde bunun dışında konulara girmediniz. Günlük konulara, futbol konularına, oydu, cezalardı, derbiydi, Trabzon’du, hocaydı gibi. Buna saygı gösterdiniz. Çok çok teşekkür ediyorum. Çünkü uzun zamandır beraber olamadık ama bize bu konuda çok faza anlayış gösterdiğinizi görüyorum. Sağ olun var olun.” diyerek toplantıyı sonlandırdı.

Fotoğraflar: Semih BAHADIR

Haberin diğer fotoğrafları

/

Basın Fotoğrafları