BASKETBOL

Genel Menajerimiz Derya Yannier’den Play-Off öncesi açıklamalar

23 Nisan 2024 Salı 17:57

Fenerbahçe Beko Erkek Basketbol Takımımızın Genel Menajeri Derya Yannier, play-off öncesi Fenerbahçe Televizyonu’nda yayınlanan 40+ programına konuk oldu. Sezonun geride kalan bölümünü değerlendiren ve kalan bölümü ile ilgili de açıklamalarda bulunan Yannier, yapılan çalışmalar ve hedefler ilgili de bilgiler verdi.

TÜM ÇOCUKLARIN 23 NİSAN’I KUTLU OLSUN

Sözlerine 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlayarak başlayan Derya Yannier, “23 Nisan ülkemiz için her zaman çok özel bir gün. Biz de bu özel günde önemli bir Play-off serisi öncesi seyahate çıkıyoruz. Bu yüzden bizim için bugünün anlamı daha da güzel. Ben oğlumu mecburen okulda bıraktım. Onların bugün çok güzel gösterileri olacak. Ülkemizin tüm çocuklarının, geleceğin önemli neslinin 23 Nisan’ı kutlu olsun.” dedi.

Oğlu Deniz’in Fenerbahçe ve basketbol tutkusuyla ilgili Derya Yannier, “Bu kadar değildi. Geçen sene bu kadar farkında değildi. Şimdi 6 yaşında. Herhalde bu yaşta farkındalıkları biraz daha artıyor. Bizde tüm hayat basketbol olduğu için biraz beni korkutmaya başladı açıkçası. Hatta ufak bir anekdot anlatayım. 2 hafta öncesinde tüm maçları takip ederken, bizim ilk 4 avantajımızın olması için üstteki takımların kaybetmesi gerekiyordu. Televizyonda Monaco-Zalgiris maçı vardı. Ben izlerken geldi, ‘Baba, hangisini tutuyoruz?’ dedi. Ben de, ‘Yeşillerin yenmesi bizim için daha iyi’ dedim. Günün sonunda Monaco kazandı. Televizyonda yorumları dinledi, Monaco çok kuvvetliymiş, Mike James çok iyi oyuncuymuş vs… Biz Olympiacos deplasmanına gittik, maçı uzatmada kaybettik. Telefonum ısrarla çalıyor. Normalde böyle aramazlar. Eşim mesaj attı, ‘ne olur aç, Deniz konuşmak istiyor.’ diye. Görüntülü arıyorlar, açtım. Deniz kriz şeklinde ağlıyor. ‘Baba, Monaco’yla eşleşmişiz, Mike James’i nasıl tutacağız vs…’ Böyle bir şey yaşadık. Çok tutkulu, ciddi anlamda takip ediyor. Basketbolu da Fenerbahçe’yi de çok seviyor. Bu seyahate bizimle gelemeyecek ama şöyle ikna ettim, ‘İnşallah oradan güzel bir sonuçla geleceğiz, buradaki maçlara geleceksin, hep beraber kutlayacağız’ dedim. O şekilde ikna oldu. Şimdi İstanbul’da bizi bekliyor.” şeklinde konuştu. 

DIMITRIS ITOUDIS’E BU 1,5 SENEDE YAPTIKLARI İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM

Sezonun genel bir değerlendirmesini yapan Genel Menajerimiz Derya Yannier, Dimitris Itoudis’in ayrılış süreciyle ilgili, “Her basketbol sezonu artık içinde farklı hikâyeler barındırıyor. Bu oyuncular 80’e yakın maç oynuyorlar. Milli takımlarla beraber maç sayısı daha da artıyor. Mecburen fazla sayıda kişiden oluşan bir kadro kurmak zorunda kalıyorsunuz ve sezonun başından sonuna aslında sezon içerisinde birçok farklı iniş çıkış yaşadığınız dönemler oluyor. Bunu yönetmek zorunda kalıyorsunuz. Bu sezon da bizim için aslında böyle bir sezon oldu. Geçen sezonun başında yeni bir yapılanmaya başlamıştık. Geçen senenin başında hedefimizi, Fenerbahçe’yi her sene Final Four’da olduğu, kupalar kazandığı, tekrar Avrupa’nın zirvesine çıkmak için mücadele ettiği yere geri döndürmek olarak lanse etmiştik. Tabii bunu ortaya koyarken de bunun çok zor olduğunun farkındaydık. Ama bir yandan da Fenerbahçe’de hedefleri yüksek koymak zorundasınız. Bu projeye koç olarak Dimitris Itoudis’le başlamıştık. Kendisiyle belli bir planlamaya başladık. Bazen zamanlama olarak, sezonun içerisindeki takım dinamiklerini gözlemlediğinizde cesur kararlar almanız gerekebiliyor. Bu da bu işin bir parçası. O anda dinamiklerin, şartların getirdiği noktada zamanlama olarak da böyle bir değişikliğin takıma faydalı olacağına inandık. O zaman böyle bir karar aldık. Her fırsatta dile getiriyorum, Dimitris Itoudis’e de bu 1,5 senede yaptıkları için teşekkür ederim. Kendisine de kariyerinde bundan sonra başarılar dilerim. Anlaşırken olduğu gibi ayrılırken de medeni bir şekilde oturduk, sebeplerini, böyle olması gerektiğini kendisine anlattık. Profesyonel olarak bizim yükümlülüklerimizi yerine getirmeye devam edeceğimizi söyledik ve kendisiyle ayrıldık.” şeklinde konuştu.

SARUNAS JASIKEVICIUS’LA YENİ BİR SAYFA AÇMAK İSTEDİK. SARUNAS’LA İLETİŞİM AÇISINDAN ÇOK İYİ BİR FREKANSIMIZIN OLDUĞUNU, İYİ BİR İLETİŞİM İÇİNDE BULUNDUĞUMUZU SÖYLEYEBİLİRİM. BUNDAN SONRASINDA FENERBAHÇE’NİN GELECEĞİNİ İNŞA EDERKEN BU EN BÜYÜK GÜVENCEMİZ OLACAK

Başantrenörümüz Sarunas Jasikevicius’un takıma katılış sürecine de değinen Derya Yannier, “Sarunas Jasikevicius’la yeni bir sayfa açmak istedik. Sarunas’ın tabii o dönemde boşta olması bizim için önemli bir artıydı. Kendisiyle o zaman uzun uzun konuşmalar yaptık. Tabii ki bu konuşmalarda bir yandan bu senenin özeli –takım yapısı, hedefleri- bir yandan da geleceği inşa etmek üzerine çok fazla istişarede bulunduk. Kendisine özellikle şu açıdan çok teşekkür ederim: Gerçekten benim de yaklaşım tarzım, anlayışım, çalışma tarzım her zaman şeffaf paylaşım ve iletişimden yana; ilk günden itibaren bu bakımdan gerçekten çok açık ve tamamen benimle aynı sayfada buluşan şekilde duruma yaklaştı. Her zaman aramızda fikir alışverişi oluyor. Elbette fikir ayrılıkları yaşanabiliyor. Bu işin doğrusu o. Ama günün sonunda Sarunas’la iletişim açısından çok iyi bir frekansımızın olduğunu, iyi bir iletişim içinde bulunduğumuzu söyleyebilirim. Bundan sonrasında Fenerbahçe’nin geleceğini inşa ederken bu en büyük güvencemiz olacak. Zaten iyi bir takımımız vardı. Hala ben kadromuzun iyi olduğunu düşünüyorum. Sarunas da zaten gelmeden kadroya inandığı için bu görevi devralmak istedi. Geldiğimiz noktada takım buna çok iyi reaksiyon verdi. Elbette bir sezon içerisinde Avrupa’nın sayılı koçlarından birini bir takımdan çıkarıp Avrupa’nın sayılı koçlarından bir başkasını getirmek çok zor bir operasyondu. O bakımdan yorucu günlerdi ve takımın buna vereceği reaksiyonu da o anlamda kestirmek de kolay değildi. Günün sonunda hem enerji olarak hem de oyuncuların Sarunas’la olan diyalogları olarak her gün üzerine inşa ettiğimiz bir süreç yaşadık. Bu anlamda ben geldiğimiz noktadan memnunum. İnşallah başladığımız Play-off serüveninde bunun meyvelerini toplarız. Tekrardan Fenerbahçe’yi Final Four’a taşımak bizim öncelikli hedefimizdi. 2 sene önce Play-off dışında olduğumuz bir resimden geçen sene son maçta Final Four’u kaçırdığımız bir sürece geldik. Bu sene de inşallah üzerine yeni bir parça ekleyebiliriz ve tekrardan Final Four’daki yerimizi alırız.” değerlendirmelerini yaptı.

Sarunas Jasikevicius’un takımın başına geçtikten sonra kazanılan Türkiye Kupası ve yakalanan yukarı yönlü ivmeyle ilgili Genel Menajerimiz, şunları kaydetti:

BİR TAKIMI SEZON İÇERİSİNDE ALMAK, BİR GÜN SONRA ANTRENMAN YAPIP HEMEN ÖNEMLİ BİR EUROLEAGUE MAÇINA ÇIKMAK VE SONRASINDA BU HEDEFLERİN PEŞİNDE KOŞMAK HERKESİN CESARET EDEBİLECEĞİ BİR ŞEY DEĞİL

“Türkiye Kupası bizim sezon başında koyduğumuz 3 kupa hedefimizden biriydi. Bizim için her zaman bir kupa varsa o kupayı kazanmak en önemli hedeftir. Türkiye Kupası’na da bu şekilde yaklaştık. Sarunas’ın geliş süreciyle çok çabuk bir ritim kazanma mecburiyetindeydik. Bu anlamda kendisini çok takdir ediyorum. Yüzüne de söyledim. Bir takımı sezon içerisinde almak, bir gün sonra antrenman yapıp hemen önemli bir EuroLeague maçına çıkmak ve sonrasında bu hedeflerin peşinde koşmak herkesin cesaret edebileceği bir şey değil. Bu anlamda Sarunas’a çok büyük kredi veriyorum. Geldikten sonra direkt asistanı Tomas’la beraber –o da çok değerli bir insan ve gerçekten onun da çok ciddi katkısı oluyor- bu temponun içerisine girdiler. O dönem ilk önümüze çıkan hedeflerden biri Türkiye Kupası’ydı. Türk oyuncuları, genç oyuncuları resme çok güzel dâhil etti. Oradaki birlikteliği, enerjiyi yukarı çekmeyi başarılı bir şekilde sağladı. Takım o dönemde ve ondan sonrasında gerçekten ritimde ve enerjisi yüksek olarak devam etti. Türkiye Kupası’nı net bir şekilde kazandık. Bize özgüven de sağladı. Basketbolumuzu, oynadığımız oyunu, Sarunas’ın inşa etmeye çalıştığı felsefeyi pekiştirdi. Bu anlamda Türkiye Kupası bize önemli bir ivme kazandırdı. Sonrasında oyunumuz ve takım içerisindeki pozitif enerjimiz artarak devam etti.

Şunu da ekleyeyim; enerji yükseldiği zaman, sezonun uzunluğundan kaynaklı, pozisyonlar, hedefler de artık belli olduğunda, takımda ister istemez bir mental ve fiziksel kendini geri çekme, hafif bir duraksama dönemi olabiliyor. Son dönemde bunu kendi içimizde bekliyorduk ve gözlemliyorduk. Teknik ekiple konuştuğumuzda benim de etrafımdakilere söylediğim, ‘takım bu dönemde biraz düşebilir, takım içerisinde bunu sezinliyoruz’ dediğim bir dönemdi. Biraz onu yaşadık. Fakat önemli olan tekrar o ivmeyi en tepeye, enerjimizin en yüksek olduğu, basketbolumuzun en akışkan olduğu döneme tekrar geri döndürebilmek. İnşallah Play-off serisinde bunu sağlarız.”

KULÜBÜMÜZE ÖZELLİKLE TEŞEKKÜR ETMELİYİM. SEYAHATLERİMİZ İÇİN ÖZEL UÇAK TALEBİMİZİ HİÇBİR ZAMAN GERİ ÇEVİRMEDİLER

Takımın yoğun takvimi, seyahatler ve deplasmanlardaki saat farklarının zorluğuna istinaden gelen soruda Kulübümüzün bu süreçteki katkılarına değinen Genel Menajerimiz, şu şekilde konuştu:

“Saat farkı Türk takımları için önemli bir dezavantaj aslında. Anadolu Efes için de bu geçerli. Biz bunu nasıl daha iyi yönetebiliriz konusunu kendi aramızda çok tartışıyoruz. Burada bir parantez açmam lazım. Saat farkı olan ve yolculuk süresi uzun bazı seyahatler EuroLeague’in çift maç haftalarına denk gelebiliyor ya da o maçtan sonra Türkiye Ligi’nde başka bir deplasmana gitmeniz gerekebiliyor. Burada ben Kulübümüze özellikle teşekkür etmeliyim. Bu tür durumlarda seyahatlerimiz için özel uçak talebimizi hiçbir zaman geri çevirmediler. Tabii ki bu, Kulüp açısından önemli bir maliyet teşkil ediyor. Ancak hem oyuncuların sürece adapte olmaları hem de vücutlarının daha fazla dinlenerek sakatlıklar için daha az risk taşınmasını sağlamamız açısından bizim için çok değerliydi. Planlamamız açısından Kulübümüzden bunu ne zaman istesek bu imkânları bize sağlıyorlar. Yeri gelmişken bir kez daha teşekkür etmek isterim.”

Fenerbahçe Beko Erkek Basketbol Takımımızın Genel Menajeri Derya Yannier, sözlerine şöyle devam etti:

SOYUNMA ODASININ SAĞLIKLI OLMASI, ARKADAŞLIĞIN SAHA DIŞINDA SAĞLAM TEMELLERE DAYANMASI, O OYUNCULAR ARASINDAKİ DENGELERİN, BİREYSEL ÇEKİŞMELERİN KİŞİSEL DÜŞÜNCELERİN ÖN PLANA ÇIKMAMASI VE DAHA ÇOK TAKIMIN BİR ARADA ANILMASI… BU BENCE BİR TAKIMIN BAŞARILI OLMASINDA EN ÖNEMLİ FAKTÖR

“Bireysele girmeden önce şunu söylemek istiyorum; yaklaşık 10 sene kadar ben de o soyunma odasında bulundum. Dolayısıyla soyunma odasının sağlıklı olması, arkadaşlığın saha dışında sağlam temellere dayanması, o oyuncular arasındaki dengelerin, bireysel çekişmelerin kişisel düşüncelerin ön plana çıkmaması ve daha çok takımın bir arada anılması… Bu bence bir takımın başarılı olmasında en önemli faktör. Bana sorarsanız takımın sahadaki sağlıklı görüntüsü, mücadele etmesi, birbiri için savaşması ve o rekorların gelmesi -ki o rekorların çoğu paylaşımdan geliyor- sadece bireysel performanslardan kaynaklanmıyor. Nigel’ın bireysel rekorunda dahi o gün takımın Nigel’ın o rekoru kırması için ne kadar mücadele ettiğini hep beraber gördük. Dolayısıyla bunların hepsi takımın soyunma odasındaki sağlıklı yapısının bir yansımasıdır. Bir takımın başarılı olmasındaki en büyük kriter budur. Sonrasında şartlar sağlanır, başarılı olursunuz, bir maç kazanır ya da kaybedersiniz, bunların içinde çok fazla faktör var. Fakat en temel şey, bu birliktelik ve sağlıklı yapı diye düşünüyorum. Bu anlamda iki senedir soyunma odası ortamımız gerçekten sağlıklı bir şekilde gelişiyor. Sarunas Jasikevicius geldikten sonra bu daha da ivmelendi çünkü saha içindeki roller daha net belirlendi, daha paylaşımcı bir oyun oynanmaya başlandı. Bununla birlikte oyuncularımız idmanlardan ve maçlardan keyif almaya başladı. Bu anlamda da kimi oyuncularımız ön plana çıktı. Tarık örneğini verdiniz:  Tarık, ben daha burada göreve başlamadan Fenerbahçe Spor Kulübü’nün yatırım yaptığı ve geleceğini planladığı bir oyuncuydu. Ben buraya geldikten sonra da Tarık’ın kontratını farklı şekilde tekrar şekillendirdik ve onun önünü açmaya yönelik bazı planlamalar yaptık. Tabii ki burada masa başında ne kadar plan yaparsanız yapın sonuçta sahadaki performans belirleyici oluyor ve Fenerbahçe gibi bir kulüpte siz oyuncunun önünü açmaya çalışsanız da bu kadar yarışmacıyken oyunun da buna bir karşılık vermesi gerekiyor. Aynı şekilde koçun oyuncudan bu güveni alması gerekiyor. Tarık, özellikle Saras’ın gelişinden sonra bence bu anlamda çok ciddi adım attı. Burada ilk defa Türk milli takımına seçildi ki oradaki performansı da bence onun özgüveni için faydalı oldu. Ama kesinlikle yeterli değil. Tarık’ın daha da üzerine koyarak devam etmesi lazım. Ben Tarık’taki potansiyelin kendisinin bile düşündüğünden daha fazla olabileceğine inanıyorum. Bu noktada sürekli kendisiyle konuşuyoruz. İnşallah performansı öyle bir noktaya gelir ki artık Avrupa basketboluna da sığmaz noktaya taşınır. Biz de NBA’de bir yıldız oluşunu gururla hep birlikte izleriz. Ama buradaki misyonunu doldurması için önünde daha çok yol var. Kesinlikle olduğu yerle tatmin olmaması gerekiyor. Bence bizim Avrupa’nın zirvesine giden yolumuzda Tarık’ın da önemli bir rolü olacaktır. İnşallah kendisi de bu mental hazırlıkta olur. Ama Tarık gibi birçok oyuncumuz var. Mesela Emre’den bahsedebiliriz. Türkiye Kupası’nda da oynadı. Henüz 22 yaşında ve her maça neredeyse ilk 5 başladı, önemli sorumluluklar aldı. Emre bizim altyapı projemizden yetişen bir oyuncu. Onun da bizde olması, bu tarz genç oyuncuların önünün açılması bence Fenerbahçe’nin en önemli misyonlarından bir tanesi. Şampiyonluklar kovalarken bir yandan da Türk basketbolundaki değerleri büyütmemiz bizim en önemli görevimiz. Biz ne kadar planlarsak planlayalım sonuçta koç onlara bu şansı verip özgürlük alanını açıyor. Saras’a bu konudaki davranış şeklinden dolayı bir kez daha teşekkür ederim.”

ÖMER EGE O GÜNKÜ ŞARTLARDA BİZİM A TAKIMA İLK ADAPTE ETMEYİ DÜŞÜNECEĞİMİZ VE AÇIKÇASI BÜTÜN ALTYAPIDAKİ OYUNCULARA DA BİR HEDEF KOYABİLECEĞİNİ HİSSETTİĞİMİZ BİR OYUNCUYDU

“Saras ile yaptığımız ilk toplantımızda burayla ilgili paylaşımda bulunurken masaya yatırdığımız konulardan bir tanesi Türk değerlerinin nasıl ön plana çıkarılabileceğiydi. Bu oyuncu bazında olur, antrenör bazında olur, çalışan bazında olur, idareci bazında olur, kondisyoner bazında olur... Bunlar Saras’la paylaştığımız en önemli konulardan bir tanesiydi. Ben daha bunu paylaştığım anda Saras, ‘Derya, olması gereken bu. Bizim bu insanlara yatırım yapmamız lazım.’ şeklinde yaklaştı. İşin tabii ki vitrini saha ve bu vitrine Ömer Ege de örnek oldu. Ömer Ege henüz 16 yaşında ve pırlanta gibi bir çocuk. Aynı zamanda çok da üst seviyelerde okuyor ki bu benim için çok değerli bir şey. Çok aklı başında ve terbiyeli, davranışıyla da örnek olabilecek bir Türk oyuncu. Burada ailelere de çok önemli görevler düşüyor. Onun da ailesine teşekkür etmek istiyorum. Altyapı ekibimizle beraber onun geleceğini planlamada ailesi önemli pay sahibi. Bir anda vitrine çıktığınızda çok farklı yollara sapabiliyorsunuz, hatalar yapabiliyorsunuz. Ben de gençken bunları yaşadım. Bu anlamda çocukların doğru yönlendirilmesi çok büyük önem taşıyor. Ömer Ege sadece bir örnek ve onun gibi altyapımızda pek çok oyuncu var. Hepsi yeri geldiğinde bizimle birlikte olacaklar. Fırsat bulduğumuzda bizimle idmanlara da çıkıyorlar. Fakat Ömer Ege o günkü şartlarda bizim A Takıma ilk adapte etmeyi düşüneceğimiz ve açıkçası bütün altyapıdaki oyunculara da bir hedef koyabileceğini hissettiğimiz bir oyuncuydu. İç sahadaki maçlarda doğal olarak tüm taraftarlarımız onu izlemek istiyor. Fakat Denizli’ye deplasman maçına gittik, Ömer Ege sahaya girdiğinde bütün tribünler bir anda sevgi gösterisinde bulundu. Bu süreçte diğer takımlardan da pek çok kez telefon aldım, ‘Siz örnek oluyorsunuz, biz de bu şekilde takip ederek Türk oyuncuların önünü açarız’ diye. Bu Türk basketbolunun geleceği için bence bizim asli görevlerimizden bir tanesi. Taraftarımız her zaman kupalar, şampiyonluklar istiyor ki bizim de her zaman ana hedefimiz bunlar ama bir yandan Türk sporunun lokomotifi olarak Fenerbahçe’nin burada bir yol açması gerekiyor diye de düşünüyorum.”

UMUYORUM Kİ ÖNÜMÜZDEKİ 2-3 YIL İÇERİSİNDE TAMAMEN KENDİ ÖZ KAYNAKLARIMIZLA BESLEDİĞİMİZ BİR TAKIM HALİNE GELECEK

“Fenerbahçe Koleji Novotel için şunları söyleyebilirim; her şeyden önce ulaştıkları başarı şapka çıkarılacak bir başarı. Ligin açık ara en genç takımı, ligin açık ara belki en düşük bütçeli bir iki takımından bir tanesi, herhangi bir TBL takımı gibi yönettiğimiz bir takım değil. Evet, dışarıdan altyapımızdan yetişmeyen birkaç takviye ile takımın kimyasını oturtmaya çalışıyoruz. Umuyorum ki önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde tamamen kendi öz kaynaklarımızla beslediğimiz bir takım haline gelecek. O da alttan beslemek açısından sabrettiğimiz ve planladığımız bir süreç. Ama her şey bir kenara hak ettikleri bir şekilde Play-off’a kaldılar. Final Spor’u geçip belki de yarı finale kalacaklar. Bu anlamda hem genel menajerleri Sercan’ı, hem koç Ertuğ’u tekrar tebrik etmek istiyorum. Tabii bir parantez açalım, bu başarı bir kenara benim için önemli olan oradaki oyuncuların bireysel gelişimi ve buradaki kariyer planlamalarıdır. Orada iki tane Amerikalı oyuncumuz var. Onların dahi gelişimlerini gözlemliyoruz. Kısa oyuncumuz Mike genç olmasına rağmen tecrübeli bir oyuncuydu ama diğer uzun oyuncumuz Ed’in geldiği günden bu yana hem mental hem de teknik olarak kat ettiği mesafe çok fazla. Burada hem koçu hem de tüm teknik ekibi tebrik etmek gerekiyor. Herkesin kariyeri oradan sonra farklı şekilde gelişebiliyor. Hepsi Fenerbahçe Beko A Takımına gelemiyor ama bizim oradan her sene 2-3 tane oyuncuyu buraya yavaş yavaş adapte edebilecek noktaya gelmemiz gerekiyor. O zaman bence bu proje fazlasıyla başarıya ulaşmış olacak. Bu projeyi sonuna kadar destekleyen Sertaç Bey’e ve bütün sponsorlarımıza teşekkür ederim. Çünkü orada her maçı kazanma beklentisiyle sponsor olmuyorsunuz. Dolayısıyla kolay bir iş birliği değil bu. Oyuncuların gelişimini gözlemlediğinizde A Takıma çıktığında haz aldığınız bir sponsorluk anlaşması. Dolayısıyla fedakârlık da yapılan sponsorluklar bunlar. Hepsine tekrardan teşekkür etmek istiyorum.”

TAMAMEN MENTAL OLARAK HAZIR OLUP BU SAVAŞTAN GALİP ÇIKMAYA ÇALIŞMAMIZ GEREKEN BİR SERÜVENE GİDİYORUZ

“Monaco 2-3 senedir çok ciddi yatırım yapan, kadrosunda çok ciddi yıldızları barındıran, çok atletik, bireysel olarak çok yetenekli, sert oynayan ve size her daim zorluk çıkarabilecek bir takım. Bu sene 2 kere karşılaştık. İlk maç yanlış hatırlamıyorsam Saras’ın geldiği ilk karşılaşmaydı ve kendi evimizde kazanmıştık. Deplasmanda da maçın üç çeyreğini kontrol etmiştik fakat son periyotta özellikle de sertliklerine, fiziksel seviyelerine karşılık vermekte zorlanarak maçı kaybetmiştik. Muhakkak çok zor bir seri olacak. Bence tamamen fiziksel savaşa hazır olmamız gereken bir eşleşme yaşayacağız. Rakibe birebirde üstünlük vermemeye konsantre olmamız gereken bir seri. Tamamen mental olarak hazır olup bu savaştan galip çıkmaya çalışmamız gereken bir serüvene gidiyoruz. Umuyorum ki oradan güzel bir netice ile döner ve burada seriyi kapatabiliriz. O maçlarda burası bence tarihi günlerden bazılarını yaşayacak. Çok güzel hazırlıklar var. Çok iyi bir atmosfer olacağına inanıyoruz. Taraftarlarımız şimdiden o maçlara talep gösteriyor. Tek hedefimiz oradaki seriden güzel dönmek ve burada sonuna kadar mücadele ederek hak ettiğimiz Final Four’a tekrar gitmek. Takımın momentumunu ve seriye mental olarak hazırlanışını çok iyi görüyorum.  Maç zamanında ufak tefek sakatlarımızın da son durumunu göreceğiz. Kim eksik olursa olsun sahaya çıkan herkes elinden geleni yapacaktır. Bu güzel sezona Türkiye Kupası ile başladık. Umuyorum Final Four ve sonrasında ne olacağını hep beraber göreceğimiz şekilde devam ettiririz. Sezon sonunu da bütün çalışmalarımızın karşılığını alarak mutlu bir şekilde kapatırız.”

MASKOT YELLOW HAKKINDA

“Sanırım daha önce de bahsetmiştim Yellow ile ilgili; böyle şeylerin bir hikayesi oluyor. İki sene önce maskot fikrini ilk kez çıkaracağımız zaman bütün ekip toplandık ve bu hakkında görüş alışverişinde bulunduk. Kaygılar, endişeler… Günün sonunda bu işler cesaretle oluyor düşüncesiyle yola çıktık. Sonra çizimler geldi. Devamında karakterinin nasıl olması gerektiği konusunda karar verdik. İçindeki kişiyi seçtik ve süreçle ilgili onu bilgilendirdik. Geldiğimiz noktada Yellow, hayal ettiğimiz noktanın bile ötesine geldi. Bırakın Avrupa’yı, dünyanın sayılı maskotlarından bir tanesi oldu. Takip edilebilirlik ve popülerliği bir yana, bir noktadan sonra kulübe kaynak sağlayacağı duruma da getirmemiz gerekiyor. Şu anda bütün sponsorlarımız Yellow ile iş yapmak istiyor. Biz de bu seneyi planlarken Yellow’u biraz daha markalardan izole şekilde büyütmeyi planladık. Dolayısıyla bu süreçte sponsorlarımızdan da reddetmek durumunda kaldıklarımız olduysa lütfen kusura bakmasınlar. Önümüzdeki sezondan itibaren Yellow daha farklı şekilde büyümeye başlayacaktır. Sosyal medyada da çok ciddi takip oranlarına ulaştı. Bu anlamda Yellow gerçekten bizim ekibin yaptığı çok değerli işlerden bir tanesi ama tek değil, sahne arkasında çok ciddi bir emek var. Basketbolda mesai kavramı, hafta içi hafta sonu ayrımı yok. 7/24 sürekli yeni projeler üretilmeye çalışılıyor. Gelirler de her geçen gün artırılıyor. Tüm ekibe teşekkür ediyorum. EuroLeague de bunu fark etti. Üretilen projeler, maç etkinlikleri ve gelir artırmaya yönelik adımlardan dolayı kulübümüzü pazarlama altın ödülüne layık gördü. Ekip bu sene de ödül için çok ciddi çalışıyor. Ayrıca sosyal sorumluluk anlamında yaptığımız One Team projesinde umuyorum EuroLeague yine bizi takdir edecektir. Bunlar ekibin büyümesi, yaptığı işlerin büyümesi ve oyuncuların sahadaki konforunu artırmak için yapılan çalışmalar. Biz projeye başlarken ana hedefimiz çocuklara yönelik bir şeyler yapmaktı. Yellow’un suratı biraz daha gülse mi, çocuklar için en iyisi ne olur vs bunlar hep konuşuldu. Kendi oğlumdan örnek vereyim. Yellow’un oyuncaklarından evde iki tane var. Sürekli birbirleriyle oynatıyor. Parkta oyuna onları kaydıraktan kaydırarak başlıyor. Maça geldiğinde ‘Ne olur Yellow bana atkı atsın.’ Derdi atkı değil, Yellow ile iletişim kurmak. Dolayısıyla çocuklar bu yaşlarda bu iletişimi kurduklarında basketbol ve Fenerbahçe sevgisi ile büyüyor. Bunlar geleceğe yatırım. Bu anlamda yaptıklarımızı çok önemsiyorum. Günlük başarılarının yanında geleceğe yatırım yapmak da çok önemli. Seyirci sayımız Sarunas geldikten sonra arttı. Artış elbette başarıya da endeksli ama EuroLeague maçları biraz geç olduğu için özellikle lig maçlarında aile ve çocuk sayısı her geçen gün büyüyor. Bu anlamda biletleme ve satış ekibimizi de ayrıca tebrik ediyorum. Sponsorluk gelirlerimiz ciddi anlamda artıyor, bilet gelirlerimiz de ciddi bir şekilde yükseliyor.

GELİRLER HAKKINDA

“Geçen sene biletlemede total ciromuz 4 milyon Euro civarındaydı, 4.5’a yaklaşmıştı. Sezon başı yaptığımız bütçe toplantısında hedef olarak 5.5, 5.6’yı göstermiştik. Kulüpte yaptığımız toplantıda Erol Bey haklı olarak, ‘bu gerçekçi mi? bunu yapabilecek misiniz?’ diye sormuştu.  Bugün geldiğimiz noktada 6.2, 6.3’lerdeyiz. Tahminim 6.5’larda bitireceğiz. Bu anlamda özellikle Evren’e ve sonra da Can’a teşekkür ederim. Tabii başlarında da Egemen var. Biletleme anlamında çok iyi iş çıkarıyorlar. Türkiye gibi kurlara endeksli bir yerde bunu yapmak gerçekten çok zor. Maccabi ile Litvanya’da oynadık. Yanılmıyorsam 2 bin 300 kadar bilet sattık. Yaptığımız ciro 120 bin Euro. Biz burada –kombineler dışında- 5 bin, 5 bin 500 bilet satıyoruz. 60-70 bin Euro ciro yapabiliyoruz. Tamamen kur farkından kaynaklanıyor. Pahalı geldiği için bazen taraftarımızı da kırıyoruz, hâlbuki Euro bazında rakiplerimize göre burada çok dezavantajlıyız. Ona rağmen bu anlamda iyi bir iş yapıldığına inanıyorum. Taraftarlarımızı mümkün olduğu kadar kırmadan hem de kulübümüze bir gelir sağlayacak şekilde bir denge tutturuluyor. Bu anlamda çok çalışıyorlar ve bunun için satış ekibine tekrar teşekkür ediyorum.”

SALONDA YAPILAN ÇALIŞMALAR VE YENİLİKLER

"Avrupa’nın en güzel salonlarından bir tanesindeyiz. Bu çok büyük bir ayrıcalık. Fakat salon 12-13 senelik; maalesef bazı şeyler ömrünü doldurmaya başlıyor ve yenilenmesi gerekiyor. Salonun çok büyük avantajları olduğu gibi bir dezavantajı da maalesef sahanın etrafındaki kullanılabilir alan ve ofis etrafındaki boş alanların çok kısıtlı olması. Bu anlamda biraz zorlanıyoruz ama mümkün olduğu kadar da ufak tefek yenilemeleri yapmak gerekiyor. Bunları yaparken Kulübümüz çok ciddi maddi fedakârlıklar yapıyor, oraya bütçe ayırmak çok kolay olmuyor. Burada Sertaç Bey’e tekrar tekrar teşekkür ederim. Sponsorluk anlamında kulübe kattıkları tartışmaya kapalı. Çok ciddi katkılar sağlıyor ve bu yenilikleri yaparken hep sponsorlarla beraber yürümek gerekiyor. Şu an bence Avrupa’nın en güzel ve donanımlı soyunma odasına sahibiz. Oyuncuların performansını artırması açısından da çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Hem halter, hem de sağlık bölümümüz aynı soyunma odasının içerisinde yer alıyor. Soğuk buz havuzu soyunma odasının içerisinde. Burayı da yine bir sponsorumuzla iş birliği içerisinde yaptık. Önümüzdeki dönemde de özellikle teknolojik ve yazılım anlamında yenilenmesi gereken çok şey var. İnşallah gerekli kaynakları bir şekilde bulabilirsek bunları da adım adım yapmak istiyoruz."

ALTYAPI HAYALİ

“Aslında benim bir isteğim de şu; altyapı için de bir ufak yatırıma ihtiyaç var. Altyapımız gün geçtikçe büyüyor ama her ne kadar hem Fenerbahçe Dereağzı Lefter Küçükandonyadis Tesisleri’nde hem de Fenerbahçe Metro Enerji’de salonumuz olsa da ekstra bir iki salonu kiralamamıza rağmen bazen saatler alt yaş gruplarımıza yetişmiyor. Fenerbahçe çok büyük bir kulüp ve farklı branşları var. Bu anlamda da bu benim hayalim. Yan yana birkaç salonun olduğu ve tüm altyapının bölünmeden burada çalışmasına olanak sağlayacak bir altyapı projesi de yapılabilirse bence buraya, şubemize çağ atlatır. Fakat dediğim gibi, her şeyin zamanı var.”

EN BÜYÜK HEDEFLERİMİZDEN BİRİ FİNAL FOUR: KENDİMİZE GÜVENİYORUZ

"A takımın durumuna gelirsek; tekrar ediyorum, iki sene önce Play-off dışında bir takım vardı. Geçen sene Play-off oynadık, Final Four’u son maçta kaçırdık. Bu sene değişen statüde ilk 6’ya girmek önemli bir hedefti. Baktığınızda bizden çok daha fazla yatırım yapan, çok ciddi hedefleri olan takımlar bırakın Play-Off yapmayı, Play-In’in de dışında kaldılar. Bu nedenle tekrar bir soluklanıp direkt Play-Off’lara kalmanın değerini bilmek gerekiyor. Bundan sonrası için de bugüne kadarkinden daha aç olmalıyız. En büyük hedeflerimizden bir tanesi bu ve bunu sezon başında oyuncularla da net olarak paylaşmıştık. Final Four dışında bir sonuçtan memnun olmayacağız.  Şu an o noktadayız. Bu bizim için önemli bir fırsat. Evet, saha avantajını alamadık fakat çok saygı duyduğumuz bir rakip olmakla birlikte Monaco, bizim nerede oynarsak oynayalım yenebileceğimize inandığımız bir takım. Play-Off’ta kimle eşleşirsek eşleşelim anlayışımız hep bu şekilde olacaktı. Kendi oyunumuzu oynarsak üstünlük sağlayacağımızı düşünüyoruz. O anlamda kendimize güveniyoruz. İnşallah dediğim gibi 10 gün sonra burada birlikte Final Four’u kutlarız. Sonrasında orada ne olacağını hep beraber görürüz. Oraya gittikten sonra da biz de herkes kadar kupa için iddialı oluruz. İnşallah o günleri Berlin’de hep beraber yaşarız. Sonrasında Türkiye liginde Play-Off’a gideceğiz. Fenerbahçe’nin hedefi Türkiye’de her zaman şampiyonluk. Türkiye Kupası’nı nasıl aldıysak, Türkiye Şampiyonluğu için de en büyük favori olacağız. İnşallah sezonu bütün hedeflerimize ulaşır şekilde tamamlarız. Sonrasında da sezon bitiyor ama işler bitmiyor. Sarunas’la konuşmalarımızın büyük çoğunluğu ileriyi planlamaya yönelik. Yaz ayları geldiğinde de bu çalışmalar iyice hızlanacak. Sonrasında da adım adım Fenerbahçe’nin geleceği için çalışmaya devam edeceğiz.” diyerek sözlerini noktaladı. 
 

Basın Fotoğrafları